11 Temmuz 2014 Cuma

SA766/AŞ49: Üçüncü Sınıf Bir Çıpa: “Ekmek İçin Ekmeleddin”

“Ben Mehmet Akif Ersoy’un dergâhında büyümüş bir gurbetçi çocuğuyum.”
Ekmeleddin İhsanoğlu, CHP ve MHP'nin Çatı Cumhurbaşkanı Adayı


Tam derinliksiz, boyutsuz iç/dış politik dilin verdiği kanıksanmış tattan kurtulacağız derken 12. Cumhurbaşkanı seçim kampanyaları umutlarımızı tersyüz ediverdi. CHP ve MHP’nin ortak- çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, ‘Ekmek için Ekmeleddin’ sloganı ile karşımıza dikildi. Ki; bir süredir Ekmeleddin Bey'in CHP ve MHP’nin laik tabanını rahatsız eden geçmişini değiştiremeyince adındaki ‘eddin’ ekinden kurtulmaya çalıştığına hepimiz şahittik. Logosu da buğday tarlası şeklinde bir Türkiye haritası. Seçim kampanyaları içinde en amatörce olanı, en 2002 öncesine benzeyeni buydu; belki de en tek parti dönemi sığlığına benzeyeni.

Fondaki ses şöyle diyordu:

“Türkiye'nin Uluslararası itibari en yüksek isimlerinden. “Allah vatanımın tüm evlatlarını, kendi evlatlarımdan ayırmasın” diyen bir Milliyetçi, “Atatürk ve devrimlerini sahiplenmek tarihimizi sahiplenmek anlamına gelir” diyen bir Atatürkçü. Filistin Davasının en büyük savunucusu. Filistin'in devlet nişanı verdiği tek Türk. Mehmet Akif'in dergahından geçmiş, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet'i Arapça'ya çevirmiş bir gönül adamı.”

Salona eşi, gelini ve 2 oğluyla gelen Ekmeleddin, konuşmasına Türkçe besmele ve Fatiha süresinin Türkçe mealini okuyarak başladı.

Nasıl bir kompozisyon bu? Bir insan nasıl, hem milliyetçi, hem Atatürkçü, hem Mehmet Akif gibi İslamcı, hem Necip Fazıl gibi Büyük Doğucu, hem de Nazım Hikmet gibi solcu olabilir ki? Bütün bunlarla birlikte konuşmasına Türkçe besmele ve Fatiha ile başlayabilir ki? Bunu hangi karma komisyon düşünmüş olabilir?


Bence Türkiye’deki farkındalığı terörle aşamayacağını düşünen, aslında sadece görünürde farklı olan temelde bir elin parmakları gibi aynı kola bağlı bulunan bir yapı var. Birbirine benzemez beş partinin (CHP, MHP, DSP, BTP ve DP)  hiçbir itiraza kulak asmadan Ekmeleddin’de uzlaşmalarının başka bir açıklaması olabilir mi? Sonradan desteğini çeken DYP ve SP’nin söylem olarak dışarıda kalmalarının da çok büyük bir anlamı yok.

10 Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Erdoğan’ı durdurmak ve yıpratmak için çabalayan cemaat destekli Kızıl Elma koalisyonunun kaostan beslenemeyeceklerini anlaması çok uzun sürdü. Hepimiz birdenbire kesilen şiddet içerikli gösterileri, PKK ve bayrak indirme kumpaslarını unuttuk sanki… Suhuletle Ekmel’den Ekmeleddin’e evrilen bir adayın söylemlerindeki çelişkileri, değişkenlikleri irdeliyoruz. 

Başlangıcından beri artık o olgunluğa erdiğini düşündüğümüz demokraside olması gereken buydu. Ne oldu da burnumuzdan getire getire bu noktaya getirdiler Türkiye’yi?

Çok basit, çok ilkel teknikler ve sloganlarla neredeyse zorla bir araya getirilen birbirine zıt partileri görünce, muhalefet dediğimiz olgunun hiçbir zaman yerli olmadığını da anlamış olduk böylece. Çok kolay uzlaştılar, itiraz eden birkaç kişiyi de tehditlerle susturdular; böylece seçime Erdoğan, İhsanoğlu ve Demirtaş’la girdik. Ama yine Erdoğan’a tahammül edemediler, YSK’ya adaylığının iptali için başvurdular.

Basit ayak oyunlarından kurtulamamış olmaları değil sorun, sorun basit bir entelektüel zaviyede takılı kalan muhalefetin ve muhalefeti direktive eden derin yapıların üçüncü sınıf bir çıpadan medet ummalarıydı. Oysa Türkiye bunu aşalı 12 yıl oldu; yine farkında değiller. Türkiye gerçeğinden habersizler ve hâlâ sosyal, siyasal mühendisliklerle üç-beş kişilik komisyonlarla Türkiye’yi diledikleri gibi tanzim edeceklerini sanıyorlar. Miting bile yaptırmadıkları adaylarının seçileceğini umuyorlar.

Halk Tv, Türk Solu, DİSK, Taksim/Gezi Parkı gezileri Ekmeleddin’in umut yeri ya da ben de sizdenim turu… Gezi parkı teröründe şiddeti savunan ve uygulayanlarla bir arada olmak ne trajedik bir başlangıç…

Bu hataları onlara yine kaybettirecek.

Başbakan Erdoğan’ın bu üçüncü sınıf çıpayı ciddiye alması ve mitinglerinde bu çıpaya göre eleştiriler yapması ciddî bir hata olur. Doğal söylem tarzı ve içeriği ile halkın karşısına çıkması birkaç basamak yukarıda olmasına yeter de artar bile.

Cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra ne olur? Erimeye devam eden bir muhalefet olgusunun kemikleşeceğine işaret eden emarelerden sonra çok fazla irdelenmesi gerekmeyen bir konu. Hiç kimse dinle barışmış bir CHP hayal etmemeli.

Tipik ittihatçı kimlikleri yine aynı çatı altında bir araya getirenler farkında olmadan Türkiye’ye hizmet ediyorlar. Nerede, kimlerle nasıl uzlaşacaklarına dair artık taraflı tarafsız hiç kimsenin tereddütleri kalmadı. Savunma blokları tamamen yıkıldı. Dayanacakları hiçbir temel yok, Atatürk’ten, dinden, milliyetçilikten, solculuktan aynı anda destek almaya çalışmalarındaki acziyeti izah edemeyecekler.

Dinî söylemlerde sabitlenen bir son nokta, sömürü aracı olarak yeniden dine döndüklerini gösteriyor herkese… Üstelik dine karşı duruşları yok etmiş olan Erdoğan’a karşı çok amatör duruyorlar.

Ekmek, aslanın midesine indiğinden bu yana kırk yıl geçti, on iki yıldır aslanın ağzından da çıktı; şimdi çok uzağında. Bunu sağlayan Erdoğan da Cumhurbaşkanı adayı. Ekmekli sloganların tarihe karıştığını fark etmeyecek kadar da ekonomiye uzaklar. Küresel ekonomik krizin sarsamadığı bir büyümeyi, halkın satın alma gücündeki artışı ve lüks tüketim maddelerinin tüketilmesindeki artışın kısıtlanmasına yönelik düzenlemeleri bile algılayamıyorlar ve ekmek vaat ediyorlar. Trajik bir durum bu; acınılacak bir realite.

Ekmek vaat edenler, Türkiye’yi IMF’ye mahkûm eden zihniyetin devamı. Oysa karşılarında IMF'yi kovan bir lider var. O kadar umutsuzlar ki; nereye sarılsak da Türkiye’yi eskisi gibi kaotik bir atmosfere sürüklesek ve yönetsek diye düşünüyorlar.

Galibi belli olan bir seçimi, okumak da yazmak da işkence.

“Sevgiyi Ekmek için, Bolluğu Ekmek için, Ekmek İçin Ekmeleddin”miş… vah vah vah! Beş uzlaşmış partinin beşi de sevgiden, bolluktan ve ekmekten yana sabıkalılar.

İroniler, komediler, trajedilerle dolu 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi bir an önce yapılıp bitse de işimize gücümüze baksak.



Arif Şahin, 11.07.2014, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 49





Seçkin Deniz Twitter Akışı