"Aşağıdaki
parça, Cumhurbaşkanlığı seçim sonrası bir zatın gözde adamlarına yaptığı çok
gizli görüşmenin tapelerinden elde edilmiştir. Olay tamamen kurgusaldır. Ülkemizdeki
kişi ya da olaylarla benzerliği tamamen tesadüftür."
“Buraya geldiğim
vakit benim âciz bir sesim var idi. Bugün yine o âciz sese mâlikim. Bütün
âlemin, hususiyle erbab-ı sesin hâmî-i mukaddesi olan güneydeki sevgili
devletimizin saye-i lutf-ı şâmilinde ahrârâne sözler söyleyecek fırsatlar
bulabiliyorum. Ve fakat görüyorum ki sözlerim size tesir etmiyor. İhtiyarladım
mı nedir, tez dolmuşa biner oldum.
Bakın
diyorum ki, “Erken iftar ettik! Vakt-i muayyeni göz ardı ettik. Yılmayın!” ama
görüyorum ki sizlerde bir bıkkınlık var. Bir yeis var her birinizin gönlünde.
Fehmedemediğim bir teveyyül-i ekmel içindesiniz. Müfn-i ekmel olan sizler böyle
çabucak tereddiler mi yaşayacaktınız? Sizin bu haliniz inanın şakirdan-ı
velhan-ı ekmel üzerinde tahmin edemeyeceğiniz kadar disruptived etki bırakacak,
sevdiğimiz güneydeki devlet nezdinde haysiyetimiz payimal olacaktır. İki
paralık olacak onurumuz. Ne hakkınız var merum-i ekmel dünyamızın şerefiyle
oynamaya?
Evet, acele ettik. Bu acûllüğün de neticelerine katlanmak iktiza eder. Hepsi bu kadar. Sizler can siperane matmus-i ekmeller yetiştirme gayretinden bir an dahi gaflette olmayacaksınız. Ve fakat heyhat! Görüyorum ki sizler amiyane deyişle, yelkenleri indirmişsiniz. Ne yani şimdi “Ocağınıza ateşler düşsün!” mü diyeyim? “Eviniz başınıza yıkılsın!” diye haykırayım mı?
Ben
sizleri böyle mi yetiştirdim? Sizlerin her birini nice dostlarıma dekbaz-ı
ekmelin doruk noktası diye tanıtmışken hem! Şimdi dostlarımın yüzüne nasıl
bakarım sizler her şey bitmiş gibi boynu bükük karşımda durursunuz? Cemaatimize
kâselis-i ekmeller kazandırmayı es geçmiş gibi görünüyorsunuz. Bu yakışır mı
size? Müfsid-i ekmelliğin şanına yakışır mı? Siz söyleyin yakışır mı şimdi?
“Ocağınız
sönsün!” mü diyeyim? Halinize bakın müfrag-ı ekmele işaret gibisiniz. Aynaya
bakın ve deyin ki “Efendimiz abartıyor!” diyebilir misiniz? Nerde kaldı sizin
cahd-ı ekmelliğiniz? Sabiler bile inanmaz oldu sözlerinize. Gidin gezin ve
görün! Evet sabileri bile inandıramıyor berhûd-i ekmel sandığım medya
organlarımız. Yanımızda sandığımız nice müflic-i ekmel ayağa kalkıp karşımıza
geçiyor. Sizin bulabildiğiniz tek izahat “akl-i dengesizlik!” demezler mi? “Bunlar
sizin içinizdeyken akıllı idiler de karşınıza geçince mi akıllarını
kaybettiler?” be haneleri viran olacak merum-i ekmeller ben size böyle mi
öğrettim? Böyle mi bellettim? Berhûd-i ekmel medya organlarımızda onca tape
yayınladık sizler onlardan bir ders çıkaramamışsınız.
Yazık!
Nice saf-i zihinleri bulandırmamış mıydık? Nicesinin içine kurt düşürmemiş
miydik? Oradaki ustalıklardan hiçbir şey kapmamış olmanız ne kötü!
Vekahât-ı
ekmellikte sınır tanımamak şanınızdandı hani? Hemen sararıp soldunuz.
Kızardınız. Nerde sizin serkin-i ekmel sözleriniz? Kutre-i ekmellik bunu mu
gerektirir? Ne yani fotokopimi çektirip çoğaltayım mı? Dekbaz-ı ekmellik bende
mi kalacak? Sizlere sirayet etmeyecek mi? Lafı devirip yanından geçmeyi bunca
zaman öğrenemeyişinizin bir izahı var mı?
Cebrail
anekdotunu hatırlayın! “Gazete’de çalışan sevdiğim Cebrail adlı arkadaşım!”
demiştim de nasıl kani olmuştu her bir şakirdan-ı merum-i ekmel. Ve nasıl kani
oluyorlar hâlâ da! Sizlere gelince tın! Hakkımda ötede beride dehen-güşâ-yı
melâmet olmakta bulunduğunu işitiyorum. “leyse’l-haberu ke’l-iyâni” hikmet-i
meşhuresinden gaflet etmekte olduğunuz anlaşılıyor.
“Evinize
ateş salınsın!” mı desem? Aklınızı başınıza devşirin nice kâselis ekmeller
dairemiz dışına çıkma üzere. Kalkın silkinin ve içinizdeki bu tükenişe dur
deyin! Vekahat-ı ekmelliği yaygınlaştırın ve her ana şamil edin! Durmayın!”
Fikri Muhayyer, 11.08.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazar