19 Ekim 2014 Pazar

SA941/ÇY5-DÇ8: Sıkma Zihinlerin Sıkma Başlarla Bitmeyen Sorunları

“Sadece alaycı bir bakış atmak, yandan bir gülümseyiş yetiyor, artıyor hepsine.”


Diyanetin bir kampanyası var bu hafta, “Haydi çocuklar camiye”.

Bir arkadaşım kızını göndermiş. O gün beni arıyor. “Okuldan almaya beraber gidebilir miyiz?” diye. Okulun Din Kültürü öğretmeninin sadece isteyen velilerin öğrencilerine ders saatinde düzenlediği bir etkinliğe katılmış kızı.

Bir saat sonra kızını almak üzere okulun kapısı önünde bekliyoruz ikimiz. Çocuklar geliyor karşıdan sıra sıra;  bir iki tanesinin başında örtüsü var. Mutlular, gülüp kaynaşarak okula doğru geliyorlar arkadaşları ve öğretmenleri ile.

Arkadaşım arabadan iniyor kızını almak için. O sırada okulun zili çalıyor. Dağılıyor koca okul. Gri Ankara bulutlarının kapladığı bir günün yaklaşan ikindisinde. Öğretmen oldukları her hallerinden  belli iki bayan konuşarak çıkıyorlar okul kapısından. Dönerek çocuklara bakıyorlar ara sıra. Arabanın yanından geçiyorlar.

Cam açık olduğu için konuşmalarını duyuyorum, sohbet ediyorlar. Biri milliyetçi belli. “Daha çok erken değil mi?” diyor. “Bu yaştaki çocuklar için...”

Diğerinin de varoluşçu olduğu belli her halinden. Bilinmeyen X’i aramaktan saçları kıvırcıklaşmış, matematikçilerin soğuk beniz ifadesi var yüzünde. O da yüzünü buruşturuyor. “Evet sinir oluyorum”, diyor.

Söylediklerini yanımdan geçerken duymamı istediklerini biliyorum. Çünkü seslerinin desibeli yükseliyor beni gördüklerinde. Durumun farkındayım. Sıkıca direksiyonu tutuyorum sadece. Uzun uzun kornaya basmak istiyorum.

Kendimi de zor tutarak, “Size neeeee?!!!” diye, bağırmak istiyorum. “Onlar bizim çocuklarımız. Biz doğurduk. Biz bakıyoruz. Biz büyütüyoruz. Size neeeee?!!!”

Evet, Sıkma başım ben. Sana ne oluyor ki? Senin sıkma zihnin neden geriliyor... Gerici olan da benim. Neden geriliyorsun ki bu durumdan?

Üstüne vazife çıkartmana sebep olanlardan aldığın basit, ucuz, sünepe bir cesaret sadece bu.
Gerici değilsin tabi ki sen.

Hem üzerindeki hep şikayet ettiğin asker üniformasına benzeyen montun neyi ifade ediyor? Genç bedenindeki karta kaçmış düşüncelerin şikayet etmedi mi hep asker postallarından?

Neyi temsil ediyor, senin sıkma zihnin?

...

Arabadan inip bunları söylesem yüzlerine ne kadar şaşırırlar değil mi?

Ya da mutlu olur, bir faşistin saldırısına uğradık diyerek, önce polise, sonra tv kanallarına taşırlardı olanları. Ciğerlerini öğrendik nasıl olsa senelerdir.  Ama ciğer satarak yer ettikleri için bu ülkede alışkınız bu hallerine. Akşam haberlerinde sıkma zihinli izleyicilerinin şeytanla kadeh tokuşturacak keyiflerine izin vermiyoruz sadece. Sakiniz bu nedenle.

Sadece alaycı bir bakış atmak, yandan bir gülümseyiş yetiyor, artıyor hepsine.

“Sizi ve sıkma zihniyetinizi umursamadık hiç bir zaman. İyice bilin artık”, dercesine...

...

Arkadaşım geliyor bir süre sonra, kızını alıp arabaya biniyor. İkisi de mutlu. Anlatıp keyiflerini kaçırmak istemiyorum. Susuyorum, daha önce susmuş olduğum diğer suskunluklarım gibi.
İçime atıyor kulaklarım duyduklarımı. Beynimde çiğneyemeden, yüreğimde hazmedemeden. Atmosferi bozmamak için neşeli taklidi yapıyorum arkadaşıma ve kızına.

Günün çok güzel geçmiş belli. Mutlusun, aferin sana  diyerek, yola devam ediyorum. Kafamda Rtük ün ‘+ 13 yaş mutluluklarını bozmayın’ işareti belirmişken. Sözlerimle mutluluklarını besleyebiliyorum  yalnızca  o an. Elimden gelen sadece bu.

Sene olmuş ya hani 2014...

Bu yüzyılda...

Nijerya’da güya eğitim almamaları için okula giden çarşaflı kızları kaçıran Boko Haram örgütü için ABD ve İngiltere Nijerya’ya girdi aylar önce. Ülkelerinden savaş  uçakları kaldırdılar. O kız çocuklarının eğitim hakkını koruyacaklardı hani.

Şu anki tarihli Nijerya basın haberi ne kadarda tanıdık değil mi? Doksanlı yıllardaki haberlere n e kadar da benziyor:

‘Nijerya'da Lagos Yüksek Mahkemesi, yerel yönetimin devlet okullarında başörtüsünün yasaklamasını onadı.’

Dış basını sıkı takip ettiğimden haberi okuyunca içimdeki çikolata renkli şarkıcı da çıkıveriyor ortaya birden. Nedense hiç şaşırmadık olanlara ve kız çocuklarına getirilen eğitim özgürlüğüne.

Bize özgürlük, adalet, bilim ve eşitlik getirecek,  askerden çok çekmiş yeşil montlu, kahrolsun emperyalizm diye bağıran, ancak emperyalizmin kuklası olmuş sol yaşıtlarımız.

Acaba Boko Haram örgütü gibi gericiler mi?

Yoksa, ABD ve İngiltere gibi bizlere gene özgürlük mü getirecekler, bu davranışlarına devam etmekle?

Neyin kafasını yaşadıklarını hala anlamakta zorluk çekerken, haklı olmakla beraber, bu yüzyılda sıkma başın, sıkma zihinlerden daha özgür, eşitlikçi, adil ve bilimsel olduğunu da biliyoruz.

Yaptıkları her harekete artık fazlasıyla gülündüğünü, buranın Nijerya olmadığını ve daha pek çok şeyi hatırlatmanın da halen ve halen kendileri için çok faydalı olacağını...

Şu soruyu sormakta da kendileri için fayda buluyoruz.

“Nijerya- Lagos’takiler, ABD, İngiltere, Rusya’nın doritosu, çitosu ya da pançosu olmaktan sıkılmadılar mı?”

Haftaya bilimsel bir çalışma için labaratuar ziyaretine gideceklermiş bu çocuklar. Gene karşılaşsak acaba ne derler?

Sadece merak ettik.



Duru Çağlayan, 19.10.2014, Sonsuz Ark, Çırak Yazar



Seçkin Deniz Twitter Akışı