"Kamuda
veya özelde bireylere hediye sunarken ve kabulde sıkıntı nerede başlar?"
Hediye
vermeyi sevebilirsiniz. İşimizi kolaylaştıran, bunu yaparken adaletsizliğe yol
açmayan, güleryüz gösteren insanlara hediye vermek isteyebiliriz. Bu çikolata
da olabilir, bir anahtarlık da olabilir veya farklı bir şey de. Bunları alırken
ve verirken çekinecek bir şey yok.
Kamuda veya özelde bireylere hediye sunarken
ve kabulde sıkıntı nerede başlar?
Yasal
olarak belirtilmiş bir üst rakam değeri sınır olmalı.
***
Los
Angeles Times'dan bir haber dikkatimi çekti. Su işleri yetkilisine, bir
firmadan kabul ettiği hediyelerin toplam değerinin on katı cezaya hüküm
verilmiş.
Eyaletin
hediye kabulünde üst limit 250$.
Belediyeye
bağlı iştirak kurumunda üst düzey bir isim olan Arthur Aguilar, belirli bir
aralıkta toplamda 3495$ değerinde 31 ayrı hediye aldığı için 30.000$ ödeyecek. Bu
miktar aldığı hediyelerin neredeyse on katı.
2009
Ocak'tan 2012 Ekim'e kadar aldığı hediyelerin değeri 3495$. Haksız
zenginleşmeye sebep olacak bir rakam veya gelir söz konusu değil.
Ancak politik suçlamalar ile olay bu noktaya
gelmiş. Sadece hediyeler konu değil. Aguilar'ın firmanın yönetim kurulu başkanı
ve yöneticileri ile yediği yemekler, golf oyunlarına ve kış partilerine
katılması da tartışılıyor.
***
Aguilar
ise savunmasında kendisinin, hediyelere nasıl yaklaşması gerektiği konusunda
yasal düzenlemeye ilişkin yanıltıldığını ifade ediyor.
Bazı
hediyeleri bildirmediğini kabul eden yetkili, hiçbir şekilde firma ile ilgili
kararlarda, karar mercilerine baskı veya yönlendirme yapmamış.
Söz konusu
mühendislik firmasının 6 milyon dolarlık kontratı var.
Alınan
hediyede rakam ne olursa olsun düzenlemenin üstünde yer aldığında firmadan
çıkar sağlandığı kabul görüyor.
Firmalara
dair ihaleyi bir kurul belirlediği halde bu ilişki tartışılıyor.
Belediyelerde
ve diğer kurumlarda bu tarz durumları değerlendiren komisyonlar var.
***
Açık bir
toplum olmak böyle bir şey her halde. Hediyeye yaklaşım buyken el altından
olanlara ne denilebilir?
Özellikle
kamu ihalelerinde, diğer teklif sahipleri de el altından verilebilecek bir şeyleri
maddi olarak sunma gücüne sahiptir. Ancak bu ilke meselesidir. Fırsat
eşitliğine bakıştır. Bir işini yapacak kişiye veya kurum temsilcisine, belirli
rakam üstü hediye vermek veya yetkilinin ima ederek kendi adına, tamamen
bireysel 'şuna ihtiyacım var' demesi ahlaklı mı? Ne zaman ahlaklı olur? Belki o
paraya rağmen adil davranabilecekse. Parayı veya hediyeyi veren de bunu verdiği
halde işin adil yürüyeceğini biliyorsa falan. Yani ütopik.
Karşılıklı
ilişkilerin getirdiği makul durumları kast etmiyorum.
***
Amerika'da
250$ ı aşan hediyenin bu töhmeti getireceği öngörülmüşken, varın diğer halleri
hesaplayamayan zihniyeti siz düşünün. Pozisyon kullanma konusunu iyi düşünmek
lazım.
Konusu
gelmişken yazalım. Herhangi bir birey, liyâkatıyla hak ettiği yere geldiğinde
bir bakan veya vekilin akrabası diye kazanılmış hakkından edilmemeli.
Makam
sahipleri genel olarak çıkar sağlamadıkları yönünde kanı oluşturmayı
başardığında, kimse birinin yakını diye fırsat eşitsizliği ile ve linçle karşı
karşıya kalmaz.
Serra Karaçam, 06.01.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Medya
Müfettişi