Yine de
nasıl şeyse, hala bir garip. Bir güneş, bir bulut. Hatırla, sonra unut, yine
hatırla!
Ne
garip... Onu hiç tanımadım, ama düşünmediğim bir gün bile olmadı. Acımıydı,
acıydı. Zehir zemberekti.
Hiç
sahip olmadığınız birini kaybetmek ayrıca garipti zaten. Bu garipliği neden
yaşadığınızı anlayamamak da garipti.
Bu kadar
gariplik fazla geldi ilk başlarda. Her şey o kadar normaldi ki, garip bir
şeylerin olması da garipti.
Sonra o
gariplik sisi biraz dağıldı. Dağılmasaydı da hayatın karmaşasına engel olmazdı
zaten.
Aklınıza mukayyet olabildiğiniz sürece, şükürler olsun, hayat koşuşturmayı
gerektirir. Hem herkesin başına gelebilir gariplikler. Sizin bile başınıza
gelebilir. Sadece gazetelerde veya dramatik filmlerde olmaz. Sayfayı çevirip,
televizyonu kapatmanız yetmez.
Gelir,
çöreklenir hayatınızın tam ortasına. Bazen bir bomba gibi düşer, bazen bir cam
parçası gibi saplanır kalbinize. Duraksatır koşuşturmacayı, ama durdurmaz ya,
işte öyle... Durdurmadı beni de; lakin yönümü değiştirdi, şükürler olsun...
Bana
çizilen portre benim sandığım gibi değilmiş, bambaşkaymış, gördüm. Ah,
dertlerim dert değilmiş. Hiç bir şey sandığım gibi değilmiş, zannetmek bile
zannetmek değilmiş.
Artık
koşuşturmacada bir mola o, onu düşündüğüm zamanlarda benim için bir nefes. Gözyaşı
değilmiş o, bir gülümsemeymiş. Labirentimde bir yön levhası,
kitabımda bir ayraç lazımmış, o da o işte.
Yine de
nasıl şeyse, hala bir garip. Bir güneş, bir bulut. Hatırla, sonra unut, yine
hatırla!
Derya Beyaz, 17.10.2014, Sonsuz Ark, Çırak- Çevirmen
Yazar,