"Batı menşe'li barbarlığın son yıllarda artmasının temelinde de bu muharrik var; Ölürken daha çok düşman öldürmek istiyor."
On altıncı yüzyıldan itibaren aşırı yoğun bir hızda ardışık/bütünleşik hamlelerle bitişik/sürekli büyük oyunlar üreten ve ürettiği oyunların uzak hedefi olarak "Ahlâksız, muflîs rezil doğu - Mürebbî, zengin büyük batı" yahut "sürüngen kâfir (Hıristiyanlık dışı her din mensubu)-efendi hıristiyan" dualitiğini şiâr edinen Batı (sırasıyla Vatikan, Fransa, Rusya, Avusturya-Macaristan İmp., İspanya, Portekiz, İngiltere, İtalya, ABD) diğer kültür ve medeniyet müntesiplerini dilediği forma sokmayı başardı. Bu başarıyı resmetmemek/inkâr etmek neredeyse imkansız; Japonya'dan Fas'a, Orta Asya Ülkelerinden Afrika'nın güney ucuna kadar "hedef dualitik" neredeyse eksiksiz olarak realize edildi.
Uluslararası dil'in İngilizce olmasını hazmedemeyen Batı'nın diğer unsurları, egemenliklerinin sürmesi adına bu durumu ortak fayda gereği kabullenir göründüler. Hatta Vatikan Latince için öngörülerde bulunmuştu; bundan bile vazgeçildi. Dil, her türlü iletişimin temeli olduğu için gerekli görülen kültür ve medeniyet parametrelerinin minimal-maksimal koordinatları "hedef dualitik" ölçeklerine endekslendi.
Sömürgecilikle başlayan ve insanlık dışı uygulamalarla (soykırım,tarihsel mekanların/değerlerin tahribi, ekonominin sömürüye göre düzenlenmesi, yerel medeniyet/kültür unsurlarının aşağılanması-dışlanması, yönetilen insanların bilimsel bilgiye ulaşmasını engelleyici özel tasarımlar, yetişecek nesillerin "embedded formu", vs) devam eden gerçekleşmelerin her biri insanlığın karşılaştığı "en büyük fesât" olarak tarihteki yerini aldı.
Dünya, bilimsel gelişmenin yükselen seyrini ve barbarlığın insanlığın genlerinde yerleşik bir karakter özelliği olmasını Batı'ya borçlu.
Doğu'nun dönemsel-göreli ve sınırlı barbarlığını sürekli ve gerekli hâle getiren batı, yerkürede yaşayan insanların "üstün insan" özelliklerini azalttı, yok etti. Düşünürlerin insanlık tarihinde kaybettikleri "üstün insan"ı yeniden aramaları (Ör; Eric Fromm, To have or to be-Sahip olmak ya da Olmak), aramaya gerek duymaları oluşturdukları kâosun kendilerini de yok etmeye başlamasından kaynaklanıyordu.
Bugün Batı, aldığı tüm tedbirlere rağmen kendi insanını "iyi insan" olmaya yönlendiremiyor; bu anlamda onu etkileyemiyor, eğitemiyor. Sınırsız egemenliğini kontrol edemediği için de kendisini kemirerek yok ediyor. (Beyin göçünün ulaştığı hız, batılı ferdin ulaştığı "dib" için yeterli örnek, üstelik bu göç sonucu küresel hegemonya oyuncularının içine "göç çocukları" da sızıyorlar artık). Kısaca; Batı, bitiyor.
Batı biterken, hedef dualitik realizasyonu, her yüksek medeniyette olduğu gibi en yüksek düzeyinde. Batı da bunun farkında ama, "yükselişi yavaş olanın düşüşü de yavaştır" tarihsel gerçeğini değiştiremiyor. Sadece kontrol etmeye çalışıyor. Ne fayda ki; bunu da başaramayacak... Dünya'dan önce kendi iç sorunlarıyla boğuşacak; kendisinden önceki medeniyetlerin sona ilerleyişi gibi. Batı menşe'li barbarlığın son yıllarda artmasının temelinde de bu muharrik var; "Ölürken daha çok düşman öldürmek istiyor."
Batı'nın hedef dualitiği tersine dönüyor.Ortaya çıkan yeni dualitik; Ahlâksız, Müflîs, Rezil Batı-Mürebbî, Zengin, Büyük Doğu"..
Bu dönüşümü algılıyor-seziyor olmak batılı siyasetçileri kahrediyor; onlar çâresiz kaldıklarının da farkındalar. Bir Macar göçmen çocuğunun (Sarkozy), doğu'ya karşı ilk topyekun gizli/derin savaşı başlatan Fransa'da (XIV.Lui dönemi) cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin başkaca açıklamasını aramaya gerek yok; Batı kendisini yönetemiyor, yönetecek lider bulamıyor.
Dünya daha karmaşık hesapların yapıldığı, çıkarların artan bir hızla çatıştığı bu dönemde kendi tarihsel dönüşümünü geçirmiş yeni ülkelere ve bu yeni ülkelerin insanlarına hazırlanıyor.
Medeniyetler Çatışmasının tüm koşullarını hazırlayanların söz konusu dünya savaşını çıkaramamaları, onların sonunu hazırlamıştır. Üçüncü dünya savaşı çıkmayacaktır. Bu savaşı engelleyen/engelleyecek olan iki büyük ülke Türkiye ve İran'dır. Yeni Dengelerin oluşacağı yirmi birinci yüzyılda batının hedef dualitiğinin tüm parametrelerini bu iki ülke değiştirecektir/değiştirmek zorundadır.
Seçkin Deniz, 24.12.2007, Sistematik Analizler 44
Seçkin Deniz Yazıları