31 Ocak 2015 Cumartesi

SA1128/AŞ58: Erdoğan'ın Sırtındaki Vebal

"Erdoğan'ın sırtındaki vebal hem gücünü arttırıyor hem de zayıflatıyor, Erdoğan bunu asla unutmamalı..."


Söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Her kaotik problemi aştığımızda biraz daha serinkanlı bakarız olaylara diye ummuş olmamın verdiği bir sıkıntı mı, bilmiyorum. Ne Gezi Terörü'nde bu kadar sıkıldım, Ne 17-25 Aralık Darbe Girişimi'nde. 30 Mart Yerel Seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı Seçimleri beni zerre kadar tedirgin etmemişti. Türkiye onurlu bir yolculuk yapıyordu ve bu onurlu yolculuğun kesintiye uğramasını ya da sona ermesini isteyen yerli-yabancı saldırganlar vardı. Farkındaydım ve bu farkındalığın verdiği özgüvenle sonraki günlere dair iyimserlik biriktiriyordum. Ama şimdi, şimdi ciddi bir şekilde tedirginim.

Nasıl tedirgin olmayacağım ki? Eleştirilerin dosdoğru algılanmadığı bu derin ayrışma ve karmaşa zamanlarında söylediğim, söyleyeceğim her sözün önünü, arkasını tek tek izah etmek zorunda kalıyorum. Doğru sözlü olmak  zorunda olan, hüsn-ü zanna odaklanmış  bir müslüman zihninin üreteceği eleştirileri, "Ben tasnif dışındayım, eleştirilerim hepimizin hayrınadır" diyerek izah etmek zorunda kalması kadar kötü bir ahvâl olabilir mi?

SA1127/KY1-CÇ97: Hesaplaşma

"Şu anki  gözyaşlarının anlamını bile bilmiyordu. Bir el, görünmeyen bir el gırtlağına sarılmıştı sanki."

(Lütfen öyküyü okurken kısık sesle dinleyiniz)

Derinden Münir Nurettin Selçuk’un sesi geliyordu:

“Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul”

Demek Mahir bey içerdeydi. Ve kapıyı çaldığını duymamıştı. Bir daha var gücüyle asıldı tokmağa. Ve kuş sesli zilin tuşuna uzun uzun bastı. Ya uyuyordu ya da duymazlıktan geliyordu. Sık sık yapardı Mahir bunu.

Öfkeliydi İlhan. Mahir’i severdi. Pek severdi hem de. Birlikte büyümüşlerdi. Taa ilk okuldan lise sona kadar aynı sınıfta okumuşlardı. Ve her sabah –cumartesi Pazar hariç- bu eve gelir Mahir’i uyandırır okula götürürdü. Kendisi okula gitmediği gün Mahir’de gitmezdi. Bu da pek ender olmuştu.

SA1126/KY9-NK45: Geldiler...

"Ben başkalarını ararken annemle babam aradı İstanbul'dan: "Çocuklar döndü ama biz şimdi onlara nazar değmesin diye okumaya devam ediyoruz" dediler."


Çok şükür neredeyse iki aydır beklediğimiz kardeşlerimiz Suriye'deki esaretlerinden kurtuldular ve vatanlarına kavuştular; insan olanlar, vicdan sahibi olanlar, göğüs boşluğunda gerçekten bir kalp taşıyanlar çok ama çok sevindiler. Ben, Atila ve Afak'da bu kalp taşıyanlar arasındayız elbette:)) Ayrıca çocuklardan iyi haber aldığımda ağrılarımın da biraz geçtiğini hissediyorum baştan beri...

Sevinçten kimi arayayım, kiminle konuşayım şaşırdım doğrusu. En doğrusu merak eden herkese telefon açmak diye düşünüp aklıma gelen bütün dostlarımızı aradım. Saliha'yı aradığımda ilk önce cevap vermemişti. Meğer Hamit için tişört almaya çıkmışlar:)) Harika!

30 Ocak 2015 Cuma

SA1125/KY23-NN5: Nehir Nil Suriye'de; Savaş Kurbanı Bir Tarih

"Kendimi bir Suriyelinin yerine koyuyorum. Ya bir ülkede mültecisin, ya ülkende kafana her an yağacak  bombaları bekliyorsun, ya mezardasın veya mezarsız yok olup gitmişsin."

 Şam Emevi Câmii

Aslında bu yazımda size Kahire yazımın devamı olarak Yukarı Mısır, Nil Nehri ve Kızıldeniz'i anlatacaktım. Ama gelin görün ki; gördüğüm yıkık dökük bir Halep resmi beni darmadağın etti ve birden içimden Mısır'ı bırakıp, Suriye'yi anlatmak geldi.

Duygunuzu katacağınızı hissettiğiniz yazılara başlamak ve bitirmek çok daha kolay oluyor. Tıpkı Mısır gibi Suriye için de anlatacak bir dolu anım var aslında.

Suriye.. Bizim bahtsız komşumuz... Önceleri, yıllarca Hafız Esad denen bir tiranın ayakları altında ezildin. Sonra tam her şey düzeldi derken alçak bir iç savaşa seni halkından söküp aldı. Birbirimize bu kadar yakınken, politika denen illet ne kadar da uzak tuttu seni bizden. Ve evet tam yakınlaşmışken, yine ansızın mazide yok olup gittin. Allah bizlere, emanetin olan halkına en iyi şekilde ev sahipliği yapacak maddi ve manevi gücü verir inşallah. Tünelin ucu henüz görünmese de, Allah'tan ümidimizi kesmiyoruz elbet... Dualarımız daima seninle...

SA1124/TG89: ABD’nin Gizli Terörist İzleme Sistemi- II

"Kasım 2013 itibarıyla Terör Gözlem Veri tabanında yaklaşık 700.000 kişi bulunmaktadır."

BARACK OBAMA’S SECRET TERRORIST-TRACKING SYSTEM, BY THE NUMBERS

Sayılarla Gözlem Listeleri

Belgelerde, hükümetin “TIDE sistemine ulusun teröre karşı mücadelesi için sadece gerekli olduğu kadar kişiyi ekleme” amacını güttüğü vurgulanmaktadır. Listeye her gün yüzlerce isim eklenmesi sebebiyle gözlem listesi ile ilgili rakamlar ancak anlık bir veri anlamını taşımaktadır. 

Ulusal Terörle Mücadele Merkezi tarafından Ağustos 2013’te hazırlanan ve “Rakamlarla TIDE” başlığını taşıyan bir slaytta, Obama yönetimi gözlem listesinin kapsam ve amaçlarından bahsedilmektedir. “Yaklaşık” rakamların kullanıldığı belirtilen belgede 680.000 kişinin gözlem listesinde bulunduğu ve daha geniş bir TIDE veri tabanında yer alan 320.000 kişinin de izlendiği ifade edilmektedir. Ağustos 2013 tarihi itibariyle 5000 Amerikalı gözlem listesinde yer alırken 15.800 kişi ise TIDE sistemi kapsamındadır.

SA1123/ ÇY4-DB35: Breaking the Silence - Sessizliği Kırmak: İsrailli Kadın Askerlerin İtirafları - İtiraf 22-23

“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Kadın Askerlerin İtirafları- Women Soldiers’ Testimonies

İtiraf 22

İsim: *** | Rütbe: Çavuş| Birim: Sachlav | Bölge: Hebron

Bizim kızlar yelpazenin her iki tarafında, oldukça kutuplaşmıştı. Bazıları : “Yeter artık, ben savaşçı değilim, sekreter olmaya daha uygunum.”  diyerek açıkça bunu söylüyorlardı ve oldukları şey de buydu. Şoför olarak tekrar atanmış bir tanesi vardı, bölüğün jipini sürüyordu. Nöbet tutmuyordu, kimse de ona karışmıyordu, sürekli jipin içinde komutanlarla birlikteydi. Diğerleri psikopata bağlamıştı, hatta erkeklerden daha sert, daha kötü olmuşlardı.

29 Ocak 2015 Perşembe

SA1122/SD211: "aklın derin mavilikleri" /27.07.2006/ 524. patika


...zekâ'nın çekip yücelttiği insanlar...

...aklın derin maviliklerinde gezindiklerinde...
...nefsin keskin karanlıklarından kurtulmuş değildirler...
...kendi dairelerinde, kendi bilgileriyle kendi zekâlarını sürükleyenlerle aynı çarka tabi oldukları hâlde, onlar diğerlerinden farklıdırlar...
...zekâ'nın dürttüğü aklın, sonsuz evren ile sonsuz bilgi içinde insanı yüceltmesi ne kadar kesinse, yücelmeyle doğru orantılı olarak nefsin karanlıklarının o denli net ve acımasız olduğu da kesindir...
...o insan ki; yüceldikçe nefsinin en suflî istekleriyle basitleşir...
...ortalama ömrü, ortalama değerler ve eylemler arasında geçip giden bir insanın, nefsinin keskin karanlıklardan ziyâde, grilerle resimlendiği bellidir...

SA1121/KY5-PT43: Tasavvuf; Bir Düşünce Virüsü/ A-Nazarî Tasavvuf- Tasavvuf Şeyhleri ve Kerametleri

 بسم الله الرحمن الرحيم
Bismillahirrahmanirrahim

“Tasavvuf” İslâm dünyasına hicri II. asırdan itibaren girmeye başlamış bir “düşünce virüsü"dür. 

***


Şeyhleri Tanrılaştırma ve Onlara Kulluk Etme:

Tasavvufçuların İslâm'dan en fazla saptığı konulardan biri de, şeyhlerini Allah'tan başka tanrı gibi görmeleri veya göstermeye çalışmalarıdır. Müridin şeyhin karşısında zelil, dilini yutmuş, iradesiz, düşüncesiz ve gassalin elindeki cenaze gibi olmasını şart koşmuştur. Bu alçaltıcı kulluğu da, müridin şeyhine bağlılığı, sevgisi, itaati ve Kutsi makamlara yükselişinin açık alameti saymıştır. Şeyhine karşı bu şekilde yaşayan ölü gibi olmayan müritlerin helak olacağını ve manevi makamlarda yükselemeyeceğini söylemiştir.

Bakınız, Tayfur (Ebu Yezid) el-Bistami bunu nasıl dile getiriyor: 

"Üstadı (şeyhi) olmayanın imamı şeytandır."

28 Ocak 2015 Çarşamba

SA1120/KY20-MEK10: Sana Saygı Duymuyorum

"Bir zamanlar beyazların dostu idik, ama sizler dalavereleriniz ile, sonu gelmez yalanlarınız ve hesaplarınız ile kendinizden uzaklaştırdınız, şimdi yine aynı topluluklarda oturmuş birbirinizi atlatmaya dair kötü planlar yapıyorsunuz, neden dobraca konuşmuyorsunuz; anlamıyorum."

Motovato (Kara Kazan) Cheyenne Reislerinden.(*)


Toprağa saygın yok senin.
Toprağa ve ağaca, ne de sığıra, Antilop’a,
Ekmeğe, suya saygın yok senin,
İçinde ruhların yıkandığı nehire, dağa, ovaya saygın yok,
Kutsala saygın yok senin, ruha, bedene,
Senin insana saygın yok, ne de Tanrı’ya, peygambere.
***
Sen insan tarihinde bir sapmasın. İnsanın ürettiği her değeri tecimleştirip, üzerinde tepinen, hak etmediği meşruiyetler içinde insana kanlı ellerin ve günahkar yüzünle özgürlük buyuran sapkınlıksın sen.

SA1119/SD210: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 40 (11-15 Şubat 2012)

“Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

 11-15 Şubat 2012 (602 Tweet)

Fatih Akalan @fatihakalan
15 Şubat 2012
16557. KCK'nın şehirlerde daha düne kadar Türk bayraklarını indirdiğini mahkemeler kurduğunu vergi topladığını infaz yaptığını ne çabuk unuttuk.

15 Şubat 2012
16556. aşk dediğin çıkar ilişkisidir... gönle koydu isen onu, para ikinci bir çıkar olarak oraya sığamaz...

15 Şubat 2012
16555. @fthcakmak çelişki var da...gönül bir çıkar ilişkisini kaldırır, ikincisini kaldıramaz:)

15 Şubat 2012
16554. @bahriyeyemeniCi biliyorum..demek ki; prim vermeleri değerlerini de netleştirdi...

27 Ocak 2015 Salı

SA1118/SD209: Köşe Yazarları ve Okuyucuları

"Gazete okuyucularının derin aldatılmışlık hislerinin aslında gazeteciyle doğrudan ilişkisi yoktur; gazetecinin kimler tarafından kullanıldığıyla ilgisi vardır..."


Herhangi bir gazetenin herhangi bir köşe yazarı için düşünülebilecek ilk şey, her konuda ahkâm kestiği olsa gerek... Ahkâm, hükümler demek, bir nevi fetva makamlarının etki gücüne sahip olan fikirler... Keşke herhangi bir gazetenin herhangi bir köşe yazarı bütün bunları hak ediyor olmasa...

Yazılarını okuyan herkesi etkilemeyi ve yönlendirmeyi, kesin ve kaskatı iddialarla sürekli iz belirleyici olmayı vazgeçilmezleri arasında kabul eden yazarlar ile diktatörler arasındaki tek fark fiziksel güç kullanımında ortaya çıkar... Yazarlar zihinleri etkilemeyi ve kontrol altına almayı tercih ederler ve zihinleri ışıklandırmaktan ziyade kısırlaştırmaktan başka gaye edinemezler... Diktatörlerin ise söylenmemişlerle ilgisi yoktur; sadece zihinle değil, bedenle de uğraşırlar...

SA1117/TG88: Rothschild Hanedanına ait BlackRock Aralık 2013 ve Ocak 2014'te Halkbank'tan Ne Kadar Hisse Aldı?

"Rothschild hanedanına ait BlackRock 16- 23 Aralık 2013 ve 24 Ocak 2014'te yaptığı alımlarla Halkbank'taki Hisselerini %5 sınırının üzerine çıkardı"


Dünyanın en büyük yatırım yöneticisi BlackRock Inc. (BLK) ve milyarder Dan Loeb’in Third Point LLC şirketi, Türkiye’de işadamları ve politikacılar aleyhinde açılan yolsuzluk soruşturmaları sonucunda düşen hisse senetleri sebebiyle zarara uğrayan yatırımcılar arasında yerini aldı.

BlackRock şirketinin 3.9 milyar dolar değerinde hisse satın almasından bir gün sonra Türkiye Halk Bankası A.Ş (HALKB) hisseleri, genel müdürünün soruşturma kapsamında tutuklanmasıyla %13 değer kaybetti. Third Point şirketinin geçen ay yaptığı 150 milyon dolar değerindeki yatırımın ardından Türkiye’nin en büyük gayrimenkul müteahhitlik şirketi olan Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş iki gün içerisinde %12 değer kaybına uğradı.

26 Ocak 2015 Pazartesi

SA1116/KY23-NN4: Bank of America, Merill Lynch ve Capital Analyst, SYRIZA'nın Ekonomik Programı Hakkında Ne Düşünüyor?

"Basına sızan e-mail'e göre 'Herkes Yunanistan'daki her şeyi satmak' istiyordu ve 'SYZRIA'ın programı Komünizm'den beter'di"

Milios-Stathakis

Capital fon analisti Joerg Sponer, Londra'da SYRIZA parlamenterleri Giorgos Stathakis ve Yiannis Millos ve 35 uluslararası banka ve yatırım foncusuyla buluştuktan sonra SYRIZA'nın ekonomik planlamasının 'şaka gibi' olduğunu söyledi..

Bank of America/ Merill Lynch da SYRIZA'nın ekonomik stratejisine olumsuz bir reaksiyon verdi.

Yiannis Milios ise, yabancı fonlarınıın SYRIZA'ya olan davranışlarının değiştiğini, bunun da SYRIZA'nın Yunanistan'ın yeni hükümetini oluşturacağını bilmelerinden kaynaklandığını söyledi.

SA1115/KY20-MEK9: Biji Serok Ahmet

           "Kürt yiğitlerle, Zaza yiğitlerle birlikte burada zılgıt çekmekten feci mutluyum!"

Ahmet Davutoğlu, Başbakan, Ak Parti Genel Başkanı  
Diyarbakır İl Kongresi, Ocak 2015
Diyarbakır’dayız.

Bilindik ve algılarımıza yüklenmiş bütün o Diyarbakır görüntülerinden uzak.

Diyarbakır denince aklımıza gelsin diye uzun uzun işlenmiş bütün kriminal, terör, şiddet, kontrolsüz sokaklar ve abartılı güvenlik önlemlerinden epeyce uzakta, makul düzeyde heyecanlı bir kitlenin doldurduğu büyük stadyumda, Ak Parti il kongresindeyiz.

Hemen bütün parti kongrelerinde gördüğümüz düzeyin ne altında ne üstünde, rengarenk insan manzaraları, makul düzeyde süslenmiş bir salon ve bölgenin siyasi önde gelenleri, akil adamları, gençler, kadınlar…

SA1114/KY9-NK44: Bugünkü Durum...

"Şu anda kendimi kandırılmaya hazır bir kanser hastası olarak görüyorum, ne garip... "


Bugün bir parça daha iyi başladım güne, ama moralim çok iyi değil, sanki kanser bir yerde sıkı bir şekilde saklanmıştı da şimdi bazı işaretlerle gitmediğini ve hatta her an yeniden beni ziyaret edeceğini belli etmek için elinden geleni yapıyor...

Dr. Şükran'ın o güzel vurgusuyla söylediği gibi "Yapcak bi şey yok" galiba... ne kadarsa ömrümüz böyle yaşamaya devam edeceğiz herhalde...

Üç gün önce İHH'dan Başkan Bülent Yıldırım ve İzzet Şahin'in Suriye'de nihayet bulabildikleri Adem ve Hamit'in ilk görüntülerini gözyaşları ile izledim, eminim birçok kişi de aynı şekilde izlemiştir. O kadar sevindim ki her işi bırakıp twitter'dan durmadan #teşekkürlerİHH twiti attım, binlerce insan aynı anda aynı sevinci paylaşıyorduk ve bir anda #teşekkürlerİHH TT oluverdi...harika bir duyguydu.

25 Ocak 2015 Pazar

SA1113/ÇY4-DB34: ABD Senatosu'nun CIA İşkence Raporu 4

 “Yöntemler, tümüyle ve nihai olarak âdildir” 
Dick Cheney, CIA İşkence Programı'na onay veren ABD Devlet Başkanı George Bush’un yardımcısı 

"CIA yetkililerinin büyük bir çoğunluğu kurallara uygun hareket etti. Onlar, uluslarına hizmet kapsamında ne yapmaları gerektiğini söylenilenleri yaptılar" John Brennan, CIA Direktörü, 12 Aralık 2014

"Bunlar, Amerika’nın dünyadaki duruşuna da ciddi zarar verdi. Bu nedenle, bu yöntemlere bir daha asla başvurmamamız için Başkan olarak yetkilerimi kullanmaya devam edeceğim." ABD Başkanı Barack Obama, 9 Aralık 2014

“CIA tarafından 11 Eylül sonrasındaki yıllarda kullanılan acımasız sorgulama teknikleri esasen yararsız ve gizli servisin Kongre’ye ve kamuoyuna söylediği gaddarlıktan çok daha fazla” CIA İşkence Raporu'ndan

USA Senate CIA Torture Report 4
ABD İstihbarat Senato Seçme Komitesi
Merkezi İstihbarat Biriminin Tutuklama ve Sorgulama Programı Komite Çalışması

Komite aşağıdaki bilgilere ve bulgulara ulaşmıştır.

Birbirlerinin sorgulama tekniklerinin etkililiği ve güvenliği konusunda sorgulayıcılar arasındaki gerginlikler artmıştır. CIA üst düzey gözaltı ve sorgulama görevlerine hiç bir geçerli deneyimi ve eğitimi olmayan kişileri yerleştirmiş ve CIA tutuklularını etkili bir şekilde sorgulamak için çok cüzi bir istihbaratla sonuçlanan yetersiz dilsel ve analitik destek sağlamıştır. CIA Genel Müfettişinin “devam eden problem” şeklinde belirttiği CIA personelinin tutukluları sorgulamadaki eksikliği program boyunca devam etmiştir. 

SA1112/ KY4-FM22: Samimi Şakirdân’a Açık Mektup

"Ey kardeşim çevrene bak! Senin sözcülüğüne soyunmuşlar arasında ünsiyet kurabileceğin bir tek kişi var mı?"


Ey kardeşim! 

Ey kendini “Şakirdân” diye tanımlayan kardeşim artık ses ver! Bu kere ses ver!

Hatırla ki, dün de sana içinde bulunduğun grubun üst yapısıyla ilgili kuşkularımı dile getirirdim. Sen hep bir açıklama bulurdun. O açıklamalar senin akıl süzgecinden mı çıkandı, kulağına fısıldananlar mıydı bilemiyorum.

Ve fakat bu gün ferasetine güvenmek istiyorum. Bugün olsun ferasetli davranmanı bekliyorum. Çektiğin çilelerden habersiz olmadığımı bilirsin. Elinde avucunda olanı hiç tereddüt etmeden paylaştığını bilirim. Paylaşırdın.

24 Ocak 2015 Cumartesi

SA1111/KY22-AB4: Krallar ve Charlie’ler

"Sağdan gel, solda dur, ortada topla da; bari adam gibi park et!"


Suudi Arabistan Kralı Abdullah dün (23 Ocak 2015) 91 yaşında vefat etti. İngiltere Krallığına göbeğinden bağlı olan krallık için üzülen varmış gibi de ülkede bir günlük yas ilan edildi.

İşin trajik tarafı şudur ki; bu sabah iki haftadır Charlie için yas tutanlar ve basınlarında ağıtlar yakanlar bu duruma çok bozulmuşlar.

Peki, Charlie Hepdo için basınında ve sosyal medya ağlarında ağıtlar yakanlar, yürüyüş yapanlar, hepsi bir günde Charlie olanların beklentileri nedir?

Charlie olarak kalarak, kralların Ortadoğu’ya sahip çıkmasını beklemek mi?

SA1110/SD208: "korku paradoksu - eklektik zincir" /28.07.2006/ 525. patika


...her bir korku ilerleyeceği her yolda insana mâni olurken...
...her mâni bir korkuya dönüşürken...
...insan, neden cehennem azabından korkarak günahlardan uzakta kalmaya çalışmaz?...
...Allah'tan korkarak, kendinden veya başkalarından türeyen kötülüklere mâni olmaz?...
...insan yakın ve uzak menfaatlere göre korkularını anlarına taşır...
...korkularının tümünü sıraya koyar ve onlardan uzakta yaşamayı seçer...
...hayatın getirip de önüne diktiği korkuları ise, saklanarak, kaçarak ve inkâr ederek anlarından itmeye çalışır...
...bunu her yaptığında ise, kazandığı şeyler daha da büyüyen yeni korkulardır...
...korkulardan bağımsız yeni durumlar değil...
...insan korkular üretir...
...başkalarının korkularından beslenerek kendisine ait yeni ve eşsiz korkular doğurur...

SA1109/KY5-PT42: Tasavvuf; Bir Düşünce Virüsü/ A-Nazarî Tasavvuf- Dinlerin Birliği

 بسم الله الرحمن الرحيم
Bismillahirrahmanirrahim

“Tasavvuf” İslâm dünyasına hicri II. asırdan itibaren girmeye başlamış bir “düşünce virüsü"dür. 

***

Dinlerin Birliği

Tasavvufçular yüce Allah'ın yaratıkların bizzat kendisi olduğuna inanırlar. Bu vahdet-i vücut hurafesi tasavvufçularda ister istemez dinlerin birliği inancını doğurmuştur. Bunlar ister heves ve işkembe mahsulü mitolojik dinler olsun, ister yüce Allah'ın insanlara vahyettiği dinler olsun, tasavvufçular hepsinin birliğine inanırlar. Onun için selefi ve halefi ile tasavvufçular iman ile tevhidin şirk ve küfrün aynısı olduğunu kabul etmişlerdir. Bütün hidayeti ve kutsallığı ile İslâm'ın, bütün çirkeflik ve sapıklığıyla Mecusiliğin aynısı olduğuna inanmışlardır.

İbn-i Arabî’nin Dini Yaşayanın delil ile yaşaması ve helak olanın da delil ile helak olması için daha önce yaptığımız gibi burada da tasavvufçuların dinlerin birliği konusunda uydurdukları hurafeleri yine kendi sözlerinden sergilemeye çalışacağız.

23 Ocak 2015 Cuma

SA1108/KY1-CÇ96: Yargılama

"Hiç kimse ne annesinin ne babasının beşiğini tıngır-mıngır salladı! Su katılmış yalan bu! Saf bir yalan bile değil yani! Ne altı ay gündüz gidildi, ne altı ay gece.. düpedüz yalan. "


“Saran kimdir?”

İşte böyle şaşırırsınız!

“Bakındı şuna! Memuriyetin erken dönemlerindeki taze hevestir bu bayım!” dediğinizi duyar gibiyim. Gerçekten! Şimdi buradaydı ve hatta imzasını bile atmıştı ve acemiliğine verilmesi isteniyordu. Fakat soruşturma açılacaktı. Bürokrasi bunu gerektiriyordu ve anlamsızlığın pençesine düşmek üzereydi ve fakat teselli verecek olanlar nerede?

Kulaklarında en son kalan bir telefon konuşmasıydı. Bu on adımlık penceresiz demir kapılı odada ayaklarının karıncalanmasını gidermek için yürürken konuşmayı mırıldandı aklında kaldığı kadarıyla:

22 Ocak 2015 Perşembe

SA1107/SD207: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 39 (06-10 Şubat 2012)

“Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”


  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

06-10 Şubat 2012 (360 Tweet)

Numan KURTULMUŞ @NumanKurtulmus
10 Şubat 2012
15955. Bu, sonuçta sivil iktidara ve siyasete yapılmış yargısal müdahaledir ve niteliği itibariyle siyasetin alanını daraltan bir tavırdır.

10 Şubat 2012
15954. "Artık Yeter!" Bu kez iki Süper Güce...Söyleyen Davutoğlu...

10 Şubat 2012
15953. Gece... kiri saklamazsın bilirim, sen hiçbir şey saklamazsın onu da bilirim... ama yine de senin arkana saklanır her kötü şey...

10 Şubat 2012
15952. Yunanistan’a giden, Almanya ve Fransa’ya silah parası olarak dönüyor ekonomi.milliyet.com.tr/yunanistan-a-g…

21 Ocak 2015 Çarşamba

SA1106/KY23-NN3: Nehir Nil Mısır'da; Kahire & Piramitler

''Eski Mısır ile ilgili bildikleriniz arttıkça, bilmediklerinizin de arttığını hissedersiniz.''


Tüm Mısır tarihi meraklılarının ortak düşüncesi böyledir. Okudukça, tarihin bir masal kimliğine, firavunların da (ama iyi ama kötü), birer masal kahramanına büründüğü hissine kapılırsınız.. Masalların aslında gerçek olduğunu da, Mısır ziyaretinde anlarsınız.

Onlarca kez gittiğim bu ülkeyle ilgili her şey, hatta şu yazıyı yazmak bile beni çok heyecanlandırıyor. Mısır benim için farklıdır, torpillidir... Kendi ülkeme yaptığım gibi, en ağır eleştiriyi de yaparım, bir Mısırlı gibi o ülkeye de sahip çıkarım.

Bu ilgi sadece antik tarihinden kaynaklanmıyor. İnsanı, kaosu, müziği, çölü, Kızıldeniz'i, Nil'i, Osmanlı mirası... Hepsi benim kalbimde, bir kitap kalınlığındaki ayrıntılardır.

SA1105/TG87: İslam'da Reform'un Haritası-Bir Al-Monitor Analizi: Sufizm Selefiliği Nasıl Dengeleyebilir?

"Fas’tan Hindistan’a kadar geniş bir bölgedeki halklar tarafından Sufizm hala yaygın bir yaşam biçimi olarak görülmektedir. Aşırılıkçılığa karşı mücadelede İslam dünyasının en çok ihtiyaç duyduğu şey olan dini reformun gerçekleşmesi aşamasında bu durum önemli bir rol oynayacaktır."


Sonsuz Ark'ın Notu:

Sufizmin ülkemizde ve Dünya'da aşırı bir şekilde öne çıkarılmasının temelinde hangi saikler var? İslam'ın esas kaynakları olan Kur'an ve sünnetten kesin delillere sahip olmayan ve itikadî sistematiği, ritüelleri ile tamamen İslam dışı bir taban üzerinde inşa edilen Sufizm, İslam'da Reform haykırışları adı altında açık-alenî bir şekilde devletlerin desteği ile yaygınlaştırılmaktadır. (Kurucusu ve sahipleri ABD ile ilişkileri açıkça bilinen Al Monitor sitesinin Lübnan’daki kadrosu ve Lübnan yazarlarının tamamı Hizbullah yanlısı gazete ve televizyonlardan seçilmiş isimler, Yıldıray Oğur) En son Mısır'ın darbeci devlet başkanı Sisi de İslam'da Reform yapılması gerektiğini iddia etmişti. Aşağıdaki yazı, bu türden reform söylemlerinin operasyonel iztaşlarını sergilemektedir. Seçkin Deniz, 21.01.2015
***
İslam tarihini takip edenler, yaygın Sufi İslam ile yine geniş bir alana yayılmış Selefi İslam arasındaki değişimi gördüklerinde şaşıracaklardır. Bununla birlikte Sufizm, doğası gereği aşırılıkçılığı reddettiği için dini aşırılıkçılığın yükselişinin bilişsel değişimle çatıştığını fark ettiklerinde şaşkınlıkları daha az olacaktır. Selefi ideoloji genellikle dindarlığını aşırılıkçılık üzerine inşa eder.

20 Ocak 2015 Salı

SA1104/KY23-NN2: Kredi Derecelendirme Şirketleri Dünyayı Nasıl Yönetiyorlar?

"Bilerek ya da bilmeyerek, riski maskelemek, banka krizine zemin hazırlamıştır."
Alexandra Ouroussoff, 
Wall Street at War: The Secret Struggle for the Global Economy- Wall Street Savaş'ta: Küresel Ekonomi için Gizli Mücadele'nin  yazarı 


Britanya'nın kredi durumu, Moody's in ülke ekonomisi için yaptığı 'negatif görüntü' tanımlamasıyla, ağır bir yara aldı. Peki ülkelerden ticari şirketlere, kendi kendine derecelendirmeler yapan bu gizemli şirketler kimlerdir ve yönlendirme yetkisine nereden alıyorlar?

"Moody's'i aradığınız için teşekkür ederiz" dedi kayıtlı ses. "Kalite standartları gereği görüşmeniz kayıt altına alınacaktır. Eğer bir derecelendirme istiyorsanız lütfen 1'e basınız."

Ben de 1'e bastım. Kısa bir müzik faslından sonra başka bir ses, 'Merhaba Moody's, ne derecelendirmesi istiyorsunuz?' diye sordu. Sizin de anlayacağınız gibi, Moody's Derecelendirme Kururmu'nu aramıştım.

SA1103/ KY6-SK38: TTIP ve AB-ABD Ticaretinde Kaygılar

"Protestocular demokrasinin piyasa güdümlü olduğunu vurgulayan pankartlar taşıdılar."


Demokrasilerde protestolar son derece önemli. Barışçıl protestolar elbette. Halkların taleplerinin, siyasiler aracılığıyla, global devlerce dikkate alınma ihtimali ile demokrasi paralel gidiyor.

Avrupa'nın farklı ülkelerinden gelen tarımcılar ve tüketici hakları aktivistleri, TTIP (Transatlantik Trade and Investment Partnership) olarak bilinen Transatlantik Ticaret ve Yatırım ortaklığı projesini, 17 Aralık'ta Berlin'de protesto etti. Avrupa ile Amerika arasında söz konusu anlaşmalar, genetiği değiştirilmiş tarım ürünleri ile onaylanmayan tarım teknoloji ürünlerinin dolaşımını da kapsıyor.

19 Ocak 2015 Pazartesi

SA1102/KY20-MEK8: İnsan olmak ve İnsan Kalmak Üzerine

"Batı veya Doğu, dünyanın neresinde yaşıyorsa, nasıl bir kültürel zeminde inşa edilmişse, İNSAN gerçekten bir tek ailedir."


Geliyorlar Taranta - Babu, seni öldürmeğe geliyorlar.
Karnını deşip
Barsaklarının kumun üstünde aç yılanlar gibi kıvrandıklarını görmeğe geliyorlar.
Seni öldürmeğe geliyorlar
Taranta - Babu,
seni ve keçilerini. Oysaki, ne onlar seni tanır ne onları sen..
Ve ne keçilerin atlamıştır onların çitlerinden.
Geliyorlar Taranta - Babu.
Kimi Napoli'den, Tirol'den kimi.
Kimi doyulmamış bir bakıştan
yumuşak ve sıcak bir elden kimi...
Onları ordu ordu
tabur tabur
bölük bölük
fakat teker teker

18 Ocak 2015 Pazar

SA1101/KY9-NK43: Hayatım Bir Film Şeridi Gibi...

"Şu an benim yaptığımda o galiba; hatıralara tutunmak…"


Atila ile birlikte seyrettiğimiz Dr.House’un bir bölümünde Dr. House ölmekte olan bir hastasının söylediklerinden yola çıkarak “Hayatım film gibi gözümün önünden geçiyor” klişesinin tam da doğru bir şey olduğunu keşfediyordu.

"Hayatı bitmekte olan insanın yaşamak için son çabası hatıralara tutunmaktır, beyin güzel hatıralara tutunarak var gücüyle son bir atak yapar ve güzel hatıraları bir bir insanın gözünün önüne serer." mealinde çok etkileyici bir şeyler söylemişti.

SA1100/ME31: Döngü Teorisi

"Daha çok döngü, daha çok  doğru bilgi gerektiriyor. Her döngü, doğru bir dolanım tamamlandığında insana çok daha büyük bir bakış açısı kazandırıyor."


Onu bir kalabalıkta gördüm. Bir ağaca yaslanmıştı. Gözleriyle her yere bakıyor gibiydi; üzerinde siyah bir deri mont, montun içinde koyu-açık gri çizgili bir gömlek, siyah bir kot pantolon ve siyah bir deri bot giymişti. Montun yakaları kalkıktı. Gözlük camları organikti ve güneşten kararmışlardı. Hafif kırlaşmış ve azalmış saçları simsiyahtı ve dalgalıydı. Hava biraz soğuktu ve gün akşama doğru hızla yol alıyordu.

Bu adamın düşlerini de bilmek istediğimi fark ettim, ama şimdilik düşüncelerini merak etmem yeterliydi. Yaslandığı ağacın dallarına doğru süzüldüm ve ağaca yaslandığı yerin az yukarısında kulaklarımı zihnine dayadım... O kadar çok hızlı düşünüyordu ki... Anlatıyorum hatırladıklarımı...

Şöyle diyordu kendine:

17 Ocak 2015 Cumartesi

SA1099/ KY4-FM21: Charlie Hepdo, C-C vesaire; Düşsel Bir Telefon Görüşmesi

"Benim sözüm üstüne söz olmaz. Buna şakirdan iman etmiştir. Ama gördüğüm kadarıyla senin bana imanında şüpheler yer etmeye başlamış."


Dumansız- Efendim çaresiz kaldık! Yeni bir şeyler de olmuyor.. ne yapmamızı önerirsiniz?

Ağlayan Vaiz- Kartopu oynayanları işleyin.. bunca kar yağmasının esbab-ı mucibesi gayretullaha dokunulmuş olmasıdır. Kar yağmış çoluk çocuk herkes kardan adam yapıp günaha girsin diye.. bunu işleyin..

Dumansız- Efendim bizim çocuklarda şimdi bahçede kartopu oynuyorlar..

SA1098/SD206: "ölüler duyacaklar"/ 29.07.2006/ 526. patika

...ölülerin dirileri duyacağını biliyor musunuz?...
...ölülerin kulakları, cesetleri varken var, cesetleri tozlaşmışken yoktur...
...ama cesetleri var olsun veya olmasın ölülerin beden kulakları, duymak için işe yaramaz...
...onlar, ruh bedenden ayrıldığı için sesi ruha iletemezler...
...ölüler duyacaklarsa, duymalarının ölü kulaklarla bir ilgisi yok, demektir...
...ölüler duyacaklar...
...bu ne kadar ilginç bir hâl değil mi?...
...ölülerinizin arkasından konuşurken, düşünün...
...düşünsenize, siz onlardan bahsettiğinizde onların sizi duyamayacağını sanarken ...

16 Ocak 2015 Cuma

SA1097/ KY6-SK37: İfade Özgürlüğü ve Tehditler...

"Vox'un aldığı tehditler de gösteriyor ki ifade özgürlüğünün önünde, radikal islamcı terör kadar anti islamcılar da engeldir."


Vox, Fransız Dergi Charlie Hebdo'da yayınlanan ve müslümanlarca rahatsız edici bulunan karikatürleri yayınladı.

Milyonlarca müslüman takipçileri olduğu için, aynı Cumhuriyet gazetesi gibi, uzun müzakereler ile, riskleri tartarak yayınlamaya karar vermişler.

Vox, Peygamber Muhammed'e yönelik karikatür yayınlarından dolayı müslümanlardan şiddet içeren tehdit almadıklarını açıkladı. İslam karşıtlığı artmışken bu cesur bir açıklama.

SA1096/TG86: Breaking the Silence - Sessizliği Kırmak: İsrailli Askerlerin İtirafları/ El-Halil 2001-2004/13. Bölüm

     “Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Öldürme, Yaralama, Sûikastler, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Askerler görev başında başlarından geçenleri anlatıyor:

Macerayı seven bir bölük komutan yardımcımız vardı, başka nasıl söylenir bilmiyorum. Şok bombaları kullanarak bir sürü garip işler yapardı. Örneğin; X noktasında nöbet tuttuğumuz her defasında garip sesler duyardık, bu durumda karşıdakini korkutmaya yönelik bir önlem olarak bir şok bombası atmamıza veya boşluğa doğru ateş etmemize izin verilirdi. Yine bir seferinde bazı sesler duyarak ürktük ve ateş açtık, sonradan bir kedinin bizim kamuflaj ağına takılmış olduğu anlaşıldı.

Bahsettiğim bölük komutan yardımcısı kendi başına aklına gelen her şeyi yapardı. Bir keresinde kontrol noktalarından birine bir tuzak kurmuştu. Bunu yaparken iki tane emniyet mandalı olmayan şok bombası kullanmıştı. Böylece oradan her kim geçerse bombaların düşerek patlamasına neden olacaktı.

15 Ocak 2015 Perşembe

SA1095/KY5-PT41: Tasavvuf; Bir Düşünce Virüsü/ A-Nazarî Tasavvuf- Hakikat-i Muhammediyye

 بسم الله الرحمن الرحيم
Bismillahirrahmanirrahim

“Tasavvuf” İslâm dünyasına hicri II. asırdan itibaren girmeye başlamış bir “düşünce virüsü"dür. 

***

Hakikât-i Muhammediyye

Tasavvufçular onu şöyle tanımlarlar:"İlk taayyünle beraber olan zattır. Esmau'l-Hüsna'sı vardır ve Allah'ın ismi azamıdır." Tasavvufçuların Muhammed'i, beşer (insan) ve resul değil, en üstün mertebelerinde ilahi zatın kendisidir.

Ed-Demirtaşî de şöyle der: "Hakikatlerin hakikati bütün mertebeleri kapsayan ilahi kemalli insani mertebedir. Hazratu'l-Cem', Ehadiyyetu'l-Cem' diye isimlendirilir. Daire onunla tamamlanır. Zatın yokluğunda (gaybinde) taayyun eden ilk mertebedir ve o Hakikat-i Muhammediyye'dir."

Yine Gümüşhanevi şöyle diyor: "Hakkın suretleri Muhammed'in kendisidir. Çünkü ehadiyyet ve vahdaniyyet hakikati ile taayyun etmiştir."

Görüldüğü gibi tasavvufçulara göre Muhammed İsm-i Âzamdır. İsm-i Âzam nedir? "Bütün isimleri kapsayandır yahut mutlak ilahi zatın ismidir" diye tanımlamışlardır.

SA1094/KY1-CÇ95: Çocukluk

"Siz hiç Aydede'ye yetişebildiniz mi?"


“Çocukluk işte. Ço-cuk-luk!”

“Kulaklarını şöyle çekiverdin mi.. çocukluk-mocukluk kalmaz.. göz yummaların yoldan çıkaracak. Bu çocuk senin yüzünden serseri olacak.”

“Ana yüreği işte!”

“Boş versene sen de.. ana yüreğiymiş.. ya düşüp kolunu-ayağını kırsa.. maazallah.. sakat kalır hanım.. sakat kalır! O zaman ana yüreğini görürüz. Merhametten maraz doğar demiş büyükler. ”

Seçkin Deniz Twitter Akışı