10 Ağustos 2014 Pazar

SA829/FT24: İnsanları Tanrılar Karmaşasıyla Tanrı’ya Karşı Kışkırtan Film: Titanların/Tanrıların Savaşı -Clash of the Titans-

“Onlar, kendileri için kuvvet ve şeref (kaynağı) olsunlar diye, Allah’tan başka tanrılar edindiler.” 
Kur’an/Meryem/81
“Ve insanların ibadetleri sayesinde, tanrılar onlara hükmedebilirler.” 
Louis Leterrier, Yönetmen
“Heyecanlı türde bir patlamış mısır serüveni.” 
Sam Worthington, Perseus, Filmin Başrol Oyuncusu

Sam Worthington’un bahsettiği gibi film gerçekten patlamış mısır serüveni mi? O kadar basit mi? Yoksa Filmin yönetmeni Louis Leterrier’in gizlemeden, saklamadan ifade ettiği gibi, insanları Tanrıların/Tanrı’nın hükümdarlığından kurtarmanın tek yolu, onları Tanrılara ya da Tanrı’ya ibadet etmekten vazgeçirmek mi?

Matrix’i izledik; yapımcıları ve yönetmeni Siyon’u kurtuluş merkezi, Mesih’i de, kendisini keşfederek içindeki tanrıyı açığa çıkarıp Tanrısallığa yükselen Neo kılığında kurtarıcı olarak anlattılar. Siyonizm’i, kendi kalabalık kuru gürültüsü içine hapsolan cılız eleştirilere rağmen, sinemanın gücünü kullanarak insanlara anlattılar. Matrix, Siyonistlerin oluşturduğu bir klostrofobik alandı; çözümü de kendilerine göre Neo ile buldurdular.

Sonra, yani şimdi Siyonizm’in kanlı, canlı somut hâli olan İsrail tüm Dünya tarafından tecrit edilmiş durumda. Anlaşılan o ki; Matrix serisi filmler mesaj iletiminde başarısız oldular. Önce Hıristiyanların küllenmiş Yahudi karşıtlığını körüklediler, ardından istemedikleri hâlde Siyonistlerin kurduğu global network’un fark edilmesine neden oldular. Her iki sonucu beklemedikleri kesindi.

Seri katillerin yakalanana kadar sürdürdükleri vahşet, sinema da yakalandıktan sonra da sürer. Matrix ile suçüstü yakalanan seri toplum katilleri, phoenix gibi kendilerini küllerinden yeniden var edip işlerine devam ediyorlar.


Yeni kontr-sinema teknikleri Avatar’la başladı, Percy Jackson & Olimposlular: Şimşek Hırsızı ve Titanların Savaşı ile devam ediyor. Hollywood konsepti, insanlığın geri dönüşüm kutusundaki paganizmi muhtaç olduğu forma ulaştırmayı hedefliyor. Avatar’ın açtığı yol, emperyalizm klişesiyle Kilise’yi hedefe koydu ve Hinduzim’i/Budizm’i olumlulayan eleştiri çizgisini kontrol etmeye yaradı.

Mitolojik frekanslar uzunca süredir özel olarak tasarlanan çalışmalarla; kitaplar ve kişisel gelişim setleri/seminerler/kurslar yoluyla sistemli bir şekilde normal iletişim frekanslarına dönüştürüldüler. Fizyolojik/psikolojik ortak dil, semavi dinlerin inanç düzlemlerinden uzaklaştırıldı. Popülarize edilen birey tipinin Kilise, Havra ya da Cami ile herhangi bir ilişkisi yok. Yoga ve diğer cool ekliptikler, dinsel fragmanlardan çok daha özel ve yüksek konumlarda algılanıyorlar.



Soft kuramsal/figüratif Hint Mitolojisi’nden sonra, yani ikinci aşamada kontr-sinema tekniklerinin insanları getirip bırakmak istedikleri yerde tanrı kavramının içinin boşaltılmış olması gerekliydi. Somut tanrıları/heykelleri ile Yunan Mitolojisinin fantastik efsanelerinin sık sık polarizasyon kupalarını kaldırmasıyla istenen gerçekleşmiş olacak sanılıyor. En azından Hollywood öyle sanıyor.

“Bu film kelimenin tam anlamıyla, klasik bir hikâye anlatımı” diyor yapımcı Basil Iwanyk. “Hayat ve ölüm, ihanet ve cesaret… İnsanlar, canavarlar ve tanrılar vasıtasıyla hepsine tanık oluyorsunuz. Bu filmi yeniden yapmaktaki amacım çocukken yaşadığım o hisleri insanlara yaşatabilmekti, ama günümüzde mevcut olan ileri teknolojiyle”.



Çocuklar için Chris Columbus’un yönettiği ve Şubat 2010’da vizyona giren ‘Percy Jackson & Olimposlular: Şimşek Hırsızı’ filmi üretildi. Her çocuk, “Acaba bende bir yarıtanrı mıyım?” diye sormalıydı sessizce. “Acaba hâlâ Olimpos’ta oturuyor mu tanrılar?”

Yetişkinlerin uyum performansları daha seküler özelliklere sahipti; buna uygun bir şema tasarlandı.

Titanların/Tanrıların Savaşı -Clash of the Titans- filmi bu şemaya uygun içeriklerle projelendirildi. Mitolojik efsaneler değiştirildi ve tanrılar kadar güçlü bir insan tipinin normalleştiği bu çağda tanrısal pozisyonların da normal olduğu sanısı işlendi. Tanrı biraz aşağıya indirilerek yarıinsan figürleri, insan biraz daha yukarı çıkarılarak yarıtanrı figürleri yeniden, daha kabul edilebilir formlara dönüştürüldüler.

Film’in, ideolojik masumiyeti yok. Çünkü; efsanelerdeki Titanların Savaşı ile filmdeki savaş birbiriyle ilgisiz. Filmin senaryosu, ‘Tanrıların egemenliğinden, kıskançlıklarından ve sınamalarından bıkan insanların kendi bağımsızlıklarını kazanmak için açtıkları savaşta dualarıyla beslenen tanrıları dualardan mahrum etmek‘ üzerine kurulu. Yönetmeni bunu itiraf da ediyor zaten, “Clash of the Titans/Titanların Savaşı”nın mitolojisinde insan tanrılar tarafından yaratılmıştır ve buna karşılık insanın ettiği dualar tanrılara ölümsüzlük ve güç verir. Ve insanların ibadetleri sayesinde, tanrılar onlara hükmedebilirler. “Bu biraz sopa ve havuç meselesi gibi ama biraz fazlaca sopa ve yetersiz havuç var. Dolayısıyla, insanlar isyan etmeye başlıyor ve gerilim baş gösteriyor. Birbirlerine ihtiyaçları var ama aynı zamanda aralarında anlaşmazlıklar var” diyor Leterrier.


Filmin sonunda acz içindeki Zeus’ın yarıtanrı oğlu Perseus tarafından kurtarılarak yeniden onurlandırılması, tanrı kavramının insansı özelliklerle kuşatılmasını sağlamaya yönelik. Perseus’un Zeus tarafından Olimpos’a, diğer tanrıların arasına davet edilmesi ve Perseus’un bu teklifi reddederek insan olmayı seçmesi filmin senaryosundaki ana tema. Çirkin, basit ve aşağılık özelliklerle formlanmış bir tanrı olmayı reddeden bir insan olarak kalıyor Perseus; üstelik Tanrı Zeus’a iyilik etmiş bir insan.

Filmin senaryosu ile ilişkisiz mitolojik efsane şöyle: “Titanomakhia veya Titanlar Savaşı, Yunan mitolojisinde, insanların yaratılışından önce iki ilahi ırk arasında Titanlar ve Olimposlular 11 yıl sürmüş savaşlara verilen isimdir. Titanların merkezi Othrys Dağı, Olimpianların ise Olimpos Dağı'dır. Tanrıların Savaşı veya Titan Savaşı olarak adlandırıldığı da olmuştur. Bu savaş, Zeus'un babası Titan Kronos'a karşı Uranos'un çocukları Kykloplar ve hekatonkheirleri yeraltından kurtarmasıyla başlar. Hekatonheirler ve kykloplar Zeus'a minnettar kalırlar ve ona yakıcı şimşekleri ve ateşi hediye ederler. Böylece Zeus gücüne güç katmıştır. Kronos'u yenmiştir. Ateşe sahip olan ilk eril tanrıdır.”

Setin çocuklara yönelik diğer filmi, Percy Jackson & Olimposlular: Şimşek Hırsızı’nda,(Perseus’un güncel adı olan) Percy adlı Amerikalı bir çocuğun, şimşeğini çaldıran zavallı, çaresiz ve öfkeli tanrı Zeus’a şimşeğini bulup iade etmesi konu ediliyor.

İlginçtir; insanlar yeni dönemde yine binlerce yıl önceki safsatalara inanmayı seviyorlar. “Allah’ı bırakıp hiçbir şey yaratmayan ve zaten kendileri yaratılmış olan, üstelik kendilerine fayda ve zararları dokunmayan, öldürmeye, yaşatmaya ve ölüleri diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen tanrılar edindiler.” Kur’an/Furkan/3

Yeni kavram savaşındaki yanılgı oranını düşürmek için filmle ilgili mitolojik efsaneleri bilmek gerekiyor. Allah efsanevi mitolojik çelişkileri,“Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilahlar olsaydı kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.” Kur’an/Enbiya/ 22, ayeti ile insanlara bildirirken, rölatif olmayan ve zamana bağlı kalmayan bir evrensel gerçeğin insanların kendi yararları için görmesini istemiştir. Aşağıda görüleceği üzere, efsane birbirine düşmüş tanrılardan bahsetmektedir.

İnsanlar tarafından unutulmuş bulunan ve tekrar hatırlatılmaya çalışılan Yunan Mitolojisine göre:

“Titanlar, Yunan mitolojisine göre efsanevi Altın Çağ'da dünyayı yönetmiş olan güçlü tanrı ırkıdır. Zeus, eski Yunan mitolojisinde tanrıların kralı, en güçlü ve önemli tanrıdır. Gökyüzünün, şimşek ve gök gürültülerinin tanrısıdır. Çoğu zaman elinde bir şimşek ile resmedilmiştir. Bereket ile özdeşleşmiştir, yağmur ondan beklenir. Titan Kronus'un ve eşi Rheia'nın oğludur. Tanrıça Hera'nın kocasıdır. Simgesi şimşeğin yanında boğa, kartal ve meşe ağacıdır. Aynı zamanda tanrıların kralı olduğu için taht ve asa ile de sık sık betimlenir. En bilinen özelliklerinden biri çapkın oluşudur. İstediği her şeyin şekline girebilen Zeus'un Leda için kuğu, Europa için boğa oluşu kudretine en iyi örnektir. Ölümlü ölümsüz herkese aşık olabilen tanrıların tanrısı Zeus'un gözdesi Ganimedes adlı bir çobandır. Çapkınlığı yüzünden eşi Hera tarafından sürekli takip ettirilmektedir. Rheia, Zeus'u Çocuklarından birinin kensidini yeneceğinden korkan Kronus'un yutmasını engellemek için, Girit'te İda Dağında bir mağarada doğurmuş ve Amaltheia'ya bırakmıştır. Kocasına ise bir kaya parçasını Zeus diye yutturmuştur. Zeus büyüdüğünde, doğan bütün çocuklarını yutan babası Kronus'u yenerek, kardeşleri Poseidon ile Hades'i kurtarmış ve Olimpos'un kralı, kural koyucusu olmuştur. Olimpos dağında oturmaktadır.”

“Perseus, Yunan mitolojisindeki önemli kahramanlardan biridir. Herakles'in ataları arasında yer alan Argoslu bir kahramandır. Babası Zeus annesi ise Akrisios kızı Danae'dir. Perseus'un büyük babası Akrisios bir kâhine gidip bir erkek çocuğunun olup olamayacağını sorar. Kâhin ona kızı Danae'nin bir erkek çocuğu olacağını ve bu çocuğun onu öldüreceğini söyler. Korkuya kapılan ve kehanetin gerçekleşmesinden korkan Akrisios, yeraltına bronzdan bir oda yaptırarak kızını oraya hapseder. Zeus bronz odanın tavanıdaki bir yarıktan altın damlası şeklinde içeriye sızar ve genç kızla sevişir. Bu birleşmeden Perseus doğar.”

“Perseus, Athena tarafından Gorgonlardan Medusa'yı öldürmekle görevlendirilir. Athena ve Hermes ona bu zor görevinde yardımcı olan tanrılardır. Perseus, Gorgoların (Stheno, Euryale ve Medusa) yerine gider. Onları uyurken bulur. Bu üç kız kardeş arasında yalnız Medusa ölümlüdür. Bu nedenle Perseus sadece onun başını kesip götürebileceğini anlar. Gorgolar, boyunları ejderha pullarıyla korunan, yaban domuzu gibi dişleri olan dişi canavarlardı. Bronz elleri ve altın kanatları vardır. Üstelik bakışları o kadar güçlüydü ki baktıkları her şeyi taşa çevirmektedirler. Medusa'nın kesilen kafasından Pegasus (Kanatlı at), Khrysaor adlı bir dev çıkar. Perseus medusanın başıyla Polydektesi taş hâline getirir. Daha sonra Medusa’nın başını Athena’ya teslim eder. Dönüş yolunda Andromeda'yla karşılaşır ve ona âşık olur. Bu güzel genç kızın annesi Kassiepeia, Nereus kızlarından daha güzel olduğunu söylediği için Poseidon'u kızdırır. Deniz tanrısı da bu bölgeye bir deniz canavarı musallat eder. Canavarı öldürmek koşuluyla kurban olarak sunulan genç kızı kurtaran Perseus, daha sonra kızla evlenir ve Tiryns kralı olur(Yunanistanda antik bir kent)mutlu bir yaşam sürer. Poseidon buna çok sinirlense de elinden bir şey gelmez Zeus bu ikilinin beraber olmasına izin vermiştir.”



Efsane’nin Medusa, Pegasus gibi karakterleri de şöyle anlatılır:

“Medusa, Yunan mitolojisinde gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan yılan saçlı, keskin dişli, dişi canavar. Medusa hayata çok güzel bir kız olarak başladığında, Athena onu çok kıskanır. Poseidon'un Medusa'nın güzelliğinden başı öylesine döner ki, ona Athena'nın tapınaklarından birinde sahip olur. Bu Athena için son derece aşağılayıcı bir davranıştır o da Medusa'yı bir Gorgon yaparak cezalandırır. Medusa, bir insan olarak doğduğu için ölümlüdür. Bu cezayla yetinmeyen Athena, daha sonra, Perseus'a onu yakalayıp öldürmesi için yardım eder. Perseus, Medusa'nın başını kestiğinde, Poseidon'dan olan çocukları Pegasus ve Chrysaor dışarı fırlar. Kan damlaları Libya çöllerinde birer yılana dönüştüler. Daha sonraları bu yılanlardan biri Mopsus'u öldürmüştür. Perseus Medusa'nın kestiği kafasını alıp gittikten sonra, Athena olay yerine gelir. Medusa'dan geriye ne kaldıysa inceler. Derisini yüzüp Aegis'in markası yapar. İki damla kanını da Kral Erichthonius'a biri hastalıklara deva, diğeri öldürücü bir zehir olarak hediye eder.”

Efsanelerde anlatılanlar böyle. Ancak filmin senaryosu, farklı bir kurguya kaynaklık etmiştir. Senaryo’ya göre:

Zeus, bir kuş kılığına girerek Kral’ın karısına tecavüz eder. Kral, karısını bir tabuta koyarak denize atar. Tabut bir balıkçı tarafından bulunur. Tabutu açan balıkçı ölü bir kadın ve bir bebek bulur. Bu bebek Perseus’tur. Perseus normal bir insan gibi yetiştirilir. Babası Zeus ondan haberdardır. Zeus’un baştanrı olmasını kıskanan kardeşi Hades, bir tuzak hazırlar. Bir yandan insanları acılara sürükler, onları felaketlerle karşılaştırır, bu arada Perseus’u yetiştiren aileyi sulara gömer, insanların Zeus heykelini yıkmalarını sağlar; diğer yandan Zeus’a başkaldıran insanları yola getirmek ve tekrar dua etmelerini sağlamak için yoksulluk ve acılarla sınamaya ikna eder. Kötülük ve yer altı tanrısı Hades Tanrı Zeus’la insanları çatıştırmak istemekte ve böylece Zeus’u zayıflatıp onun yerine baştanrı olmak istemektedir.



Perseus, ailesini kaybedince Tanrılara karşı savaşmak için hazırlanan insanlara katılır. O esnada Perseus’ın da yarıtanrı olduğunu öğrenen insanlar onunla alay ederler. O birkaç insanla birlikte, yeraltına inilen mağaraya doğru ilerler. Zeus, oğluna kanatlı at Pegasus’u hediye etmiştir ve ona tanrıların kılıcını göndermiştir. Perseus, her iki tanrısal yardımı reddeder. Io ona yardım etmektedir.

Zeus’un verdiği altın para ile yer altı kayıkçısı tarafından ölüler dünyasına geçen Perseus ve arkadaşları bakışları ile her şeyi taşa çeviren yılan saçlı Medusa ile savaşırlar. Hades, Zeus’a karşı güçlenmiştir. Ve Zeus’u kontrol altına almak üzeredir. Çaresiz kalan Perseus tanrısal kılıcı kullanır; Medusa’nın başını keser ve bir çuvala koyarak yanına alır. İsyancı Kral’ın kızı deniz canavarına kurban edilmek üzere, kollarından asılı bir şekilde deniz kıyısında kayalıklardadır.



Kraken adlı deniz canavarı kızı yutmak üzere iken Perseus bindiği Pegasus ile yetişir ve Medusa’nın başını torbadan çıkararak Kraken’e tutar. Kraken taş kesilir ve kız kurtulur. Perseus , Hades’in planlarını bozmuştur. Zeus yeniden güçlenir ve Perseus’a teşekkür etmek için gelir. O’nu Olimpos’a tanrılar arasına davet eder. Perseus bu teklifi kabul etmez ve insan olmayı seçer. Filmde Kral’ın kızı ile evlenen bir Perseus yoktur. Medusa ile savaşırken ölen Io Zeus tarafından yeniden diriltilerek Perseus’a hediye edilmiştir.



Efsane değiştiren senaryosu ile Tanrıların savaşı filmi, insanların adalet duygusundan yoksun tanrıların elinde oyuncak olmasını da eleştiriyor. Hz. Yûsuf arkadaşlarına şöyle seslenmişti zindan da: “Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı?” Kur’an/Yusuf /9
Filmin, eleştirilen mitolojik tanrılarının daha güçlü bir tanrıya yani Perseus’a ihtiyaç duymaları da ilginç. “De ki: “Eğer onların iddia ettiği gibi, Allah’la beraber tanrılar olsaydı, o zaman o tanrılar da arşın sahibine ulaşmak için elbette bir yol ararlardı.” Kur’an/İsrâ/42. Ancak Allah yerine yarıinsan/yarıtanrı bir varlığı kurtarıcı olarak göstermek, filmin ateist kurgusallığını deşifre etmeye yetiyor.



Filmin görsel efektleri çok etkileyici. Perseus’u canlandıran oyuncu Avatar’ dan tanıdığımız Sam Worthington. Gerçek çekimler ve görsel efektler birleştirilerek muhteşem bir görüntü şöleni sunulan filmde ürküntü veren, heyecanlandıran sahnelerin bolluğu, Hollywood’un inkâr edilemez sinema başarısını ortaya koyuyor. Zaten mitolojik baskılamanın kaygı uyandıran tarafı da filmin sinematografik özelliklerinin, filmin hikâyesinin büyüsüne kapılmayı kolaylaştırması. Ancak ne olursa olsun, oğlu Perseus’a teşekkür eden çapkın ve ahlaksız Zeus’un tanrısal karizması yerlerde sürünüyor.

“Büyük, eğlenceli bir macera, bir gerçeklerden kaçış filmi; ve ben gerçeklerden kaçış filmlerine bayılırım.” diyor yönetmen Louis Leterrier. “Kahramanlık içeren, mitsel, romantik ve kişinin yazgısını yerine getirmesiyle ilgili bir hikayeye sahip. Fantezi de var eğlence de, ve biraz da korku. Bunlara bir de Sam Worthington, Ralph Fiennes ve Liam Neeson’dan oluşan müthiş oyuncu kadrosunu eklediğinizde gerçekten nefes kesici bir deneyimdi. Çekimleri 3 boyutlu yapmasak da, karelerin çoğunu aklımda bu görsel stili tutarak tasarladım: Yeni dünyalara adım atmak, üzerinize gelen büyük yaratıklar ve fantastik görüntüler gibi… Üç boyutluya dönüşüm her sahneye muazzam bir derinlik kattı, hikayeyi pekiştirdi ve her şeyi kapsayan bir ‘Savaş’ deneyimi sağladı.”

Filmin Müziğinde tanıdık melodiler vardı. Sertab Erener’in Eurovizyon şarkısı “Every Way That I Can”ın kulağa çalınan ara notaları filmi egeye göndermek için özel olarak seçilmiş olabilir.


Faruk Tamer, 09/06/2010, Visual Critique-Görsel Eleştiri XV.

Faruk Tamer Yazıları 



Film ile İlgili Teknik Bilgiler:

Yönetmen: Louis Leterrier (“The Incredible Hulk)
Senaryo: Phil Hay , Matt Manfredi , Travis Beacham
Müzik: Craig Armstrong (“Moulin Rouge!”)
Oyuncular: Sam Worthington (Perseus) , Liam Neeson (Zeus), Ralph Fiennes (Hades), Izabella Miko (Athena) , Gemma Arterton (Io) , Alexa Davalos (Andromeda) , Danny Huston (Poseidon) , Tamer Hassan (Savaş Tanrısı), Natalia Vodianova (Medusa)
Görüntü yönetmeni: Peter Menzies Jr. (“The Incredible Hulk”)
Yapım tasarımcısı: Martin Laing (“Terminator Salvation”);
Editör: Vincent Tabaillon (“The Incredible Hulk”), David Freeman (“The Full Monty”);
Kostüm tasarımcısı: Lindy Hemming (“Topsy - Turvy”, “The Dark Knight”)
Görsel efektler: Nick Davis (“The Dark Knight”)
Protez: Conor O’Sullivan (“The Dark Knight”, “Saving Private Ryan”)
Özel görüntü efektleri ve animatronik: Neil Corbould (“Gladiator”);
Makyaj ve saç tasarımcısı: Janny Shircore (“Elizabeth”) Filmin Türü: Fantastik / Macera / Aksiyon
Orijinal Adı: Titanların/Tanrıların Savaşı -Clash of the Titans-
Yapımcı: Kevin De La Noy , Basil Iwanyk
Yapım Yılı: 2010
Yapım Ülkesi: ABD / İngiltere
Web Sitesi: http://clash-of-the-titans.warnerbros.com
Orijinal Dili: İngilizce
Dağıtım: Warner Bros Pictures
Vizyon Tarihi: 2 Nisan 2010
Süresi: 118 dk


Filmin çekim süreci ile ilgili diğer bilgiler için:
http://www.cinefragman.info/titanlarin-savasi-clash-of-the-titans

Seçkin Deniz Twitter Akışı