29 Kasım 2014 Cumartesi

SA1012/KY9-NK37: Bugün Kontrolüm Vardı; Değişen Bir Şey Yok!

"Yeşil reçeteli ağrı kesiciyi kullanmayacağım, çörek otu yağı ile masaj yapıp güneşte dinlendireceğim ellerimi ve yosun hapını kullanacağım."

Dün tam on iki saat bilgisayarda çalıştığım için  ellerim dehşet ağrıyor. Sabah uyandığımda elimdeki bütün kemikler sanki bir torbanın içine dökülüyor, sonra o dökülen kırıklar bir daha acıyla yerlerine yerleşiyorlar. İşte tam böyle hissediyorum.

Afak uyuyordu çıkacağım saatte; onu öpüp dua ederek evden çıktım.

On beş gün kortizon kullanıp bitirmiş, fakat değişen bir şey olmamıştı.

İlk önce FTR Bölümünde Doçent Bayram Bey'in yanına gittim. Fiziki muayeneden sonra Bayram Hocam ilaç kullandıktan sonra nelerin değiştiğini sordu. Yalnızca sağ elimin parmaklarındaki uyuşmanın geçer gibi olduğunu, ama ayaklarım ve ellerimdeki ağrının olduğu gibi kaldığını ve hatta artarak devam ettiğini söyledim.

Bayram Hocam "Sizin için yapabileceğim bir şey yok, tekrar söylüyorum vücudunuz size küsmüş ve tepki veriyor, ben Onkolog değilim, ama lütfen rahat olmaya bakın. Her hastalık için geçerli bu, ama kanser için daha önemli moral." dedi.

Sonra Kadri Hocamı aradı; yeşil reçete ile satılan bir ağrı kesici vermek istediğini, ama kendisinde o an yeşil reçete olmadığını söyledi. Telefonu kapattıktan sonra Kadri Hocamın beni beklediğini söyledi. Teşekkür edip ayrıldım.

Tekrar Onkoloji

Evet, yine Onkoloji'nin yolu gözüktü bana. Her zaman olduğu gibi "Rabbi yessir velatu assir Rabbi temmim bil hayr (Rabbim zorlaştırma kolaylaştır. Rabb'im Hayr ile karşılaştır.)" duasını okuya okuya girdim Onkoloji'ye. Bütün hastanelerde oraya özgü bir koku muhakkak vardır, ama Onkoloji'deki o koku beni mahvediyor.

Hep yanımda taşıdığım Rebul Lavanta kolonyamı çıkarıp bol bol burnuma çektik kokuyu almamak için, ama ne mümkün... kesif bir koku bu, hastalardan yayılan menfi enerjiyi olduğu gibi hissediyorum sanki... Doktorlar ve hemşireler nasıl katlanıyor bu kokuya diye geçirdim içimden. Allah c.c onlara yardım etsin.

Kadri Hocamın kapısı yine çok kalabalıktı. Bir hastasını yolcu ederken gördü beni; yine mütebessim yine mütevazı... ve diğerlerinden müsaade isteyip beni aldı başka bir odaya götürdü. Genç bir doktor vardı. Oturduk,"Sana yeşil reçeteli ağrı kesici yazacağım, ama böyle olmaz bu meseleyi çözmemiz lazım" dedi.

Ve en az beş dakika başını ellerinin arasına alıp sessizce düşündü. "Benim sınıf arkadaşım var Gazi Tıp'ta çok iyi bir doktordur Romatoloji'de oraya göndereyim ben seni" dedi sonunda.

"Hocam Gazi'ye gitmeyeceğim, Tamoksifen ve Arimideks'de  kullanmayacağım. Siz bana bu meselenin  kemik metastazı olmadığını, nörolojik bir problem olmadığını ve ayrıca gıda intöleransı ile ilgili de bir mesele olmadığını net bir şekilde söyleyebilir misiniz?" diye sordum.

Gülümsedi, "Tamam sana ilaç kullandıramayacağız anlaşıldı. Şimdi, veriler nörolojik ve gıda ile ilgili bir durum olmadığını söylüyor, ben de bunu net olarak söylüyorum. Ne diyelim, derdi veren Allah dermanının da verir diyelim." dedi.

Ben de Kadri Hocam'a, yengemin bana yosun hapları, Galina'nın da soya hapları hediye ettiğini söyledim. "Onları ve ayrıca Dr. Bilgin Sait'in önerdiği Solgar'ın Gaks'ını kullanabilir miyim ? diye sordum. "Elbette kullan ve bir işe yararsa bana da haber ver" dedi.

Solgar'ın Gaks'ını zaten iki aydır kullanıyorum. Bugün de yosun hapına başlayacağım inşallah. Bakalım ne olacak? Yosun hapının tam adı Green Gem Chlorella. www.yasamnet.com adresinden temin edilebiliyormuş. Ve bu hapa tedricen başlanıyormuş ilk gün bir tane, ikinci gün üç tane, üçüncü gün beş tane diye devam edip 15 taneye ulaşınca her gün 15 tane alınıyormuş.

Kadri Hocamdan çıkmadan Atila mesaj atmıştı "Can karıcık nedir son durum?" diye. Hemen aradım, vaziyeti anlattım ve kararımı söyledim. Yeşil reçeteli ağrı kesiciyi kullanmayacağım, çörek otu yağı ile masaj yapıp güneşte dinlendireceğim ellerimi ve yosun hapını kullanacağım.

"İşte bu kadar" dedi Atila "Dua edelim hayatımıza devam edelim."

Sonra eve dönmek üzere dolmuş durağına yürürken Atila yine sürpriz yaptı. İşini gücünü bırakıp gelmişti yine canım benim. Onu her gördüğümde sanki uzun süredir ilk defa görmüşçesine çocuk gibi seviniyorum.

Kaçınılmaz olarak perşembe günleri kurulan sosyete pazarına uğradık:) Atila zaten hep şaşırmıştır bu doktorlar niye hep sosyete pazarının kurulduğu gün olan perşembeye randevu veriyor diye:))

Ha bu arada Kadri Bey'den Temmuz için randevu alırken sekreter perşembeye denk gelen güne vermişti. Hemen değiştirmesini rica ettim gülerek randevuyu 24 Temmuz salıya aldı.

Çörek otu yağı ve yosun hapını kullanıp neticelerini yazacağım inşallah. Şimdi yeni başladığım projeye geri dönüp çalışmam lazım. İnşallah parmaklarım buna müsaade eder...

Bugünlük bu kadar:))


Neşe Kutlutaş, 29.11.2014, KonukYazar,  Sonsuz Ark,  (İlk Yayın Tarihi, 26.04.2012)



Seçkin Deniz Twitter Akışı