"'Uçuşa
Yasak Bölge- Air-Exclusion
Zone' olarak adlandırılacak bu bölge; Suriye içinde, Türkiye sınırı boyunca bir
tampon bölge oluşturacak ve Türk birliklerinin bulunduğu bölgenin korumasını
ABD hava güçleri sağlayacak."
Sonsuz Ark'ın Notu:
Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, 1 Aralık 2014'te, Türkiye ile uçuşa yasak bölge konusunu görüşmeye devam ettiklerini, ama şu aşamada bunun Suriye'deki sorunun çözülmesi ihtiyacına uygun olduğunu düşünmediklerini söyledi: “Spesifik olarak uçuşa yasak bölge konusuna da gelince, birçok kereler açıkça belirttiğimiz gibi, Türklerle bu konuyu konuşmaya açık olmamıza rağmen -bu tür konularda onların fikirlerine kesinlikle değer veriyoruz- şu noktada spesifik uçuşa yasak bölge önerisinin, Suriye’deki durumun çözülmesi çabaları kapsamında tanımladığımız çıkarlara en iyi hizmet eden şey olduğunu düşünmüyoruz. Dolayısıyla, bu görüşmeler devam ediyor ve Türkiye’deki müttefiklerimizden gelen önerilere de açık olmaya devam edeceğiz ama şu aşamada uçuşa yasak bölgenin ihtiyaca uygun olduğuna inanmıyoruz.” Beyaz Saray'ın aşağıdaki analizdeki tartışmaları doğrulayıcı bu tepkisini kamuoyunu hazırlamaya yönelik bir açıklama olarak değerlendiriyoruz. Seçkin Deniz, 02.12.2014
***
Suriye'de
iç savaşın başladığı 2011 yılından itibaren kongreden gelen ülkede bir uçuşa
yasak bölge oluşturulmasına yönelik çağrılara Obama karşı durdu. Şimdi
Obama'nın üst düzey temsilcilerinden birinin bu tür bir planı Suriye'nin
komşusu Türkiye ile müzakere ettiğini öğreniyoruz.
Konu
hakkında bilgilendirilen üç üst düzey Amerikan yetkilisine göre; yeni öneri ile,
"Hava İhraç Bölgesi- Air-Exclusion Zone (ya da Uçuşa Yasak Bölge) olarak adlandırılacak bu bölge; Suriye içinde,
Türkiye sınırı boyunca bir tampon bölge oluşturacak ve Türk birliklerinin
bulunduğu bölgenin korumasını ABD hava güçleri sağlayacak.
Hedef,
Suriyeli muhaliflerin ve sivillerin, IŞİD ve Esed rejimine karşı korunması ve
insani yardımların bu bölgeden Suriye'ye akışının artırılması olacak. Bu fikir
2012'de Fransız hükümeti tarafından dile getirilmiş ve zamanın başkan
yardımcısı Hillary Clinton'un bunu desteklediği bildirilmişti.
Emekli
deniz generali, Obama yönetiminin IŞİD'e karşı uluslararası koalisyonun baş
koordinatörü olan John Allen, bu üç üst düzey yetkiliye göre bu ayın başında
Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında yüksek rütbeli Türk yetkililer
ile Hava İhraç Bölgesi üzerinde müzakerede bulundu.
Eğer
Obama Allen tarafından müzakere edilen planı onaylarsa, bu daha önceki
politikalarından bir geri dönüş anlamına gelecek. Beyaz Saray, 2012 senesinden
beri Amerikan hava kuvvetleri üzerinde bir baskı oluşturacağı ve uçuşları ölüm
tehlikesi ile karşı karşıya getireceği gerekçesiyle bu tür bir bölgenin
oluşturulmasına kongredeki her iki partiden gelen çağrılara rağmen karşı
durmuştu.
Fakat
Beyaz Saray, bir yandan rejim ile çatışma halinde bulunan IŞİD ve el-Kaide'ye
karşı savaş yürütürken bu tür bir uçuşa yasak bölgenin kendisini Suriye ile savaşa
sürükleyebileceği endişesi ile ihtiyatlı davranmaktadır.
Obama
yönetiminde Orta Doğu üzerinde çalışmış eski bir Pentagon yetkilisi şöyle
diyor: ”Münhasır bir bölge söz konusuyken rejimle çatışmamayı düşünemezsiniz.
Hem kekim bende kalsın hem de onu yiyeyim diyemezsiniz.”
Şu ana
kadar Ulusal Güvenlik Konseyi seviyesinde bu ihraç bölgesi konusu resmi olarak
değerlendirilmemiş ve üst düzey yetkililer tarafından, Obama'nın bu konuda
herhangi bir karara varmadığı ikazında bulunulmuştur.
Konu
hakkında bilgi veren bir Amerikan yetkilisine göre: “Türkiye'de
gerçekleştirilen görüşmeler ileriye dönük önemli bir adımdır. Her iki taraf da
uçuşa yasak bölge önerisini ciddiye almaktadır. Fakat eninde sonunda Obama bu
öneriyi imzalamak zorunda kalacak ve bu politik anlamda önemli bir değişim
olacaktır.”
Allen
tarafından bilgilendirilen ve konu hakkında gazetecilerle konuşan bir
Cumhuriyetçi vekil, Allen'ın IŞİD'e karşı verilen mücadeleyi ilerletebilmek
adına sahip olduğu düşüncelere karşı, yönetimin politik liderliğinden
kaynaklanan muhalefetle karşı karşıya kaldığını ifade etti.
Vekilin
ifadeleri şöyle: “General Allen iyi bir iş çıkarıyor. Kamuoyunda desteklenen
görüşlerden daha farklı düşünceleri paylaştığını biliyorum ve benim düşünceme
göre, tabi bu kendisine kalmış, zaman
içinde kesinlikle mantıklı bir strateji geliştirecektir.”
Üst
düzey yetkililere göre Allen bu öneriyi tartışırken bunu Türkiye'nin IŞİD'e
karşı mücadeleyi artırması, Amerikan hava saldırılarını destekleyecek şekilde
Suriye içinde Türk birliklerinin kullanılması ve IŞİD'le mücadele eden savaş
uçaklarının İncirlik Hava Üssünden havalanmasına izin verilmesini de içeren bir
paketin parçası olarak gündeme getirmiştir.
Bu öneri
Türkler tarafından daha önce yapılan önerilerin kısaltılmış bir versiyonudur. Şöyle
ki; öneri, Esed rejiminin hava savunma sistemlerine karşı gerçekleştirilen
önleyici hava saldırılarını kapsamayacaktır. Bölgenin çevresel uzunluğu önceden
ilan edilecek ve Suriye güçlerine ancak bölgeyi ihlal durumunda müdahale
edilecektir.
Konu hakkında
bilgi sahibi olan eski bir Pentagon yetkilisine göre: “Pentagon, rejimin hava
savunma sisteminin peşinden gitmesi sonucunda oluşabilecek olası zayiatlar
konusunda her zaman için endişe duymuştur. Fakat şu anki inanışa göre rejimin
birleşik hava savunma sistemleri zarar görmüştür ve Amerikan unsurlarına karşı
bir tehdit oluşturmamaktadır.”
Başkan
Yardımcısı Joe Biden da bu ay içerisinde IŞİD’e karşı mücadelede artırılmış
işbirliği için Türkiye’yi ziyaret etti fakat üst düzey yetkililere göre Biden, kişisel
görüşmelerinde 'Uçuşa Yasak Bölge- Air-Exclusion
Zone' önerisi hakkında konuşmadı.
Adı
açıklanmayan kıdemli bir hükümet yetkilisi Biden’ın ziyareti hakkında
gazetecilere yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Orada oturup tamamlanmış bir
anlaşmanın altına imza atmadılar, ama düşünceme göre bulunduğumuz yerden nereye
gitmemiz gerektiği konusunda çok daha açık bir duruma geldik. Çözülmemiş halde
bazı ilave sorunlarımız vardı, gelecek günlerde her iki taraf bu sorunlar
üzerine eğilmek zorunda.”
Açıklığa
kavuşturulması gereken sorunlardan biri de bölgenin ne büyüklükte olacağı
konusudur.
Bazı
yetkililer ABD ve Türkiye’nin minimum boyutlarda bir bölge üzerinde anlaşması
durumunda elde edilecek kazancın riskleri karşılamayacağını düşünmektedir. Eski
Pentagon yetkilisi bu konuda şöyle diyor: “Şeytan ayrıntıda gizlidir, bir şeyi
enine boyuna düşünmek zorundasınız. Eğer bu münhasır bölge aşırı derecede
sınırlı tutulursa hiçbir işe yaramayacaktır.”
Obama
yönetiminin Suriye politikası bağlamında münhasır bölge planının nereye
konacağı meselesi biraz problemli bir konudur. Esed ile gerilimin herhangi bir
şekilde arttığı algısının oluşması, Beyaz Saraydakilerin çoğu tarafından
savaşın tansiyonunu düşürmek için Suriye rejimi ve yerel muhalif gruplar
arasındaki savaşın belirli bölgelerde “dondurulması” için gösterilen çabayı
olumsuz etkileyecektir. Yerel anlamda gerçekleşecek bu “donmaların” tansiyonu
düşürerek insani yardım akışını arttıracağı ve belki de politik süreci yeniden
başlatacağı düşünülmektedir.
Bu
strateji, bahsedilen donma eylemleri için çağrıda bulunmuş olan Birleşmiş
Milletler Suriye özel temsilcisi Staffan di Mistura tarafından da
desteklenmektedir.
Kıdemli
bir dışişleri bakanlığı yetkilisi bize bu konuda yaptığı açıklamada şöyle
diyor: “Kendisi tarafından masaya konan düşünceleri can kulağı ile dinliyoruz.
Bunları Şam’da dile getirdi, Ruslar ile de bu konu hakkında konuştu, durumun
nereye varacağını göreceğiz. Bu şekilde Suriye’de anlamlı bir gelişme
gerçekleştirilebilir mi diye hala di Mistura ile konu üzerinde çalışıyoruz.”
Savaşın
tansiyonunun düşürülmesi noktasında Capitol Hill’de (Kongre) ve Obama’nın
ulusal güvenlik birimi arasında ciddi bir ihtilaf bulunuyor.
Ulusal
Güvenlik Konseyi’nin planı desteklediği, bazı ABD dışişleri bakanlığı ve
Amerika Birleşmiş Milletler yetkililerinin ise bu tür bir politikanın, Esed’in
ve Kuzey Suriye’ye doğru genişlemekten ve Halep’i ele geçirme çabalarından
vazgeçmesinin beklenmediği IŞİD’in yararına olacağı gerekçesiyle planın
gerçekçi ve işe yarar olmadığını düşündüğü bildiriliyor.
Senato Silahlı
Kuvvetler Komitesi’nin yeni başkanı Senator John McCain, Halifax Uluslararası
Güvenlik Konferansı’nda bize vermiş olduğu mülakatta şöyle diyor:” Ne Esed’in
ne de şimdiye kadar başarılı olduğunda şüphe bulunmayan IŞİD’in kendi
taraflarında sahip oldukları momentumla bir ateşkese yanaşmalarının pek mümkün
olmadığını düşünüyorum.”
McCain,
Savaşın tansiyonun düşürülmesi için gösterilen çabanın ancak ABD ve
müttefiklerinin, iki cephede de savaşı kaybeden Özgür Suriye Ordusu’na silah
akışını artırarak Esed ve IŞİD üzerinde baskı kurmasıyla başarılı olabileceğini
belirtiyor.
McCain
ayrıca Suriye içerisinde bir tampon bölgeyi desteklerken tansiyonun düşürülmesi
fikrine karşı çıkıyor: “İnsanlar ülkelerinin özgürlüğü için savaşırken onlardan
bunu dondurmasını istemek çılgınlıktır.”
İçlerinde
Savunma Bakanı Chuck Hagel’in de bulunduğu üst düzey yetkililer tarafından
yönetimin Suriye politikası olarak görülen fakat ılımlı muhaliflerin ilkönce
Özgür Suriye Ordusu’na ve sivillere yönelik katliamlarına devam eden Esed
rejimine karşı değil de IŞİD’e karşı savaşmaya ikna edilebileceğini farz ettiği
için eksik olan politikalar, Demokratik vekilleri bile usandırmıştır.
İstihbarat
Komitesi üyesi demokrat Adam Schiff, ılımlı muhaliflere Esed ile değil IŞİD’le
savaşın demenin bir anlamı olmadığını belirterek ABD’nin ılımlı Suriye
muhaliflerini eğitme ve silahlandırma planının başarıya ulaşması için uçuşa
yasak bölgenin gerekli olabileceğini ifade etti.
“Sonuç
olarak bu mezhepçi muhalifler arasında rejime karşı değil de IŞİD’e karşı
gerçekleşen işbölümünün sürdürülebilir bir politika olup olmadığından emin
değilim. Eğer biz ılımlı bir muhalif gücü silahlandıracaksak onları aynı
zamanda korumamız gerekir. Yani eğer rejim onların arkasından giderse bizim de
onları korumak için gerekli adımları atmamız gerekecektir.”
Şüphesiz
Türkiye ile gerçekleştirilecek bir 'Uçuşa Yasak Bölge- Air-Exclusion Zone' anlaşması bu
türden bir stratejinin ilerlemesi için önemli katkıda bulunacaktır.
Josh Rogin & Eli Lake/30
Kasım 2014
Tamer Güner, 02.12.2014, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri
Metnin
orijinali: