“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.”
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Öldürme, Yaralama, Sûikastler, Özel Mülklere Verilen Zararlar…
“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”
Askerler görev başında başlarından geçenleri anlatıyor:
Böylece
ordunun X olarak isimlendirdiği Haji’nin Kub el Jana’daki evine girdik. Burada
onun kızı, kocası ve çocukları kalıyordu. Onları bodrum kata indirdik ve Yahudi
yerleşim birimi Avraham Avinu’ya bakan evin denetimini ele geçirdik.
Düşüncemiz
el-Halil’de bulunan yerleşimcileri korumaktı. İlk başta kendinizi huzursuz
hissediyorsunuz fakat zamanla bu duruma alışarak evin Araplara ait olduğunu
unutup kendi evinizmiş gibi hissediyorsunuz.
Huzursuz derken ne
kastediyorsunuz? Sizi bu noktada huzursuz eden şey nedir?
Bana bu
konuda gevezelik ettiremezsin dostum.
***
Nöbet
noktasında 8 saat, bu zor, gerçekten zor ve eğlenceli bir yanı olmayan bir
durum. Ben ve diğer üç arkadaşım nöbet noktasındaydık. Günlerden Cumartesi’ydi
ve bölük komutanı oralarda değildi, bu yüzden kendimizi daha az rahatsız ve
özgür hissediyorduk, teftişe gelmeyeceklerini biliyorduk.
O
Cumartesi, komutan yardımcısı yanımızdaydı ve biz gerçekten çok sıkılmıştık.
Kendi aramızda konuşmaya, savaş hikâyeleri anlatmaya, kimlerin ses bombası atıp
kimlerin atmadığını, kimlerin göz yaşartıcı bomba kullanıp kullanmadığını ve
silahla ateş edip etmediğini kendi aramızda tartışmaya başladık.
Arkadaşlardan
birinin hiç ses bombası atmadığı ortaya çıktı. Bunun üzerine ses bombası
kullanılabilecek bir olay çıkartmaya karar verdik. Bir şişe fırlatacak bunun
kırılıp parçalanması üzerine bize şişe fırlatıldığını bildirip, ses bombası
kullanmak için izin isteyecektik. Komutan geldi ve etrafa bakındıktan sonra ses
bombası kullanmaya gerek olmadığını söyledi. Çocukların bulunduğunu rapor
ettiğimiz bölgeyi kontrol ettiler ve tabi ki oralarda çocuk falan bulamadılar.
Komutan
çekip gitmişti biz de bu duruma çok gıcık olmuştuk çünkü bir ses bombası
atamamıştık ve hala canımız sıkılıyordu. Komutanın gelip gitmesi görev
süresinden beş dakikanın daha geçmesine yaramıştı. Daha dört buçuk saatimiz
vardı, görev süresinin ancak yarısı bitmişti.
Bu ses
bombasını atacaktık çünkü gerçekten canımız çok sıkılmıştı ve bir şeyler yapmak
istiyorduk. Böylece işe koyulduk ancak bu sefer bombayı atmak için izin
istemedik… bombayı doğrudan attık. Bombayı atan arkadaşı suçlamak için
söylemiyorum, hepimiz oradaydık, bombayı ona vererek bir ses bombasının nasıl
atılacağını ona gösteren kişi bendim. Bunun ardından arkadaş ses bombasını uzakta
bulunan bir grup çocuğa doğru fırlattı, bunun üzerine korkan çocuklar
kaçtılar.
***
İki teröristin Casaba’da oturdukları evi havaya uçurmak için o gece Casaba içine girerek evleri dolaştık ve aileleri evlerden dışarıya çıkartarak onları oradan uzaklaştırdık. Operasyonun belli bir aşamasında bazı insanların geriye dönerek bir binada toplanmasına karar verildi.
İki teröristin Casaba’da oturdukları evi havaya uçurmak için o gece Casaba içine girerek evleri dolaştık ve aileleri evlerden dışarıya çıkartarak onları oradan uzaklaştırdık. Operasyonun belli bir aşamasında bazı insanların geriye dönerek bir binada toplanmasına karar verildi.
Binaya
dört kişi girdi, dışarıda hala üç yaşlarında bir çocuk ile yedi-sekiz belki de
on yaşlarındaki abisi bulunuyordu. Ortam gergindi, askerler çocukların eve
girmeleri için bağırıyordu, operasyona başlamak üzereydik.
Kıdemli
bir subay geldi ve benim yanımda durdu ve iki çocuğa evlerine girmeleri için
bağırmaya başladı. Küçük çocuğun annesi dışarı çıkarak ona eve gir diye bağırdı
ve çocuk kendine gelerek içeri girdi fakat abisi durduğu noktada sanki
donmuştu, ne olup bittiğini anlamamıştı.
Biraz
sonra subay, “Çocuk eve git, evin içine gir!” diye bağırmaya başladı. Çocuk
yanıt vermedi, bulunduğu noktada donmuş bir halde durmaya devam etti. Bunun
üzerine subay silahını kaldırdı, acımasız bir biçimde silahın lazerini çocuğun
yüzünde, vücudunda gezdirerek “içeri gir, içeri gir” diye bağırmaya başladı.
Komşulardan
birkaç kişi gelerek çocuğu sarstılar ve evin girişine doğru onu iteklemeye başladılar.
Çocuk bu sırada benim ve o subayın arasından geçiyordu ve subay… Bam!
Arkasından ona bir tokat attı, bu kıdemli bir subaydan gelen okkalı bir
vuruştu. Çocuk yerde sürüklenerek kapıya doğru gitti ve annesi onu içeriye
çekti. Subay daha sonra bir sigara yaktı ve biz patlamayı duyduk.
***
Şahsen
içinde bulunmuş olduğum süreç benim kendi kendimle yüzleşmeme sebep oldu. Ne
yapacağımı bilemediğim durumlarla karşı karşıya kaldım. Kendi kendime sürekli
olarak sahip olmuş olduğum değerlere ne kadar direnebileceğimi, ne kadar
aşağıya gidebileceğimi kontrol ediyordum.
Çünkü bu durum rutin haline geldiği
zaman, olayları kontrol edemeyecek bir noktaya ulaşıyorsunuz ve bunlar sizin
günlük rutininiz haline geliyor. Sadece emirleri alarak bir saniye bile
değerlendirmeden onları yerine getiriyorsunuz.
Örneğin
nöbet noktasındayken kendi kendinize şöyle diyorsunuz: “Kahretsin! Bugün
öldürülmek umurumda bile değil.. Bugün öldürülmek umurumda bile değil, burada
bulunmak benim görevim ve görevim neyse onu yapacağım.”
Yani şuurunuzu
ortadan kaldırıyor.
Evet,
tamamen, bir robot haline geliyorsunuz, nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum. Rutin
haline gelme veya tükenmişlik, belirli bir aşamadan sonra sabredecek gücünüz
kalmıyor.
Birisi
gelip bir adama laf söylüyor, bundan hoşlanmayan adam kendisi ve hatta benim için
de meşru bir anlamda “Benden ne istiyorsun?” diyor. Bu adam orada yaşıyor. Bu
cadde onların geçmelerine izin verilen bir cadde ve bir asker gelerek onu
durduruyor üzerini kontrol ederek arıyor ve onu çocuklarının, ailesinin önünde
küçük düşürüyor.
Ama belirli
bir noktadan sonra artık umursamıyorsunuz, yaşlı bir adam artık yaşlı bir adam
olmaktan çıkıyor. Herkesin üzerini arıyorsunuz…
Tamer Güner, 19.12.2014, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri
Metnin orijinali: