22 Aralık 2014 Pazartesi

SA1054/KY20-MEK5: Kör Said Üzerine Kısa Bir Masal

"Utan der Kör Said, altında yaşadığın gökyüzünden utan, bastığın topraktan, seni taşıyan bacaklarından, seni hiç bir yere ulaştırmayan ayaklarından, sana bir ufuk bile getiremeyen gözlerinden utan!"

Kör Said'in Evi

Günaydın dedi kör adama.
Günaydın dedi adam da
"Günaydın,
Sesin ne kadar güzel"
Ali Timurlenk

Yaşamaktan utanmak gibi bir düzey koyuyor  önümüze Kör Said. Utan diyor, gökten utan, yerden ve etrafa inanılmaz bir ışıltı saçan yağmurun gelininden.

Ellerinin dokunduğu ve içine ipil ipil akan bir ılık çeşme olan çocuğunun gözlerinden utan.
Her akşam bir uzun tirad eyleyip, Tanrı'ya şükrünü hakkı ile eda edememenin derdini inleyen Kör Said için sabah ya da akşam, dün ya da yarın, uzak veya çok uzak arasında bir fark yok. Doğduğu günden beri yoğun, anlamsız ve sonsuz bir beyazlığın içinde var olmak dışında bir dünya tanımadı. Çok az temas ettiği insan ile nerdeyse tek bağı, çoğun manasız ve ama Kör Said’in eline alarak, yüreğinde evirip çevirip, bin bir türlü renk ekleyerek, ekşiler ve turşularda salamura edilmiş kesif acılar döküp, üzerine ballar şerbetler ekerek unutulmaz bir çocuk şarkısına çevirdiği sesler.

Her anlamda ses, hayvanlardan çıkan benliğe ve şuura dair özlem sesi, at’ın şehvetten kudurmuş sesi, köpeğin ve farenin aynı pis yaltaklanma hırıltısı, kuşlardan çıkan çoğun manasız, çocukça öykünmelere dair viyaklamalar, cıvıltılar, ve tabi insan sesi, sinesinde bir ruh taşıyan, çoğunlukla  taşımakta olduğunun farkında bile olmayan, bazen acılı bir keder denizi kadar boğucu, anneler, kızlar, yaşlı ve yalnız bırakılmış babalara ait sesler ve daha niceleri.

İşte Kör Said bütün bu büyük hazinelerin içinde her gün oturduğu yerden gezinir, toplar, harmanlar, öğütür, bir birine katarak yeniden harmanlar ve ortaya kör olmayan herkesin asla göremeyeceği ışıltılı bir dünya koyarak hepimize biteviye derin utançlar bahşeder.

Utan der Kör Said, altında yaşadığın gökyüzünden utan, bastığın topraktan, seni taşıyan bacaklarından, seni hiç bir yere ulaştırmayan ayaklarından, sana bir ufuk bile getiremeyen gözlerinden utan!

Utan çünkü bir kil göçüğünün savurup balçıkta boğduğu Seyrê’nin artık bir ses bile olmayan çığlığını görmedin, ama ben gördüm.

Her sabah bir başka beyhude hayal ile uyanıp pencerelere/kapılara koşan Asiye’nin de çığlığını görmedin, ne de yalnız bırakılmış, kapı arkalarında haksız bir ölümle pençeleşip bedeni an be an çürüyen  Resul’un. Hayır gözlerin var ve ama sen hiç bir şeyin farkında değilsin.

Her şey gözlerinin önünde olup bitiyor, sana tuzaklar kuruyorlar misal, seni ahlaksızca aldatıyorlar, ölüm geliyor sana usul usul, ama sen hiç bir şey görmüyorsun.

Yaşmak her bir şeyi yeniden ve biteviye var kılmaktır. Her gün büyük bir dikkatle etrafında ki her şeyin ve herkesin sınırlarını ve imkanlarını bir sese yükleyip yeniden varlık katarına yüklemek gerekir. Ancak böyle Abdullah’ın sık sık zıvanadan çıkan öfkesini anlayabiliriz, anlayabiliriz ve dur diyebiliriz, dur! Acıdan kalbi kuruyan Görsel’in her gün intiharın eşiğinde korkakça gezinmesini ancak böyle fark edebiliriz, fark ederiz ve dur deriz, Dur! Yapma!

Ve her gece, gündüzleri pısırıkça sakladığı korkak ruhunu, karısının kırılgan ve gururdan iniltisi bile çıkmayan bedeninde gümleten kocanın, kocaların manasız öfkesine de.

Kör Said,  hemen her anlamda ve hemen her şeye oldukça uzak bir yerde hepimiz adına insan varlığını inşa eden, insan varlığının dayanağı olan hemen her şeye; ahlaka, aileye, nezakete, nezahete, derin bir varoluş bilinci ile bekçilik eden bir ulu.

Adı sanı bilinmez daha nicesi gibi Kör Said’de işte bu 2/2.5 metre boyutundaki basık / toprak dam altında, içinde mutfak-banyo-musluk-elektrik ve daha sizin alışık olduğunuz diğer ıvır zıvır olmaksızın muazzam, rengarenk, ışıl ışıl bir yaşam kurdu. Sadece seslerden elde ettikleri ile inanılması güç, kayda/kağıda geçirilmesi gerçekten güç bir külliyat inşâ etti.

Hayatının çok az bir kısmında uyudu, sürekli uyanık, sürekli dikkatli ve sürekli büyük bir ilgi ile yaşadı. Hiç bir meseleyi, kişiyi küçümsemedi, dikkatle ve ilgi ile dinlediği etrafında derin bir etki bıraktı. Bu yüzden kim kavga etse, kim birine karşı bir saygısızlık etse, kim hak etmediği bir lokmayı çiğnemeye kalkışsa Kör Said’in masum ve kırılgan/göz yerinde iki kör çukur olan yüzü ile karşı karşıya kalır, derin bir utanç ile yani, insanı ürperten bir utanç ile.

Bizlere sunulan muazzam imkanlara karşın her birimizin kurabildiği yaşamı bir gözden geçirelim yeniden, merhum Kör Said’in mübarek ruhunu şad eylemek için her gün küçük muhasebeler yapalım, sözümüzün, tavsiyemizin ve varlığımızın etrafımızda yarattığı etkileri sık sık gözden geçirelim, varlığın içinden öylesine geçiveren etkisiz birer esinti miyiz, yaprak kımıldatmayan bir küçük yel mi, kimsenin teninde ürperti yaratmayan, olmasa da olan…


Mustafa Ekici, 22.12.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazar 



Seçkin Deniz Twitter Akışı