11 Ağustos 2014 Pazartesi

SA830/ KY4-FM18: Hayâlî Tapeler; Bir Seçimin Ardından

"Aşağıdaki parça, Cumhurbaşkanlığı seçim sonrası bir zatın gözde adamlarına yaptığı çok gizli görüşmenin tapelerinden elde edilmiştir. Olay tamamen kurgusaldır. Ülkemizdeki kişi ya da olaylarla benzerliği tamamen tesadüftür."


“Buraya geldiğim vakit benim âciz bir sesim var idi. Bugün yine o âciz sese mâlikim. Bütün âlemin, hususiyle erbab-ı sesin hâmî-i mukaddesi olan güneydeki sevgili devletimizin saye-i lutf-ı şâmilinde ahrârâne sözler söyleyecek fırsatlar bulabiliyorum. Ve fakat görüyorum ki sözlerim size tesir etmiyor. İhtiyarladım mı nedir, tez dolmuşa biner oldum.

Bakın diyorum ki, “Erken iftar ettik! Vakt-i muayyeni göz ardı ettik. Yılmayın!” ama görüyorum ki sizlerde bir bıkkınlık var. Bir yeis var her birinizin gönlünde. Fehmedemediğim bir teveyyül-i ekmel içindesiniz. Müfn-i ekmel olan sizler böyle çabucak tereddiler mi yaşayacaktınız? Sizin bu haliniz inanın şakirdan-ı velhan-ı ekmel üzerinde tahmin edemeyeceğiniz kadar disruptived etki bırakacak, sevdiğimiz güneydeki devlet nezdinde haysiyetimiz payimal olacaktır. İki paralık olacak onurumuz. Ne hakkınız var merum-i ekmel dünyamızın şerefiyle oynamaya?

Evet, acele ettik. Bu acûllüğün de neticelerine katlanmak iktiza eder. Hepsi bu kadar. Sizler can siperane matmus-i ekmeller yetiştirme gayretinden bir an dahi gaflette olmayacaksınız. Ve fakat heyhat! Görüyorum ki sizler amiyane deyişle, yelkenleri indirmişsiniz. Ne yani şimdi “Ocağınıza ateşler düşsün!” mü diyeyim? “Eviniz başınıza yıkılsın!” diye haykırayım mı?


Ben sizleri böyle mi yetiştirdim? Sizlerin her birini nice dostlarıma dekbaz-ı ekmelin doruk noktası diye tanıtmışken hem! Şimdi dostlarımın yüzüne nasıl bakarım sizler her şey bitmiş gibi boynu bükük karşımda durursunuz? Cemaatimize kâselis-i ekmeller kazandırmayı es geçmiş gibi görünüyorsunuz. Bu yakışır mı size? Müfsid-i ekmelliğin şanına yakışır mı? Siz söyleyin yakışır mı şimdi?

“Ocağınız sönsün!” mü diyeyim? Halinize bakın müfrag-ı ekmele işaret gibisiniz. Aynaya bakın ve deyin ki “Efendimiz abartıyor!” diyebilir misiniz? Nerde kaldı sizin cahd-ı ekmelliğiniz? Sabiler bile inanmaz oldu sözlerinize. Gidin gezin ve görün! Evet sabileri bile inandıramıyor berhûd-i ekmel sandığım medya organlarımız. Yanımızda sandığımız nice müflic-i ekmel ayağa kalkıp karşımıza geçiyor. Sizin bulabildiğiniz tek izahat “akl-i dengesizlik!” demezler mi? “Bunlar sizin içinizdeyken akıllı idiler de karşınıza geçince mi akıllarını kaybettiler?” be haneleri viran olacak merum-i ekmeller ben size böyle mi öğrettim? Böyle mi bellettim? Berhûd-i ekmel medya organlarımızda onca tape yayınladık sizler onlardan bir ders çıkaramamışsınız.

Yazık! Nice saf-i zihinleri bulandırmamış mıydık? Nicesinin içine kurt düşürmemiş miydik? Oradaki ustalıklardan hiçbir şey kapmamış olmanız ne kötü!

Vekahât-ı ekmellikte sınır tanımamak şanınızdandı hani? Hemen sararıp soldunuz. Kızardınız. Nerde sizin serkin-i ekmel sözleriniz? Kutre-i ekmellik bunu mu gerektirir? Ne yani fotokopimi çektirip çoğaltayım mı? Dekbaz-ı ekmellik bende mi kalacak? Sizlere sirayet etmeyecek mi? Lafı devirip yanından geçmeyi bunca zaman öğrenemeyişinizin bir izahı var mı?

Cebrail anekdotunu hatırlayın! “Gazete’de çalışan sevdiğim Cebrail adlı arkadaşım!” demiştim de nasıl kani olmuştu her bir şakirdan-ı merum-i ekmel. Ve nasıl kani oluyorlar hâlâ da! Sizlere gelince tın! Hakkımda ötede beride dehen-güşâ-yı melâmet olmakta bulunduğunu işitiyorum. “leyse’l-haberu ke’l-iyâni” hikmet-i meşhuresinden gaflet etmekte olduğunuz anlaşılıyor.

“Evinize ateş salınsın!” mı desem? Aklınızı başınıza devşirin nice kâselis ekmeller dairemiz dışına çıkma üzere. Kalkın silkinin ve içinizdeki bu tükenişe dur deyin! Vekahat-ı ekmelliği yaygınlaştırın ve her ana şamil edin! Durmayın!”


Fikri Muhayyer, 11.08.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazar



Seçkin Deniz Twitter Akışı