Sonsuz Ark'ın Notu:
Çözümünü ve çevirisini yaparak yayınladığımız Belçika Kralı 2. Leopold'un mesajlarını içeren bu ses kaydı, sömürgeci devlet ve hedefindeki ülkelerden hangisi olursa olsun, dünyadaki bütün sömürgelerin aynı şekilde elde edildiğini göstermektedir. Ses kaydındaki her cümle, bir talimat olarak özel bir şekilde tasarlanmıştır ve bu talimatların her biri ayrıca Türkiye dahil bütün Müslüman topraklarda uygulanmıştır.
Seçkin Deniz, 12.10.2014
***
“Asıl göreviniz, yöneticilerin ve sanayicilerin işini kolaylaştırmaktır. Yani İncil'i, dünyanın bu bölgesinde çıkarlarımızı koruyacak şekilde yorumlayacaksınız.”
Belçika Kralı 2. Leopold, 12 Ocak 1883
Belçika
Kralı 2. Leopold’un 12 Ocak 1883 tarihinde Kongo Misyonerlerine Yaptığı Konuşma
Dıscours
Du Roı Des Belges Leopold 2 Aux Mıssıonnaıres Du Congo Le 12 Janvıer 1883.
Du Roı Des Belges Leopold 2/
Belçika Kralı 2. Leopold:
Révérends
Pères et chers Compatriotes, soyez les bienvenue dans cette grande patrie du
CONGO BELGE.
Papazlar ve değerli vatandaşlarım,
Belçika Kongo’suna hoş geldiniz.
La
tâche qui vous est confiée à remplir est très bien délicate et demande beaucoup
de tact. Prêtres et pasteurs, vous venez certes pour évangéliser, mais votre
évangélisation doit s'inspirer de notre grand principe : avant tous, les
intérêts de la Métropole.
Yerine getirmeniz gereken görev
çok zor ve incelik gerektiriyor. Rahip ve papazlar, şüphesiz Hristiyanlaştırmak
için geldiniz, fakat bu Hristiyanlaştırma büyük ilkemizden esinlenmelidir: Her
şeyden önce, Belçika'nın çıkarları.
Le
but principal de votre mission au Congo n'est donc point d'apprendre aux nègres
à connaître Dieu, ils le connaissent déjà depuis leurs ancêtres; Ils parlent et
se soumettent à MUNGU, NZAMBI, NZAKOMBA MOUKOULO etc… et que sais-je
encore. Ils savent que tuer, voler, coucher avec la femme d'autrui, calomnier
et insulter sont des actes mauvais.
Kongo'daki misyonunuzun ana
hedefi zencilere Tanrı'yı tanıtmak değildir elbette, O'nu atalarından beri tanıyorlar;
Mungu, Nzambi, Nzakomba vs ve daha nicelerine dua edip teslim oluyorlar.
Öldürmek, hırsızlık, zina, iftira ve hakaret etmenin kötü olduğunu biliyorlar.
Ayons
le courage de l'avouer, vous venez, non pas pour leur apprendre à connaître ce
qu'ils savent déjà. Votre rôle essentiel qu’est l’enseignement est de faciliter
la tâche aux administrateurs et aux industriels. C'est donc dire que vous
interpréterez l'évangile de façon qui serve à mieux protéger nos intérêts dans
cette partie du monde.
Açıkça itiraf edelim, zaten
bildikleri şeyleri öğretmek için gelmiyorsunuz. Asıl göreviniz, yöneticilerin
ve sanayicilerin işini kolaylaştırmaktır. Yani İncil'i, dünyanın bu bölgesinde
çıkarlarımızı koruyacak şekilde yorumlayacaksınız.
Pour
ce faire, vous veillerez entre autre à désintéresser nos sauvages noirs des
richesses dont regorgent leurs sols et sous-sols pour éviter qu'ils s'y
intéressent, qu'ils ne nous fassent pas une concurrence meurtrière et rêvent un
jour à nous déloger de cette partie avant qu’on s’enrichisse.
Notre
connaissance de l'évangile nous permettra facilement de trouver des textes
recommandant, faisant et aimer la pauvreté. Tel que : « HEUREUX LES PAUVRES EN
ESPRIT CAR LE ROYAUME DES CIEUX EST A EUX. IL EST DIFFICILE A UN RICHE D’ENTRER
AU CIEL QU’A UN CHAMEAU DE PASSER DANS LE TROUT D’UNE AIGUILLE ».
Bunun için, bu vahşi siyahların
ülkelerindeki yer altı zenginlikler ile ilgilenmemelerini sağlayacaksınız ki, bunlarla
ilgilenip, bizimle vahşi bir rekabete girmeyi ve biz zenginleşmeden bizi bu topraklardan
kovmayı hayal etmesinler. İncil bilgimiz sayesinde fakirliği tavsiye eden ve
sevdiren [yazılar/ayetler] buluruz
kolayca. Mesela «Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin egemenliği
onlarındır. Yine sunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin
Tanrı’nın egemenliğine girmesinden daha kolaydır ».
Vous
ferez tout pour que les Nègres aient peur de s’enrichir pour mériter le ciel.
Les soutenir petit à petit pour éviter qu’ils se révoltent un jour. Les
industriels et les administratifs se verront obligés de temps en temps pour se
faire craindre de recourir à la violence. Battre, injurier, arrêter pour se
faire respecter. Il ne faudra pas que les Nègres ripostent ou se nourrissent de
vengeance. Pour cela, vous les enseignerez par tous les moyens et les inciterez
à suivre l’exemple de tous les saints qui ont tendu la joue, qui ont pardonné
les offenses, qui ont reçu des crachats sans tressaillir et les insultes. Les
détacher et les décourager de tout ce qui pourrait leur donner le courage de
nous affronter.
Je
fais ici allusion spécialement à leurs nombreux fétiches de guerre qu'ils ne
prétendent point abandonner.
Semâyı hak etmek için zencilerin
zenginleşmekten korkmalarını sağlayacak her şeyi yapmalısınız. Günün birinde
isyan etmemeleri için onları azar azar destekleyeceksiniz. Sanayiciler ve
yöneticiler korku uyandırmak için ara sıra şiddete başvurmak zorunda
kalacaklar; saygı görmek için hakaret etmek, dövmek, tutuklamak. Zencilerin
karşılık göstermemesi ve kin beslememesi gerekir. Bunun için, hakaret ve
tükürükleri ürpermeden alan, affeden, yanağını uzatan azizleri izlemelerini her
olanağı kullanarak öğreteceksiniz. Onları bizimle mücadele etme cesaretini
verecek her şeyden koparmamız lazım. Burada özellikle hiç terk etmeyeceklerini
ileri sürdükleri o çok sayıdaki savaş putlarını kastediyorum.
Votre
action doit se porter essentiellement sur les jeunes afin qu’ils n’héritent
point des idées de leurs parents et à vous de souligner que quand le
commandement du prêtre est contradictoire à celui des parents, les enfants
devront apprendre à obéir à ce que leur recommande le Missionnaire qui est leur
père spirituel.
Mücadeleniz özellikle gençlere odaklanmalıdır
ki anne babalarının fikirlerini benimsemesinler. Ve bunun altını çizin: Rahibin
emri ebeveyninkiyle çelişiyorsa çocuklar ruhani babaları olan misyonere itaat
etmeyi öğrenmelidir.
Ainsi,
insistez particulièrement sur la soumission et l’obéissance, même aveugle. Ces
vertus s’appliquent mieux quand il y a absence de critique. Apprenez aux élèves
à croire et non pas à raisonner.
Özellikle teslimiyet ve itaat
konusunda ısrar ediniz, körü körüne itaat bile. Bu erdem, eleştiri
yoksunluğunda daha iyi uygulanır. Öğrencilere inanmayı öğretin, akletmeyi değil.
Ce
sont là, chers compatriotes, quelques uns des principes que vous appliquerez.
Vous trouverez beaucoup d'autres dans les livres qui vous seront remis à la fin
de cette conférence.
Bunlar değerli vatandaşlarım,
uygulayacağınız ilkelerden birkaçı. Konferansın sonunda size verilecek kitaplarda
daha fazlasını bulacaksınız.
Evangélisez
les noirs jusqu'à la moelle des os afin qu’ils restent toujours soumis aux
colonialistes blancs. Qu’ils ne se révoltent jamais contre les injustices que
vous leur ferez subir. Faites leurs méditer chaque jour « HEUREUX CEUX QUI
PLEURENT CAR LE ROYAUME DES CIEUX EST A EUX».
Siyahları iliklerine kadar Hristiyanlaştırın
ki beyaz sömürücülere daima teslim olsunlar. Onlara yaşatacağınız zulümlere
asla isyan etmesinler. Her gün bunu ezbere okutun : «Ne mutlu ağlayanlara çünkü
Göklerin egemenliği onlarındır ».
Convertissez
toujours les noirs au moyen de la chicote.
Gardez
leurs femmes à la mission pendant neuf mois afin qu'elles travaillent
gratuitement pour vous, courtisez les s’il faut, exigez ensuite qu'ils vous
offrent en signe de reconnaissance ce qu’ils ont de cher, des chèvres, poules,
œufs, chaque fois que vous visitez leurs villages. Et faites tout pour que le
nègre ne devienne jamais riche. Chantez chaque jour qu'il est impossible aux
riches d'entrer dans le royaume de Dieu.
Siyahlara her zaman kamçıyla Hristiyanlığı
kabul ettirin.
Kadınlarını misyonerler dergâhında
9 ay tutun ücretsiz çalışmaları için, gerekirse kur yapın. Köylerini her
ziyaret edişinizde sizlere minnet göstergesi olarak keçi, tavuk ve yumurta
vermelerini emredin. Zencinin asla zengin olmaması için her şeyi yapın. Onlara
bir zenginin Tanrı’nın Egemenliği’ne giremeyeceğini şarkılarla söyleyin her
gün.
Faites
leur payer une taxe chaque semaine à la messe de dimanche, utilisez cet argent
prétendument destiné aux pauvres pour ouvrir des magasins importants là où vous
êtes : procures, paroisses, missions, et transformer vos missions ainsi en gros
centres commerciaux florissants. Aidez légèrement les pauvres pour encourager
les autres à investir régulièrement. Demandez aux noirs de mourir de faim et
vous autres, vous mangerez 5 fois par jour ou plus afin que votre ventre soit
toujours plein de bonnes choses et que vos bouches exaltent partout l’odeur de
l’oignon.
Her hafta pazar ayininde vergi
ödetin. Güya fakirler için ayrılan bu paralarla bulunduğunuz yerde büyük
mağazalar açin. Dergahlarınızı hızla büyüyen alış veriş merkezlerine dönüştürün.
Diğer beyazların düzenli bir şekilde yatırım yapması için fakirlere azıcık
yardım edin. Siyahlardan açlıktan ölmelerini isteyin. Siz ise günde 5 kez
yiyin, karınlarınız hep tok olsun ve ağızlarınızdan soğan kokusu yayılsın.
Instituez
pour eux un système de confession qui fera de vous de bons détecteurs pour
dénoncer tout noir qui a une prise de conscience et qui pourraient revendiquer
l’indépendance.
Onlar için bir günah çıkarma
sistemi oluşturun, bu sayede bilgi sahibi olan ve bağımsızlığı isteyebilecek
her siyahı ortaya çıkarın.
Enseignez
aux Nègres une doctrine dont vous-même vous ne mettez jamais les principes en
pratique. S’ils vous demandent pourquoi vous vous comportez contrairement ce
que vous prêchez, répondez leur : suivez ce que nous vous disons et non ce que
nous faisons. Et s’ils revendiquent en disant une foi sans acte est une foi
morte, fâchez vous, en appliquant le fouet ou en leur répondant : heureux ceux
qui croient sans avoir vue, ils seront fils de Dieu.
Prensiplerini kendinizin dahi
uygulamadığınız bir öğreti sunun onlara. Eğer size, söylediklerinizden neden
aykırı davrandığınızı sorarlarsa, «Söylediklerimizi takip edin, yaptıklarımızı
değil » diye cevap verin. Amelsiz imanın ölü bir iman olduğunu söyleyerek
karşılık verirlerse, onları kamçılayarak sinirlenin veya ayetle cevap verin: «Ne
mutlu görmeden inananlara, onlara Tanrı'nın çocukları denecek .»
Dites
leur que les statuettes qu’ils gardent chez eux sont l’œuvre de Satan.
Confisquez-les pour allez remplir les Musées de Tarnel et de Vatican. Faites
donc oublier aux noirs leur héros afin qu'ils n'adorent que les nôtres qui ne
les écouteront naturellement jamais. Exemple : sainte Marie, sainte Thérèse,
saint André, etc…
Evlerinde sakladıkları putların
İblis'in işi olduğunu söyleyin. Onlara el koyun ve Vatikan'daki müzelerinizi
doldurun. Siyahlara kendi kahramanlarını unutturun ve onları tabi ki hiç dinlemeyecek olan bizim
kahramanlarımıza taptırın. Örneğin: Azize Meryem, Azize Thérèse, Aziz André
vs...
Ne
présentez jamais une chaise à un Noir qui vient vous voir. Donnez leur tout au
plus une cigarette. Ne l'invitez jamais au dîner en semble même s'il vous tue
une poule chaque fois que lui rendez visite.
Yanınıza gelen bir siyaha hiç bir
zaman oturma teklif etmeyin. En fazla sigara verin. Her evine gittiğinizde size
bir tavuk kesse de onu yemeğe davet etmeyin.
Considérez
les noirs comme des petits enfants que vous tromper même après les
indépendances. Exigez particulièrement
qu’ils vous appellent mon père. Jurez au communisme et à la persécution s’ils
vous demandent de cesser de les tromper et de les exploiter.
Siyahları, bağımsızlıklardan
sonra bile aldatacağınız çocuklar sayın.
Size «Atam» demelerini emredin.
Yalan ve sömürüyü durdurmanızı isterlerse, onları komünizm ve zulümle tehdit
edin.
Mevlude Baysal,
12.10. 2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çevirmen Yazar, Çeviri
Ek Video:
Belçika Kralı 2. Leopold:
II. Léopold (Louis Philippe Marie Victor) (d. 9 Nisan 1835, Brüksel - 17 Aralık 1909, Laeken) 1865-1909 arasında hükümdarlık yapan Belçika'nın ikinci kralı, 1884'ten 1908'e kadar Kongo İmparatoru, Brabant Dükü. Tahta babası I. Léopold'ün ölümünden sonra geçti. Oğlu tahta oturmadı, yerine yeğeni I. Albert kral oldu.
II. Léopold, özellikle Kongolulara yaptığı insanlık dışı eziyetler ve soykırımla hatırlanır. İktidarı döneminde Belçika, dev bir Afrika ülkesi olan Kongo'yu sömürgeleştirdi ve tüm kaynaklarını kullandı. Kongo'dan gelen paralarla Brüksel'de anıtsal binalar yapıldı, Belçika zenginleşti.
Kongolular o dönemde çok talep gören kauçuk bitkisini ekmeye zorlandılar. Bu süreçte Kongo halkı fakirleşti, ezildi ve yığın halinde katledildi.
II. Léopold, Avrupa'nın en çok gezen hükümdarlarından biriydi. 1860'da Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'a da geldi. II. Léopold'e göre Belçika da diğer Avrupa ülkeleri gibi sömürgeler elde etmeliydi. 1860'da bir konuşmada şöyle dedi:
"Topraklarımızı genişletmenin vaktinin geldiğine inanıyorum. Kalan birkaç güzel pozisyonun bizimkinden daha girişken milletler tarafından kapılması tehlikesi karşısında hiç vakit kaybetmememiz gerekiyor."
1861'de Belçikalılara şu tavsiyelerde bulundu:
"Komşularınızı taklit edin; fırsat çıktığı anda denizlerin ötesine yayılın. Orada ürünleriniz için kıymetli pazarlar, ticaretiniz için gıda, [...] ve büyük Avrupa ailesi içinde daha iyi bir konum bulacaksınız."
1865'te vefat eden babasının yerine taç giydi. Anayasaya bağlı bir hükümdar olarak hükümet siyasetini belirleme yetkisi olmamasına karşın "daha büyük, daha güçlü ve daha güzel bir Belçika istediğini" söylüyordu.
Bu amaçla meclisi harekete geçiremeyince bizzat kendisi Kongo'nun sömürgeleştirilmesi çalışmalarını başlattı. 1876'da Brüksel'de uluslararası bir jeofizik konferansı topladı. Bu konferansta, "Kongo yöresi halkına medeniyet götürmek, bilimsel araştırma ve ticaret yapmak, Arap köle tüccarlarına karşı savaşmak için" uluslararası bir komite kurulmasını savundu. Konferanstaki konuşmasında öne sürdüğü fikirlerden biri şuydu:
"Dünyanın henüz nüfuz edilemeyen tek yöresini medeniyete kavuşturmak, oradaki halkların üstünde asılı duran karanlığı delmek, kanımca içinde bulunduğumuz bu ilerleme çağına yaraşır bir haçlı seferidir."
Bu çabaların sonucu olarak Uluslararası Afrika Derneği kuruldu ve II. Léopold derneğin başına geçti.
1878'de Henry Morton Stanley'e Kongo havzasını keşfetme görevi verdi. Stanley'in gizli görevi ise, Kongo nehrinin güney yakasında Belçika egemenliği kurmak ve yöredeki kauçuk ve fildişi ticaretini ele geçirmekti. II. Léopold, bunu, eğer Stanley'e doğrudan görev verseydi, İngilizlerin buna engel olacağından emin olduğunu söyleyerek açıklamıştır. Stanley'e verdiği özel talimatlar şöyledir:
"[...] alabildiğin kadar toprak al ve egemenliğimiz altında topla [...] en kısa sürede, tek bir dakika kaybetmeden, Kongo ağzından Stanley Çağlayanlarına kadar tüm kabileleri ele geçir."
"Bu mümkün olduğu kadar büyük bir devlet yaratma ve yönetme projesi. Bu projede zencilere en ufak bir siyasi söz hakkı vermeyeceğimiz açıkça anlaşılmalı. Aksi çok saçma olurdu."
Bunu takip eden yıllarda, 1884'e kadar, Stanley Kongo'da büyük miktarda fildişi ele geçirir, Léopoldville dahil koloniler kurar, bir demiryolu hattı inşa ettirir, zenci kabile liderlerini kandırarak veya zorlayarak egemenliği devretmelerini sağlar. Léopold, kabile liderleriyle yapılan anlaşmaların kısa ve basit olmasını, "birkaç maddeyle her şeyi kendilerine bırakmasını" istemiştir.
1885'te toplanan Berlin Konferansı'nda Kongo'nun II. Léopold'ün egemenliğinde bir devlet olduğu diğer Avrupa ülkelerince tanınır. Bu olayı takip eden 23 yıl boyunca Kongo acımasızca sömürülecektir.
II. Léopold, Kongolu yerlilerden Halk Ordusu (la Force Publique) adında bir ordu oluşturur ve bunu yine Kongolulara karşı kullanır. Kongoluların ve Arap tüccarların direnişi acımasızca bastırılır. Köle ticareti ülkenin batı kesimlerinde yasaklanmasına karşın doğu kesimlerinde hoş görülmeye devam eder.
Ülkenin altyapısı zorla çalıştırılan yerlilere kurdurulur. Vergi gelirlerinin çok azı ülke için harcanır, çoğu Belçika'ya transfer edilir. Kongo bütçesine ayrılan verginin hemen hemen yarısı Halk Ordusu için ayrılır.
19.yy sonu ve 20. yy başlarında Kongo'da direniş hareketleri kuvvetlenir, isyanları bastırmak için gittikçe daha çok bütçe ayırmak gerekir. Halk Ordusu askerlerinin attıkları mermilerin boşa gitmediğini ispatlamaları için kurbanlarının ellerini kesip getirmesi istenir. Askerler, başarı oranlarını yüksek göstermek için yaşayan kişilerin de ellerini keserler.
Kongo'daki insanlık dışı uygulamalar, dışarı sızmaya ve duyulmaya başlar. Bunda Joseph Conrad, Arthur Conan Doyle ve Mark Twain gibi yazarların konuya dikkat çekmesi de rol oynar. II. Léopold'ün basın kampanyaları ve rüşvetle gazetecileri kontrol etme çabaları yetersiz kalır.
1905'te Belçika Parlamentosu, Kongo'daki insan hakları ihlalleri hakkında soruşturma başlatır. Soruşturma sonucu suçlanan Léopold'ün Kongo'daki genel sekreteri boğazını keserek intihar eder. Bu arada, Kongo'daki rejimin sona ermekte olduğunu gören Léopold, bu son yıllarda ülkeyi sömürmek için elinden geleni yapmaktadır.
Nihayet 1908'de Belçika Parlamentosu, II. Léopold'ün Kongo üzerindeki yetkilerini kaldırır ve ülkenin yönetimini kendine bağlar. II. Léopold'e Kongo için yaptığı "büyük fedakarlıklar" nedeniyle yüklü bir maaş bağlanır.
II. Léopold'ün hükümranlığı döneminde, Kongo nüfusu tahminen 20-30 milyondan dokuz milyonun altına düştü. Bu suçlar, Belçika'daki diğer siyasetçiler tarafından da desteklendi. Örneğin, yönetimin II. Léopold'den alınmasından bir yıl sonra Kongo'yu ziyaret eden Sömürge Bakanı, ülkede insan haklarının ihlâl edilmediğini söyledi. Belçika Parlamentosu, insan hakları ihlâllerinden ötürü kimseyi kovuşturmadı.
http://tr.wikipedia.org/wiki/II._L%C3%A9opold_(Bel%C3%A7ika_Kral%C4%B1)