...eğitim öğrenmeyle mümkün olduğuna göre, insan doğduğu andan itibaren öğrenir ve dolayısıyla eğitilmeye başlanır...
...bunda hemfikir olunamayacak bir 'yan' yok...
...fakat; 'yan', insan söz konusu olduğunda inanılmaz ölçüde çeşitleniyor...
...muğlaklaşıyor ve boyutları belirlenemeyen bir niteliğe bürünüyor...
...ve biz 'yan' a, 'yanlar', demeye başlıyoruz...
...'yanlar' hususunda hemfikir olamamak da, bu belirsizlikten kaynaklanıyor...
...insan nasıl eğitilmeli?...
...'yanlar', bu soruya cevap vermeyi zorlaştırıyor...
...yeni ve çağdaş eğitim modellerinin kasıp kavurduğu bir yeryüzünde, milyonlarca yıllık eğitim deneyimleri elbette kayda değer olamayacak; tutulan insanlık kayıtları da yersiz ve geri 'yan'lı olacak...
...kim, ne yapacak beş bin yıl önceki insan eğitim modellerini?...
...çağdaş eğitim modellerinin temelinde, daha yakın bin yıllık modeller varsa bile, bunu kim umursar?...
...sonuçta anne-babayla başlayan bir süreci, çağdaş normlar veya insanlık deneyimleri ne kadar ırgalayacak ki?...
...her şeyin en iyisini, hiçbir şey bilmeyen ebeveynler biliyorsa, hangi kıstasın önemi var?...
...çağdaş eğitim modellerinin tümü, sosyal ve bireysel anlamda özür katsayıları yüksek kategorizesyenler tarafından üretildi...
...insanlar arasındaki kartezyen ilişkileri bile modellemeye kalkan, insanı doğmasından önceki vakitten, öleceği vakte kadar sınıflayan ve eğitim sürecinin tüm 'yanları'nı kontrol edebileceğini düşünen bir insan, ne kadar özürsüz olabilir ki?...
...mevcut modern yerküre felsefesi, sosyolojisi, psikolojisi ve uygulamaları, varsıl ülke insanlarını çağdaş/yüksek normlarla yetiştirmeyi sağladı güya...
...ancak, özürlü olanların koydukları kıstaslar, özürlü bireylerin var oluşunu hızlandırdı...
...asosyal, bencil, benmerkezil var oluşun temellerini atan bir zihniyetin, sosyal, paylaşımcı ve diğergam ürünler vermesi imkansızdı; aksi beklenemezdi de...
...özür katsayıları yüksek planlayıcıların şaşırdıkları şey, hedefledikleriyle ürünlerin aykırı oluşuydu; ama asıl şaşırtıcı olan, onların bu sonucu şaşkınlıkla karşılamalarıdır...
...yüce yaratıcı'nın emirlerini deforme ederek içeren eski ve yeni ahitlerin dinleri, özür katsayısı yüksek üreticilerin düşüncelerinin dışında tuttukları değerlerdi...
...belki bu hususta haklı olabilirlerdi...
...fakat kesin ve değişmemek üzere gönderilen en son din, insan için 'gerçek' değerli kıstaslar içeriyordu...
...üreticiler, tam olarak bindörtyüz yıl bu değerleri yok saydılar...
...saplantılı modellerin etrafında itişip durdular...
...insanın doğumunu planlayabileceklerini sandıkları gibi, eğitimini de planlayabileceklerini sandılar...
...oysa bilimin gözü, atgözlüğünü kabul edemez...
...yerkürede mevcut olan her bilgi, insanın eğitimi için kullanılabilir hâle getirilmelidir...
...sanki İslâm yerkürede değildi...
...sanki yoktu...
...insan nasıl eğitilmeli sorusu, insana öğretilenlerin gücününün araştırılmasından sonra sorulması gereken bir soru...
...öğretilen bilgi güçlü, kesin ve sağlam değilse, insan zihninin ürünüyse, onu öğrenerek eğitilen bir insanın ideal formlara uygun olması düşünülemez; düşünülmemelidir...
seçkin deniz
pürüzsüz patikalar
Seçkin Deniz Yazıları