"dirilttiğin
gece ne denli taşıyorsa seni
o denli
taşıyor beni yorgunluklar"
bir sis
içinde karanlığı dirilttin
heykelini
kıblene diktiğin karıncalanmalar
parmak
uçlarındaydı eldivenlerinin
eldivenlerinle
birlikte dürdün gördüm
ey kalp
duygu ve kalp korkular mimarı
pencerenin
önünde dürdün ve ben
gördüm
dürüşünü
***
gecenin
dumanlar içmeğe durduğu saatler
bildiğin
saatler değildir
duman
bellediğin gözlerin taşan buğusu
sen
karanlığı dirilttin
gündüzlere
perdeler diktin
fakat
işte bilsin kainat
bilsin
gökyüzü yeryüzü
ağaçlar
gibi aldanmayacağım
***
göz
kapaklarıma ne denli abanırsa abansın ayaz
silkinip
atılacak yorgunluklar taşıyorum
yağmur
umutlu gözlerimdeki gezmelerden
***
dirilttiğin
gece ne denli taşıyorsa seni
o denli
taşıyor beni yorgunluklar
seni
saçlarını taradığın
yönlerden
soracak kadar
***
hadi el
et karıncalara
çağır
yardımına koşacak kim varsa
henüz
çevrilmemiş fincanlar varken
vakit
varken henüz
Cemal Çalık, 13.01.2015, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Şiir