6 Temmuz 2014 Pazar

SA756/ÇY3-BŞ13: Enkaz Ülke Afganistan ve Haşhaşın Emperyal Ruhu

“Birbirine düşman edilmiş halk ve kan denizine dönüştürülmüş bir coğrafya... Tüm yeraltı ve yer üstü zenginlikleri talan edilmiş bir Afganistan...”


Müstekbir güçlerin ve devletlerin, yasadışı ekonomik gelirlerinin en önemli kaynaklarından biri olarak nitelendirebileceğimiz uyuşturucu, yani Haşhaş (Afyon), üretimi ve ticaretiyle getirisi azımsanamayacak kadar yüksek, nakliyesi kolay, alıcısı bol, talep elastikiyeti sert, tedavüldeki değerli para karşılığı takası mümkün, üretimi zahmetsiz, pazarlama ağı kolay bir finans kaynağı olmasının yanı sıra az gelişmiş ülkelerin halklarını beyinden mazruf hale getirerek aklını ve iradesini işlemez biçimde sömürme ve köleleştirme amacıyla da kullanılan bir nevi silah hükmündedir.

BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) tarafından açıklanan 2014 Dünya uyuşturucu raporuna göre Afganistan ne yazık ki küresel haşhaş üreticisi olarak listede ilk sırayı aldı. Raporda Afganistan'da hâlen bir litresi 1,5 $ mal olan asetik oksilin litre fiyatının 2002'de 8$'ken, 2011'de 430 $'a çıktığı belirtilen raporda, uluslararası kontrole yakalanmak istemeyen üreticilerin artık paravan şirketler kurarak yeni yöntemler geliştirdiği de vurgulandı.

Ülkenin resmi olarak 5 bin 500 tonluk bir üretim istatistiğiyle dünya haşhaş üretiminin yüzde sekseninden fazlasına sahip olduğu açıklanan rapor, haşhaş yetiştirme tarlalarının da bir yıl içinde 134 bin hektardan, 209 bin hektara çıktığını gösteriyor. Sadece bu istatistik bile ABD'nin Afganistan'daki uyuşturucu ticaretinde ne kadar etkin olduğunu idrak etmeye yeterli.


Nitekim, ülkede 2000'li yıllarda yasaklanmış ve neredeyse üretimi sonlandırılmış denebilecek kadar azalmış olan haşhaşın üretimindeki bu devasa artış elbette işgal güçlerinin teşviki, hatta bizzat bekçiliği ve üretim-nakliye sağlığının denetimiyle mümkün olabilirdi.

Sovyetler işgalinden bu yana, yaklaşık 35 yıldır tarihe bir "trajedi" olarak geçecek olan Afganistan, maalesef yok edilen tüm ekonomik ve sosyal yapılarıyla tam bir enkaza dönüştürüldü. Senelerdir işgalci güçlerin insiyatifine terk edilen ülkede yaklaşık iki milyon insan öldürüldü ve yedi milyon kadar insan da ülkesini terk ederek göç etmek mecburiyetinde bırakıldı.

ABD'nin Afganistan'daki uyuşturucu üretimiyle sözde mücadele stratejilerinin yanlış olduğuna yönelik eleştiriler dünyada yankılanmaya başladığında, hemen işgal güçlerinin de ülkedeki uyuşturucu üretimine ortak olup pay aldığı örtbas edilmeye çalışıldı.

Kısa bir süre önce basında ve özellikle Taliban yanlısı internet sitelerinde yayınlanan ABD askerlerinin zehir tarlalarında üreticilerle birlikte çekilmiş görüntüleri gündeme bomba gibi düştü. New York Times gazetesinde de, Afganistan'da işgal sonrası uyuşturucu ticaretinin artmasında CIA'nın büyük rolü olduğu ve Afgan devlet başkanı Hamid Karzai'nin kardeşiyle beraber zehir ticareti yaptığına dair iddialar, pek çok sağlam argümanlarla birlikte yer aldı.

Düşünelim, dünya çapında uyuşturucu ticareti resmî geliri 350 milyar dolarken, -ki gayr-ı resmî olarak tahmin edilen 800 milyar dolar ile 1,5 trilyon dolar arasıdır-, işgal sebeplerinden biri olarak beyan edilen ABD'nin sözde uyuşturucu üretimi mücadelesindeki taktiksel veya stratejik hataları tesadüf olarak düşünülebilir mi?...


Yine ABD'nin iddia ve beyan ettiği üzere sözü geçen mücadelede(!), işgalin kâr-zarar bilançosunda, kamuoyunda zarar kalemi algısı oluşturulan 10 milyar dolar, yukarda bahsettiğim resmî ve gayr-ı resmî değerlerden alınacak bir ortalama hesabıyla yıllık 1 trilyon dolarlık bir illegal kazançla kıyaslandığında deryada bir su damlası gibi değil midir?...

Yine bu ortalamaya bir de yan sektör kaynakları olan silah ihracatı, pornografi, kumar ve off-shore (Kıyı ) bankacılığı gibi yan faktörlerden elde edilen gelirleri de eklersek 1 trilyon dolarlık kara paranın kaç kat artabileceğini kestirmek güç...

Takdir edersiniz ki; sistemde dönen bu kadar yüksek miktarda kara parayla, ülkelerde gerçekleştirdikleri yağmalamalarda modern savaş araç gereçlerini temin etmek oldukça kolay olacaktır.

Dünya basınında CIA'nın uluslararası uyuşturucu kaçakçılığını kontrol ettiği ve bu konunun ABD'de bahsedilmeyen yasaklı konular arasında yer aldığı hakkında birçok makale de yer aldı. ABD, Afganistan'da üretilen afyonu Pakistan'da eroine çeviren bu ticarî sistemin kontrolünü yazıp, kurgulayıp uyguladığı senaryolarla, tasarladığı siyasî ve dinî aktörlerle/piyonlarla senelerdir elinde tutuyor.

Nitekim CIA, Mossad ve BND gibi yabancı istihbarat örgütleri Türkiye'de olduğu gibi Ortadoğu'daki pek çok gizli operasyonu elde ettiği bu kara para ile finanse ediyor. Önce Afganistan'a sonra birçok ülkenin başına musallat edilen El-Kaide'nin CIA tarafından Afgan-Rus savaşı sırasında tasarlanıp kurulduğu biliniyor. ABD'de 11 Eylül senaryosunun hayata geçirilmesinden önce 29 civarında olduğu tahmin edilen gizli servis adedinin saldırı sonrasında kaça çıktığı hâlâ bir muamma...

Şimdilerde Obama yönetimi ve Amerikan kapitalizm ortakları, Bush ve ekibinin açık bir deyişle, İslam dünyasına karşı "Haçlı Seferi başlatıyoruz" repliği eşliğinde işgal ettiği Afganistan'dan paçasını kurtarmaya çalışırken elde ettikleri imtiyazlardan da vazgeçmiyorlar. Bu sebeple, çıkarlarını garantilemek adına geri çekilirken/kaçarken sömürge güçlerini ülkede bırakıyorlar.

Şöyle dünden bugüne dönüp baktığımızda sadece Afganistan'da değil, komşusu Pakistan da da işgalci güçlerden arta kalan enkaz bir ülke;  katliamlar, tecavüzler, yağmalar ve milyonlarca uyuşturucu bağımlısı haline gelen insandan başka bir şey değil...

Birbirine düşman edilmiş halk ve kan denizine dönüştürülmüş bir coğrafya... Tüm yeraltı ve yer üstü zenginlikleri talan edilmiş bir Afganistan...

Vampirler tarafından adeta kanının son damlasına kadar sömürülen, artık sömürülebilecek kaynakları tükendiği için kaçış/çıkış aranan Afganistan...

Şimdi sormalıyız:

Küresel bir çeteden hiçbir farkı olmayan NATO ve onun amiral gemisi ABD;  girerken söylediğiniz gibi, Afganistan'ı cennete(!) çevirmeden, Afgan halkına her işgal ettiğiniz ülkede ağzınızda sakız ettiğiniz özgürlüğü(!) ve her zaman övündüğünüz yüksek medeni değerleri(!) getirmeden nereye kaçıyorsunuz?



Berrak Şebnem, 06.07.2014, Sonsuz Ark, Çırak Yazar






Seçkin Deniz Twitter Akışı