7 Aralık 2014 Pazar

SA1029/AŞ54: Saldıranı Böyleyse Muhakkak İktidar Haklıdır

"Direnmek ancak onurlu olanların işidir, riyâkârların, yalancıların, gaspçıların, uşakların değil"

Foto: Reuters

Ahlâk başka bir şey... bazılarının ağzından çıktığında onu 'iğrenç' sananlar olabilir; ama bu 'Ahlâk'ın  suçu değil. Ne Ahlâk istemiştir onların ağzından duyulmayı ne de 'iğrenç' 'Ahlâk'a sıfat olabilir. Zaten tarih, bu tür kateşist bükülmeler sıklıkla yaşandığı için, aşağılık öykülerle doludur. ABD'nin demokrasi, insan hakları, özgürlük, saygı söylemleri nasıl  İslam düşmanlığı, milyonlarca ölüm, kan ve şiddet demekse, Türkiye'de de aynı şeyleri dillerinde bayraklaştıranların ruhunda bu her türlü müslüman düşmanlığı, haksız kazanç, sömürü, kin, nefret ve şiddet demek.

Ahlâk sorunu insanlığın en büyük sorunu. Türkiye de bu sorunla mâlul, hem de uzunca bir süredir bu böyle. Ahlâk'ı kim vazeder? Din, yani Tanrı; bize göre Allah. Her şeyi gören, duyan, bilen ve yargılayacak olan Allah, ahlâkın sınırlarını çizer ve buna bağlı olarak kendi kanunlarını koyar.

Ne yaparsak yapalım Allah'ın kanunlarını aşamayız; ama aramızdan bazıları kendilerini Allah'ın yerine koyarak kateşist bükülmelerle ahlâk diyerek kendi kanunlarına itaate zorlarlar. 
Yalan, riyâkârlık, her türlü haksız kazanç, makam, mevki, mülk edinme, kadınla erkek ve karı-koca arasındaki ilişkiler, ebeveynle çocuk, ahde vefa onların yeni tevilleri ile yeniden düzenlenir ve her şey bu tevillere uygun olarak yapılsın istenir. Arada kalan namaz, oruç gibi ibadetler işin sosudur, reklamıdır; bunlar emre itaat edeni kendisini hakikat yolunda sansın diye vardırlar.

Aramızdaki bu bazılarına kimisi papa, kimisi piskopos, kimisi hoca, kimisi şeyh kimisi de efendilikten kompleksli hocaefendi diyor. Bu türlerin o yetkin dokunulmazlıkları, mesele ne kadar vahim olursa olsun pek rahatsız edilmiyor. Yetkili yetkisiz, seçilmiş, atanmış insanlar bunların da birer fâni olduklarını bilmelerine rağmen, işlerine geldiği için ses çıkarmıyorlar ve onların toplum üzerinde etkili kateşist bükülmelerini de demokrasi ve insan haklarını akıllarına getirmeden sessizce onaylayarak günlerini gün ediyorlar. 

Ve tabi Allah'ın kanunları aşılamaz olduğu için gün geliyor tüm yalanlar pat diye açığa çıkıyor.

Ortalıkta serseri mayın gibi dolaşan küfürbazlar, paranoyaklar var; hani öyle ya da böyle etkisiz, güçsüz birileri olsalar sokak kedileri dışında onları kimse pek umursamayacak.; fakat aralarından bazıları yüksek yerlerde, özellikle hukuk kurumlarında tanıdıkları/adamları olduğundan bahisle her türlü hakareti kendilerine hak sayıyorlar. 

Suç dosyaları kabaran yargıçları ve savcıları koruyan HSYK da değişti, ama nedense bu bazılarının tehditleri değişmiyor... Darbe tehdidinden tutun da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'Ölümü hak ettin!' gibi sıradan tehditleri peynir-ekmek yer gibi kolaylıkla savuran adamlar cirit atıyorlar ortalıkta. Ve artık iğrenç olan o an sahneye çıkıyor; bunlar ahlâktan, haktan hukuktan bahsediyorlar... neredeyse her gün her birinin yaptığı hak gaspları ortaya çıkıyor, ama bir dakika bile durup kendilerini gözden geçirmiyorlar, aralıksız bir hâzla önlerine gelene saldırıyorlar.

Twitter bu türlerin gösteri ve saldırı mekânı. Herhangi bir insan herhangi bir konuda iktidara yönelik olumlu bir cümle sarf ettiğinde birden bire ortaya çıkıp o insana saldırıyorlar, hakaret ediyorlar onu da hırsızlıkla suçluyorlar. İktidar suçlu bile olsa bunların ahlak dışı tavırları yüzünden kimse iktidarı sorgulama gereği duymuyor. Saldıranı böyleyse muhakkak iktidar haklıdır, diyorlar.

Bunlar ezeli düşmanlarıyla kol kola geziyorlar, hem yurtta hem yurt dışında Türkiye'de sömürü düzeninin sürmesini isteyenlerle birlikte çalışıyorlar ve her gün yeni çarpıtmalarla çirkin tezgahlarla haktan, hukuktan yana görünmeye çalışıyorlar. İnsanları şantajla, tehditle sindirmelerine karşılık halkın %52 oyla seçtiği Cumhurbaşkanı Erdoğan'a diktatör diyorlar.

Kateşist bükülmeler bunlar ve aynı zamanda çürüyen bir şaşkınlığın içinden büyüyen yeni çocuklar görüyoruz. Bu çocuklarda liderlerinin dedikleri her şeyi doğru zanneden tanrısal bir güdülenme var. Bunlar hristiyan değil, müslüman versiyon. Kur'an'ı esas alan düşünce üzerinde çalışanlara sapkın diyen geleneksel hâzcı karakterler bunlar. Hristiyan versiyonu bu aralar erkekle erkeği evlendirme telaşında... Hoşgörü ile bakıyorlar artık ahlâk dışı cinsel ilişkilere. Bu da yeni bir din tipi, insanların ürettiği din; ama reklamlarda Allah'ı ya da Tanrı'yı kullanıyorlar.

Hayran oldukları bütün sömürgeci ülkeler masumların kanları emilerek yapılan saraylarıyla ünlüyken, Ankara'da halkın büyük desteği yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı onları rahatsız ediyor. Saray, komleksleriyle dışarıda her yerde göbeklerinde el bağlayan monşerleri de rahatsız ediyor, güvenlik ve güç merkezi olarak her türlü saldırıyı planlayanları da. Nihayetinde orayı yaptıran da orada oturan da geçici; bu saray bu millete ait. 

Bu yapıyı eleştirmeden önce hayran oldukları ülkelerdeki (Saraylar bir yana) sıradan istihbarat merkezlerindeki tasarım ve maliyet profillerine (mesela Alman BND, İngiltere Devlet İletişim Birimi GCHQAmerikan NSA) baksalar ve önce onları eleştirseler hak vereceğim biraz itirazlarına ama; hayır... onlara uşaklık ederken biliyorlar ki itiraz etme ve sorgulama hakları yok, kafaları uçar... Tabi burada böyle bir risk yok... Risk yoksa o halde her tülü ahlâk dışı söylem ve bunu ahlâk diye öne sürmek serbest... işte iğrenç'in yükseldiği an.

Şahıslara aldırdığım yok bu babda... Ahlâk'ın düşürüldüğü durum beni çok üzüyor... Çocuklarımız  risk altında... yalancılık, riyâkarlık, batı uşaklığı, münafıklık, hak gasbı normal görülecek diye endişeleniyorum... Henüz çoğumuz bu iğrenç olana bulaşmadık, ama gelecekte ne kadar dirençli olur çocuklarımız doğrusu bilemiyorum. Bu yüzden  aslında biz direnmeliyiz, bu direnmeyi dillerine dolayan riyâkarların yerine.

Direnmek ancak onurlu olanların işidir, riyâkarların, yalancıların, gaspçıların, uşakların değil.

Allah'ın kanunları işliyor ve insan o kanunları aşamıyor; her şey gün gün ortaya çıkıyor...

Tarih kaydediyor; biz de kaydediyoruz.




Arif Şahin, 07.12.2014, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 54




Seçkin Deniz Twitter Akışı