“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.”
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Öldürme, Yaralama, Sûikastler, Özel Mülklere Verilen Zararlar…
“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”
Askerlerin İtirafları
İtiraf 1
“Varlığını gösterme” eyleminin gerçekte ne
anlama geldiğini bilmiyordum.
Birim:
Paraşütçü Birliği
Görev Yeri: Güney El-Halil Tepeleri
Yıl: 2001
Görev Yeri: Güney El-Halil Tepeleri
Yıl: 2001
Filistin içlerinde devriye görevine yönelik talimatlar veriyorlardı. Sanırım görev yerimiz Yatta idi.
Bu, “varlığını gösterme” olarak isimlendirilen görev miydi?
Evet,
“varlığını gösterme” görevi.
Bu bir emir miydi?
Sürekli olarak gerçekleştiriyor muydunuz?
Hayır,
şey… Bu görevi çok fazla gerçekleştirmedim. Birkaç özel durum olmuştu. Yani ben
bir ya da iki kez varlığını gösterme görevinde bulunmuştum, fakat özel olarak
benim bildiğim… Tamam açıklayayım. Bu subayla veya diğer bir subayla hep
beraber Filistin Bölgeleri içine girdiğimiz zaman, şahsen bir asker olarak
ben “varlığını gösterme” eylemine
yönelik bir devriye gerçekleştirme emri olduğunu biliyordum. Aslında “varlığını
gösterme” eyleminin gerçekte ne anlama geldiğini bilmiyordum. Biz bölgelere nasıl
giriyorsak herkes de öyle giriyordu işte… Bir zırhlı personel taşıyıcımız (APC)
ve yanılmıyorsam bir de devriye jipimiz vardı ve etrafa ateş açıyorlardı.
Subaylar vardı, birisi APC’nin üzerinden MAG makineli tüfeğiyle ateş ediyordu.
Bazen biz de silahlarımızı ateşlerdik, ama subaylar daha fazla…
Havaya mı? Yoksa
canlı hedeflere mi?
Hayır,
evlere, çöp kutularına bunun gibi şeylere.
Evlere ateş açmak
duvarlara ve pencerelere ateş etmek anlamına mı geliyor?
Her
ikisi de. Çöp kutuları, su ısıtıcıları bunun gibi şeyler. Şimdi olaydan sonra
netlik kazanan şeyler var. Daha sonradan telsizden duyduğumuza göre birileri,
tam hatırlamıyorum ama Yatta’dan veya bulunduğumuz köyden silah sesleri
geldiğini rapor etmiş. Yani orada bulunduğumuz biliniyordu, bize bir şey görüp
görmediğimizi sordular, subaylar da: “Hayır” diye cevap verdiler. O sırada
telsizin yanında değildim ama olaydan sonra geriye döndüğümüzde komutan
yardımcısı şöyle dedi: “ Ne! Orada etrafa deliler gibi ateş açılırken nasıl
olur da bir şey duymazsınız?”. Subaylar bir şey duymadıklarını tekrarladılar.
Yani tek bir kurşun bile atmamaları gerekiyordu, sadece APC ile yapılan bir
devriye göreviydi, bilirsiniz, (açılan ateş) sadece şov amaçlıydı.
***
İtiraf 2
Sabahın Üçünde
Ses Bombaları
Birim:
Paraşüt Birliği
Görev Yeri: Nablus
Yıl: 2003
Görev Yeri: Nablus
Yıl: 2003
Alan
A’da (yani Filistin Yönetimi kontrolü altındaki bölgede) her türlü şaibeli işi
gerçekleştiriyorduk. Örneğin Cuma günü, pazarın çok kalabalık olduğu bir
zamanda, mesela Tubas’ta, köyün ortasında aniden bir kontrol noktası
oluşturuyorduk. Bir keresinde Cuma sabahı sürpriz bir kontrol noktası
oluşturmak için gittik ve araçları, geçen her arabayı incelemeye başladık. 300
metre ötemizde bize taş atarak gösteri yapmaya başlayan çocuklar belirdi fakat
ancak on metre giden taşlar bize ulaşmıyordu. Bize bağırıp, sövüp savmaya
başladılar. Bu sırada insanlar da toplanmaya başlamıştı. Şüphesiz bunun
ardından silahlar çocuklara doğrultulmuştu, buna meşru savunma diyebilirsiniz.
Kontrol noktası
oluşturmaktaki maksat neydi?
IDF’nin
varlığını köyde göstermek. Kadınların alış veriş yaptığı, çocukların oynadığı
köyün içerisinde varlığını göstermek, olup olmayacağından emin olmadığımız bir
çatışma ortamı oluşturmak. Sonunda bir çizik bile almadan ve hiçbir şey olmadan
köyden ayrıldık, fakat bölük komutanı kendini kaybetmişti. Askerlerden birine
göstericilerin, çocukların üzerine toplumsal olaylarda kullanılan el
bombalarından birini atmasını emretti. Fakat asker bunu yapmayı ret etti ve
komutan tarafından çok kötü bir muameleye maruz kaldı. Asker herhangi bir ceza
almadı çünkü komutan verdiği emrin meşru olmadığını biliyordu. Fakat emre itaat
etmediği için karargâhta da çok kötü muamele gördü.
Diğer
bir olay ise Tubas’ta sabah üçte devriye sırasında sokakta ses bombası
atılmasıydı. Hiçbir sebep yokken, insanlar uykudan uyandırılıyordu.
Amaç neydi?
“Biz
buradayız. IDF burada” demek için. Bize genellikle bunun sebebinin eğer orada
bir terörist varsa IDF’nin varlığını duyarak ayrılmasını sağlamak olduğu
söyleniyordu. Bu hiçbir zaman olmadı. Öyle gözüküyor ki asıl amaç yerel halka
IDF’nin orada olduğunu göstermekti ve sürekli tekrarlanan bu yöntem şu anlama
geliyordu: “IDF burada, bölgelerin içinde ve siz terörü durdurana dek
hayatınızı daha da acı bir hale getirecek.”
IDF’nin
bu yöntemle ilgili hiçbir sorunu yoktu. Bombaları atan bizler ise niye bunu
yaptığımızı bilmiyorduk. Bombayı atıyor, bir patlama sesi duyuyor ve insanların
uyandığını görüyorduk. Geriye döndüğümüzde bize şöyle diyorlardı: “Harika
operasyon”. Fakat niye böyle dediklerini anlamıyorduk. Bu olay her gün
gerçekleşiyordu. Her gün bölükteki farklı bir birim tarafından, rutin olarak.
Olumlu anlamda bir yaşam biçimi değil.
***
İtiraf 3
Köyü Uykusuz
Bırakmak
Birim:
Topçu Birliği
Görev Yeri: Gush Etzion
Yıl: 2004
Görev Yeri: Gush Etzion
Yıl: 2004
“Mutlu
Purim”* eyleminin amacı insanların normal bir uyku uyumasına izin vermemektir.
Gece yarısında bir köye gidilir, köyün içinde dolaşırken ses bombaları atılarak
gürültü çıkarılır. Bütün gece boyunca değil tabi ama belirli saatlerde. Bunun
ne kadar süreceği önemli değildir, belirli bir süre belirlenmez. Size :”Tamam
size Husan’da taş fırlattılar öyleyse siz de gidip orada bir ‘Mutlu Purim’
yapın” derler. Bu eylemi çok fazla gerçekleştirmedik.
“Varlığını
gösterme” dediğimiz eylem mi yani?
“Mutlu
Purim” tabirini eminim bir şekilde duymuşsunuzdur. Eğer duymadıysanız,
duyarsınız. Evet, bir varlığını gösterme eylemi. Birkaç kere bunu
gerçekleştirmek için taburdan talimat aldık, taburda gerçekleştirdiğimiz durum
raporunun bir parçası olarak. Daha önce gerçekleşen aktivitelerin bir parçası…
Bu tür bir
operasyon gerçekleştirmenin gerekçesi nedir?
Eğer köy
bir eylem başlatırsa sen de köyü uykusuz bırakmak için bir operasyon
başlatırsın. Bu tür bir operasyonun ne kadar uykusuzluğa sebep olduğunu
bilmiyorum çünkü her on dakikada bir ses bombası atarak bir köyde dört saat
bulunamazsınız. Böyle bir şeyi üç kere gerçekleştirdiğinizde IDF ciddi manada
mühimmat sıkıntısına girer. Operasyon belirli bir zamanda yapılır eğer siz,
Nahalin’de x noktasına bir ses bombası atarsanız yaklaşık olarak 100-200 metre
ötede fazla bir etkisi olmaz. Belki IDF’nin gece köyün etrafında olduğunun
anlaşılmasını sağlar. Bundan daha fazla bir etkisinin olduğunu düşünmüyorum.
Purin*:
Şubat ya da mart ayına rastlayan ve Yahudi kavminin düşmanı olan
Ahasuerus başrahibi Haman'ın asılması anısına yapılan Musevi Bayramı.
***
İtiraf 4
Kışkırtıcı
Operasyon
Birim:
Nahshon Piyade Birliği
Görev Yeri: Salfit Bölgesi
Yıl: 2001
Görev Yeri: Salfit Bölgesi
Yıl: 2001
Standart
görevler vardı; kontrol noktası, gözetleme gibi, bir de “tahrik edici
operasyonlar” vardı. Şimdi bu şuna benziyordu. Demek istediğim; bilirsiniz
köyün etrafında dolaşırsınız sabah 3-4 gibi. Sanki bu eğitim sahasında
gerçekleştirdiklerimiz gibiydi, daha çok…ne bileyim? Şöyle, ilk önce köy
gözetlenir, köy ile yol arasında konuşlanılır, böylece kimse yola doğru ateş
açamaz. O noktada gece görüş teçhizatı ile oturup, gözetlemeye devam edilir.
Daha sonra yola devam edilir, müfreze komutanı evlere girerek sorgulama yapmaya
başlar. Orada ne sorgulanır peki? Bir keresinde hatırlıyorum, bilirsiniz, çok
geç saatlerde işte fark etmez iki, üç, dört, beş gibi; müfreze komutanı
rastgele kapıları çalmaya başladı. Herhangi bir sebep yokken, bir istihbarat
alınmamışken komutan herhangi bir evi kafasına göre seçer. Komutanla birlikte içeriye
girer, etrafa bakarsınız, herkesi uyandırırsınız… Komutan bu arada çok kibardı,
hatta Arapça bile konuşmuştu, onlara ne söylediğini bilmiyorum. Herhangi bir
şiddet uygulamadan ama bütün varlığınızı hissettirerek oradasınızdır. Gecenin
yarısında evin içine girerek oturma odasında duran 5-6 asker. Biz tamamen
müfreze komutanına tabiydik. Nereye giderse biz de onunla birlikte hareket
ediyorduk. Çok fazla bir…yani hiç kimse bir şey kırıp dökmedi. Evin içine
girersiniz, herkesin kimliğini kontrol ederek beş dakika içinde ayrılırsınız, o
kadar. Fakat daha sonra, birden bire garipliği anlarsınız; hiçbir bilgi, hiçbir
neden olmaksızın sabahın beşinde, düşünmeksizin evlerin içine girilmektedir.
Bunun
yapılmasındaki mazeret neydi?
Mazereti
yok. Operasyondur bu, evlerin içine girmek.
Bürokratik anlamda
düzenleyeceğiniz rapor için operasyon tutanağına ne yazıyordunuz?
Bürokrasi
mi? “Yolu kesenlere karşı gerçekleştirilen operasyon, A-Dik köyüne giden yolda,
yola ateş açılmasını engelleme.”
Sonrası,
bilirsiniz… Geç olmuştur, sıkılmışsınızdır ve uyuya kalmak üzeresinizdir… ve
müfreze komutanı sizi alarak köy içinde devriyeye çıkar… Köpekler havlamaktadır
ve siz biraz şeye girmek…
Aksiyona girmek mi?
Evet.
Bir keresinde komutan bana “hadi, şimdi sorgulamayı sen yapacaksın dedi.”
Kapıyı çaldım, bir erkek çıktı, ne diyeceğimi bilmiyordum. Ne sorayım dedim.
Bana: “Bugün devriye jipine taşları kim attı” diye sor dedi. Devriye jipinin
üzerinde köye girmekte hoşlarına giderdi (askerlerin), buna “kışkırtıcı
operasyon” diyorlardı ki bu sırada onlar da taş atarlardı. Bunun başka bir adı
da vardı ama eylemi tanımlayan ifade bu. Köye giriyorlardı böylece…
Taş atmak için?
Evet ve
böylece ortaya çıkacaktı…
Yani sorun
çıkaranlar?
Evet,
evet. Bana taşı kimin attığını sormamı istemişti. Ben de sanki uyuşmuş gibi:
“Belki siz kimin taş attığını bilirsiniz” dedim. Son derece utandırıcı bir
durumdu, herkes benimle dalga geçti. Siz de tahmin edersiniz bu olaydan sonra
bana bir daha sorgulama yaptırmadılar.
Yani operasyonlarınız
kışkırtıcıydı öyle mi?
Müfreze
taktik timi taş atanları ortaya çıkarmak için köye giriyordu.
Bu aynı zamanda
tahrik edici operasyonların bir parçası mıydı?
Hayır,
bu gün ışığında yapılıyordu çünkü normal olarak taş fırlatanlar gündüz ortaya
çıkıyordu. Tahrik edici operasyonlar geceleri yapılır. Evlerin içine girilir.
Ayrıca bunu yapan sadece bizim müfreze komutanıydı. Diğer müfrezelerde ise bu
operasyonların sayısı daha azdı, bizim komutanla kimse dalaşmak istemezdi. Bana
görev raporunu sormuştunuz, o bunları düzenlemek zorunda değildi. Canı istediği
takdirde ne isterse onu yapabilirdi. Bu tür olayları çok yoktu ama isterse
yapabilirdi yani. Kimseye hesap vermek zorunda değildi, anlıyor musunuz? Mesela
jipin belirli bir yerde durması gerekir değil mi? O bununla sandviç almaya
giderdi. Kim buna karşı bir şey diyebilir? Eğer biri ona karşı çıkacak olsa
cezasını bulurdu.
Tamer Güner, 08.08.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çeviri