17 Ekim 2014 Cuma

SA937/ÇY4-DB19: Garip...

Yine de nasıl şeyse, hala bir garip. Bir güneş, bir bulut. Hatırla, sonra unut, yine hatırla!


Ne garip... Onu hiç tanımadım, ama düşünmediğim bir gün bile olmadı. Acımıydı, acıydı. Zehir zemberekti.

Hiç sahip olmadığınız birini kaybetmek ayrıca garipti zaten. Bu garipliği neden yaşadığınızı anlayamamak da garipti.

Bu kadar gariplik fazla geldi ilk başlarda. Her şey o kadar normaldi ki, garip bir şeylerin olması da garipti.

Sonra o gariplik sisi biraz dağıldı. Dağılmasaydı da hayatın karmaşasına engel olmazdı zaten. 

Aklınıza mukayyet olabildiğiniz sürece, şükürler olsun, hayat koşuşturmayı gerektirir. Hem herkesin başına gelebilir gariplikler. Sizin bile başınıza gelebilir. Sadece gazetelerde veya dramatik filmlerde olmaz. Sayfayı çevirip, televizyonu kapatmanız yetmez.

Gelir, çöreklenir hayatınızın tam ortasına. Bazen bir bomba gibi düşer, bazen bir cam parçası gibi saplanır kalbinize. Duraksatır koşuşturmacayı, ama durdurmaz ya, işte öyle... Durdurmadı beni de; lakin yönümü değiştirdi, şükürler olsun...

Bana çizilen portre benim sandığım gibi değilmiş, bambaşkaymış, gördüm. Ah, dertlerim dert değilmiş. Hiç bir şey sandığım gibi değilmiş, zannetmek bile zannetmek değilmiş.

Artık koşuşturmacada bir mola o, onu düşündüğüm zamanlarda benim için bir nefes. Gözyaşı değilmiş o, bir gülümsemeymiş. Labirentimde bir yön levhası, kitabımda bir ayraç lazımmış, o da o işte.

Yine de nasıl şeyse, hala bir garip. Bir güneş, bir bulut. Hatırla, sonra unut, yine hatırla!



Derya Beyaz, 17.10.2014,  Sonsuz Ark,  Çırak- Çevirmen Yazar,


Seçkin Deniz Twitter Akışı