Özdilek
AVM 2015 için hazırladığı takvimde bir çocuk tarafından çizilmiş bir resme yer
verdi. Bu resimde arka safta parmaklıklar ardında kalmış çarşafla örtünmüş
kadınlar yer almakta. Aslında şu anki çarşaflı kadınlar hedeflenerek
resmedilmiş gibi durmuyor. Zira bu kadınların önünde kırmızı renk ve üzerinde
beyaz ayyıldız bulunan bir elbiseyle başka bir kız resmedilmiş. Bu elbise
Cumhuriyetin sembolü olan bayrak ile çizilerek, kadınların bu dönemde elde
ettikleri haklar ile özgürleşmelerini gösteriyor.
Sarışın
ve elbiseli kız ile özgür kadını resmetmek bir çocuğun ailesinden veya Kemalist
eğitim sisteminden aldığı eğitim ile ilgili bilinçaltını ve algısını
göstermekte.
Cumhuriyet
öncesi dönemlerde ve hâlâ, dinin ve inancın, insanın iradesi ile kabul ettiği bir
öğreti olduğunu görmezden gelen çevrelerde, kadına baskı ile örtünme
zorunluluğu getirildiği bir gerçek.
Bununla
birlikte düne kadar Kemalist laik sistemde iradesi ile örtünen kadına da
yasaklar getirildiğini hatırlatmalı. Bunların hepsine birlikte karşı durarak
özgür, üreten, mutlu, ailesine ve çevresine mutluluk veren kadını var
edebiliriz.
Kıyafet
özgürlüğü ile özgürlüğün sadece kıyafet ile olacağını zannetmek aynı şey değil.
ABD
dahil batı toplumlarında da kadınlar seçme seçilme hakkı gibi pek çok hakkı
oldukça geç elde etti. Bu bilinen bir gerçek. Elbette Cumhuriyet, kadın
vatandaşlara önemli haklar getirdi. Bu hakları dayatma ile vermek belki o dönem
için bir metottu. Bugün ise kadının iradesine destek verirken tek tip dayatan
yaklaşımlara ihtiyaç yoktur.
Çocuklara
anaokulda ilahi öğretilmesi konusuna atıf yapanlar var. Bu bir dayatma ile değil,
ailenin seçimi ile olabilir. Buna karşı çıkanlar oldukça fazlaydı. Hatta geçen
haftalarda konuyu 'çocuğuna ilahi öğretmek isteyenleri aşağılamadan 'ben
öğrenmesini istemiyorum' diyebildiğimiz toplumsal olgunluk ve yasal altyapı
ortamını hayal ettiğimi' yazmıştım.
Yani;
söz konusu resimdeki algıya sahip çocuğun zihin dünyasında özgürlüğü kıyafete
hapseden önyargıyı yaratmayı hedefleyen eğitim sistemi de aynı şekilde uçtur.
Özgür
kadını, sadece kıyafeti ile resmetmek gerçeklik ile ilişkili bir görsel sunum
olamaz.
Mühim
olan bu resim değil. Bu resim nedeni ile İstanbul Levent'te bulunan 'Özdilek
AVM yıkılsın yerine camii yapılsın' tepkisi aşırı bir tepkidir. Asıl olan,
kadını kıyafetine göre özgür ya da değil diye yargılayarak etiketleyen
zihniyetleri değiştirecek diyalog ve hoşgörü ortamını yeşertmektir. Bunun
yerine 'yıkalım' zihniyeti toplumu böler.
Konuyu
bir de şu not ile görmeli. Aynı tarzda çizilmiş ve Cumhuriyet değerlerini,
elbiseli bir kadın zatında herhangi şekilde aşağılayan bir resimde örtülü kadın
yüceltilseydi, bu da tepki toplardı.
Bence
artık her iki yönde uçta olan, karşısındakini dine dair duruşu ve pratiği veya
pratiksizliği nedeni ile aşağılayan bu zihniyet yansımalarını, düşünce
özgürlüğü kapsamında görmeli veya tatlılıkla tepki göstermeyi öğrenmeliyiz.
Netice itibariyle bunlar resimdir ve bir fikri gösterir.
Ticari
firmaların sahiplerine baktığımızda bazen yönetim kademelerinden çıkan gözden
kaçmış bir kararın onlara toplumda tepki çeken işler ile anılma ortamını
getirdiğini görüyoruz. Bu gibi durumlarda özür dilenmiş olması son derece
önemli ve anlamlı.
Zira
Özdileklerin 150 derslikli İmam Hatip Lisesi yaptırdığı bilgileri var. Hiçbir
işadamı İHL yapmak zorunda değil. Ancak düşünce özgürlüğü derken nefret suçuna
yakın kaçabilecek işlerde dikkatli olunmalı. Bu okulu yaptıran bir işadamı
elbette örtünmeyi aşağılayacak işlere girmez.
İşadamlarına
hayır işlerine dair öneri yaparken dayatmalardan kaçınmanın da önemini
hatırlatmalı. Kanyon AVM'yi seven ve içinde mescit bulunmamasından yakındığım
halde giden bir vatandaş olarak 'metrocity' ve 'kanyon' isimlerinin yanında bir
Türk markasının o lokasyonda kendi adı ile AVM açmasından hoşlanmıştım. Ki;
şehir dışında ve Bursa, Afyon gibi Anadolu'nun bazı bölgelerinde uğradığım
duraktır Özdilek.
Söz konusu
resimdeki algıyla düşünenlere, hoşgörü ve özgürlük anlayışlarında, özgürlüğün
irade ve seçim hakkı ile olduğunu kavrayacak açılımlar, buna karşı tepkide aşırı
kaçanlara da, aynı şekilde hoşgörü açılımları getirecek yeni bir sene dilerim.
Bana
'çarşaflıları bırak da öldürülen, işkence gören kadınları savun' diyen
kardeşlerime cevaben, elbette onların haklarını da savunacağımızı,
savunduğumuzu, bu konuya girmenin o konulara engel olmadığını hatırlatalım.
Kendisine
entelektüel diyenler, herkesin hakkına birlikte sahip çıkmanın önemini
kavramıştır.
Serra Karaçam, 31.12.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Medya
Müfettişi
Sonsuz Ark'ın Notu:
Özdilek'in çocukların çizdiği resimleri il milli eğitim müdürlüklerinin öğretmenlerden oluşturduğu jürinin seçtiğini ifade etmişti. Skandal resim Eskişehir'de çizilmişti. Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Özmen, "Resimleri biz seçmedik. Basından haberimiz oldu" açıklaması yaptı. Yarışma şartnamesinde çocuklar yaptıkları resimleri direkt mağazalara teslim etmeleri maddesinin yer aldığını belirten Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Necmi Özen yaptığı açıklamada resimlerin seçilmesinin kontrollerinde olmadığını sadece yarışmanın yapılacağına dair duyurulara izin verdiklerini söyledi.
Özen, “Özdilek mağazamıza öğrenciler müracaat etsinler biz değerlendireceğiz ve çocukların ödüllerini de biz vereceğiz diye şartnamede belirtmiş. Yapılan resimler okullarda hiçbir incelemeden geçmedi. Olayın bizim kontrolümüzde gerçekleşmemesinin kaynağı bu. Yarışmanın yapıldığını biliyoruz. Yarışma için duyurular için izin verdik. Ama resmi seçen kurum ve seçici komisyon bizimle ilişkili değil. Biz de basından haberdar olduk”
Görevlendirme olmadan jüriye katılan ve skandal resmi seçen iki öğretmen hakkında soruşturma açıldı./Yeni Şafak