"Yolda kalmış olanlar da onlar değildi, insana sığındığı halde donarak ölmeye terk edilmiş olanlar değildi, bizdik..."
İnsanların
gözlerine bakmaktan hoşlanmıyorum artık; büyüdüm çünkü ve hangi bakışın hangi
şeyleri anlattığını biliyorum. Ben büyüdükçe gözlerimdeki bakışlar da değişti
tabi. İçimden gözlerimi kullanarak dışarıya bakan o meraklı çocuk, insanların
gözlerini kaçırdıklarında küstüklerini ya da bakmaya cesaretli olmadıklarını
öğrendi.
Yüzlerce,
binlerce başka bakışın sığıp-sıkıştığı çok az anlam vardı; hüzünlü, sevinçli,
korkak, cesur, öfkeli, mülayim, âşık, mağdur, mazlum, gaddar, zâlim, merhametli,
vicdansız, meraklı, umursamaz, özgüvenli ve yalancı. Belki birkaç daha fazla
anlam; hepsi bu. Milyarlarca insan için çok az. Demek ki sınırlı bir dünyamız
var; ne kadar modern ve çağdaş olursak o kadar çok azalıyordu içimizin sesleri.
Çocuk
kışlarımızın heyecanlı çıtırtıları vardı. Yağan yağmurların oluşturduğu küçük
ve sığ göletler olurdu geniş arsalarda ve soğuk kış günlerinde donarlardı. Koşa
düşe gider, çizmelerimizle kırardık buzları, sağlam olanları bulur üzerinde
kayardık. Her tarafımız ıslanırdı, ama
üşümezdik.
Kar yağmazdı
Çukurova'ya; her yeri karla kaplanırdı ülkemin, ama topraklarımıza
oynayacağımız, top yapıp birbirimize fırlatacağımız kar yağmazdı. Kardan adam
hayal ederdik; pamuktan kardan adam yapardık. Kimse olmazdı sokaklarda biz çocuklardan
başka. Bazen birkaç kedi bazen de birkaç köpek... Onları da derme çatma kulübeler
yaparak, ateş yakarak ısıtır, evlerimizden ekmek getirir beslerdik.
İnsanların
gözlerine bakmaktan hoşlanmadığımı soğuk ve karlı bu günlerde sokağa bırakılan
ve donmuş sarkıtlarla kuşanmış bedenlerinde ölümü ayakta karşılayan eşekleri haber
sayfalarında görünce fark ettim. Eşekler insana ve insana dair her bakışa
sırtlarını dönmüşler ve öylece, sessizce bir duvarın dibine kümelenmişlerdi...
İçimden kopup giden şeylerin kırıla kırıla gidişini duyduğumda insandan
iğrendim; insana dair bir şey duymak istemedim.
İnsansız yapamayan
bir hayvan, insana hizmet etmek için yaratılan en elverişli evcil hayvan eşek.
Kış ortasında donarak ölmeye terk edilmiş, ölmekten başka seçeneği kalmayan
eşekler, insana küsmeyi akıllarına getiremezlerdi ki. Gözlerini göremezdim
onların, karla kaplı göz kapaklarının gerisinden nasıl baktıklarını bilemezdim.
Ayakta duruyorlardı öylece.
Ayakta
duruyorlardı merhametsiz insana inat. Kar yağmış üstlerine ve bedenlerinde
eriyip giderken donuvermiş işte. Eşek inadı değil onlarda olan, olan sadece
çaresizlik; asıl onları öyle bırakıp gidende olan inat, insan inadı önemli.
Sahiplerinden belediyeye kadar, gördüğü halde geçip giden herkese kadar her
türden insanın merhametsizliği, eşeği değerli kılıyordu gözümde.
Doğanın
hiçbir yerinde tutunamamış eşekler, insana sığınmışlardı ve bakıp da görmeyen
insanın merhametsizliği ile donarak ölmeye terk edilmişlerdi. Onlara bakıp da
onları görmeyen insanların gözlerine bakıp da ne görecektim ki? Anlamsız
mazeretleri mi? Herhangi bir fayda ummadıkları zaman tüm duyarlılıklarını
yitiren insan yaratığının yaptığı vicdansızlığı izah edecek herhangi bir şey
olabilir mi?
İnsan hayvana
nasıl muamele ediyorsa ürettiği medeniyetin kalitesi de o kadardır. Sıcak
evlerine tıkılıp, sadece süt ve et veren hayvanlarını beslemeye odaklanmış olan
bir medeniyet, bir hukuk anlayışı hiçbir zaman insana değer vermez. Hayvana
değer vermeyen insan, çıkarı olmadığında insana neden değer versin ki?
"Yolda kalmışa" diyor Allah, yolda kalmışın türünü, cinsini belirlemeden söylüyor bunu, "Yolda kalmışa bak!"
"Yolda kalmışa" diyor Allah, yolda kalmışın türünü, cinsini belirlemeden söylüyor bunu, "Yolda kalmışa bak!"
Yolda kalmış,
donarak ölmeye terk edilmiş eşeklerin hesabını da soracak Allah bizden. Sıcak
bir ahır, eski bir battaniye, birkaç avuç arpa, kurumuş yaprak ya da yemek
artığı bulamamak onların cezası değildi, bizim cezamızdı kendimize kestiğimiz.
Kimsenin yüzüne bakamayacak olan bizdik çünkü; eşekler değil.
Yolda kalmış olanlar
da onlar değildi, insana sığındığı halde donarak ölmeye terk edilmiş olanlar
değildi, bizdik.
Doğa Toprak, 10.01.2015, Sonsuz Ark