“Hikâyelerimiz
diyorum gene içimden. Bölünmüş, kesintiye uğratılmış, yarım bırakılmış, öksüz,
yetim, evlatlık acı yaralarımız, toplum hikâyelerimiz. Oluşturamadığımız her
şeyimiz.”
Bir
haftadır bir adet kümbet ve arkasına yapılmış bir devlet binasının resmi
dolaşıyor sosyal medyada…
Tarafgirlerin yorumlanmış pozlarıyla hangi açıdan çekildiği belli olmayan resmin, aniden nasıl bir kümbet sevdası oluşturduğunu anlamaya çalışıyorum. Kümbeti umursamadan "Görsellikten sadece biz anlarız" diyenlerin, TOKİ binalarından ev isteyip kendine çıkmadığı için kurumdan hoşlanmayanların, öğrenci yurduna gıcık kapanların tek hücreli eleştirilerini okuyorum. Aniden oluşan sancı beynime saplanıyor, nedir bu?
Toplumumuzun
senelerdir ürettiği önünden geçilmeyen estetik şehirleri nedeniyle oluşan ve
göze batan bir durum mudur diye düşünüyorum? Gülümsüyorum.
İhtiyaçtan
yapılan binanın faydalarının topluma kazandırdığını görmek istemiyoruz
diyenlerin çığlığı mıdır? Hayır, oda değil bu…
Biz
binayı yapanlara tarafız, anlarız; ancak şehircilik şöyle olur diyenlerin analizlerini
de önüme koyuyorum.
Gerçeklik kadrajında bu yaklaşım da oturmuyor kafama;
başıma giren ağrıları arttırıyor sadece, okudukça daha bulanıklaşıyor her şey…
Bir sis
perdesinin arkasında hepsi. Tüm resim kayboluyor, siliniyor. Izdırabım daha da
artıyor. Eriyen bir dondurma gibi kafamın içi. Hepsinin biraz tadı var ama
erimekten karışmış birbirine…
Bütün
düşüncelerin tadına baksam diyorum. Beynim kusacak hepsi bir araya gelince,
biliyorum.
Ortak
payda arıyorum yok, soruna çözüm önerisi getiren yok, getirir gibi yapanlara
bakıyorum tadı yok. Kaoslardan çıkamayanların önlerine sundukları yeni kaoslar
diyor, hafızam sadece.
Açmazları
açmazlarla kapamak, kanayan yaraların kabuğunu kaldırmak, altındaki iltihabı
görmemekte direnmek, kabuğu ilaçlayıp bandajlamamak ya da tekrar olmasını
önlemek…
Değil ki
bu çare…
Her şeyi
masaya yatırıyorlar, konuşuyorlar. Konuşanları başkaları eleştiriyor. Kulağımı
tıkıyorum tüm her şeye, kafamı tırmalıyor hepsi. Düşünmek istemeyince geçmişe
gidiyor hafızam.
Gözümün önüne geliyor birden 15 yıl öncesi…
Yolcuğunu
yaptığım körüklü şehir otobüsünün içinde, bir o tarafa bir bu tarafa
savrulurken hepimiz, duyduğum ses çalınıyor kulağıma:
“Vakıfların
Kütüphanesi, kümbetlerle ilgili yazılmış tek bir düzgün kitap yok, tüm
kütüphaneleri dolaştım.”
Böyle diyordu
bir mimarlık öğrencisi.
O
zamanki suizan, şimdiki deyimiyle ‘atar’.
Hikâyelerimiz
diyorum gene içimden. Bölünmüş, kesintiye uğratılmış, yarım bırakılmış, öksüz,
yetim, evlatlık acı yaralarımız, toplum hikâyelerimiz. Oluşturamadığımız her
şeyimiz.
Biliyorum
bu insanların hepsi, yarın gene caddelerdeki sarı bandın ne işe yaradığını
paylaşacaklar sosyal medyalarında. Görmek istemiyorum, duymak istemiyorum,
bilmek istemiyorum diye bağırmak geliyor içimden hepsine. Ben sarı bandı bile
göremiyorum ki! Görmemin, bilmemin, öğrenmemin ne faydası var. Körüklü otobüsün
içindeki tüm yolculara bu yüzden bağırmak istiyorum.
Kümbet
canlansa diyorum, kalksa konuşsa şunların hepsine:
“Şimdiye
kadar beni neden unuttunuz? Neden şimdi hatırladınız?”
“Neden bana öneriler yağdırıyorsunuz?”
Ve
bağırsa körüklü otobüstekilerin hepsine…
“Benim
suçum ne?”
Duru Çağlayan, 23.08.2014, Sonsuz Ark, Çırak Yazar
Sonsuz Ark'ın Notu:
Van'ın, Gevaş İlçesi'nin önemli tarihi yerlerinden olan Selçuklu Mezarlığı ve hemen yanında bulunan Melik İzzeddin tarafından 700 yıl önce kızı Halime Hatun için yaptırılan Halime Hatun Kümbeti'nin hemen arkasına 2007 yılında yaptırılan yurt binası, tarihi dokuya görüntü açısından zarar verdiği için tepkiye neden oluyor. Yurt binasının TOKİ tarafından yapıldığı iddia edilmişti. Ancak TOKİ yaptığı açıklamayla iddiaları yalanladı.
Yıllardır dile getirilen konu, yakın zamanda sosyal medyadaki paylaşımların da etkisiyle tekrar gündeme geldi. Gevaş Belediye Başkanı AK Partili Sinan Hakan da konuyla ilgili açıklama yaparak, tepkilerin kendilerini mutlu ettiğini belirtti. Başkan Hakan şunları söyledi:
"Kümbetin arkasında yurt binası yapılmış. Ve bunun gündeme gelmesi beni mutlu etti. Zira ben her gördüğümde içimi acıtan bir manzaradır. Buranın eski halini de hatırlayan biri olarak bunun çok yanlış bir şey olduğunu söylemekte fayda görüyorum. Çok büyük ve güzel bir yatırım yapılmış. Fakat bu yatırım yereldeki bazı yöneticilerin yanlış kararlarıyla çok yanlış bir yere yapılmış. Bu görüntü bu tarihi katleden bir görüntüdür. Bana göre bir cinayettir. Bunun düzeltilmesi için kafamızda bir düşünce vardı. Bununla ilgili önümüzdeki günlerde çalışmalarımız devam edecek. Bunun mutlaka ortadan kaldırılması lazım. Kendi kültürel değerlerimize sahip çıkıp, bunu turizme kazandırmamız gerekiyor. Buraya gelen turistlerin ortak sitemi var bu konuda. İnşallah bunu el birliğiyle ortadan kaldıracağız."
Kümbetle İlgili Teknik Bilgiler:
Gevaş İlçesi’ndeki Selçuklu Mezarlığı'nın doğu tarafında bulunmaktadır. Giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre Melik İzzeddin tarafından 1335 tarihinde, kızı Halime Hatun için yaptırılmıştır. Ustası Ahlatlı Pehlivan oğlu Esed'dir.
İki katlı inşa edilmiş kümbetin cenazeliği kare planlı olup, doğudaki kapısına merdivenle inilmektedir. Köşeleri pahlanmış kare kaide üzerine onikigen gövdeli olarak yapılmıştır. Üstten piramidal bir külahla örtülmüş kümbet, düzgün kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir. Gövdenin kuzeyindeki cepheye taç kapı, diğer üç yöne pencereler açılmıştır. Aralardaki yüzeyleri üçgen nişler hareketlendirmektedir. Tüm cephelerde şeritler halinde ve madalyonlar şeklinde bitkisel, geometrik ve yazılardan oluşan süslemelere yer verilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.