Stephen
Hadley İslam Devleti (IŞİD) ile mücadelede stratejik sabrın önemli olduğunu
vurguluyor:
“Pudingi güç bela fırına sürdük. Bıçağı sokup pişip pişmediğine bakmak için çok erken."
“Pudingi güç bela fırına sürdük. Bıçağı sokup pişip pişmediğine bakmak için çok erken."
David R. Ignatius
Başkanlar
genellikle ikinci dönemlerini cilalamak için yeni enerjiye ve yeteneklere
ihtiyaç duyar. George W.Bush 2006 senesinde bu tür bir silkelenme yerine
kadrosunu koruyarak eleştirilere hedef oldu. Şimdi aynı türden bir karar
aşamasında bulunan Barack Obama’nın Kasım ayındaki kongre seçimlerinden sonra
bazı kişisel değişimler yapacağına dair işaretler bulunuyor.
Şüphesiz
başkanlar sadakate değer verir ve Obama bu hafta yayınlanan Leon Panetta’nın
sıcak hatıralarının [1] ardından takım arkadaşlarına özellikle minnet duyuyor
olmalı. Obama’nın ünlü “rakipler takımını”-Panetta, Robert Gates ve Hillary
Clinton gibi güçlü ve bağımsız şahsiyetler-oluşturduktan sonra kendisini eski
savunma ve devlet bakanlarının hatıralarında eleştirilirken bulması acı bir ironidir.
Gelecek Başkan Kabine üyelerinden gizli bir bağlılık yemini alma kararı
verebilir.
Obama’nın
görevde bulunan takımı vefasızlıkla suçlanamaz ve son iki yılda hepsi gemide
olduğuna göre bu onların otobiyografilerini yayınlamalarını en azından
geciktirecektir. Fakat sadakat bir yana Obama ortama derinlik ve uzmanlık
katacak bir yetenek peşindeymiş gibi görünüyor ki bunun bir örneği Irak ve
Suriye için yakın zamanda özel olarak görevlendirilen emekli General John
Allen’dır [2]. Yönetimin hareket alanını genişletmek için daha fazla üst düzey atama gündeme gelebilir.
Üst
düzey bir Beyaz Saray yetkilisi şöyle diyor: “Gelecek iki senenin Orta Doğu’da
İran’la ilişkiler ve Asya bağlamında dönüşümlere gebe olduğunun farkındayız.
John Allen’ın görevlendirilmesi (John Allen, Suriye'de OSÖ yerine ikame edilecek yeni bir örgütün ABD çıkarlarına uygun doğru yapıyı oluşturacak olan emekli Oramiral'dir, Başkan Obama'nın Irak ve Suriye , yani IŞİD özel temsilcisidir. Seçkin Deniz, Sonsuz Ark) bu problemler üzerinde düşünme ve bu bunların
yönetilmesi anlamında ülke yönetimine en üst nitelikteki kişilerin
getirilmesine yönelik geniş bir açık görüşlülüğü sembolize etmektedir.”
Yeni
kanın getireceği faydaları Bush’un ikinci döneminden görebiliriz. 2006
senesinde savaş kötü gidiyordu, ülke acı bir şekilde bölünmüştü ve politik
kararların ifası tam anlamıyla gerçekleştirilemiyordu. Bush yönetimi özel
kalemi Andrew Card, Beyaz Saray’ın yürütülmesi için yeni birine ihtiyaç
olduğunu başkana iletti.
Bush son
iki buçuk yılında özel kalem olarak Josh Bolten’ı görevlendirdi ve bunun çok
iyi bir tercih olduğu görüldü. Donal Rumsfeld Pentagon’dan, John Snow Hazine
Bakanlığından ve Porter Gross CIA’deki görevlerinden alınarak yerlerine Gates,
Henry Paulson ve Michael Hayden atandı ki bunlar Bush’un gerçekleştirdiği en
iyi atamalardı.
Obama’nın
dışişleri politik takımının yardıma ihtiyacı var. Ulusal güvenlik danışmanı
Susan Rice hala Bingazi meselesi ile ilgili adil olmayan saldırılardan
muzdarip. Savunma Bakanı Chuck Hagel’de bir onama soruşturmasından dolayı
lekelenmiş durumda.
ABD
Dışişleri bakanı John Kerry, Obama politikalarının yorulmaz bir savunucusu;
fakat güçlü bir bakanlık ile merkezi Beyaz Saray arasında kaçınılmaz bir
gerilim mevcut.
CIA
direktörü John Brennan, Orta Doğu stratejisine hâkim tecrübeli bir Arap uzmanı
fakat o da istihbarat komite sözcüsü Senatör Dianne Feinstein ile girdiği
talihsiz bir münakaşadan dolayı yara almış durumda.
Bu
ekibin denetimi özel kalem müdürü Denis McDonough’un elinde. Sahip olduğu güç
başkana yakınlığından geliyor, fakat bu durum onun aleyhinde de olabilir. Uzun
süre kongre üyeliğinde bulunduğu için Washington’u çok iyi tanıyor, fakat bir
grubu ya da federal birimi yönetmek için gerekli olan tecrübeden yoksun.
Anahtar
roldeki isimlerden biri de politik kararlarda gizemli fakat son derece önemli
bir role sahip olan Valerie Jarrett [3]. En yakın arkadaş niteliğindeki konumu,
Obama için rahatlatıcı bir özellik taşısa da aynı zamanda otorite hattında
bulanıklığa yol açabilir.
Anayasa,
Obama’nın Başkan Yardımcısı Biden’i görevden almasına izin vermeyecektir. Fakat
Biden’in çenesi düşüklüğünden kaynaklanan bir hatadan dolayı Türkiye ile krize
neden olan ve can sıkıcı bir özür gerektiren geçen haftaki olay nedeniyle
aldığı yaradan sonra, Obama gözlerini sıkıntıyla yuvarlamış olmalı [4]. Bu hiç
de gereği olmayan bir durumdu.
Obama
son iki yıl için beraber çalışacağı ekip listesi üzerinde düşünürken İslam
Devleti (IŞİD) ile mücadele konusunda alınan son politik kararların çoğunlukla
yerinde olduğu gerçeği ile avunabilir.
Obama, Irak’ta ihtiyaç duyulan politik
değişimleri zorlamak için stratejik gücünü kullandı, güçlü bir Arap ve uluslar
arası destek koalisyonu inşa edebilmek için Kerry ile beraber çalıştı ve
kongredeki huysuzlar ile iş bittikten sonra konuşanları akıllı bir tutumla
görmezden geldi.
Eski bir
ulusal güvenlik uzmanı olan Stephen Hadley İslam Devleti (IŞİD) ile mücadelede
stratejik sabrın önemli olduğunu vurguluyor :
“Pudingi güç bela fırına sürdük.
Bıçağı sokup pişip pişmediğine bakmak için çok erken."
Obama,
İslam Devleti (IŞİD) ile mücadele noktasında ve diğer pek çok meselede doğru
temel stratejiyi tesis etmiş bulunuyor. Fakat başkanlık için geriye kalan
zamanda bu politikaların güçlü ve etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için
yönetiminin yeni bir entelektüel sermayeye ihtiyaç duyduğunun farkında gibi
gözüküyor. Görevdeki son iki yılında gaz pedalına basması gerekiyor frene
değil.
David Ignatius/7 Ekim 2014
Tamer Güner, 09.10.2014, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri
Makalenin Orijinali:
Sonsuz Ark’ın
Notu:
David Robert Ignatius (d. 26
Mayıs 1950; Cambridge, Massachusetts), Neocon Amerikalı gazeteci ve yazardır. 2008
yılı itibarıyla Washington Post gazetesinin editör yardımcılığı görevinde
bulunmaktadır. 2009 yılının Ocak ayında İsviçre'nin Davos kentinde, Türkiye
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez arasında
yaşanan Davos Krizi'ni yöneten moderatördür. Bu olaydan sonra moderatör görevine
son verilmiştir. Aynı zamanda "Body Of Lies" adlı filme çekilen
kitabın da yazarıdır.
Reyhanlı'dan yola çıkarak Türkiye'nin Suriye'deki örgütleri desteklediğini iddia etmektedir.
REFERANSLAR