22 Haziran 2014 Pazar

SA730/AH18: Çağan Irmak Uzaktan ve Eksik Soruyor: “Tamam mıyız?”

“Dünyanın kralı olabilir hâlâ Çağan Irmak, yeter ki kendi döngülerini aşabilsin, kollarına iyiliğin kanatlarını taksın.”


Jenerik başlarken simsiyah ekranda kırmızı harflerle sessizce konuştu Çağan Irmak: “Arkadaşlarıma adanmıştır.” Filmi kendi duygularına dokunan safralar yüzünden çektiğini öğrenmiş oldum. Gözlerim dolu dolu Allah’ın sınırlarına riayet etmeyen ailelerin, insanların birbirlerine çektirdikleri acıları tartıp duruyordum.

Keşke her türlü vahşetle paramparça edilen, öldürülen Suriyeli, Arakanlı çocuklar da senin arkadaşın olsaydı da, filmlerini çekseydin Çağan!, dedim. Çocukluğundaki acıları daracık çevrendeki acılarla akraba tutan ve onlar adına sanat yapan Çağan, duyarlılıkların ne zaman seni çekip çıkaracak senin ve toplumun boğulduğu yerlerden? Ne zaman kan gölüne dönen dünyaya bakacaksın? Ne zaman daracık sosyete mekânlarından çıkıp romantizmin doruklarında gözyaşlarından çare arayacaksın? Sence insanlar filmlerini izlediklerinde ağlamaktan başka ne yapacaklar? Sonrası ne bunun Çağan? Yeni bir kısır döngü değil mi?

Allah’ın sınırlarına acı çekerek ulaşmanın manası ne? İşte Allah, yoksula, yolda kalmışa, yetime yardım edin diye emretmiyor mu Kur’an’da? Lut’un kavmini örnek göstermiyor mu? Niçin bu olanlar? Allah’ın yapın dediklerini yapmayan, yapmayın dediklerini yapanların doğurduğu, doğurttuğu acılar değil mi? Ne zamana kadar gözlerini İslam’dan ve Kur’an’dan kaçırmaya devam edeceksin? Sırf solcu olduğun için mi? Bir solcu inanamaz mı Çağan?


İnsanları yaratan Allah’ın insanlara tavsiye ettiği bir dünyayı niçin istemezsin? O dünyada vahşi ölümler yok, acılar sabırla paylaşılır, kötülükler olabildiği kadar az, erkekler erkek, kadınlar kadın. Hiç değilse filmlerinde böyle bir dünya olamaz mıydı Çağan? Ne yaptın ki bu filmle? Ağlattın sadece. Yaratılışına aykırı davrananlar için hiçbir şey yapmış olmadın Çağan, sadece kendini ve filmini adadığın arkadaşlarını teselli ettin sadece. Yanlışlarına devam etmeleri için onlara güç verdin. Evet, yanlış; yanlış çünkü Allah yanlış dediği için yanlış, nefsinin emirlerini ve isteklerini ilah edinmeyi yasaklayan Allah’a karşı gelindiği için yanlış. Çünkü doğanın kanunlarına aykırı olduğu için yanlış. Oysa sen doğanın seslerine vurgu yapıyordun, çiçeklerin açmasına, karıncasının incinmesine. Bir insan daha mı değersiz kendi doğasının aksine dağılıp giderken?

Bir insan niçin acı çeker Çağan? Bir insan doğasına aykırı davrandığını bilmez mi Çağan? Bunu devam ettirince acıları, bedenini ve ruhunu iflas ettirecek Çağan ve bunu sen çok iyi biliyorsun. Tövbe ettirebilirdin, normale, doğala döndürebilirdin kahramanını, neden yapmadın Çağan? Hepimiz yanlışı, doğal olmayanı kabullenelim diye mi? Öyleyse sen yeni acıların önünü açmıyor musun yanlışı hoş gördürerek Çağan? Gözyaşlarımızı, yontulmuş duygularımızı sömürerek bize neyi anlatmaya çalıştın sen? Kim kimi kurtarıyor Çağan, söylesene?


Allah’a sordurmak istiyorsun o çocuk neden kolsuz ve bacaksız yaratıldı diye. Engelli çocuğun yaratıldığı şekline ailesinin gösterdiği tepkiye dikkat çektiriyorsun, anneyi özelleştiriyor, babayı şeytanlaştırıp genelleştiriyorsun. Kendi tercihlerini yaşayan başkahramanını Allah öyle yaratmadı, ama sen ekstrem bir seçeneği yaratılışa yükleyip simetrik bir olgu tasarlıyorsun, aynı şekilde şeytan bir baba, deforme olmasına rağmen özel bir anne. Ayrımcılık yapıyorsun çağan, Cinsiyet teorilerine uygun bir film tasarlarken, aynı zamanda cinsiyetçilik, cinsel ayrımcılık yapıyorsun Çağan; erkeği eziyor ve dışlıyorsun, feminen bir erkek tasarlıyorsun ve feminen erkeğe saygıyla yaklaşan bir genç kız aşılıyorsun zihinlerimize.

Duyarlılıklarımızı haşlıyorsun ve harcıyorsun Çağan, hem de hoyratça. Gözyaşlarımızın arkasına saklanıp tüm değerlerimizi paçavraya çevirmeye kalkıyorsun. Sanatın neredeyse kusursuz, ama bu toplumun sınırlarında yaşayanlardan başka bir yere bakmıyorsun; yabancısın Çağan, sanatın da yabancı, lütfen duygularımızı sömürme, değerlerimizi örseleme! Sanat ayrımcılık yapmaz Çağan, müslümanların da acıları var ve sen buna körsün.


Çağan’a filmin bende kalan tortularıyla seslendikten sonra yazacak fazla bir şey yok aslında. Toplumun her türlü hastalıklarına bu kalitede filmler çekse Çağan ve toplu gösterimlerle herkese izletse devlet, sorunlarımızı daha çabuk çözeriz. Çünkü sanatın gücü bu. Kitapların yapamadığını yapan, tavsiyelerin güç yetiremediğine güç yetiren bir özelliği var sinemanın.

Çağan Irmak’ın çok fazla tartışılmayan filmi “Tamam mıyız?” konusunun kurbanı oldu muhtemelen. Senaryosundan müziklerine, görüntülerine ve kamera açılarına kadar kendisini unutturan bir filmi irdelememek filme haksızlık gibi duruyor olsa da Çağan’ın toplumsal ödevlerinin sınırlarını genişletmek adına bu filmi analiz etmek gerekiyordu.

Hiç kimse tamam değil ve tamamlanmanın yolu da sadece acıları anlamak değil, yeni acılara neden olmamanın yollarını araştırmak olmalı. İnsanın hayat çizgisi değişmeli, o travmatik anlardan sonra. Değişmiyorsa, değişmeyecekse havanda su dövmenin anlamı yok.


Oyuncuların ustaca dokunuşlarıyla kendi atmosferini dayatan ‘Tamam mıyız?” gerçek bir şah eser olamamasını bakış açısındaki sonrasızlığa borçlu. Ahiret sorgusunda lehine şahitlik yapacağını söyleyen annenin duygularındaki hakikatin terbiye ediciliğini işleseydi ya biraz daha Çağan. Silahların tehdit edici konseptini onaylatması gerekmiyordu izleyicilere. Kötülüğü silahların ve paranın yok edemeyeceğini bilmiyor olamazdı. Herkesin anladığı bir dil var ve sinema yeterince ölüm dilini kullanmıştı yüz yıllık serüveninde…

Çağan’ın kalbi yarım. Kalbinin diğer yarısına bakamayacak kadar dağınık olması onu sanatının tedavi edici gücünü kullanmasını engelliyor. 30 yıl boyunca ölen öldüren vatandaşlarına bakamıyor olması, Müslümanlara yapılanlara kör, sağır ve dilsiz kalıyor olması onun utancı. Oysa Yeni Türkiye’de insanın doğasına müdahale eden her şeye savaş ilan edebilir ve yeni dünyanın umutlarına dokunabilirdi.


“Tamam mıyız?” filminin galası, yönetmen ve senarist Çağan Irmak'ın da katılımıyla İngiltere'nin başkenti Londra'da yapıldı. Yani ülkesinden uzakta yapıldı. Bu onun tercihi, ama bu tercih onu uzakta tutmaya devam edecek bu halktan.

Dünyanın kralı olabilir hâlâ Çağan Irmak, yeter ki kendi döngülerini aşabilsin, kollarına iyiliğin kanatlarını taksın.

Ahmet Haydar, Sonsuz Ark, 22.06.2014, Sinema Notları 17



Çağan Irmak izlekleri:


‘Tamam mıyız?’ İzlekleri:


'Tamam mıyız? ve 'Can Dostum' Polemik İzlekleri:



Seçkin Deniz Twitter Akışı