“Dünyanın
kralı olabilir hâlâ Çağan Irmak, yeter ki kendi döngülerini aşabilsin,
kollarına iyiliğin kanatlarını taksın.”
Jenerik başlarken
simsiyah ekranda kırmızı harflerle sessizce konuştu Çağan Irmak: “Arkadaşlarıma
adanmıştır.” Filmi kendi duygularına dokunan safralar yüzünden çektiğini
öğrenmiş oldum. Gözlerim dolu dolu Allah’ın sınırlarına riayet etmeyen
ailelerin, insanların birbirlerine çektirdikleri acıları tartıp duruyordum.
Keşke her
türlü vahşetle paramparça edilen, öldürülen Suriyeli, Arakanlı çocuklar da
senin arkadaşın olsaydı da, filmlerini çekseydin Çağan!, dedim. Çocukluğundaki
acıları daracık çevrendeki acılarla akraba tutan ve onlar adına sanat yapan
Çağan, duyarlılıkların ne zaman seni çekip çıkaracak senin ve toplumun
boğulduğu yerlerden? Ne zaman kan gölüne dönen dünyaya bakacaksın? Ne zaman
daracık sosyete mekânlarından çıkıp romantizmin doruklarında gözyaşlarından
çare arayacaksın? Sence insanlar filmlerini izlediklerinde ağlamaktan başka ne
yapacaklar? Sonrası ne bunun Çağan? Yeni bir kısır döngü değil mi?
Allah’ın
sınırlarına acı çekerek ulaşmanın manası ne? İşte Allah, yoksula, yolda kalmışa,
yetime yardım edin diye emretmiyor mu Kur’an’da? Lut’un kavmini örnek
göstermiyor mu? Niçin bu olanlar? Allah’ın yapın dediklerini yapmayan, yapmayın
dediklerini yapanların doğurduğu, doğurttuğu acılar değil mi? Ne zamana kadar
gözlerini İslam’dan ve Kur’an’dan kaçırmaya devam edeceksin? Sırf solcu olduğun
için mi? Bir solcu inanamaz mı Çağan?
İnsanları
yaratan Allah’ın insanlara tavsiye ettiği bir dünyayı niçin istemezsin? O
dünyada vahşi ölümler yok, acılar sabırla paylaşılır, kötülükler olabildiği kadar
az, erkekler erkek, kadınlar kadın. Hiç değilse filmlerinde böyle bir dünya
olamaz mıydı Çağan? Ne yaptın ki bu filmle? Ağlattın sadece. Yaratılışına aykırı
davrananlar için hiçbir şey yapmış olmadın Çağan, sadece kendini ve filmini
adadığın arkadaşlarını teselli ettin sadece. Yanlışlarına devam etmeleri için
onlara güç verdin. Evet, yanlış; yanlış çünkü Allah yanlış dediği için yanlış,
nefsinin emirlerini ve isteklerini ilah edinmeyi yasaklayan Allah’a karşı
gelindiği için yanlış. Çünkü doğanın kanunlarına aykırı olduğu için yanlış.
Oysa sen doğanın seslerine vurgu yapıyordun, çiçeklerin açmasına, karıncasının
incinmesine. Bir insan daha mı değersiz kendi doğasının aksine dağılıp
giderken?
Bir
insan niçin acı çeker Çağan? Bir insan doğasına aykırı davrandığını bilmez mi
Çağan? Bunu devam ettirince acıları, bedenini ve ruhunu iflas ettirecek Çağan
ve bunu sen çok iyi biliyorsun. Tövbe ettirebilirdin, normale, doğala
döndürebilirdin kahramanını, neden yapmadın Çağan? Hepimiz yanlışı, doğal
olmayanı kabullenelim diye mi? Öyleyse sen yeni acıların önünü açmıyor musun
yanlışı hoş gördürerek Çağan? Gözyaşlarımızı, yontulmuş duygularımızı sömürerek
bize neyi anlatmaya çalıştın sen? Kim kimi kurtarıyor Çağan, söylesene?
Allah’a
sordurmak istiyorsun o çocuk neden kolsuz ve bacaksız yaratıldı diye. Engelli
çocuğun yaratıldığı şekline ailesinin gösterdiği tepkiye dikkat çektiriyorsun,
anneyi özelleştiriyor, babayı şeytanlaştırıp genelleştiriyorsun. Kendi tercihlerini
yaşayan başkahramanını Allah öyle yaratmadı, ama sen ekstrem bir seçeneği
yaratılışa yükleyip simetrik bir olgu tasarlıyorsun, aynı şekilde şeytan bir
baba, deforme olmasına rağmen özel bir anne. Ayrımcılık yapıyorsun çağan,
Cinsiyet teorilerine uygun bir film tasarlarken, aynı zamanda cinsiyetçilik,
cinsel ayrımcılık yapıyorsun Çağan; erkeği eziyor ve dışlıyorsun, feminen bir
erkek tasarlıyorsun ve feminen erkeğe saygıyla yaklaşan bir genç kız aşılıyorsun
zihinlerimize.
Duyarlılıklarımızı
haşlıyorsun ve harcıyorsun Çağan, hem de hoyratça. Gözyaşlarımızın arkasına
saklanıp tüm değerlerimizi paçavraya çevirmeye kalkıyorsun. Sanatın neredeyse
kusursuz, ama bu toplumun sınırlarında yaşayanlardan başka bir yere bakmıyorsun;
yabancısın Çağan, sanatın da yabancı, lütfen duygularımızı sömürme,
değerlerimizi örseleme! Sanat ayrımcılık yapmaz Çağan, müslümanların da acıları
var ve sen buna körsün.
Çağan’a
filmin bende kalan tortularıyla seslendikten sonra yazacak fazla bir şey yok
aslında. Toplumun her türlü hastalıklarına bu kalitede filmler çekse Çağan ve
toplu gösterimlerle herkese izletse devlet, sorunlarımızı daha çabuk çözeriz.
Çünkü sanatın gücü bu. Kitapların yapamadığını yapan, tavsiyelerin güç
yetiremediğine güç yetiren bir özelliği var sinemanın.
Çağan
Irmak’ın çok fazla tartışılmayan filmi “Tamam mıyız?” konusunun kurbanı oldu
muhtemelen. Senaryosundan müziklerine, görüntülerine ve kamera açılarına kadar
kendisini unutturan bir filmi irdelememek filme haksızlık gibi duruyor olsa da
Çağan’ın toplumsal ödevlerinin sınırlarını genişletmek adına bu filmi analiz
etmek gerekiyordu.
Hiç kimse
tamam değil ve tamamlanmanın yolu da sadece acıları anlamak değil, yeni acılara
neden olmamanın yollarını araştırmak olmalı. İnsanın hayat çizgisi değişmeli, o
travmatik anlardan sonra. Değişmiyorsa, değişmeyecekse havanda su dövmenin
anlamı yok.
Oyuncuların
ustaca dokunuşlarıyla kendi atmosferini dayatan ‘Tamam mıyız?” gerçek bir şah
eser olamamasını bakış açısındaki sonrasızlığa borçlu. Ahiret sorgusunda lehine
şahitlik yapacağını söyleyen annenin duygularındaki hakikatin terbiye
ediciliğini işleseydi ya biraz daha Çağan. Silahların tehdit edici konseptini
onaylatması gerekmiyordu izleyicilere. Kötülüğü silahların ve paranın yok
edemeyeceğini bilmiyor olamazdı. Herkesin anladığı bir dil var ve sinema yeterince
ölüm dilini kullanmıştı yüz yıllık serüveninde…
Çağan’ın
kalbi yarım. Kalbinin diğer yarısına bakamayacak kadar dağınık olması onu
sanatının tedavi edici gücünü kullanmasını engelliyor. 30 yıl boyunca ölen
öldüren vatandaşlarına bakamıyor olması, Müslümanlara yapılanlara kör, sağır ve
dilsiz kalıyor olması onun utancı. Oysa Yeni Türkiye’de insanın doğasına
müdahale eden her şeye savaş ilan edebilir ve yeni dünyanın umutlarına
dokunabilirdi.
“Tamam
mıyız?” filminin galası, yönetmen ve senarist Çağan Irmak'ın da katılımıyla İngiltere'nin
başkenti Londra'da yapıldı. Yani ülkesinden uzakta yapıldı. Bu onun tercihi, ama
bu tercih onu uzakta tutmaya devam edecek bu halktan.
Dünyanın
kralı olabilir hâlâ Çağan Irmak, yeter ki kendi döngülerini aşabilsin,
kollarına iyiliğin kanatlarını taksın.
Ahmet Haydar, Sonsuz Ark, 22.06.2014,
Sinema Notları 17
Çağan Irmak izlekleri:
‘Tamam mıyız?’ İzlekleri:
'Tamam mıyız? ve 'Can Dostum' Polemik İzlekleri: