11 Ağustos 2014 Pazartesi

SA831/ÇY4-DB9: Breaking the Silence-Sessizliği Kırmak: İsrailli Kadın Askerlerin İtirafları - İtiraf 2

“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Kadın Askerlerin İtirafları- Women Soldiers’ Testimonies

İtiraf 2

İsim: *** | Rütbe:Teğmen | Birim: Hebron Bölgesi Tugay Eğitim Kolordu Görevlisi | Bölge: Hebron

Hebron’da bir subayken, bir gün otostop için ana kapıdan dışarıya çıktım. Hava çok soğuktu ve ben, subay rütbemi göstermeyen polar ceketimi giymiştim. Diğer çocuklarla beraber orada dikiliyordum. Yolun karşısı, Filistinli tutukluların, onları    ***  Gözaltı Merkezi’ne götürecek olan Shabak (İsrail Güvenlik Servisi)’ı bekledikleri bir tür otobüs durağıydı. Nöbetteki çocuklar rutin güvenlik vardiyasındaydı. Hava kuvvetlerinden ve her tür birimden devam eden güvenlik çalışmaları için atanıyorlar ve kamp giriş kapısında nöbet tutuyorlardı.


Orada dikilirken, iki tanesinin  –gözleri bağlı, elleri arkasından kelepçelenmiş-  bir tutuklunun etrafında dolaştıklarını gördüm.  Aniden bir tanesi, herhangi bir uyarı olmadan, sessizce ona yaklaştı ve kafasını tekmelemeye başladı. Anlık bir tepkiyle adamın üzerine atladım, onu yakaladım ve “Şimdi benimle geliyorsun.” dedim. O,  kendisine emir veren bir kadın askerin orada ne işi olduğunu anlayamadı. Beni itti,  - iri bir adamdı-  ve kışlaya doğru koştu.

Kendime geldim, kapıdan ayrıldım ve aceleyle üst kata, Tugay Komutanı ve yardımcısının ofisine koştum. Komutan yoktu, yardımcısı oradaydı. Yanına çıktım, olanları anlattım. Bana, “Operasyon subayını al, gidin ve o adamı bulun.” dedi. Operasyon subayıyla birlikte gittim, adam üste bir yerlerde saklanıyor olmalıydı. Ama onu bulamadık. Komutan yardımcısına geri dönüp, onu bulamadığımızı, bir kaç saat içinde geri dönüp tekrar arayacağımızı söyledim. 

Şöyle dedi: “Boş verin, önemsiz. Nasılsa böyle şeyler hep oldu ve olacak.” Ya da buna benzer bir şeydi. Kelimeleri tam hatırlamıyorum ama mesaj şuydu: Boş ver, peşine düşmeye gerek yok. Bu yaşadığım zor zamanlara bir örnekti.

<<Önceki                 Sonraki>>


Derya Beyaz, 10.08.2014,  Sonsuz Ark,  Çırak Yazar, Çeviri


Orijinal metin:

Testimony 2

Name: *** | Rank: Lieutenant| Unit: Hebron Regional Brigade/Education Corps Officer | Place: Hebron
As an officer in Hebron, one day I went out to the gate to hitch a ride. It was extremely  cold and I was wearing my fleece jacket, which does not show my officer rank. I stood  there with the other guys. Across the road was this kind of bus stop where Palestinian  detainees would be seated to wait for the Shabak to pick them up and take them to the *** detention center. The guys on guard duty at the brigade HQ base were  on routine security shifts, they are assigned for these ongoing security runs from all  kinds of office jobs in rear units like the air force and so on. They would stand guard  at the camp gate. So, standing there I see these two guys pacing around a detainee – blindfolded, his hands shackled behind his back. Suddenly I see that one of the guys  simply approaches him and, without any warning, knee-kicks him in the head.  My gut-reaction was instant: I leapt at this guy, caught him and said: “You’re coming  with me now.” He didn’t understand what on earth a woman-soldier is doing ordering  him around. He shoved me off, this was a big guy - he pushed me away and ran into  the barracks. I was all wound up at that point. I left the gate, hurried upstairs straight  to the brigade commander’s and deputy-commander’s office. The commander wasn’t there, the deputy was. I went up to him and told him what happened and he said, “Go with our deputy operations-officer and find that fellow.”

I went with the ops-officer, the guy must have hidden somewhere on the base, we couldn’t find him. When we returned to the deputy-commander and told him we  hadn’t found him and that we’d go looking for him again in a few hours, he said:

“Let it go, it’s pointless. Anyway there are and there will be many such cases,” or something in that vein. I don’t recall his exact words, but that was the message: let it  go, no need to pursue this. It was one of the instances I had a very hard time with.
***




Seçkin Deniz Twitter Akışı