“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.”
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Öldürme, Yaralama, Sûikastler, Özel Mülklere Verilen Zararlar…
“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”
Askerlerin İtirafları
İtiraf 7
Tabur Komutanı
Tarafından Darp Edilen Tutuklu
Birim:
Zırhlı Birlikler
Görev Yeri: Genel
Yıl: 2000
Görev Yeri: Genel
Yıl: 2000
Elleri
bağlı olduğu takdirde bir Filistinliye vurmanın yasak olduğuna dair bir kural
vardır. Bir Genel Güvenlik Servis Ajanı gecenin yarısında insanları evlerinden
çıkardığı zaman gözlerini bağlar ve karınlarına tekme atar. Sabahın üçünde
kapıyı açar evin içine dalarlar. Evin annesi, tüm aile histeri halindedir…
Oraya birisini kontrole gelinmiştir, bu her zaman bir terörist olmayabilir.
Aranan kişiler yakalanıp yere yatırılır ve bunu yapan askerlerin aklından ne
geçtiğini tahmin edemezsiniz. Bir asker zanlıların gözlerini bağlarken iki
asker de onun ve civardaki askerlerin güvenliğini sağlamak için arkasında
bekler. Birini yere yatırıp gözlerini bağladıktan sonra kafasını ve karnını
tekmelerler ve bundan da gerçekten hoşlanırlar.
Bu yapılanlar
üstlere bildirilmez mi?
Üstte
zaten bir subay vardır, gerçekten çok ciddi bir subay! Anlamıyorsunuz, normal
bir görevde zaten bunu yapmak için meşruiyet sağlamadıysa bunu yapamaz. Yani
işler böyle yürür. Herkes Vahşi Batıda olduğu gibi davranır, istediklerini
yaparlar.
Ve çoğunluk bunu
böyle kabul eder, öyle mi?
Bunu
yapan kişiye saygı duyduğumu hatırlamıyorum. “Tamam, işte o da böyle” derdim
kendi kendime. Fakat gerçek şu ki, olanları hatırladığım zaman, bir şey
yapmalıydım diye düşünüyorum. Gerçekten bunu durdurmalıydım… o zaman böyle
düşünmüyorsunuz, gerçekler böyle diyorsunuz. Bunların olmasına gerek yoktu.
Bunu yapanlar alçaktı fakat o zaman nasıl davranacağınızı bilemiyorsunuz.
Kendinizi yalnız hissediyorsunuz.
Eve döndüğünüzde bu
olanları anne ve babanıza anlattınız mı?
Ciddi
misiniz siz? Hayır, bunları örtbas ediyorsunuz.
Aileniz bu konuda
hiçbir şey bilmiyor öyleyse?
Ne
demeye çalışıyorsunuz! Siz de bu işin bir parçasısınız. Gerçekten yapacak bir
şey yok. Özellikle subayların arasında, zırhlı bir tank birliğinde onların
umurunda bile olmayan bir askerseniz, ne olacak? Onlarla dövüşerek durduracak
mısınız? Sinirlerini mi bozacaksınız? Bölükteki birliği veya grup dinamiğini
bozamazsınız, görev sırasında insanlarla kavga edemezsiniz. Bundan sonra böyle
bir şey olmayacak, izin vermeyeceğim. Ama artık bunun bir önemi yok çünkü yedek
askerim.
***
İtiraf 8
Birlik Komutanı
Bir Sivili Canlı Kalkan Olarak Kullanıyor
Birim: Nahal Tugayı
Görev Yeri: El-Halil
Yıl: 2002-2003
Birim: Nahal Tugayı
Görev Yeri: El-Halil
Yıl: 2002-2003
Canlı
kalkan kullandığımız özel bir olay hatırlıyorum fakat komşu prosedürü* değildi
bu. Birlik komutanı korkudan ölecek haldeki bir adamı boynundan eli ile tutmuş,
onunla birlikte yürüyordu. Çevresinde bulunduğumuz evin içinde bulunan terörist
11 seneden beri aranan çok üst düzey ve aşırı tehlikeli bir adamdı. Daha önce
Filistin Yönetimine ait bir karakolu basarak birkaç Filistin polisini öldürmüş,
Rambo gibi her tarafa el bombaları atarak hapishane içindeki arkadaşlarını
kaçırmıştı. Çok çok tehlikeli bir adamdı.
Olay nerede ve ne
zaman gerçekleşmişti?
Sanırım
El-Halil veya Cenin’di. El-Halil olması lazım çünkü o dönemde El-Halil’de
oldukça aktiftik. Evet, El-Halil olması lazım mantıken. Görev bitimimin
sonlarına doğruydu yani 2003 başları veya 2002 senesinin sonları gibi. Evin
içinde olduğundan emin olduğumuz ve evden dışarı çıkmayan üst düzey bir şüpheli
ile karşı karşıyaydık. Bir sürü silahı vardı. Birlik komutanı ilerlemeye devam
ederek kolundan tuttuğu adama eğer dışarı çıkmazsa, teslim olmazsa onu öldüreceğimizi
söylemesini istedi. Yani eğer o teslim olmazsa elimizdeki adamı öldüreceğimizi.
Tamamen bir şovdu. Daha sonra onu bir duvara dayadılar, bu olayı hayatımda daha
önce kimseye anlatmamıştım, onu şüphelinin bulunduğu odanın kapısının yan
tarafındaki duvara dayadılar. Bu tür bir direniş beklemediğimiz için gelirken
yanımıza lazerli bir silah ve normal mühimmat almıştık. Birlik komutanı
silahını adamın kafasına dayayarak : “Nerede o? Nerede o? Nerede o?” diye
bağırdı. Sonunda bu işe yaradı ve adam onun nerede bulunduğunu söyledi. Birlik
komutanı işinin ehliydi. Adam öleceğinden emindi. Diğer tarafta olayı izleyen
ben de onun öleceğinden emindim. Onu öldüreceğini düşünmedim aslında ama o
ortamda tamamen şaşırmış bir durumdaydım.
Komşu Prosedürü*: IDF tarafından bir evde saklanan
Filistinli terörist zanlısını o evden çıkarabilmek için veya başka tehlikeli
bir görevde bir Filistinlinin canlı kalkan olarak kullanılması yöntemi. Bu
durumda canlı kalkan olarak “komşu” adı verilen yakın civardan Filistinli bir
sivil kullanılır.
***
İtiraf 9
Patlayıcıların
imhasında Siviller Kullanılıyor
Birim:
Mühendislik Birimi
Görev Yeri: Ramallah
Yıl: 2002
Görev Yeri: Ramallah
Yıl: 2002
Batı
Şeria’ya Kassam’ların ulaştığı duyulduğunda büyük bir karmaşa yaşanmıştı. Bize
bir caminin minaresinde Kassam’ların (füze) olduğu bilgisi geldi. Bu durumda ne
yapacaksınız. Birisini bulup camiye göndereceksiniz, bunlar bizim için çok
tehlikeli olduğundan Kassam’ları aşağı indirmesini sağlayacaksınız. Böylece
(askerler) etraftaki evlerin kapılarını çalmaya başladı. Askerlerin içinde her
zaman Arapça konuşan birileri bulunur. Orduda, operasyon kuvvetleri ile
birlikte hareket ederek Arapça anonsları yapan ve bir nevi arabuluculuk
gerçekleştiren bir birim bulunuyordu. Lafın kısası kapıları çalarak birilerini
buldular. Oldukça gecikmişti. Ona şöyle dediler: “Minareye çık. Minarede
borular var. Onları aşağıya indir.” Ona bunların patlayıcı olduğunu bile
söylemediler. Sonunda bunların Kassam füzelerinin motorları olduğu ortaya
çıktı. Bu çok tehlikeli bir görev değildi ama öyle birinin yapacağı bir iş de
değildi. Bu olayın gerçekleşme sebebi olan “komşu prosedürü” bir gerçeklikti ve
temel bir savaş prosedürüydü. Evet, bugün hatırladığım “komşu prosedürü”nün
savaş kurallarının merkezinde yer alan temel bir uygulama olduğu.
Bu prosedürü çok
uyguladınız mı?
Pek çok.
Her zaman.
Hangi durumda
birisini canlı kalkan olarak kullanıyordunuz?
Tehlikeli
bir durum olduğu zaman.
Fakat bunun için
robot kullanılabilir?
Robotu
çalıştırmak ve her gittiğiniz yere götürmek çok zaman alır. Özel bir aracınız
olması gerekir. Bizdeki araçlar zırhlı değildi ve bunları zırhlı bir araca
yerleştirmek ise başlı başına bir iştir. Bu durumda birçok düzensizlik ortaya
çıkar. Minareye çıkabilecek bir robotu en iyi mühendisler bile
gerçekleştiremez. “Komşu prosedürü” şüpheli işler söz konusu olduğunda
kullanılan temel bir uygulamaydı.
Bu çok acayip bir
durum. Sonuçta tüm göreviniz bombaya nasıl yaklaşacağınızı bilerek onu etkisiz
hale getirmek?
Bizim
görevimiz tehdidi ortadan kaldırmak.
Ben de ateş
edebilirim. Herkese siper almasını söyler (bombaya) ateş…
Bununla
ilgili değerlendirmeler yapılırken normal şartlar altında dediğiniz işe
yarayabilir. Fakat gecenin birinde Ramallah’ın ortasındaki bir caminin
minaresine ateş etmek ya da bunun için komşulardan birini kullanmak… Biz bir
komuta kademesi değil emri yerine getiren profesyonel bir birimdik. Komutana
gider ona kendi tercih sıramıza göre durumla ilgili seçenekleri söylerdik: “Ya
şimdi bir tank getirilerek caminin minaresi havaya uçurulacak ya da bir komşu
getirilecek veya isterseniz yukarı çıkıp onu (füzeyi) ben aşağı indireceğim.”
Bu durumda komutana tam olarak ne dediğimizi hatırlamam zor.
Siz bunlardan
hangisini tercih ederdiniz?
Bir
komşunun yapmasını.
Korkmuş muydunuz?
Nasıl?
Galiba. Uyduruk yapılmış patlayıcılarda en küçük bir hata çok büyük tehlikelere
yol açar. Üzerinizde telefon bulunuyorsa örneğin statik elektrikten dolayı çok
tehlikelidir. Patlayıcının yanında gerçekleşecek bir sürtünme çok tehlikelidir.
Ne kadar tehlikeli olduklarını bildiğinizde yanına gitmek istemezsiniz. Birimde
çok büyük bir tartışmanın yaşandığı bir olay hatırlıyorum. El-Halil bölgesinde
bir yerdi. Üzerinde yelek bulunan birine şüphe üzerine ateş edilmişti. Yeleğini
çıkarıp çıkarmadıklarını hatırlamaya çalışıyorum. Sanırım çıkardılar, bu
durumda (yeleğin) içinde ne saklandığını bilemezsiniz ve kendinizi tehlikeye
atarak açmanız da mümkün değildir. En iyisi havaya uçurmaktır.
Bir teröristten mi
bahsediyorsunuz?
Evet.
Birimde bulunan askerlerden birisi komşulardan birine patlamaya hazır bir kalıp
patlayıcı verdi. Bağlantı telleri ile patlayıcıyı aldı, belki telleri yoktu
uzaktan kumandalıydı. Her çeşidi bulunuyordu. Ona: “Bunu al, oraya bırak ve
ayrıl” denildi. Bunun doğru olup olmadığına dair büyük bir tartışma yaşanmıştı.
Bunun gibi fazla olay gerçekleştiğini düşünmüyorum. Fakat kendisine patlayıcı
verilen kişi: “Hiçbir sebep yokken patlayıcıların yanına yaklaşmam” yanıtını
verdi.
Eğer bunu yapacak
başka birileri varsa?
Evet.
Başka birileri varsa. Güney Lübnan Ordusu’nda bu yaygın olarak yapılıyordu.
Bunu duydunuz mu bilmiyorum. Güney Lübnan Ordusu askerlerini alarak bir birim
oluşturuldu ve onlara çok düşük seviyede bir eğitim verildi. Kısa bir eğitim
verilen bu askerler Lübnan’daki patlayıcılar ile ilgilenecekti. Bu konuda
onlara fazla araç ve eğitim verilmedi. Burada da bu işi yapma isteği olan
birileri varsa bu uygulanabilir.
İsteyen birileri…?
Evet…
Öyleyse üzerinde
tartışılan şey neydi?
Profesyonel
açıdan başka birine bu işi yapma izni vermenin doğru olup olmadığı.
Öyleyse profesyonel
bir tartışmaydı?
Evet.
Etik değil ama
profesyonel düzeyde bir tartışma öyle mi?
Hiçbir
düzeyde değil.
Eğitiminizde bunu
mu öğrendiniz?
Evet,
tamamen.
“Komşu prosedürü”nden
daha önce başka bir seçenek yoksa bunu kendiniz mi yapıyordunuz?
Hiçbir
seçeneğin olmadığı bir durum nasıl olabilir?
Çevrede bunu
yaptıracak insanlar yoksa ne yapacağınız anlatılmadı mı?
Şunu
anlamanız gerekir, tartışma sadece profesyonelceydi: Bir kişiyi sizden önce
şüpheli patlayıcıların bulunduğu bir yere göndermenin profesyonelce olup
olmadığı. Patlayıcıyı aktif hale getirebilir mi meselesi. Tartışma sırasında
etikle alakalı bir konu hiçbir şekilde gündeme gelmedi.
***
İtiraf 10
Kara Yok Eme
Operasyonu
Birim:
Özel Kuvvetler
Görev Yeri: Gazze Şeridi
Yıl: 2000
Görev Yeri: Gazze Şeridi
Yıl: 2000
Size
aktaracağım olay Gazze’de gerçekleşmişti. İntifada’nın başlamasından önce
insanlara helikopterlerle suikast gerçekleştirdikleri bir dönem olmuştu. Medya,
başka insanların da bu sırada zarar görme olasılığından dolayı öfkeliydi. Kara
operasyonu kararı alınması üzerine hazırlanmaya başladık.
Bu olay İntifadanın
başlangıcında mıydı?
Evet,
İntifada’nın başlangıcında. O zamana kadar helikopterlerden atılan füzelerle
birkaç suikast gerçekleştirilmişti. Medyanın bakış açısına göre… Hatırladığım
kadarıyla karmaşık bir dönemdi, karşı taraf saldırganlaşmıştı ve arkadaşlarımız
öldürülmüştü, bunun üzerine bir “kara yok etme operasyonu” yapacağımız haberi
geldi.
Bu terminoloji mi
kullanılıyordu? “Kara yok etme operasyonu”?
Hatırlamıyorum.
Ama bunun İntifada’nın ilk operasyonu olacağını biliyorduk. Bu komutanlar için
çok önemliydi ve operasyon için eğitimlere başladık. Plan şöyleydi; terörist
Refah’a giderken yakalanacak, yolun ortasında bloke edilecek ve yok edilecekti.
Durdurmadan mı?
Hayır,
hedef doğrudan yok edilecekti. Bu operasyon iptal edildi fakat birkaç gün sonra
bu sefer bir tutuklama operasyonuna gideceğimiz bildirildi. Daha devrimsel bir
şey yapmaktansa onu savaş şartlarına uymayan bir şekilde tutuklayacak olmamızın
bizi ne kadar hayal kırıklığına uğrattığını hatırlıyorum.
Tamer Güner, 22.08.2014, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri