“Obama’nın
da bildiği gibi karmaşa aptalcadır.”
2002
yılında, o zamanlar Illinois Eyalet Senatörü olan Barack Obama, “Bütün
savaşlara karşı değilim.” demişti. “Karşı olduğum aptal bir savaş. Karşı
olduğum, döküntü bir savaş.”
Harekete
geçmek için ona verilen zamana bakarsak, çok az kişi, Obama’nın Işid’e karşı
silahlı mücadelesini aptal bir savaş olarak tarif ederdi. Ama bu müdahale ile
ilgili ne kadar çok şey öğrenirsek, Başkan’ın özdeyişindeki aptal kavramının o
kadar bozuk olduğunu görüyoruz. Amaçlar, parametreler ve savaştaki beklentiler
giderek belirsizleşiyor.
Ben
savaşın yeni başladığını, şu anda ABD ve koalisyon ortakları arasında rol
paylaşımı yapıldığını görüyorum. ABD liderliğindeki hava saldırılarının gerçek
bir etkiye sahip olduğunu da biliyorum. Bombalama kampanyası olmasaydı,
Türkiye- Suriye sınırındaki Kobani şimdiye kadar Işid’in eline geçmiş olurdu.
Ve Irak'ın Kürt bölgesinin kalbi için ciddi tehdit olabilirdi.
Ama Obama’nın stratejisinin, mevcut durumu Başkan’ın dediği gibi Işid’i “geriletip, yok etmek” olan nihai hedefe ulaştırıp ulaştırmayacağını sorgulamak gerekiyor. Ayrıca Başkan’ın savaş planının istenmeyen –ama ışıl ışıl bariz- sonuçlarının da hesaba katılıp katılmadığını da sorgulamak gerekiyor.
Olasılık
dahilinde, biz artık planının merkezi unsurlarından birine dair Obama’nın
şüpheciliği hakkında daha fazla bilgiye sahibiz: “Ilımlı” Suriyeli muhalifleri
silahlandırmak ve eğitmek. Bu ay, New York Times, başkanın ABD’nin geçmişte
yaptığı isyancıları silahlandırma girişimlerine dair bir CIA raporu istediğini
yazdı. Geri dönütler bu tür girişimlerin, çok nadir istisnalar dışında,
çatışmaların sonuçlanmasında çok az etkisi olduğunu ortaya çıkardı.
Türkiye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Işid’e karşı Suriye sınır kasabası
Kobani’nin savunmasına yardım etmek amacıyla Irak’tan 200 peşmerge savaşçısının
Türkiye üzerinden Kobaniye geçişi konusunda bir anlaşmaya varıldığını söyledi.
(Reuters)
Bu hafta
Post, bölgeyi Işid’den geri almak için Suriyeli isyancı güçlerin
eğitilmeyeceğini bildirdi. Bunun yerine, Post'tan Rajiv Chandrasekaran Işid’in
daha fazla ilerlemesini engellemek üzere bölgeyi korumak için ılımlı
muhaliflerin eğitilip silahlandırılacağını belirtti.
Askerî
açıdan bu mantıklı, ama sadece Obama’nın Irak ve Suriye’ye asla ABD askeri
göndermeyeceğine dair kesin bir söz verdiği için. Bölgede hava saldırılarını
koordine eden gözcüler olmadan ve savaşta deneyimsiz yerel birliklere liderlik
edecek Amerikan danışman ekipleri olmadan, isyancı güçlerin bölgeyi ele geçirme
girişimleri intihar saldırısı anlamına gelecektir.
Tüm
bunların hala teoride olduğunu hatırlamakta fayda var. Pentagon bir yıl içinde
mücadeleye 5000 Suriyeli muhalifi göndermeyi umut ediyor, ama önce Suudi
Arabistan’daki sekiz haftalık bir eğitimle güçlendirilip eğitilecekler ve son
olarak konuşlandırılacaklar. Süreç yeni başlıyor.
Ancak
tüm bu güçlerin başarabileceği şey sadece savunmaksa amaç ne? Daha da önemlisi,
potansiyel acemi askerler amaç olarak neyi görecek? Elbette içinde Işid’e
saldırı olmayan - ve hatta çoğu isyancının gerçek düşmanı olan diktatör Beşar
Esad’ın katil güçlerine karşı harekete
geçme niyeti olmayan bir plan için hayatlarını tehlikeye atmakta şüpheye
düşecekler.
Suriye
İnsan Hakları Gözlemevinden İngiltere merkezli bir grup gözlemci, bugüne kadar
ABD liderliğindeki hava saldırıları ile Suriye'de 553 kişi öldürüldüğüne karar
verdi. Bunların 464’ü Işid, 57’si Jabhat al-Nusra militanı, 32’si de sivildi.
Suriye’de
belki de en mutlu kişi Esad. Rejimin en yetenekli düşmanını vuran koalisyon
hava saldırılarıyla, Esad'ın generalleri dramatik bir şekilde Suriye'nin iki
büyük kenti olan Halep ve Şam çevresinde ılımlı isyancı güçlere karşı hava ve
kara saldırılarını artırdı.
(Eugene Robinson, burada IŞİD’i Esed rejmin
en büyük düşmanı olarak tanımlarken çok ciddi bir çarpıtma yapmaktadır; IŞİD ve
Esed, ÖSO’ya karşı çok ciddi işbirliği yaparak savaşı bugüne dek uzattılar,
Seçkin Deniz, Sonsuz Ark,02.11.2014)
ABD
isyancıları bölgeye gönderilmek üzere eğitene kadar, bölgede isyancıların
savunacağı isyancı bir bölge kalıp kalmayacağı da merak konusu.
Irak’taki
durum da hemen hemen aynı umutsuzlukta. Işid, ABD hava saldırılarına rağmen ve
bir kez daha kuzeydeki Yezidi azınlığı kuşatarak Anbar şehrine doğru ilerlemeyi
sürdürüyor. Irak hükümetinin mücahitleri defetmek için gerekli olan askeri
cesareti ve siyasi uzlaşmayı oluşturması imkansız değil. Ama pek mümkün de
değil.
Bu Irak
ve Suriye’ye ABD’nin daha etkin katılımı için bir çağrı değil. Ama geriletip-
yok etme asıl hedefse, daha derin bir katılım yapmaktan kaçınılmasını
anlayamıyorum. Tüm bu yazılanlar bir karmaşa. Ve Obama’nın da bildiği gibi
karmaşa aptalcadır.
Eugene Robinson-The Washington
Post -23 Ekim 2014
Derya Beyaz, 02.11.2014, Sonsuz
Ark, Çırak-Çevirmen Yazar, Çeviri
Metnin Orijinali:
http://www.washingtonpost.com/