“Sadece
alaycı bir bakış atmak, yandan bir gülümseyiş yetiyor, artıyor hepsine.”
Diyanetin
bir kampanyası var bu hafta, “Haydi çocuklar camiye”.
Bir
arkadaşım kızını göndermiş. O gün beni arıyor. “Okuldan almaya beraber
gidebilir miyiz?” diye. Okulun Din Kültürü öğretmeninin sadece isteyen velilerin öğrencilerine ders saatinde
düzenlediği bir etkinliğe katılmış kızı.
Bir saat
sonra kızını almak üzere okulun kapısı önünde bekliyoruz ikimiz. Çocuklar
geliyor karşıdan sıra sıra; bir iki
tanesinin başında örtüsü var. Mutlular, gülüp kaynaşarak okula doğru geliyorlar
arkadaşları ve öğretmenleri ile.
Arkadaşım
arabadan iniyor kızını almak için. O sırada okulun zili çalıyor. Dağılıyor koca
okul. Gri Ankara bulutlarının kapladığı bir günün yaklaşan ikindisinde. Öğretmen
oldukları her hallerinden belli iki
bayan konuşarak çıkıyorlar okul kapısından. Dönerek çocuklara bakıyorlar ara
sıra. Arabanın yanından geçiyorlar.
Cam açık
olduğu için konuşmalarını duyuyorum, sohbet ediyorlar. Biri milliyetçi belli. “Daha
çok erken değil mi?” diyor. “Bu yaştaki çocuklar için...”
Diğerinin
de varoluşçu olduğu belli her halinden. Bilinmeyen X’i aramaktan saçları
kıvırcıklaşmış, matematikçilerin soğuk beniz ifadesi var yüzünde. O da yüzünü
buruşturuyor. “Evet sinir oluyorum”, diyor.
Söylediklerini
yanımdan geçerken duymamı istediklerini biliyorum. Çünkü seslerinin desibeli
yükseliyor beni gördüklerinde. Durumun farkındayım. Sıkıca direksiyonu
tutuyorum sadece. Uzun uzun kornaya basmak istiyorum.
Kendimi de
zor tutarak, “Size neeeee?!!!” diye, bağırmak istiyorum. “Onlar bizim
çocuklarımız. Biz doğurduk. Biz bakıyoruz. Biz büyütüyoruz. Size neeeee?!!!”
Evet, Sıkma
başım ben. Sana ne oluyor ki? Senin sıkma zihnin neden geriliyor... Gerici olan
da benim. Neden geriliyorsun ki bu durumdan?
Üstüne
vazife çıkartmana sebep olanlardan aldığın basit, ucuz, sünepe bir cesaret
sadece bu.
Gerici
değilsin tabi ki sen.
Hem
üzerindeki hep şikayet ettiğin asker üniformasına benzeyen montun neyi ifade
ediyor? Genç bedenindeki karta kaçmış düşüncelerin şikayet etmedi mi hep asker
postallarından?
Neyi
temsil ediyor, senin sıkma zihnin?
...
Arabadan
inip bunları söylesem yüzlerine ne kadar şaşırırlar değil mi?
Ya da mutlu
olur, bir faşistin saldırısına uğradık diyerek, önce polise, sonra tv kanallarına
taşırlardı olanları. Ciğerlerini öğrendik nasıl olsa senelerdir. Ama ciğer satarak yer ettikleri için bu ülkede
alışkınız bu hallerine. Akşam haberlerinde sıkma zihinli izleyicilerinin
şeytanla kadeh tokuşturacak keyiflerine izin vermiyoruz sadece. Sakiniz bu
nedenle.
Sadece
alaycı bir bakış atmak, yandan bir gülümseyiş yetiyor, artıyor hepsine.
“Sizi ve
sıkma zihniyetinizi umursamadık hiç bir zaman. İyice bilin artık”, dercesine...
...
Arkadaşım
geliyor bir süre sonra, kızını alıp arabaya biniyor. İkisi de mutlu. Anlatıp
keyiflerini kaçırmak istemiyorum. Susuyorum, daha önce susmuş olduğum diğer suskunluklarım
gibi.
İçime
atıyor kulaklarım duyduklarımı. Beynimde çiğneyemeden, yüreğimde hazmedemeden. Atmosferi
bozmamak için neşeli taklidi yapıyorum arkadaşıma ve kızına.
Günün
çok güzel geçmiş belli. Mutlusun, aferin sana
diyerek, yola devam ediyorum. Kafamda Rtük ün ‘+ 13 yaş mutluluklarını
bozmayın’ işareti belirmişken. Sözlerimle mutluluklarını besleyebiliyorum yalnızca
o an. Elimden gelen sadece bu.
Sene
olmuş ya hani 2014...
Bu
yüzyılda...
Nijerya’da
güya eğitim almamaları için okula giden çarşaflı kızları kaçıran Boko Haram
örgütü için ABD ve İngiltere Nijerya’ya girdi aylar önce. Ülkelerinden
savaş uçakları kaldırdılar. O kız
çocuklarının eğitim hakkını koruyacaklardı hani.
Şu anki
tarihli Nijerya basın haberi ne kadarda tanıdık değil mi? Doksanlı yıllardaki
haberlere n e kadar da benziyor:
‘Nijerya'da Lagos Yüksek Mahkemesi, yerel
yönetimin devlet okullarında başörtüsünün yasaklamasını onadı.’
Dış basını sıkı takip ettiğimden haberi
okuyunca içimdeki
çikolata renkli şarkıcı da çıkıveriyor ortaya birden. Nedense hiç şaşırmadık
olanlara ve kız çocuklarına getirilen eğitim özgürlüğüne.
Bize
özgürlük, adalet, bilim ve eşitlik getirecek, askerden çok çekmiş yeşil montlu, kahrolsun
emperyalizm diye bağıran, ancak emperyalizmin kuklası olmuş sol yaşıtlarımız.
Acaba
Boko Haram örgütü gibi gericiler mi?
Yoksa,
ABD ve İngiltere gibi bizlere gene özgürlük mü getirecekler, bu davranışlarına
devam etmekle?
Neyin
kafasını yaşadıklarını hala anlamakta zorluk çekerken, haklı olmakla beraber, bu
yüzyılda sıkma başın, sıkma zihinlerden daha özgür, eşitlikçi, adil ve bilimsel
olduğunu da biliyoruz.
Yaptıkları
her harekete artık fazlasıyla gülündüğünü, buranın Nijerya olmadığını ve daha pek
çok şeyi hatırlatmanın da halen ve halen kendileri için çok faydalı
olacağını...
Şu
soruyu sormakta da kendileri için fayda buluyoruz.
“Nijerya-
Lagos’takiler, ABD, İngiltere, Rusya’nın doritosu, çitosu ya da pançosu olmaktan
sıkılmadılar mı?”
Haftaya
bilimsel bir çalışma için labaratuar ziyaretine gideceklermiş bu çocuklar. Gene
karşılaşsak acaba ne derler?
Sadece
merak ettik.
Duru Çağlayan, 19.10.2014, Sonsuz Ark,
Çırak Yazar