“Tiksinti verici bir kinle iç içesiniz ve bu yüzden, sizin gibi
riyakâr olmayanları suçluyorsunuz utanmazca!”
Seçkin Deniz’in “Tiksiniyorum!” dediği günden çok daha önce başlamıştı
tiksintim, eminim o da son sınıra geldiğinde söylemişti bunu… o çok sabırlıdır
çünkü. İnsan’dan tiksinmek… insanın yaptıklarından tiksinmek artık dayanılacak
gibi değil, geçecek gibi de değil. ‘Şaşkınların Tarihi’ etiketiyle yazıyorum
Sonsuz Ark’a. Galiba değiştirmem gerek, “Tiksinti Tarihi” diyerek yazılarımı taşımalıyım
hayata. Yazmalı ve tiksintimin farkına varılmasını sağlamalıyım, ki azaltabilelim
beraberce… Aksi halde yaşanabilecek hiçbir alanımız kalmayacak.
Bu ülkede, bu güzel topraklarda olan her şey herkesin gözü önünde.
İktidar- muhafelet paydaşlığında olmadım hiç, olmam da. Bu millet 2002’de câri
kanunlarla bir tercih yaptı ve tam 12 yıl kesintisiz Ak Parti İktidarına oy
verdi; üstelik her seçimde verdiği oyu arttırarak, Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığına
taşıdı.
Peki, daima olan neydi? Erdoğan’ı seçildiği her yerden indirmek ve bu milletin seçtiğini alaşağı ederek bu milleti sömürmeye devam etmek. Tam 12 yıldır sürüyor bu aşağılık saldırılar. Askerî darbeden, hukuk darbelerine, PKK’dan, cemaate kadar aksırık, tıksırık ne varsa hep beraber Erdoğan’ın üstüne çullandılar, halen de çullanıyorlar. Hak mıdır yani bu?
Bu ahlak dışı tavra destek veren herkesten tiksinmez misiniz?
Sizin kanunlarınızla seçim yapıldı. Neden hazmedemiyorsunuz? Tiksinti verici
bir aç gözlülük, bir hırs, bir kin, bir intikamla hepiniz bir araya geldiniz ve
bu ülkedeki 12 yıllık istikrarlı siyasî hayatı altüst etmeye çalışıyorsunuz.
Niye?
Bütün haksız kazançlarınız elinizden alındı diye mi? Bir emirle,
bir telefonla Başbakan deviremiyorsunuz diye mi? Bütün ihaleleri alamadığınız
ve aldığınız ihalelerle en adi kamu binalarını, köprülerini ve yollarını
yapamadığınız için mi? Devletin Hazinesini, Kamu Bankalarını akrabalarınıza,
yandaşlarınıza, loca kardeşlerinize, tarikat vakıflarınıza, derneklerinize
amade kılamadığınız için mi? Tekel bayii gibi kolayca açıp milletin paralarını
söğüşlediğiniz özel bankalar kuramadığınız için mi?
Niye yapıyorsunuz siz bunları? Bunların en aşağılık birer suç
olduğunu bile bile bunları yapmanıza engel olan millete hakaret etmekten bıkmadınız.
Millet sizin gibi hırsızlara, yalancılara, demokrasi ve din simsarlarına artık
yüz vermiyor diye mi bütün bunlar? Asıl hırsız sizken dilediğinize hırsız
diyecek kadar yüzsüz ve tiksinti vericisiniz. Sizin hırsızlığınıza iki yüz
yıldır şahit olduk, bu yüzden sizi def ettik bu toprakların idaresinden, hala
akıllanmayacak mısınız?
Riyakârlığınız sadece bu topraklarda geçerli değil, her yerde
katlanarak büyüyor… Kürt sorunu, çözüm süreci… İttihat Terakki zevatının mason
uşakları bu memlekete Kürt meselesini ihale ettiklerinden bu yana bu topraklar
Erdoğan kadar çözümcü bir liderle karşılaşmadı. Ama siz bugün süreç iyi
yönetilemedi diyorsunuz. Bu utanç verici mesele sizin eseriniz değil mi? Siz
kimsiniz de süreçlere dair fikir yürüteceksiniz?
Ahlak, doğruyu yanlışı ayırt etmeyi gerektirir… Erdoğan askere,
polise çözüm sürecinin başladığı 2012 yılından bu yana tedbirli davranmasını
emretti, asla sürece zarar verecek siyaset ve eylem politikaları gütmedi. Ancak
PKK denen vahşi örgütün bu iki-üç yıllık süreçte tehditleri, şantajları, eylemleri,
katliamları sona ermedi. En son 7 Ekim olaylarında bizzat Öcalan’ın, HDP genel
başkanı Demirtaş’ın emirleriyle bu topraklar yine kana bulandı, ama siz kalkıp
bugün hiç sıkılmadan "Süreç iyi yönetilemedi", diyorsunuz, Devlet’in kamu güvenliğine
yönelik tedbirlerini eleştiriyorsunuz… Tiksinti verici, gerçekten.
Hem “PKK’ya yüz verildi eylemler sürüyor” diyorsunuz hem de “Devlet
güvenlikçi politikalar güdüyor” diyorsunuz… Nesiniz siz?
Eğer tiksinti verici olmasaydınız bu millet, dile kolay 12 yıl,
aynı adama oy verip ona her türlü yetkiyi vermezdi. Bu millet size güvenmiyor. Ve
siz utanmadan bu adamın bu memlekete verdiği yollarda araç kullanıyor, tabana
yaydığı uçaklarla seyahat ediyor, cüzi miktarlarda en kaliteli sağlık
hizmetlerini almaya devam ediyorsunuz. Kara trenleriniz yüksek hızlı trenlerle
değişti, denizler altlarından ve üstlerinden aşılıyor. Okullarınız odunlarını
evden getiren öğrenciler yerine, teknolojiyi üst sınırlarda kullanan öğrencilerinizle
dolu… Ve siz bu adama arsızca, hayasızca, hiçbir dine, inanca sığmayan bir
sınırsızlıkla ‘Hırsız’ diyorsunuz ya, işte tiksiniyorum.
Ortak olduğunuz hırsızlar bu ülkeyi yönettiler evet ve onların
çoğu da sizden, babalarınızdan müteşekkildi ve bu millete kan ağlattınız,
çocuklarını birbirine öldürttünüz, bu milletin namusuna, dinine düşman oldunuz
ve utanmadan demokrasi dediniz, insan hakları dediniz. Hep siz yaptınız ve
kimse size korkudan hırsız, katil, dolandırıcı, namussuz diyemedi. Siz
birbirinize şantaj yaparken, birbirinizin karısına, kızına göz dikerken, birbirinizle
kavga ederken birbirinize dediniz. Bu millet edebine yedirmedi size bunları hak
etmenize rağmen söylemeyi. Gitti Erdoğan’ı seçti, seçti çünkü bu millet sizden
tiksinmişti, Erdoğan’ı sizi terbiye etmesi için seçti.
Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta, Mısır’da, Kıbrıs’ta, Ermeni
Meselesi’nde hep doğrusunu yaptı Erdoğan; zayıf haklının yanında durdu, haksız
güçlünün de karşısında. Yapabildiğinin en iyisini yaptı, Risk aldı, sizin
dostlarınıza karşı durdu. Size göre hepsi yanlıştı, size göre hepsi acemiceydi…
Peki, madem öyleydi, İsveç neden bugün Filistin’i tanıdı?
İngiltere Parlamentosu neden tanıma yönünde oy kullandı, neden bugün bütün
dünya İsrail’in karşısında? Neden BM İnsan Hakları Komisyonu bugün İsrail’in
işkenceye devam ettiğini söylüyor? O Çok sevdiğiniz Amerika “İki Devletli Çözüm”
diyerek İsrail başbakanı Netanyahu’ya “Tavuk Boku” diyerek hakaret ediyor?
Suriye’de… Esed denen katil BM kararından sonra 49 kez Kimyasal Silah kullanmış masum Suriyeli muhaliflere karşı. Ama Kimyasal Silah’ı kırmızı
çizgi ilan eden ikiyüzlü Obama bugün kendi ürettiği IŞİD’e karşı Esed’le işbirliği
içinde. Muhalifleri Türkiye’nin itirazlarına karşı silahlandıran ve Esed’e
karşı savaştıran da, Muhalifleri parçalayan da Obama değil miydi?
İsrail gazetesi Ha'aretz de İsrailli askeri yetkiliye atfen, "Koalisyon güçleri IŞİD'e saldırıp radikal Şii eksenini destekliyor. ABD, Kanada ve Fransa'nın Hizbullah, İran ve Esed ile aynı safta olduğu tuhaf bir durum ortaya çıktı." diye yazıyordu.
Neydi Türkiye’nin hatası, Esed’le birlikte muhalifleri öldürmemek miydi? Sizin gibi gidip bir katille kol kola resim çektirmemek miydi? Üç yüz bin masum sivilin hangi mezarlıklara gömüldüğünü merak etmek miydi?
İsrail gazetesi Ha'aretz de İsrailli askeri yetkiliye atfen, "Koalisyon güçleri IŞİD'e saldırıp radikal Şii eksenini destekliyor. ABD, Kanada ve Fransa'nın Hizbullah, İran ve Esed ile aynı safta olduğu tuhaf bir durum ortaya çıktı." diye yazıyordu.
Neydi Türkiye’nin hatası, Esed’le birlikte muhalifleri öldürmemek miydi? Sizin gibi gidip bir katille kol kola resim çektirmemek miydi? Üç yüz bin masum sivilin hangi mezarlıklara gömüldüğünü merak etmek miydi?
İki milyon sivil Suriye'liye kucak açmak mıydı suçu Erdoğan'ın?
Tiksinti verici bir kinle iç içesiniz ve bu yüzden, sizin gibi
riyakâr olmayanları suçluyorsunuz utanmazca.
Irak’ta neydi Türkiye’nin hatası? Maliki denen Pentagon
soytarısına"Mezhepçilik yapma" demek mi? “Ordun karargâhları terk etsin IŞİD’e
silahları terk et” mi dedi? İran’ın ve ABD’nin maskarası olan, 1920'de İngiltere sömürgesi Irak'ta kral Faysal bin Hüseyin'in eğitim bakanı Muhammad Hasan Abi el-Mahasin'in torunu Maliki haklı idiyse
bugün nerede? Söylesenize tiksinti verici bunaklar? Görevinden çekilmek zorunda kalmadı mı?
Mısır… Hepinizin ensenizden kızardığı yer; bütün utanç verici
hakaretleri hak ettiğiniz yer… Siz ve batılı müttefikleriniz hepiniz tarihe
aşağılık birer katil ve İnsanlık düşmanı olarak geçtiniz… Bir generale darbe yaptırıp bir halkı ve itirazlarını silahlarla susturdunuz, idamlarla tehdit
ediyorsunuz. Ve utanmadan bu katille
ilişkilerinizi normalleştirin diyorsunuz.. Evet, siz kendinize benzeyenlerle
beraber haşrolunacaksınız.
Kıbrıs’ta İsrail doğalgazı için sıkıştırılan Rum Yönetimi
liderinin her türlü aşağılamasını, tehdidini görmezden geleceksiniz, neocon
baronların para kazanması için Kıbrıs’ı feda edeceksiniz, sonra da goygoy
milliyetçisi, ulusalcısı olarak çıkıp nutuk çekeceksiniz. Biraz, ama biraz
utanabilseniz keşke… Tiksinti veriyorsunuz.
Ermeni Meselesi’nde hiç kızaracak yüzü olmayan bir Adam’a, Erdoğan’a
2014 Nisan’ındaki mektubuna bakarak bakacaksınız… Sizin monşerlerinizin derinleştirip,
çamura buladığı meseleyi bir tek hamleyle gündem dışına itebilen bir iradeyi
hazmedemediğinizi biliyorum.
Şimdi söyleyin. Hanginiz hırsız değilsiniz? Eğer birine hırsız
diyecekseniz sizin namussuz ve hırsız olmamanız gerekir…
Tiksinti verici olan bütün her şey bir yana, insanlık için, iyilik
için var olanlar adına yazdım bu yazıyı. Ama paylaşmak istedim tiksintimi… Bilsin
istedim, bilsin ve tiksinsin istedim iyiler.
Erdoğan’ın yanlış yaptığı yerler var, ama hiçbiri tiksintimi
üretenlerinki kadar büyük değil.
Arif Şahin, 30.10.2014, Sonsuz Ark,
Şaşkınların Tarihi 52