Sonsuz Ark'ın Notu:
ABD Başkan Yardımcısı Biden, bugün (5 Ekim 2014) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla arayarak perşembe akşamı (2 Ekim 2014) Harvard Üniversitesi’nde yaptığı, IŞİD sorunundan Türkiye’yi de sorumlu tutan açıklamaları nedeniyle özür diledi. Biden, “Bölgedeki müttefiklerimiz, Suriye’deki en büyük problemimizdi” demiş ve Erdoğan’ın da kendisine “Siz haklıydınız” dediğini belirtmişti. Erdoğan ise bu sabah yaptığı açıklamada bu sözleri söylediğini reddederek Biden’dan özür beklediğini dile getirmişti. Sonsuz Ark, (IŞİD'ın gerçek organizatörlerinden biri olduğunu düşündüğü) ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'in sürekli yalan söylediğine ilişkin üç ayrı analizle tarihe kayıt düşmektedir.
Seçkin Deniz, 05.10.2014
“ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Türkiye’yi IŞİD terörünün sorumlularından biri olarak gösteren açıklamalarından dolayı Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak özür diledi.”
1. Joe
Biden Yine Yalan Söylerken Yakalandı/ Joe Biden Sosyopatik Bir Yalancı mı, Yoksa
Sadece Ahmak mı?
Ben hala
Joe Biden’ın Başkan Yardımcılığı boyunca söylediği yalanların mantığını
anlamaya çalışıyorum. Önce İstihbarat Grubunu ( Hillary) Bengazi’deki ölümcül
hataları üzerinden eleştirdi, sonra İran’ın nükleer silah edinmesi konusunda
endişeye gerek olmadığını söyledi. Çünkü; aynı (başarısız) İstihbarat, İran’ın
nükleere yakın durmadığını söylemişti, o yüzden hepimizin Netanyahu’nun
çağrısını görmezden gelmemiz ve sakin olmamız gerekiyor.
Ben bu
adamın kendi uyduruk dünyasındaki yalanlara inanan ömrü boyunca yalancı bir
adam olduğuna inanıyorum. Onun sosyopatik yalancılığı 1968’de Syracuse Hukuk
Fakültesi’nde başladı.
İlk
yılında bir kanun derleme makalesinde 15 sayfanın, 5 sayfasını intihalle
suçlandı. 1987 yılında bir kampanya konuşmasını kopyalamakla da suçlandı.
Eşinin ve kızının öldüğü kazada, aslında onlara çarpmamak için hayatını tehlikeye
atan sürücünün sarhoş ve acemi olduğunu iddia etti.
Başkan
Yardımcılığı tartışmalarında Biden, Sosyal Güvenlik Reformundaki rolünü
abartıyor görünüyordu. ABC’den Jack Tapper’a göre:
“Başkan
Yardımcılığı görüşmeleri sırasında geçen hafta, Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın,
1983’teki Sosyal Güvenlik müzakerelerindeki rolünü oldukça abarttığı görülüyor.
Sağlık Sigortası
konusunda sorulan bir soruda, Biden, “ Bakın, 1983’te Sosyal Güvenlik
yapılırken, ben de oradaydım. Ben, Başkan Reagan’la müzakere için Tip O'Neill ile birlikte o masada oturan sekiz kişiden
biriydim. Hep birlikteydik, herkes anlaşmak için, anlaşmaya varmak için, bir
çıkış yolu bulmak için, herkesin bazı fedakarlıklar yaptığını söyledi.”
Bu
yorum, Biden’ın o odada Sosyal Güvenlik Reformu için iki taraflı çalışan birkaç
anahtar kişiden biri olduğunu gösteriyor.
29 Nisan
2007’deki basın toplantısında o zamanlar senatör olan Biden, “Bob Dole ve George
Mitchell’la birlikte Sosyal Güvenliği 60 yıllığına yoluna doğru koyduğumuz o
toplantıda ben de vardım, beş kişiden biriydim, en gençleri bendim” diyerek
benzer bir iddiada bulundu.”
Ama
tarihi kayıtlara göre Biden o odadaki ya da toplantıdaki küçük bir grup
insandan biri değildi, ne de Sosyal Güvenlik reformunda anahtar bir rolü oldu.
Ohio Üniversitesindeki
bir konuşması sırasında Biden dinleyicilere kendisinin de öğrenim gördüğü
Delaware üniversitesinde bir futbol oyuncusu olduğunu, 1963’te bir futbol
maçında Ohio Üniversitesine karşı oynadığını anlattı.
Biden
dedi ki, “ Bilmenizi isterim ki; ben 19 Ekim 1963’te buraya geldim ve biz
Bobcats’i 29-12 yendik.” İnternet kayıtları Delaware’in 19 Ekim 1963 tarihinde
Ohio ile bir maç yaptığını yaptığını gösteriyor, ama o Biden kadroda yok.
Biden,
dinleyicilere 2012 Üniversiteler arası futbol sezonunun ilk haftasında Ohio
Üniversitesi’nin Penn State’i yenmesinden mutluluk duyduğunu söyledi. Çünkü; “
Penn State’i yendiniz, ben de şöyle söyleyebilirim, eh onlar Penn State’i yendi,
ama 500 yıl kadar önce biz de onları yenmiştik.”
Biden 15
Ekim 2008 tarihinde Ohio Üniversitesi'ni bir ziyaretinde de benzer bir hikâye
anlattı.
Sorun şu
ki, hikâye tamamen doğru değil, ama kendi beyanlarına bakarsak, Biden’ın
abartmaları ve süslemelerinin başka bir örneği. http://www.breitbart.com/Big-Government/2012/09/27/Biden-Fibs-To-Ohio-Voters-About-Having-Played-College-Football
’ta daha fazlasını okuyabilirsiniz.
Bize
yardımcı ol Joe, kendi gezegeninden dünyayı görebilir misin?!?
17 Ekim 2012 - Lettingfreedomring
***
2- Gerçek
Araştırma: Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın En Berbat 10 Yalanı
Bir kez
daha, Joe Biden, Başkan Yardımcılığı yolunda - o 2008 yılında Sarah Palin ile
yaptığı yarışmada yaptığı gibi- yalan söyledi. Bu kez medya onun en berbat
saçmalıklarını rakibi Paul Ryan’a yaptığında yakaladı.
İşte
tartışma sırasında Biden’ın söylediği en berbat 10 yalan:
Güncelleme-Onurlu söylem: “Onun .... planını onaylayan bir tek demokrat yok.”
Biden,-
Paul’un Başkan yardımcısının müdahaleleri arasında da işaret ettiği gibi-
Ryan’ın hem Demokratik Oregon Senatörü Ron Wyden ve Clinton bütçe direktörü Alice
Rivlin ile reformları gelştirme konusunda çalışmış olduğu gerçeği hakkında
yalan söyledi. Hiç birinin Romney-Ryan biletinin ayrılma planını onaylamadığı
doğruydu – ki Biden’ın değindiği demokratların onayladığı Ryan’ın kendi planı
farklıydı- ve Biden bunu biliyor.
10. “ Saygısızlık, bir takım
saçmalıklar...... söylediği hiç bir şey doğru değil.”
Tartışmanın
başlangıcında Biden, Ryan’ı yalancı olmakla suçladı, aslında yalan söyleyen
kendisiydi. Ryan şunlara dikkat çekmişti: 1) Beyaz Saray’ın Kahire elçiliğinin
9/11 ‘le ilgili özrüyle arasına mesafe koyduğuna ; 2) Obama’nın 2009 yılında İranlı protestoculara yönelik
konuşmasının başarısız olduğuna; 3) Obama yönetiminin Suriye'nin diktatörünü bir
"reformcu" olarak adlandırdığına, 4) Obama yönetiminin savunma
kesintileriyle zayıflamaya sebep olduğuna. Tüm bunlar doğru.
9. “Başkan, Bibi’yle (Netanyahu)
defalarca görüştü..... Bu, saçmalığın daniskası.”
Birkaç
kez görüşmüşlerse bile –defalarca değil- bu, Obama’nın İsrail Başbakanını Beyaz Saray’ın
arka kapısından içeri soktuğu, onunla fotoğraf çektirmekten kaçındığı ve akşam
yemeğinde yalnız bıraktığı bir görüşmeyi içeriyor. Özellikle Ryan geçen ay,
Obama’nın New York’ta Netanyahu’yla görüşmeyi reddetmesini, sohbetlerinin kayda
alınmasının açık bir hakaret olduğunu ve İsrail’in düşmanlarına yanlış işaretler
verdiğini söyleyerek eleştirmişti.
8. “Vergilerin sadece milyonerler
için mi olduğunu zannediyorsunuz.”
Biden’ın
milyonerleri, yıllık geliri 250.000 doların üstünde olan, iki çalışanlı orta
sınıf aileleri ve iş kazançlarını
bireysel gelir olarak gösteren küçük
işletme sahiplerini içeriyor. Biden ve Obama geliri 250.000’in üstündekilere
“milyonerler, milyarderler” diyor ve vergi planları milyoner olmayan küçük
işletme sahiplerini daha da sıkıntıya sokuyor.
7. “Biliyor musunuz, ben bu ölüm paneli
argümanını Sarah Palin’den de duymuştum. Panellerle ilgili bu tip şeyler
duyuyorum.”
Biden’ın
Palin’e karşı bu ucuz çıkışı hem ona hem de karşısında oturan adamaydı. Fakat
Palin ölüm panelleri hakkında hiç konuşmamıştı, çünkü Obamacare henüz teklif
edilmemişti. Ryan da ölüm panellerinden bahsetmemişti, sadece Obamacare’in
malyet kontrollerini zora sokacağı gerçeğine değinmişti.
6. “Kongre elçilik bütçelerini
talep ettiğimiz 300 milyon doların altına çekti.”
Biden’ın
yalanı Ryan’ın daha düşük elçilik bütçeleri için yaptığı bir girişimdi ve Obama
yönetimi 9/11 saldırılarından birkaç gün sonra elçilik güvenliği için yeni
kesinti çağrısı yaptı. Savunma-dışı ihtiyari harcamalarda% 19 azalma şeklindeki
Ryan'ın önerisi elçilik güvenliğinden bahsetmiyordu.
5. “Hayır, nükleer bir silaha
dört yıldan daha fazla yakın değiller.”
İran'ın
nükleer programının göze batan gerçekliği hakkında Biden'in yalan girişimi başarısızdı.
İran gerçekten de bir nükleer silaha dört yıl daha yakın ve Obama yönetimi buna
inanarak Avrupa ve Orta Doğu'daki müttefikleri için hayal kırıklığına neden
olarak, İran ile müzakerelerin tekrar rayına oturmasına uğraşıyor. Bu yıl
yapılan toplantı üstüne toplantılar İran’a az bir zarar vererek başarısız oldu ve
nükleer silahına engel olamıyor.
4. “Hiç bir dini kurum Katolik
Kilisesi ya başkası ... gebelikten korunmak için sigorta aracı olmamalıdır. Bu
bir gerçek.”
Hayır,
bu bir gerçek değil – gerçeğin tam tersi ve "bu bir gerçektir" demek bir
yalanı daha az bariz yalan yapmaz. Obama yönetimi kendi sigorta poliçelerinin
kontraseptif ve kürtaj ilaç sağlaması için dini kurumları zorluyor.
3. “Bu, kredi kartına iki savaş
koymak için oy veren adamdan geldi.... Ben oradaydım. Ve ona karşı oy
kullandım.”
Biden, hem
Irak savaşı ve hem de Afganistan savaşı için oy verdi. George W. Bush'un sağlık
sigortası kapsama alanını genişletmek için reçeteli ilaçlar planı için oy
vermedi (Benzer bir teklife daha önce oy vermiş olmasına rağmen).Ne de Bush'un
vergi indirimleri için oy vermedi. Ama dün gece alay ettiği savaşların ikisi
için de oy verdi. Bill Clinton’dan alıntı: “Yaptığınız şey için başkasını
suçlamak cesaret ister.”
2. “Yaptığımız şey 716 milyar
dolar biriktirmek ve onu yerine koymak....Sağlık sigortası için.”
Biden bu
yalanı Obamacare 2010 yılında geçtiğinden beri söylüyor. Bugüne kadar yapılan
kesintiler programın ömrünü uzatmak içindi. Aynı 716 milyar dolar Obamacare’e
ödenmeseydi, olurdu. Ryan’ın dün gece ve 2010’da da belirttiği gibi, aynı şeyi
çifter çifter sayamayız. 716 milyar doları sigorta kapsamının dışına çıkarmak
yardımcı olmuyor, zarar veriyor.
1. “ Eh, bize daha fazla güvenlik
istedikleri söylenmemişti.”
Biden
yine dişlerinin arasından Libya'da yerel güvenliğin ve özellikle Bingazi'de,
yetersiz olduğunun tekrar tekrar söylenmesi konusunda yalan söylüyor. Bir gün
önce, Libya saldırıları hakkındaki Kongre duruşmalarında eski bölgesel güvenlik
Müdürü Eric Nordstrom , istekleri nin devlet bürokrasisi tarafından geri
çevrildiğini ve hayal kırıklığını anlattı: “ Benim için Taliban, binanın içinde."
Joel B
Pollack- 12 Ekim 2012- breitbart
***
3- Joe Biden Bir Aptal, Bir Taklitçi ve Bir
Yalancıdır
Ben
Başkan Obama’nın sırf kendisini iyi gösterdiği için Biden’ı Başkan
Yardımcılığı’na getirdiğine inanıyorum. Biden’ın Başkanı gölgelemek gibi bir
sorunu yok. Obama, John Mccaine ve liberal medyaya karşı yarışında kaybediyordu
ve kimi başkan yardımcısı seçtiğinin bir önemi yoktu. Obama’nın kaderi onun
üzerine yazılmış.
Biden
belki de gerçeği çarpıtma ve hatta yalan söyleme konusunda sıkıntı çekmediği
için de seçilmiş olabilir. Etrafta bu adamlardan fazla yok.
Biden
intihalle suçlanmıştı ki, Rand Paul intihal yapmakla suçlanıyor. Biden’ın
rekoru göz önüne alındığında Paul’un Başkan Yardımcısı büyük şans olurdu.
Syracuse Hukuk Fakültesindeyken:
“İlk
yılında bir kanun derleme makalesinde 15 sayfanın, 5 sayfasını intihalle
suçlandı. Biden, alıntı kurallarını bilmemesinden kaynaklanan bir yanlışlık
olduğunu söyledi, daha sonra kayıtlardan düşecek olan bir “F” aldı ve dersi
tekrar almasına izin verildi.”
1987
yılında, “Biden, İngiliz İşçi Partisi
lideri Neil Kinnock tarafından bu yılın başlarında yapılan bir konuşmayı kopyalamakla
suçlandı." Başka intihal olayları da vardı. Robert F. Kennedy tarafından
1967’de yapılan konuşmadan pasajlar (Suçu Biden’ın asistanları üstlendi), John
F. Kennedy’nin 1961 tarihli açılış konuşmasından kısa bir ifade ve önceki iki
yılda da Hubert H. Humphrey’nin 1976’daki konuşmasından alınan pasajlarda da
aynı şey yaşandı.
Biden
ayrıca kişisel kayıtlarına göre gerçek olmayan veya abartılmış olan, “Sınıf
ortalamasının üstlerinde bir dereceyle mezun olduğunu, hukuk fakültesine tam
burslu gittiğini ve üniversitede okurken üç derece aldığını” da ifade etmişti.
İntihal hikâyelerine
ve onun şişirilmiş akademik kaydına ek olarak Biden, politik gerçeklerle de
hızlı ve gevşek bir şekilde oynuyor. Virginia valisi Demokrat aday Terry
McAuliffe’e meydan okuduğu konuşmasını düşünün.
İşte
söylediklerinden bazıları: “Bu yarış
sadece önder bir devletin yeni kalkınma yüzünü belirleyecek bir yıllık bir
yarışı olduğu için değil, yeni Cumhuriyetçi Çay Partisi’yle, sosyal eğilimi
sadece teknoloji ve bilime ve yenilik ve öğrenime düşmanlıktan ibret olan Çay
Partisi arasındaki en büyük yarış olduğu için halkın tamamının ilgisini çekiyor.
Bu adamların karşıtlığı, değişmez karşıtlığı değişim ve ilerlemeyedir.”
Tarihi
kayıtlardan da görüldüğü gibi Biden gerçeği çarpıtmaktan öte yalan bile
söylüyor. Çay Partisi’nda kim “yeniliğe ve ilerlemeye düşman”? Biden, herhangi
bir örnek vermiyor. Belki de böyle biri olmadığı içindir. Klimatologların asla
görüş birliğine varmadığı ve eski medyayı okumadan asla bilemeyeceğiniz
insan-yapımı Küresel Isınma inancını mı referans gösteriyor?
Çay Partisi,
teknoloji ve yenilik sever. Eski medyanın kapı bekçilerinin parçalanışını
görüyoruz. Bırakın gelsinler.
Teknoloji
ve ilerlemeye ket vuran demokratların vergi politikalarıdır. Çay Partisi
serbest piyasanın yenilikçileri ödüllendirmesi gerektiğine inanıyor. Çay
Partisi pazarı olmayan, kanıtlanmamış teknolojilere teşvik verilmesine karşı. Belirli
sektörlere, vergi mükelleflerinden alınan paraları kullanarak, fon sağlamak
hükümetin işi değil. Bu haksız bir avantaj oluşturur ve bu ahlaki ve anayasal olarak
da yanlış.
Biden
hangi değişim ve ilerlemeden bahsediyor? Arttırılan vergiler ve borçlanma nasıl
yenilik ve teknoloji sağlayacak? Teknoloji ve yeniliğin değişmez karşıtlığından
bahsetmek istiyorsanız, dünyanın en Sosyalist / Marksist rejimlerin başarısız
ve tarihsel yitirmiş politikalarını takip edin.
Liberaller,
kendi politik gündemlerine avantaj sağladığı ve kendi yalancıları olduğu
müddetçe yalancıları umursamıyorlar.
Gary DeMar 5 Kasım 2013-
godfatherpolitics
Derya Beyaz, 05.10.2014, Sonsuz Ark, Çırak- Çevirmen
Yazar, Çeviri
Sonsuz Ark'ın Notu:
Beyaz Saray Joe Biden'ın neden özür dilediğini açıkladı/ 07.10.2014
Beyaz Saray, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan dilediği özürün, Erdoğan ile olan özel görüşmelerini yanlış aksettirmesiyle ilgili olduğunu açıkladı. Ve ısrarlı sorulara rağmen Biden’ın Türkiye ve diğer ülkelerin Suriye’deki aşırı örgütlere yardım ettiğine işaret eden sözlerini yalanlamadı.
Hürriyet gazetesi Washington Temsilcisi Tolga Tanış'ın haberine göre, Joe Biden’ın geçen hafta Harvard Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bölgedeki ABD müttefiklerinin Suriye’deki aşırı unsurlara milyonlarca dolar para ve tonlarca silah akıttığını söyleyip Türkiye’den Suriye’ye giden yabancı savaşçılar konusunda da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisine “Siz haklıydınız” dediğini iddia etmesinin ardından Erdoğan’dan dilediği özüre Beyaz Saray bir açıklama getirdi. Pazartesi günü hem Beyaz Saray hem de Amerikan Dışişleri Bakanlığı günlük basın toplantılarında mesele gündemin birinci sırasında tartışılırken, Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, “Başkan Yardımcısı’nın özür olarak ilettiği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel konuşmalarındaki görüşlerini yanlış ifade etmesiydi. Telefon açmasının sebebi buydu” dedi. Ve ısrarlı sorulara rağmen, Biden’ın Türkiye ve diğer ülkelerin Suriye’deki aşırı örgütlere yardım ettiğine işaret eden sözlerini yalanlamadı.
Earnest, Erdoğan’ın o konuşma sırasında Biden’a “Siz haklıydınız” deyip demediği konusunda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel görüşmelerinde Başkan Yardımcısı Biden’a dediklerini tarif etmek istemiyorum. Ancak ABD’nin Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkisinin özellikle IŞİD olmak üzere bölgedeki aşırılara silah, personel ve daha geniş anlamda destek akışını kesmek için olduğunu söyleyebilirim. Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerin IŞİD’in bölgeye ve teker teker ülkelere yönelik bir tehdit olduğunu anladıklarına şüphe yok” dedi.
Earnest, Biden’ın konuşmasında bahsettiği ülkelerin hükümetleri ya da en azından bu ülkelerdeki bazı bireylerin Suriye’ye para, silah ve yabancı savaşçı akışında rolü olup olmadığı sorusuna ise doğrudan bir cevap vermeyi reddederek, “Başkan Obama, iki hafta önce Birleşmiş Milletler’de bir toplantı düzenledi. IŞİD’e yabancı savaşçı akışının önlenmesi için ABD’nin başkanlık ettiği BM Güvenlik Konseyi toplantısı yapılırken diğerlerinin yanında Türkiye de Başkan’ın (yabancı savaşçılarla mücadele kararı) önerisine destek sundu. Suriye’de faaliyet gösteren IŞİD ve diğer aşırı uç gruplara desteği kesmek için Türkiye-Suriye sınırı dahil bu sınırlardan bazılarında sıkılaştırılmış güvenlik belirledik” diye konuştu.
Earnest, Biden’ın IŞİD konusunda bölgedeki müttefikleri suçlayan sözlerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı sorusuna da yine açıkça cevap vermeyi reddetti. Ve Biden’ın özüre konu yorumlarının “doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan özel görüşmesiyle ilişkili” olduğunu belirterek, “Bu konu (yabancı savaşçılar) uluslararası toplumun işbirliğini gerektirecek. Yabancı terörist savaşçıların ortaya koyduğu tehditle mücadele ederken ABD ile birlikte çalışan Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerle işbirliği içinde olduğumuzu söylemekten mutluluk duyuyorum” dedi.
Earnest, “Başkan Yardımcısı Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a neden bir özür borçlu olduğu konusunda oldukça samimiydi, çünkü özel konuşmalarını yanlış tarif etmişti” derken, bu olaya rağmen bölgedeki ülkelerin Başkan Obama’nın belirlediği IŞİD’e karşı stratejiye yönelik taahhütlerinden emin olduklarını söyledi. Earnest “Biden bu yorumları söylememeli miydi” sorusuna ise aynen şöyle yanıt verdi: “Yani, gerçek şu ki, bu ülkelerin (Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri) liderlerini ya da en azından üst düzey isimlerini özür dilemek için araması, bunları biraz farklı biçimde söylemiş olmayı tercih ettiğinin bir göstergesi.”
'Hatasını itiraf edebilir'
Biden’ın daha önceki gaflarını hatırlatan başka bir gazetecinin, “Söyledikleri şeyler yüzünden devamlı çıkıp özür dilemek zorunda kalan Başkan Yardımcısı’na Başkan’ın cevabı nedir?” sorusuna ise Earnest, “Bence Başkan Yardımcısı, bir hata yaptığında bunu itiraf edebilecek karaktere sahip biri” diye cevap verdi. Earnest, “Çok kısa bir zaman içinde çok fazla hata yapmadı mı” sorusuna ise “Başkan Yardımcısı, Başkan’ın ulusal güvenlik ekibinin çekirdek üyesi olmaya devam eden biri. O dünyanın her yerindeki liderlerle görüşme konusunda onlarca yıllık tecrübesi olan biri” diye yanıt verdi.
Öte yandan, Washington Yönetimi, bu hafta ABD’nin IŞİD’e karşı küresel koalisyon özel temsilcileri emekli Orgeneral John Allen ve Brett McGurk’ün Ankara’ya yapacakları kritik ziyaret öncesi, Türkiye’nin ABD’den beklentileri konusunda da önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koalisyona katılmak için Türkiye’nin ortaya koyduğu üç şartı (Suriye’de güvenli alanlar kurulması, uçuşa yasak bölgeler oluşturulması ve Türkiye’nin Suriye’deki ılımlı muhalefete eğitim ve ekipman sağlaması) değerlendiren ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, “Elbette Cumhurbaşkanı’nın yorumlarını gördük. Uçuşa yasak bölge ya da bir tampon bölge konusunda ya da neyin düşünülüp neyin düşünülmediği konusunda geçen haftadan beri hiçbir değişmedi” diyerek, Washington’ın bu konulara sıcak bakmadığını bir kez daha yineledi.
Psaki, Başbakan Davutoğlu’nun dün CNN‘de yayınlanan mülakatında dile getirdiği, ABD’nin Suriye Lideri Esad’ı da hedef alan bir stratejisi olursa Türkiye’nin Suriye’ye asker göndermeye hazır olacağı yönündeki sözleri için ise “Pozisyonumuz değişmedi. Bizim odaklandığımız konu IŞİD. Suriye muhalefetini desteklemeye elbette devam ediyoruz ama bu konuyla ilgili ekleyeceğim başka bir şey yok” dedi.
http://t24.com.tr/haber/beyaz-saray-joe-bidenin-neden-ozur-diledigini-acikladi,273064
Beyaz Saray Joe Biden'ın neden özür dilediğini açıkladı/ 07.10.2014
Beyaz Saray, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan dilediği özürün, Erdoğan ile olan özel görüşmelerini yanlış aksettirmesiyle ilgili olduğunu açıkladı. Ve ısrarlı sorulara rağmen Biden’ın Türkiye ve diğer ülkelerin Suriye’deki aşırı örgütlere yardım ettiğine işaret eden sözlerini yalanlamadı.
Hürriyet gazetesi Washington Temsilcisi Tolga Tanış'ın haberine göre, Joe Biden’ın geçen hafta Harvard Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bölgedeki ABD müttefiklerinin Suriye’deki aşırı unsurlara milyonlarca dolar para ve tonlarca silah akıttığını söyleyip Türkiye’den Suriye’ye giden yabancı savaşçılar konusunda da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisine “Siz haklıydınız” dediğini iddia etmesinin ardından Erdoğan’dan dilediği özüre Beyaz Saray bir açıklama getirdi. Pazartesi günü hem Beyaz Saray hem de Amerikan Dışişleri Bakanlığı günlük basın toplantılarında mesele gündemin birinci sırasında tartışılırken, Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, “Başkan Yardımcısı’nın özür olarak ilettiği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel konuşmalarındaki görüşlerini yanlış ifade etmesiydi. Telefon açmasının sebebi buydu” dedi. Ve ısrarlı sorulara rağmen, Biden’ın Türkiye ve diğer ülkelerin Suriye’deki aşırı örgütlere yardım ettiğine işaret eden sözlerini yalanlamadı.
Earnest, Erdoğan’ın o konuşma sırasında Biden’a “Siz haklıydınız” deyip demediği konusunda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel görüşmelerinde Başkan Yardımcısı Biden’a dediklerini tarif etmek istemiyorum. Ancak ABD’nin Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkisinin özellikle IŞİD olmak üzere bölgedeki aşırılara silah, personel ve daha geniş anlamda destek akışını kesmek için olduğunu söyleyebilirim. Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerin IŞİD’in bölgeye ve teker teker ülkelere yönelik bir tehdit olduğunu anladıklarına şüphe yok” dedi.
Earnest, Biden’ın konuşmasında bahsettiği ülkelerin hükümetleri ya da en azından bu ülkelerdeki bazı bireylerin Suriye’ye para, silah ve yabancı savaşçı akışında rolü olup olmadığı sorusuna ise doğrudan bir cevap vermeyi reddederek, “Başkan Obama, iki hafta önce Birleşmiş Milletler’de bir toplantı düzenledi. IŞİD’e yabancı savaşçı akışının önlenmesi için ABD’nin başkanlık ettiği BM Güvenlik Konseyi toplantısı yapılırken diğerlerinin yanında Türkiye de Başkan’ın (yabancı savaşçılarla mücadele kararı) önerisine destek sundu. Suriye’de faaliyet gösteren IŞİD ve diğer aşırı uç gruplara desteği kesmek için Türkiye-Suriye sınırı dahil bu sınırlardan bazılarında sıkılaştırılmış güvenlik belirledik” diye konuştu.
Earnest, Biden’ın IŞİD konusunda bölgedeki müttefikleri suçlayan sözlerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı sorusuna da yine açıkça cevap vermeyi reddetti. Ve Biden’ın özüre konu yorumlarının “doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan özel görüşmesiyle ilişkili” olduğunu belirterek, “Bu konu (yabancı savaşçılar) uluslararası toplumun işbirliğini gerektirecek. Yabancı terörist savaşçıların ortaya koyduğu tehditle mücadele ederken ABD ile birlikte çalışan Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerle işbirliği içinde olduğumuzu söylemekten mutluluk duyuyorum” dedi.
Earnest, “Başkan Yardımcısı Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a neden bir özür borçlu olduğu konusunda oldukça samimiydi, çünkü özel konuşmalarını yanlış tarif etmişti” derken, bu olaya rağmen bölgedeki ülkelerin Başkan Obama’nın belirlediği IŞİD’e karşı stratejiye yönelik taahhütlerinden emin olduklarını söyledi. Earnest “Biden bu yorumları söylememeli miydi” sorusuna ise aynen şöyle yanıt verdi: “Yani, gerçek şu ki, bu ülkelerin (Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri) liderlerini ya da en azından üst düzey isimlerini özür dilemek için araması, bunları biraz farklı biçimde söylemiş olmayı tercih ettiğinin bir göstergesi.”
'Hatasını itiraf edebilir'
Biden’ın daha önceki gaflarını hatırlatan başka bir gazetecinin, “Söyledikleri şeyler yüzünden devamlı çıkıp özür dilemek zorunda kalan Başkan Yardımcısı’na Başkan’ın cevabı nedir?” sorusuna ise Earnest, “Bence Başkan Yardımcısı, bir hata yaptığında bunu itiraf edebilecek karaktere sahip biri” diye cevap verdi. Earnest, “Çok kısa bir zaman içinde çok fazla hata yapmadı mı” sorusuna ise “Başkan Yardımcısı, Başkan’ın ulusal güvenlik ekibinin çekirdek üyesi olmaya devam eden biri. O dünyanın her yerindeki liderlerle görüşme konusunda onlarca yıllık tecrübesi olan biri” diye yanıt verdi.
Öte yandan, Washington Yönetimi, bu hafta ABD’nin IŞİD’e karşı küresel koalisyon özel temsilcileri emekli Orgeneral John Allen ve Brett McGurk’ün Ankara’ya yapacakları kritik ziyaret öncesi, Türkiye’nin ABD’den beklentileri konusunda da önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koalisyona katılmak için Türkiye’nin ortaya koyduğu üç şartı (Suriye’de güvenli alanlar kurulması, uçuşa yasak bölgeler oluşturulması ve Türkiye’nin Suriye’deki ılımlı muhalefete eğitim ve ekipman sağlaması) değerlendiren ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, “Elbette Cumhurbaşkanı’nın yorumlarını gördük. Uçuşa yasak bölge ya da bir tampon bölge konusunda ya da neyin düşünülüp neyin düşünülmediği konusunda geçen haftadan beri hiçbir değişmedi” diyerek, Washington’ın bu konulara sıcak bakmadığını bir kez daha yineledi.
Psaki, Başbakan Davutoğlu’nun dün CNN‘de yayınlanan mülakatında dile getirdiği, ABD’nin Suriye Lideri Esad’ı da hedef alan bir stratejisi olursa Türkiye’nin Suriye’ye asker göndermeye hazır olacağı yönündeki sözleri için ise “Pozisyonumuz değişmedi. Bizim odaklandığımız konu IŞİD. Suriye muhalefetini desteklemeye elbette devam ediyoruz ama bu konuyla ilgili ekleyeceğim başka bir şey yok” dedi.
http://t24.com.tr/haber/beyaz-saray-joe-bidenin-neden-ozur-diledigini-acikladi,273064