4 Temmuz 2014 Cuma

SA753/KY9-NK20: ‘İnternetten Uzaklaş’ Telkinleri ve Zeynep Gülce'nin Gelişi

“Ben deli gibi öğrenmek istiyordum, hayatım boyunca öğrenmeye, talebe olmaya olan aşkım beni buna itiyordu muhakkak ki. Yeni bir tedavi şekli var mıydı?”


Arkadaşlarım bana aynen bunu söylüyorlardı: “İinternetten uzaklaş! Bilgisayarı da kapat!” orada okuduklarımı kendime yakıştırmamdan endişe ediyorlardı, hiçbir şeyi yakıştıracak hâlim yoktu doğrusu, kanser olmuştum bir kere, bundan sonra kendime daha kötü neyi yakıştırabilirdim ki?... Ben deli gibi öğrenmek istiyordum, hayatım boyunca öğrenmeye, talebe olmaya olan aşkım beni buna itiyordu muhakkak ki. Yeni bir tedavi şekli var mıydı? Her gün gazetelerde gördüğümüz falanca meyvenin ya da sebzenin kansere iyi geldiği doğru muydu?

Ağabeyim espriyi patlatıyor

Ben internetten bütün bunları araştırırken, ağabeyimden bir telefon geldi: “Sana çok önemli bir şey söyleyeceğim. Lütfen buna uy ve söyleyeceğim iki şeyi kesinlikle ağzına sürme!”

Can kulağı ile dinliyordum, aklımdan hızla cips kola ikilisi geçiyordu ki ikisini de ağzıma sürmüyordum. Ağabeyim devam etti: “Sakın ama sakın brokoli ile semizotu yeme, Mehmet Öz sabah akşam bunları yiyor bak kanser oldu, demek ki bunları yememek lazım.”

Kahkahalarla güldüğümü hatırlıyorum. Brokoliyi çok özel başka sebeplerden dolayı yemiyorum, ama doğrusun isterseniz semizotunu çok severim ve hâlen de yiyorum, aman ağabeyim duymasın.

İnternetten ilk önce kanser olan ünlülerin söylediklerini bulmaya çalıştım. O kadar çok ünlü vardı ki kanser olan; Canan Barlas, Oya Başar, Filiz Akın, Serra Yılmaz, Arzum Onan, Meral Tamer, Defne Samyeli, Yıldız Tilbe… Liste oldukça uzundu. Yine de hepsinin kanserle ilgili düşüncelerini öğrenmek istiyordum. Belki içlerinde sadra şifa bir söz söyleyeni bulunurdu.

Bu esnada rastladım işte MEVA’nın sitesine; Meme Vakfı bir internet sitesi açmıştı ve aradığım bütün  bilgiler http://www.memekanseri.org/  adresinde derli toplu bir şekilde bulunuyordu.

Risk faktörleri, teşhis, tedavi, kemoterapi, radyoterapi, beslenme, kanser evreleri, her evrenin açıklaması, kanser psikolojisi, nüks durumunda yapılacaklar kanserle ilgili hemen her şeyi bu sitede buldum ve okuyarak öğrendim. Kendilerine kalpten müteşekkirim.

Diğer kanser olan ünlülerin röportajları vardı daha çok ve onların da ağırlıklı bir bölümü kansere stres ve sıkıntıdan dolayı yakalandıklarını ancak dua ve aile-arkadaş desteği ile kanseri “yendiklerini” söylüyorlardı.

Bence haklıydılar. Bir gece Serra Yılmaz’ı rüyamda görmüştüm, kolunu omzuma atmış ve “Seni de anlamıyorlar değil mi? Beni de anlamamışlardı. Ama merak etme iyileşeceksin bak bende hiçbir şey kalmadı!” diyordu sıcak bir sesle.

Başka bir gecede rüyamda akciğer kanseri olduğumu gördüm. Her şey gerçek gibiydi, tedavi süreci, doktorlarla yaptığımız görüşmeler ve korkularım. Uyandığımda ağlıyordum. Gece ve rüya kelimelerini aynı cümle içerisinde kullanıyorum ama öyle saatlerce uyuduğumu sanmayın. Çok çok uzun bir süre evin içerisinde dört dönerek geçiriyordum geceleri.

Uykuya geçmek kadar zor bir şey yoktu. Öncelikle ameliyat yerim ağrıyor ve acıyordu, göğsümün üzerine sanki dört beş kat alçı atılmıştı ve ağırlıkla birlikte canımı yakıyordu. Ve ne kadar uykum gelirse gelsin daha gözümü kapatır kapatmaz, göğsümde bir sıkıntı beliriyor ve bir iç ses “sen öleceksin ne uyuyorsun” diye beni sarsarak kaldırıyordu.

Nefesim kesilerek gözümü açtıktan sonra da evi dolaşmaya devam ediyordum. Atila oturduğum yerde rahat uyuyabilmem için bacaklarımı uzatacağım pufu da olan rahat bir koltuk almıştı. Çoğu gecemi kafamı hafif sola çevirerek, oturur pozisyonda ama ayaklarım pufa uzanmış geçirmeye çalışıyordum. Yatak ve kanepenin yanında bir de böyle bir güzellik hediye etmişti Atila ve gerçekten işe yarıyordu.

Zeynep Gülce hayatımıza giriyor

Bu arada Şerife'nin de doğum zamanı gelmişti, Miray artık abla oluyordu. 10 Aralık 2010 sabahı erkenden Zekiye, Fevziye, Galina ve ben hep birlikte Medicana Hastanesi’nde buluşmak üzere sözleştik. Doğum sezaryenle olacaktı ve randevu saati sabah 9'du.

Biz Galina ile birlikte çıktık ve Şerife'nin odasında Zekiye ve Fevziye ile buluştuk. Şerife ortalarda yoktu. Beklemeye başladık bu sırada doğumu yapacak olan doktorla karşılaştık. Doktor sıkıntılı bir şekilde bir yandan saatine bakıyor bir yandan da parmaklarıyla bankonun üzerinde ritim tutuyordu. Tipik bir sıkıntılı insan tepkisi.

Biz doktoru "Geliyorlar yoldalar" diye teskin etmeye çalıştık. Sonra Gökhan'ı aradık, neredeyse gelmek üzerelerdi ve bizim hastanede olduğumuzdan haberleri yoktu. Odaya girdiklerinde gerçek bir sürpriz oldu hepsi için. Babaanne, anneanne, Gökhan'ın anneannesi, kardeşleri, babası ve biz...

Çok güzel bir tabloydu ve Şerife gerçekten çok mutlu olmuştu.

Yalnız hastanenin hiçbir penceresi açılan cinsten değildi ve bu da en azından benim için oldukça sıkıntılı bir durumdu. Tavanlarda havalandırma bölümleri olsa da kendimi oksijensiz kalmış gibi hissediyordum ama hastanede böyle güzel bir olay için bulunmak o hissimin önüne geçiyordu.

Şerife ameliyat önlüğünü giyinip doğumhaneye inmek üzere odadan çıktığında bir asansör macerasına girişmiştik; beklediğimiz asansörler bir türlü gelmiyordu. Nihayet birisini yakaladığımızda güle oynaya Şerife'yi yolcu ettik, ama aramızda biri noksandı.

Şerife Gökhan'la birlikte indikten sonra Galina'nın olmadığını fark ettik. Hızla Şerife'nin odasına girdiğimizde Galina yarı baygın vaziyette yatıyordu. Hastanenin havası onu da etkilemiş ve bir anda bayılmıştı. Neyse ki Gökhan'ın anneannesi hemen müdahale etmiş, hemşireleri çağırmış ve tansiyonunun çok düştüğü tespit edildikten sonra, anneanne hurma ve su vererek Galina'nın biraz kendisine gelmesini sağlamıştı.

Hepimiz çok üzüldük; çünkü Galina o kadar sessiz ve saygılı bir insandı ki acı çektiğini ve kötüleştiğini bile kimseye belli etmezdi ve o gün de etmemişti.

Doğumu beklerken hep birlikte kantine gidip bir şeyler atıştırdık. Ve nihayet o mutlu haber geldi: Zeynep Gülce 10 Aralık cuma günü aramıza katılmıştı, artık hayatımızda yeni bir nefes, yeni bir güzellik ve yeni bir heyecan vardı. 

Dünya tatlısı Gülce'mize Allah c.c hayırlı ve bereketli bir ömür nasip etsin. Âmin.



Neşe Kutlutaş, 04.07.2014, Sonsuz Ark,  (İlk Yayın Tarihi, 24.02.2012)




Seçkin Deniz Twitter Akışı