Sonsuz Ark'ın Notu:
CIA’in gölge-sivil yüzü Stratfor’un
yayınladığı bu analizin en çarpıcı iki cümlesi şudur:"Humeyni aynı zamanda 1979’da şahın devrilmesiyle ortaya çıkan hareketin başında uzun süre kalarak sağlam politik bir ehliyete de sahip olmuş eşsiz bir liderdi." ,“Hamaney,
ruhani lider rolünü üstlenmeden önce Ayetullah statüsüne göre daha az öneme
sahip bir dini figür olmasına rağmen o zamandan beri üstün bir politik zekâ örneği sergilemektedir.”İran-ABD
işbirliğinin 1979 devrimi(!)nden sonra da hiç kesilmediğini gösteren bu iki cümle
Stratfor’un ‘Ruhani Lider’li İran Velayet Sistemi’nin sağlığı ile ilgilenmesini
yeterince izah etmektedir. ABD’lilerin 'Eşsiz Bir Lider" dedikleri Humeyni ve ‘Üstün Politik Zeka’ atfettikleri Hamaney,
ABD’nin Şer Ekseni ülkeler arasında sayılan İran’ın iki lideriydi.
Seçkin Deniz, 25.09.2014, Sonsuz Ark
Özet
Ruhani
Lider Ayetullah Ali Hamaney’i hastanede ziyaret eden üst düzey yetkililerin ve
tanınmış yabancı erkânın fotoğraf ve videoları İran tarafından yayınlanıyor
olmasına rağmen İslam Cumhuriyeti’nin en güçlü noktasında bulunan Hamaney’in
sağlık durumu belirsizliğini koruyor. Prostat ameliyatı olarak tanımlanan
sürecin, alışılmışın dışında bir şekilde gerçekleştirilen halkla ilişkiler
yönetimi, Tahran’ın halkı ve dünyayı üçüncü bir ruhani lider dönüşümü [1] için
hazırlıyor olabileceğini ortaya koymaktadır. İran’ın içinde bulunduğu atmosferi
normal olarak gösterme çabaları, İran politik sisteminde yer alan aktörlerin,
İslam Cumhuriyeti’nin jeopolitik bir dönüm noktasına ulaşmışken bir güç boşluğu
oluşacağı yönündeki endişelerini örtüyor.
Analiz
Benzersiz
iç politik değişimler ve daha önemlisi uluslararası olaylar sebebiyle, İslam
Cumhuriyeti’nin 35 yıllık tarihindeki dönüşümler hep en kritik zamanlara denk
gelmiştir.
Pragmatik
muhafazakâr Başkan Hasan Ruhani’nin Haziran 2013 tarihinde seçilmesiyle ortaya
çıkan sosyal, politik ve ekonomik reformlar din ve güvenlikle ilgili kurumların
içindeki aşırı sağ kesimlerden gelen tepkiyle karşılandı. Başkanlık ile
karşıtları arasındaki en büyük mesele ABD ile gerçekleştirilmekte olan İran
nükleer programı ile ilgili müzakere sürecidir.
Nükleer Müzakereler
ve Suriye
Kasım
2013’te gerçekleşen ve geçici bir anlaşmayla sonuçlanan benzersiz bir atılımın
ardından, son tarih olarak belirlenmiş olan 20 Temmuz 2014’e kadar nihai bir
anlaşmaya varılamaması sebebiyle aksayan müzakereler için, son tarih
ertelenerek 24 Kasım 2014 olarak belirlendi. New York’ta 18 Eylül 2014’te
toplanacak olan Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun açılış bölümünde ivme
kazanacak görüşmelerle birlikte bazı kısmi anlaşmaların gerçekleşmesi
beklenmektedir.
Tahran’ın
bu noktada kötümser bir beklenti içinde olması nedeniyle Dışişleri Bakanlığı
üst düzey yetkililerinin görüşmelerin olumsuz bir şekilde bitme olasılığına
medyayı hazırladığı bildirilmektedir. Görüşmelerin olumsuz bir şekilde
sonuçlanma riskinin sebebi, şahin görüşlü karşıtlarının iç politik mücadeleyi
kazanma riski göz önüne alındığında Ruhani’nin, İran’ın sivil bir nükleer
program izlemesi ile alakalı şartları ancak belli bir noktaya kadar kabul
edebilecek olmasıdır.
Stratfor
kaynakları Ruhani’nin bu seneki Genel Kurul’a katılmak istemediğini fakat Dış
İşleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in, ziyaretinin müzakere sürecine katkı
sağlayacağını söyleyerek onu ikna ettiğini bildirmektedir.
Müzakere
süreci başlı başına Ruhani için yeterli bir problem değilmiş gibi ABD’nin
Suriye’de hem İslam Devleti (İD-önceki adı IŞİD) hem de İran’ın müttefiki Esed
rejimi ile savaşması için muhalifleri destekleme yönündeki kararı, Tahran için
büyük bir problem olarak ortaya çıkmıştır.
Iraktaki İD tehdidi göz önüne alındığında
Amerika ve İran’ın çıkarları örtüşmektedir. Fakat Suriye’de İD ile mücadele
etmek için Amerika İran karşıtı güçlere güvenmek zorundadır ve Obama yönetimi
Esed’i devirmenin yollarını aramaktadır. Bundan dolayı iki taraf arasındaki
uzlaşma girişimlerinin ardından geçen bir yıldan az bir sürenin sonunda
tansiyon yeniden yükseliyor gözükmektedir.
Yeni Bir Ruhani
Lider
Bu
tetikleyici durumun üzerine Hamaney’in sağlığı konusundaki belirsizlikler
İran’ın önceliklerinin yeni bir ruhani lider arayışına yönelmesine yol
açmıştır. Tahran’ın bir yandan Hamaney’in hastane süreci ile ilgili her şeyin
yolunda gittiğini göstermek için takınmış olduğu alışılmadık tutumu sürdürürken
diğer yandan ülkeyi ve dış dünyayı kaçınılmaz bir lider değişimine psikolojik
olarak hazırlaması, Wikileaks tarafından 2010’da yayınlanan (teyit edilmemiş
olsa da) bir ABD gizli raporunda yer alan Hamaney’in kanser olduğu yönündeki
bilgi ile birleştirildiğinde, İran’daki politik yapının bir lider değişimine
hazırlandığı ortaya çıkmaktadır.
Hamaney’in
kendisi artık resmi sorumluluklarını yerine getiremeyecek duruma gelmeden önce
bir değişim isteyebilirdi. Hamaney’in 1989’da ruhani lider olarak seçilmesinden
önce din adamları arasında müşterek bir ruhani yapı fikri muteberdi.
Ülkenin
ikinci en etkili din adamı Ayetullah Ali Ekber Haşimi Rafsancani birkaç
fırsatta, ruhani liderlik makamına alternatif olarak bazı üst düzey din
adamlarından oluşan bir “içtihadi konsey” fikrini önermiştir.
Bu öneri
çok fazla ilgi çekmemiş olsa da eli kulağında olan liderlik değişimi için
yarışan hiziplerin bir konsensüse varamamaları durumunda daha çekici bir uzlaşı
yöntemi olarak görülebilir.
Anayasaya
göre geçici bir liderlik konseyinin görevi devralması için, görev başında
bulunan ruhani liderin Uzmanlar Meclisi yerine birini seçene kadar görevini
artık yapamayacak durumda bulunması gereklidir. İran politik elitinin hizipsel
yapısı göz önünde bulundurulduğunda, Hameney’in yerine bir başkasının seçilmesi
sürecinde muhafazakâr yapıyı oluşturan çeşitli taraflar arasında büyük bir
mücadelenin ortaya çıkacağını varsaymak son derece normaldir. Her şeye rağmen
bu durum, değişim isteyenler ve ülkenin geleceğini şekillendirmek için
süreklilik peşinde olanlar için son derece nadir karşılaşılabilecek bir
fırsattır.
Ruhani’nin
takip ettiği ılımlı yolu son derece sorunlu olarak gören ve bu yüzden
cesaretleri derinden kırılmış olan tutucu kesim için, gelecek ruhani liderin
başkan ile aynı düşünceleri paylaşan birisi olmaması gereklidir. Onların bakış
açısına göre Hamaney, hükümeti çok başıboş bırakmıştır. Ruhani ise
muhaliflerinin liderlik değişimi sırasında başarılı olması durumunda iç ve dış
politik gündeminde yer alan sorunların çok hızlı bir şekilde artabileceğinin
farkındadır.
Muhtemel Yeni Lider
Adayları
Ülkenin
elit ideolojik askeri gücü İslami Devrim Muhafızları Ordusu, şüphesiz yeni
ruhani liderin kim olacağı noktasında kilit rol oynayacaktır. Benzer şekilde
Kum’da yer alan dini yapının da bu konuda söyleyecekleri olacaktır. Uzun
süreden beri politik kurumlarda egemen olan Devrimci-çağ din adamlarının nesli
tükenmektedir ve Uzmanlar Meclisi yeniden bir değişime ihtiyaç doğuracağı için
ileri yaşta birini seçmek istemeyecektir.
Stratfor’un
edindiği bilgiye göre Hamaney’in yerine geçme olasılığı bulunan kişiler arasında
İran yargı gücü eski başkanı olan ve Hamaney’e yakınlığı ve ılımlı tutumu ile
bilinen bir din adamı olan Ayetullah Mahmud Haşimi Şehrudi yer almaktadır. Bu
kişilerden bir diğeri de cumhuriyetin kurucusu Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin
büyük torunu olan Hasan Humeyni’dir.
Humeyni,
başkanın pragmatik muhafazakar grubuna ve reformculara yakındır fakat mensup
olduğu aile nisbeten sol-kanat eğilimlerini ve 42 olan genç yaşını telafi
etmeyebilir. Son olarak listede şu anda İran Yargı Erki Başkanı olarak görev
yapan Muhammed Sadık Laricani bulunmaktadır. Laricani, bazılarının İslami
Devrim Muhafızları Ordusu tarafından aday olarak tercih edileceği düşünülen
Parlamento Sözcüsü Ali Laricani’nin küçük kardeşidir.
Cumhuriyetin
kurucusunun ölümünden beri ruhani liderlik makamını çevreleyen esas sorun yeni
bir adayın belirlenmesi için çok küçük bir aday havuzunun bulunmasıdır: Çoğu
din adamı politik yeteneklerden yoksunken politik kavrayışa sahip olanlar ise
gerekli dini referanslara sahip değildir.
Hamaney,
ruhani lider rolünü üslenmeden önce ayetullah statüsüne göre daha az öneme
sahip bir dini figür olmasına rağmen o zamandan beri üstün bir politik zekâ
örneği sergilemektedir. Tanınmış bir dini âlim olarak tam bir ehliyete sahip
olan Humeyni aynı zamanda 1979’da şahın devrilmesiyle ortaya çıkan hareketin
başında uzun süre kalarak sağlam politik bir ehliyete de sahip olmuş eşsiz bir
liderdi.
Humeyni,
seçilmiş halefi Ayetullah Hüseyin Ali Montazeri ile 1987’de ters düştüğünden
beri bu konuma benzeri nitelikler taşıyan hiç kimse gelmedi. Liderliği
Hamaney’den devralacak kişi de bundan muaf olmayacak hatta İslami Cumhuriyetin
evrimindeki en kritik dönemeçlerden birisinde karşılaşacağı hizipsel muhalefeti
yönetebilme yeteneğine ihtiyaç duyacaktır.
15 Eylül 2014 / Stratfor Analiz
Tamer Güner, 25.09.2014, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri
Orijinal Metin: