“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.”
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Özel Mülklere Verilen Zararlar…
“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”
“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”
İtiraf 19
İsim: *** | Rütbe: Çavuş| Birim: Eğitim Birliği/Sınır
Devriye | Bölge: Gazze Şeridi
Benim
için kolay olan kronolojik konuşma yapacaksak, her şeyden önce Sınır Devriye
dönemimdeki deneyimlerimle başlayabilirim– ki bunlar bana karşı yapılan güç
oyunu ve şovenizmle ilgili ilk deneyimlerimdi-.
Özellikle size
karşı mı?
Özellikle.
Biriminbir eğitim kolordu Astsubayı olarak kıtaya geldim. Üste başka kadınlar
da vardı, bir okur-yazarlık subayı, bir sağlık subayı ve bir sekreter; ama
diğerleri erkekti. İlk yorumlar gerçekten dangalakçaydı. Kelimesi kelimesine
hatırlamıyorum ama şunun gibiydi: Hey, yeni bir astsubay gelmiş, şimdi bize
kahve yapabilir. Gerçekten dangalaktılar. Sürekli bana sataşıyorlardı.
Başka
bir subay, bir Yüzbaşı, ofisime geliyor ve beni bütün gün hiç bir iş yapmamakla
suçluyordu ki bu tamamen saçmalıktı. 18 yaşında bir kız olarak, şu haftalık
raporları yazmaktan zevk alıyordum ve hiç durmadan çalışıyordum. Ama o, "Bütün
gün hiç bir şey yapmadan burada oturuyorsun," diyordu. Her şeye karışıyor
sürekli bana sataşıyordu. Bir seferinde beni zorla öpmeye kalktı, dilini
ağzımın içine soktu, bu dünyadaki en iğrenç şeydi. Ve ben tepki vermedim ne de
olsa...o bir Yüzbaşı’ydı bense bir Astsubay.
Hiyerarşi nasıldı?
O bu
birimde bir subaydı ve ben sadece orada huşu içinde göreve yeni başlamış
biriydim. Subay ve astsubayların arasında çok net bir ayrım vardı.
Bu cinsel tacize
nasıl tepki verdiniz?
Ben bu
terime pek aşina değildim. Bu 1998 yılında oldu, o zamanlar böyle bir şey
değildi... Anneme söylediğimde, "Şikayet etmelisin," dedi. Böyle
düşündüğü için delirdiğini düşündüm. Sonuçta çok da büyük bir olay değildi ve
açıkçası ben onlar kadar sıkı çalışmıyordum ve bilmem, bunun gibi mazeretler...
Ama bunlar benim ilk deneyimlerimdi, aşağılanmış, küçük düşürülmüştüm.
Yavaş
yavaş, zamanla hem subaylarla hem de askerlerle yakınlaştım. Her tür hikayeyi
onlardan dinledim. Müşterek devriye zamanıydı, dönüşümlü 8 saatlik vardiyalarla
çalışıyorlardı. Bunlar Filistinliler ile ortak devriyelerdi. 8 saat görev, 8
saat boşluk vardı ve onlar her zaman yorgundu. 8 saatlik boşluklarında tavla
oynar, porno ve pembe dizi izlerlerdi ve ortak devriyelerinden hikayeler
anlatırlardı ki bunlar bana daha çok
Filistinlileri aşağılamak gibi geliyordu.
Ne tür hikayelerdi?
Üste
anlattıkları bazı hikayelerdi, ne kadar doğruydular bilmiyorum, ama hepsinde
bir böbürlenme vardı: Biri yere bir shekel*
para atmış diğer adam da (Filistinli) hemen üzerine atlamış. Askerlerden
biri yere madeni bir para atıyordu ve devriyede onlarla birlikte olan
diğerlerine parayı bulmalarını söylüyordu ve onlar da onu almak için her türlü
aşağılayıcı şeyi yapıyordu. Filistinlilerin bir shekel için her şeyi yaptığını
söylüyorlardı. Ben de soruyordum: "Orada subaylar da var mıydı? Herhangi
bir subay?" “Evet, elbette.” Şimdi isimleri hatırlamıyorum, ama “Yanımızda
subayımız da vardı.” Sesimi duyurmamın, direnmemin imkanı yoktu. Eğer tek
kelime etseydim, anında susturulurdum.
Çok
geçmeden haddimi bilmeyi öğrendim. Bu hikayeyi duyduğumda, dosdoğru subaylara
gittim. Oldukça üzgün: "Bu konuyla ilgili haftalık bir rapor yazmalı ve bu
konuyu görüşmeliyiz." Ancak subaylar hiç bir şey söylemediler. Açıkça bir
şey söylemediler ama davranışlarından bu konuyu gündeme getirmek istemedikleri,
tartışmak istemedikleri sonucunu çıkardım.
***
İtiraf 20
İsim: *** | Rütbe: Çavuş | Birim:
Nahal | Bölge: Genel
Oradan geldiniz,
nasıl hissediyorsunuz?
Biraz
utanıyorum.
En başından beri
mi?
Ordudan
ayrıldığımda. Şimdi, yavaş yavaş, bu filmi gördükten sonra özellikle, ben
aniden bu şeyleri gerçekten yaşadığımı ve üzerinde hiç düşünmediğimi fark ediyorum.
Sedyeler -kan görme kısmı hariç, benim için aşırı olan bir kısmı hariç, olduğu
gibi. Bana kapalı olan dairenin dışındaki kısım şu askerin bana söylediği- kaç
kişi öldürdüğünü sorduğumda- o kısımlar dışında her şey normal ve sıradan
görünüyordu. Ardından şu filmi izledikten sonra “Gülümsediğimi Görmek",
birden her şeyi fark ettim, bütün sistemin berbatlığını. Kimse iyi değildi.
Şunlar iyi değildi bunlar iyi değildi ve ordu iyi değildi.
***
İtiraf 21
İsim: *** | Rütbe: Baş Çavuş |
Birim: Sınır Devriye |Bölge: Hebron Tepeleri
Filistinlilerle
karşılaştınız mı?
Yerine
bağlı. Günlük kurulan barikatlar vardı, bunlar kaçaklar içindi. “İzinli
kaçaklar” aramızdaki bir şakaydı. Kontrol noktasından gelen bir mlyon kamyonet
buradan da geçerdi. Tarqumiya Kontrol Noktası bu tür bir yerel şakaydı.
Herkesin etrafında dolaştığı iki ormanın arasında bir kontrol noktasıydı.
Şahsen Ayırma Duvarını anlıyordum. Yakınında türlü ihlaller oluyordu ve çit
bunu durdurmuştu. Bölge ilginç olmaktan çıkmıştı ve işte bilmiyorum kontrol
noktaları...
Filistinlilere
karşı tutum nasıldı?
Onlar
anlamazlar. Onlar kızlara alışık değil. Özellikle ekip komutanı olarak, kilo
vermeli, otoritenizi göstermelisiniz.
Ne tür bir otorite?
Yani,
ben onlara hiç el kaldırmadım. Anlamaları için başka yollar var. Bir seferinde,
yolu kapattık ve içinde 20-30 yolcu olan yaklaşık on kamyonet var diyelim. Biz
hepsini tek tek polis bilgisayarları ve GSS’lerle karşılaştırarak arama
yapardık. Gruplar halinde geliyorlar ve biz sadece üç kişi oluyoruz, telsizi
kullanmaya yetkili olan sadece komutan. Bu da bu kamyonetlerin beklemesi
gerektiği anlamına gelir -bir kamyonet gelir, herkes izin belgeleri ve
eşyalarıyla iner, tek tek kontrol edilirler, bir asker güvenliği sağlar diğeri
kontrol eder, diğeri arabanın dışında bekler.- Benim yedek olmam gerekirdi.
Artık, ekip komutanı olarak aramaya yardım ediyorum.
Öyle olmazsa kontrol etmek için iki kişi
seçiyorum. Bütün aracın incelenmesi için. Bazen belli zamanlarda dedektör
köpekler, iz sürücüler, patlayıcı ve silah dedektörleri de bize katılırdı.
Bölge polis karakolunda köpek kulübeleri vardı. Bölgemize gelirlerdi, biz de
köpekleri kullanarak yola barikat kurardık. Kaçakları yakalama şansını
arttırmak amacıyla barikatlar belli zamanlarda veya belli noktalara kurulmazdı.
İçindeki herkesi indirerek bütün aracı kontrol ederdik, kimlikleri ve izin
belgelerini bana getirirlerdi, ben de yetkili mercilerle karşılaştırarak
bunları tek tek kontrol etmeye başlardım. Onlar, dışarı çıkmadan aracın içinde
beklerlerdi. Çünkü biz üç kişiydik ve onlar bazen 300 kişi kadar oluyorlardı, bu
yüzden askerlerimden birini kolayca haklayabilirlerdi.
Bir seferinde
şoförlerden biri – ki genellikle Bedevilerde olurdu, çünkü işgal toprakları
sakinlerine İsrail plakalı bir aracı sürmeleri için izin verilmez ve onların
İsrail ehliyetleri yok- bu adam – on dakikamızı alırdı- her sabah geliyor, ben
kız olduğum için diğer askerlerden birine gidiyor, onlar da benim komutan
olduğumu, kimin geçeceğine benim karar verdiğimi, benimle konuşması gerektiğini
söylüyorlar.
Aramanın tam ortasındaydım o yüzden dedim ki: "Bayım, lütfen
arabada oturun, burada işimiz biter bitmez. Sizi tutuklamak için bir sebep yok
ve kontrol edilmesi gereken sizinki gibi on tane minibüs var." Geride
durmasını söylüyordum ama tekrar tekrar geri geliyordu, ben de yeter artık
dedim. Onu polis bilgisayarından kontrol ettim ve şoförlük izni olmadığını
gördüm. "Tamam", dedim. Şansımıza. Yani unutamayacağı bir ders demek
istiyorum. Bu kaç kez olabilir? Gerçekten kibarca sorduk, bu ondan aldığımız
bir şey değil. Şiddet yoluyla değil, cepleri vasıtasıyla öğreneceklerine
inanıyorum. Şoförlük izni yoktu. Mobil birimden bir trafik polisi
çağırdık.
O gelinceye kadar, onun
dışında herkesin ceza ödemeden gidebileceğini söyledim. Böylece dolmuştan ona
kişi başı 50 shekel ödeyecek yaklaşık 30 kişi indi. Onu kazancından etmiştik.
Biz izin verir vermez hemen başka bir dolmuşa bindiler. Sonra o, bizimle
birlikte trafik polisi gelene kadar bekledi, bir buçuk saat sürdü. Onları üç
saate kadar gözaltında tutabiliyoruz. Polis düzenlemesi. Böylece trafik polisi
geldi ve bunun bir bilgisayar hatası olduğunu, listelerin güncellenmediğini ve
sürücülük izni olduğunu söyledi. Ama hazır trafik polisi de buradayken, hadi
aracı kontrol edelim. Kural dışı üç şey bulundu: aracın içinde ağırlık, üçüncü
bir ayna ve buna benzer bir şey. Ona üç ceza ve trafik yasağı verdik, daha
fazla para demekti. Ve eğer cezalarını trafik polis merkezine bildirmezse -ki
tüm güney bölgesinde sadece bir tane Kiryat Gat’ta vardı- tutuklanacağını
söyledik.
Bütün bu cezalardan sonra kontrol noktasından gözyaşlarıyla ayrıldı.
Onu gözaltına almıştık ve şimdi bütün hasarı giderebilmek için garaja gitmek
zorundaydı, iş günüydü ve kişi başı 50 shekelden bir servet kaybetmişti. Daha
çok para. Dersini almıştı. Diğerleri de düzgün bir şekilde sırada beklemeyi böyle
öğrendi. Kulağa iğrenç gelebilir ama bu şahsi bir şey değil... Bir kadın
olarak, özellikle onların kültürlerinde, kadınlara saygı duyulmuyor, bunu
onlara öğretmek için başka bir yol yok. Bir şekilde dik durmak zorundayız. Bir
adam bir kez dersini aldığında, gördüğüm kadarıyla, -çünkü gerçekten
bilgisayarda çıktı- ona yüklenmiyoruz.
Dersini aldı diyebilirim. Kelimeler uçar ama artık bize bulaşamazlar.
Derya Beyaz, 23.12.2014, Sonsuz Ark,
Çırak- Çevirmen Yazar, Çeviri
Shekel*:
İsrail para birimi.100 agoroya eşdeğerdir.
Orijinal Metin: