“Yeni
Kalkınma Bankası, ABD'nin siyasî ve ekonomik taleplerinden bağımsız olmaya
yönelik bir hamle olarak dünya düzenini değiştirmek için atılmış çok önemli bir
adımdır.”
Dünya
kamuoyuna yansıdığı üzere, geçtiğimiz seneden bu yana altyapısı konusunda
yaşanan anlaşmazlıklar olmasına rağmen 2009 yılında bir araya gelen BRICS grubu
üyesi ülkelerin devlet başkanları tarafından Yeni Kalkınma Bankası (New
Development) kurulmasına ve grubun kendi döviz rezervlerinin oluşturulmasına
ilişkin anlaşmanın, 15 Temmuz Brezilya'da yapılacak BRICS zirvesi sırasında
imzalanmasına karar verildi.
Gelişmekte
olan ülkelerin kısa vadeli likidite baskılarını ertelemelerine destek amaçlı
oluşturulan likidite havuzunun bütçesi, Çin'den
41 milyar dolar, Rusya Hindistan ve Brezilya'dan 18'er milyar, Güney
Afrika'dan ise 15 milyar dolar olmak üzere üye devletlerin aidatlarından
oluşacak100 milyar dolarlık döviz rezervini kapsıyor. Bu hamleyle gelişmekte
olan muhtelif ekonomilerin, ABD’nin giderek azalan mali genişleme politikası
nedeniyle karşılaştıkları dalgalanmaları kontrol altına alınması hedefleniyor.
Yeni
Kalkınma Bankası beş ülkenin, yedi yılda yatıracakları 10’ar milyar dolar nakit
ve verecekleri 40 milyar dolarlık teminatı ile kurulacak. Planlamalara göre
banka, 2016’da kredi vermeye başlayacak ve diğer ülkelerin üyeliğine açılsa da
BRICS ülkelerinin hisseleri, ülke başına yüzde 11’den, yani toplamda yüzde
55’ten aşağıya düşemeyecek. Nitekim üye olması muhtemel olan gelişen ülkeler, (yabancı
kamuoyunda Endonezya, Meksika ve Türkiye bu ülkelere örnek gösteriliyor) bu
kurumun finansmanına katkıda bulunabilecek tasarrufa ve döviz rezervine sahip.
2008/2009
krizinden sonraki yıllarda özellikle çok uluslararası ekonomide köklü bir
değişiklik yaşanmadı. Krizden sonra kimler sağ çıkacak tartışmasının en önemli
ayaklarından biri, büyüme kabiliyetinin kalıp kalmadığı ile ilgiliydi. Akabinde
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin birikmiş döviz rezervlerinin düzeyi de
son yıllarda önemli ölçüde büyüdü. Bu kaynakların büyük bir kısmıyla, nispeten
düşük verimlide olsa, genellikle gelişmiş ülkelerde yatırım yapılmaya başlandı.
Çünkü
ABD hegemonyası tarafından dayatılan kapitalist sistemde tüm dengeler küresel
sermayeye bağlanmıştı. Nitekim BRICS, Batılı güçlerin İkinci Dünya Savaşı’ndan
sonra IMF ile Dünya Bankası ekseninde kurdukları küresel finans düzenine karşı
daha fazla söz hakkı kazanmak için kuruldu.
Dolayısıyla
Yeni Kalkınma Bankası, ABD'nin siyasî ve ekonomik taleplerinden bağımsız olmaya
yönelik bir hamle olarak dünya düzenini değiştirmek için atılmış çok önemli bir
adımdır. Kurulacak kalkınma bankası, gerçekleştirilmek istenen yatırımlara
finansman sağlayarak veya garanti vererek üye ülkelerin kalkınma ivmesini
hızlandıracak. Neticede yeni yatırımlara sağlanacak böyle bir teşvik, üye
ülkelere büyük avantaj sağlayacağı aşikardır.
Grup
üyesi ülkeleri teker teker incelersek her birinin ekonomik yönden güçlü ve
zamanla daha da güçlenmesi muhtemel, geleceğin potansiyel bölgesel/ağ güçleri
olarak yeni çok kutuplu dünya düzeninin aktörleri olduğunu görüyoruz. Aslında
siyasi ve ekonomik açıdan çok fazla farklılıklara sahip olan üye ülkelerin
ortak misyonu Amerika’ya duyulan tepkiyle oluşmuştur.
ABD'nin
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana kendi
başına Dünya’yı yönetmeye kalkması, söz konusu ülkeleri adaletsizlik ve haksızlığa
karşı bir araya getirmiştir. Olağandır ki, her ülkenin kendi gündemi ve
gerçekleştirmek istediği ikili iş birlikleri mevcut. Ancak BRICS grubunun
deyimiyle `pozitif gündem´ olarak adlandırdıkları bu iş birliği sayesinde her
ülkenin ortak faydasına olacak yatırımları desteklemeyi amaçlıyorlar.
Tecrübeyle
sabittir ki, gelişmiş ekonomili
ülkelerden yapay olarak oluşturulan dış şoklar, üçüncü dünya ülkelerinin
finansal anlamda güvenlik açığını ortaya koymuştur. Uluslararası Para Fonu
(IMF) veya Dünya Bankası gibi kuruluşlar varlıklarını ve egemenliklerini hâlâ
sürdürüyorlar ve birçok konuda devletlere yardımcı(!) oluyorlarsa da (ki bu kurumlar ödemeler finansmanı ve kısa
vadeli finansman dengesini sağlamak için vardır) aslında yetersizdirler.
Bununla birlikte genellikle uygunsuz koşullar dahilinde seçenekler, bu kurumlar
tarafından az gelişmiş ekonomilere sahip devletlere muhtelif isimler verilen
çözüm "planları"(!) adı altında empoze edilir.
Ayrıca,
mevcut finansal hegemonyanın düzenbazlıkları ve finansal cambazlıkları sonucu,
döviz kurlarında ani dalgalanmalarla gelişmekte olan ekonomilerden çok büyük
sermaye çıkışlarının yaşandığını da biliyoruz. Dolayısıyla ilerleyen zamanlarda
BRICS önderliğinde daha da geliştirilebilecek geniş tabanlı bir para fonu,
küresel finans güvenlik ağının güçlendirilmesi için katkı sağlayabileceği gibi
ek bir savunma hattı olarak da, mevcut uluslararası düzenlemelere şimdilik
ancak tamamlayıcı olacaktır.
Büyük
önem arz eden bir diğer noktaysa, Banka'nın sağlayacağı finansman desteğiyle
üye ülkelerde yapılacak yatırımların, yeni ekonomi anlayışı olarak da ifade
edebileceğimiz, altyapısıyla geniş tanımlı olan "yeşil ekonomi"
doğrultusunda olacağıdır ki, Yeşil Ekonomi ile sürdürülebilir üretim, tüketim,
enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımı ile yeni istihdam alanları
oluşturulacak akabinde de milli refah seviyesi artıracaktır. Gelişecek bu yeni
ekonomik anlayışın yoksulluğun azaltılmasında efektif ve optimal kullanılması
olası bir ekonomik kriz sonrası oluşabilecek risklerin bertaraf edilmesini
sağlayacaktır.
Elbette
grubun, farklı coğrafyalarından kaynaklanan bazı jeopolitik ve stratejik
bağımlılıkları sebebiyle bankanın işleyişi, yönetimi, katılım oranları ve
gelişim planına dair ayrıntılar henüz tam anlamıyla netlik kazanmış değil.
Bununla birlikte elbette mevcut durum itibarıyla IMF veya Dünya Bankası’na
muadil olamayacağı için bu bağlamda lokal bir banka statüsünde olduğu dile
getirilse de, BRICS, önceki birçok analizimde bahsettiğim dünya ekonomisine yön
veren mevcut finansal hegemonyaya karşı "Daha Adil Dünya Düzeni" için
stratejik bir adım atmıştır.
Birçok
ekonomist için bu adım şimdilik sembolik olarak adlandırılsa da BRICS
yükseliyor.. Ve bu yükselişi dünya izliyor... Hatta bütün dünya...(1)
Dünya
Bankası ve IMF, ABD, AB ve İngiltere… Çünkü
BRICS grubu, dünya nüfusunun yaklaşık % 42’sini, küresel Gayr-ı safi Milli
Hasılası’nın % 20’sini, toplam ticaret hacminin % 17’sini oluşturuyor.
Hasılı,
Batı bloğuna karşı, Doğu bloğunda oluşmaya başlayan ittifakın istikrarı halinde
oluşacak sinerji onları korkutuyor. İşte bundandır ki harekete geçtiler. Obama
Yönetimi, Moskova'ya Ukrayna meselesi adı altında misilleme olarak Amerika
Birleşik Devletleri tarafından bugüne kadar alınan en yıkıcı ve ciddi finansal
tedbirleri (ki siz bunu ceza olarak okuyun) almaya başladı. (2)
Çünkü
BRİCS oluşumu, henüz dengeleri değiştiremese bile en azından sömürü sisteminin
değişeceğine dair ümitleri yeşertti. Çünkü BRICS, 1945 sonrası ABD'nin kurduğu
düzene isyan etmiş oldu. BRİCS' ten ABD- AB koalisyonuna ve dolar saltanatına
indirilen bu balyozun karşılığı ne olur?
Sizce bu
isyanı bastırmak için gerekirse ABD neleri göze alabilir?
Bugün
haber bültenlerinde yer aldığı üzere düşürülen Malezya uçağı en çok Ukrayna'nın
doğusundaki ayrılıkçılara, Rusya'ya ve Rusya'nın itibarına zarar vereceği
aşikarken sizce bu olasılık çok mu irrasyonel?...
Gelinen
noktada hiç de irrasyonel değil....
Çünkü
kapitalizmin Kudüs’ü artık FED değil, mescidi artık ABD değil...
Şimdi
düşünün, haftalardır Filistin’de insanlık suçu işleyenlerin, hastane ev, çoluk
çocuk ayırt etmeden (bugün itibariyle 240 kişi) bir vahşete daha imza
atılmasına karşı kılını kıpırdatmayan BM,
düşürülen Malezya uçağı için toplanma kararı alıyor. İngiltere Dışişleri
Bakanı Philip Hammond, yaptığı açıklamada, "Bu topraklardaki devlet, bu
korkunç trajedinin kesinlikle sorumluluğunu taşıyor” diyor. (3)
Trajedi...
Trajedi görmek isteyen yüzünü Ortadoğu'ya çevirsin...
Berrak Şebnem, 18.07.2014, Sonsuz Ark,
Çırak Yazar
(1)
BRICS yükselişi, Bretton Woods beri ilk gerçek güç küresel ekonomide işaretler:
http://t.co/fIaqmLNaWD
(2)
BRICS'e "tacize karşı çıkmak için" Putin http://www.nytimes.com/2014/07/17/world/europe/obama-widens-sanctions-against-russia.html?smid=tw-share&_r=0
(3) Biden,
''Görünüşe bakılırsa, vurulmuş. Vuruldu, kaza değil. Havada infilak etti''