“Rusya
dünyayı değiştirmeye karar vermiştir ve büyük bir risk almaktadır.”
Kartcev Dmitry, Vladimir Shpak, Andrey Veselov, Nikolai Anischenko ortak çalışması,
18 Mart 2014
Kartcev Dmitry, Vladimir Shpak, Andrey Veselov, Nikolai Anischenko ortak çalışması,
18 Mart 2014
Şüphesiz
dünya Kırım’daki olaylardan sonra asla eskisi gibi olmayacak. Şu ana kadar
uluslararası anlamda eşi benzeri görülmemiş şekilde Rusya, Batı’yı bir karar
almaya zorluyor- ya onu gelişmiş ülkeler kulübüne eşdeğer bir üye olarak kabul
edecekler ya da onu şimdi ve sonsuza dek dışlayacaklar ve sonrasında ülkemiz (Rusya)
kendi ayakları üzerinde durmaya çalışacak. RusRep, yeni dünya konfigürasyonunun
nasıl olabileceğini ortaya çıkartmaya çalıştı. Tarafımızdan öngörülen
senaryoların her biri günümüz dünyasına dayansa da sonunda ne olacağını
önümüzdeki günler belirleyecektir.
Bugün
Kırım’da olanlar neden eşi benzeri görülmemiş şeklinde tanımlanabilir? Her şey
oldukça basit: Savaş sonrası küresel politikaların temelini, sınırların
dokunulmazlığı prensibi oluşturmuştur. Genel anlamda bu prensip Sovyetler
Birliği’nin dağılması ve sosyalist blokun çöküşü sırasında çiğnenmiştir, fakat
Yalta ve Potsdam konferanslarında esas ve öncelikli olarak tartışılan, bir ülke tarafından diğer bir ülke parçasının
ilhak edilmemesi prensibiydi. Bu prensip, büyük (veya çok büyük olmayan)
güçlerin aşırı büyümesine karşı bir engel ve mutlak anlamda güçler dengesi
sağlayacak bir garanti olarak görülüyordu.
Yugoslavya’daki
savaş ve Kosova’nın bölünmesi 1991’den sonra gerçekleşti, fakat bu durumda bile
bölgesel milliyetçi güçlerin can atmasına rağmen bölge Arnavutluk’a katılmadı.
Daha önemlisi bütün bu gelişmeler sırasında garantör ABD, küresel bir polis
görevi üslendi. Bu, şu anki olaylar için eşi benzeri görülmemiş deme
sebebimizin ikinci delilini oluşturmaktadır: Son çeyrek yüzyıl içerisinde ABD
kadar kendi ulusal menfaatleri uğruna uluslararası normları bariz bir şekilde
umursamama cüretinde bulunan başka bir ülke daha yoktur.
Moskova
niye böyle bir seçim yaptı? Çünkü şunu fark etti ki; uluslar arası ilişkiler
sisteminde bir değişim olmazsa kendisini bekleyen durgunluk ve ardından
çöküşten başka bir şey değildir. Bu yüzden farklı bir şekilde davranması
beklenemezdi.
Rusya’yı
kabul edecek ya da ilk ve son kez onu reddecek olan Batı’dır, özelde de
Avrupa’dır. Fakat bu durumda Rusya sonuna kadar direnecektir ki, tarihimize
bakıldığında bu tavrın işe yaradığı görülebilir.
Rusya
dünyayı değiştirmeye karar vermiştir ve büyük bir risk almaktadır.
Senaryo 1- Çok
Kutuplu Bir Dünya
Esas Oyuncular: Lizbon’dan Vladivostok’a kadar
AvroRusya, ABD, Çin.
(Belki gelecekte: Bolivarcı Cumhuriyet-Latin
Amerika ülkelerinden oluşan Birlik, İslami Hilafet)
Geliştirmeler: ABD, Rusya’ya karşı katı
tedbirler uygulamakta ve Kiev’de bulunan yeni otoriteden hiçbir tavize
yanaşmamasını talep etmektedir. ABD Genel Sekreter Yardımcısı Victoria
Nuland’ın AB politikasına uyan Washington, Avrupalıların ne düşündüğünü
umursamamaktadır.
Bu
sırada Moskova ve Avrupa Birliği-özellikle Berlin ve Paris- arasında gizli
müzakereler devam etmektedir ve taraflar Kırım ve kısmen Ukrayna’nın
güneybatısı üzerinde anlaşmaya varmıştır. Sonunda Ukrayna’nın federal bir
sisteme geçişine odaklanan, ülkenin en büyük konferansı gerçekleştirilir.
Diğer
yandan Kiev’de bulunan otorite Rusya ve AB’den mali destek almaktadır. Böylece
iki sandalyede birden oturan Yanukovych hükümeti hem Avrupa entegrasyonunu hem
de Rus pazarına erişimi elinde tutmayı hedeflemektedir.
Bu tür
bir senaryonun gerçekleşmesi halinde, Kırım için bir yandan “tarihi seçim”
anlamında Kırımlılara saygı taşıyan, diğer yandan da en azından resmi olarak
Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne zarar vermeyecek özel bir statü oluşturulabilir.
Örnek olarak dünya savaşları arasında “özgür şehir” olarak isimlendirilen
Gdansk’ı vermek mümkündür. Kırım resmi olarak Ukrayna’nın bir parçası olarak
kalır ancak Rusya’nın koruması altında. Aynı konferansta Moskova, Kosova
meselesindeki pozisyonunu yeniden değerlendirmeye hazır olduğunu ifade eder.
ABD’nin
uzlaşmacı olmayan tavrına karşılık Rusya ve Avrupa arasındaki bir yakınlaşma
kaçınılmaz olmuştur. Neticede bu durum, şu an ön görülemeyecek şekilde Rusya ve
AB arasındaki işbirliği ile sonuçlanır.
Felsefe: Rusya’nın perspektifinden
bakacak olursak bu senaryonun kalbini 20.yy küresel ihtilaflarını büyük ölçüde
önceden belirleyen, yüzyıl önce gerçekleşmiş bir tarihi kırılmanın düzeltilmesi
oluşturuyor. O zamanlar Rusya, Batı Avrupa ile ilgili menfaatlerinin
bulunmadığını ve Almanya’ya karşı kendisine yardım edeceklerini umut ettiği
deniz imparatorlukları, Britanya ve Fransa ile ittifak kurdu. Sonuç: İki dünya
savaşı ve yenilgiyle beraber yeni bir deniz imparatorluğu olan Birleşik
Devlerle ihtilaf.
Şimdi
elimizde ne var? Fransa, artık bir deniz imparatorluğu değildir; Almanya,
liderliği tanınmış olmasına rağmen geçmişin yükü ile ihtiyatlı davranmaktadır.
Avrupa’da çıkabilecek çatışmaların yarısı Paris ve Berlin arasındaki savaş
sonrası işbirliği sayesinde engellenmiş, geriye kalanlar ise Moskova’nın bu
eksene dâhil olmasıyla engellenebilecektir. Örneğin seçimlerinde sürekli
karasızlık yaşayan Ukrayna bir sınır olmaktan çıkacaktır.
Kıta
Avrupası’nın temel menfaati, Immanuel Wallerstein tarafından “Ukrayna’nın
Parçalanmasının Jeopolitiği” isimli makalede ortaya koyulmuştur. Makalesinde
Wallerstein, şekillenen ABD-Çin ittifakı karşısında küresel süreçlerin dışına
atılmamak için tek çarenin Rusya ile ittifak olduğunu belirtmiştir.
Jeopolitik: Oligarşi dünyasında sadece büyük
bir oyuncu önemli bir role sahip olabilir. AvroRusya’nın aciliyeti, birleşme
sürecini harekete geçirmektedir. Bu durumda Büyük Avrupa, devasa fakat sınırsız
olmayan sınırlara sahip, kendi yakın sınırları dışında olan bitenle fazla
ilgilenmeyen klasik bir kıta imparatorluğudur.
Örneğin Afrika’daki veya
Ortadoğu’daki gelişmelerle bir noktaya kadar ilgilenebilir. Aynı zamanda,
Avrupa ve Rusya olmaksızın ABD ve Çin, dünyanın geriye kalanını kontrol etmek
için yeterli kaynağa sahip olamayacak, bu da geleneksel bölgesel güçlerin
statülerini dünya güçleri seviyesine yükseltebilmesi anlamına gelecektir. Bunun
anlamı, uzun vadede Latin Amerika ülkelerinin şöyle veya böyle birleşerek
Bolivarcı Cumhuriyeti yeniden oluşturacak olmasıdır.
Ortadoğu’da
Türkiye ve İran arasındaki liderlik mücadelesi devam etmektedir ve sonuçta
ikisinden birisi İslam Dünyası’nı birleştiren bağımsız bir oyuncu haline
gelecektir.
Politik Ekonomi: Büyük Avrupa saf pragmatizm
üzerine kuruludur. Rusya ve ABD arasındaki yıllık ticaret 35 Milyar Dolar
seviyesindedir. AB ve Rusya arsındaki çift taraflı ticaret hacmi 400 Milyar
Dolar’ın üzerindedir. Moskova’ya uygulanacak yaptırımlar şüphesiz Avrupa’ya da
kaybettirecektir. Ticari yaptırımlar iki tarafı da etkileyecek ve bumerang gibi
dönüp Brüksel’i de vuracaktır. Bunun yerine AB ve Rusya arasında
kolaylaştırılmış vize uygulaması müzakereleri devam eder. Bunun ardından
belirli sayıdaki gümrük engeli ortadan kaldırılır. Avrupa için Rusya, sadece
bir enerji sağlayıcısı değil aynı zamanda endüstrileşmiş Almanya’nın sahip
olmadığı, gelişmiş internet teknolojisi sağlayıcısı haline gelir.
Belirli
bir noktada AB’nin mutlak yapısı yeniden düzenlenir. Eğer Rusya Birliğe
katılmazsa işbirliği içindeki en yakın devlet haline gelir. Rusya ve
Ukrayna’nın her ikisi de sınırlar ve vizeler söz konusu olmaksızın birleşik
Avrupa’nın bir parçası haline gelmiştir, bu yüzden hiç kimsenin Kırım’ın toprak
bütünlüğü konusunda endişesi yoktur. Kırım, Avrupa için kaplıca ve iletişim
teknolojileri merkezi haline gelmiştir.
Büyük
Avrupa, sınırları dâhili (Balkanlar, Baltık ve aynı zamanda Ukrayna) ve harici (Merkezi
Asya) göz önünde bulundurulduğunda iki yönlü bir geliştirme ortaya koymaktadır;
gelişmiş enstitüler ve Avrupa’da hareket kabiliyeti artırılmış eğitimli orta
sınıf-Rusya’daki altyapı ve yeni iş alanlarının geliştirilmesi.
Hassas Noktalar: Çok kutuplu dünyanın yeniden
inşası bizi tek belirgin bir farkla 20.yy’ın bir dönüm noktasındaki şartlara
geri götürür: Şu anda yeni bir dünya savaşının önünü etkin olarak kesmekte olan
nükleer silahların mevcudiyetidir. Bu sebeple, ülkeler arasında oluşturulan birlikler
arasında çıkacak bir savaş ekonomik ve politik düzlemde gerçekleşecektir. Yani
“yeni Avrupa”nın karşılaşacağı sorun eskiden olduğu gibi tek biçimli değildir.
Örneğin, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, Doğu Avrupalı elitler
yönlerini Berlin’den ziyade Washington’a çevirmektedirler. İşte, ABD’nin
bağları gevşemiş bir Avrupa imparatorluğunda, çatışma ve ihtilaf tohumlarını
ekmek için hedef alacağı nokta burası olacaktır. Rusya’nın ortak bir çatı
altına entegrasyonu, sahip olduğu devasa boyut yüzünden oldukça sorunludur.
Bu
durumda Berlin şiddetle gerçek federalizasyon önerisi getirecek, Rusya ise
dağılma korkusuyla bunu ret edecektir. Avrupa dışındaki dünyanın büyük bölümü
çöküşe doğru giderken bu durum halkların infialine sebep olacaktır. Kırım
olayından sonra anlaşmazlıkları uygar anlamda çözümlemeye yönelik herhangi bir
süreç bulunmamaktadır.
Rus Perspektifi: Kırım Sonrası Dünya/ Yeni Dünya Düzeni Senaryoları-2>>
RusPerspektifi: Kırım Sonrası Dünya/ Yeni Dünya Düzeni Senaryoları-3>>
Rus Perspektifi: Kırım Sonrası Dünya/ Yeni DünyaDüzeni Senaryoları-4>>
RusPerspektifi: Kırım Sonrası Dünya/ Yeni Dünya Düzeni Senaryoları-3>>
Rus Perspektifi: Kırım Sonrası Dünya/ Yeni DünyaDüzeni Senaryoları-4>>
Tamer Güner, 16.06.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çeviri
Makalenin
orijinali ve tamamı için:
Makalenin
İngilizce çevirisi için: