20 Ocak 2015 Salı

SA1104/KY23-NN2: Kredi Derecelendirme Şirketleri Dünyayı Nasıl Yönetiyorlar?

"Bilerek ya da bilmeyerek, riski maskelemek, banka krizine zemin hazırlamıştır."
Alexandra Ouroussoff, 
Wall Street at War: The Secret Struggle for the Global Economy- Wall Street Savaş'ta: Küresel Ekonomi için Gizli Mücadele'nin  yazarı 


Britanya'nın kredi durumu, Moody's in ülke ekonomisi için yaptığı 'negatif görüntü' tanımlamasıyla, ağır bir yara aldı. Peki ülkelerden ticari şirketlere, kendi kendine derecelendirmeler yapan bu gizemli şirketler kimlerdir ve yönlendirme yetkisine nereden alıyorlar?

"Moody's'i aradığınız için teşekkür ederiz" dedi kayıtlı ses. "Kalite standartları gereği görüşmeniz kayıt altına alınacaktır. Eğer bir derecelendirme istiyorsanız lütfen 1'e basınız."

Ben de 1'e bastım. Kısa bir müzik faslından sonra başka bir ses, 'Merhaba Moody's, ne derecelendirmesi istiyorsunuz?' diye sordu. Sizin de anlayacağınız gibi, Moody's Derecelendirme Kururmu'nu aramıştım.

Moody's, Fitch ve Standard&Poor's dünyanın en büyük derecelendirme kurumları. Her ne kadar isimleri öğrenci isimlerini andırsa da, bu 3 şirket finans dünyasının en önemli aktörleridir. Bu şirketler, özellikle firmaların kredi değerliliğini ölçerler. Ve bu süreçte firmalara  güvenli yatırımlar konusunda fikir verirler.

"Merhaba Moody's, Birleşik Kırallığını dış borç derecelendirmesini öğrenmek istiyorum!" dedim.

Aslında bu tartışmaya açık güncel bir soruydu. Euro bölgesi krizi, kıta çapında devletlerinin derecelendirmelerinin düşmesine yol açmıştı. Emindim, danışmanım bana AAA yani 3 harfle gelecekti. Bu Moody's in verebileceği en yüksek nottur. Sonra AA1 gelir ve bu ibre C'ye kadar düşebilir. BBB'nin altı bir derecelendirme ise 'çöplük' olarak bilinir.

Telefondaki bayan döndü ve, "Birleşik Krallık'ın derecelendirmesi AAA'dır" dedi.

Ama çekiç darbesi sonradan geldi. Bize göre Krallık'ın negatif bir seyri var. Moody's in Pazartesi günü ilan ettiği bu derecelendirme aslında bir AA1 olmamakla birlikte, buna bir geçiş olarak da görülebilir. Moody's in Britanya'ya verdiği notla birlikte borcun geri ödenebilirliği değerlendirilir, buna göre yatırımcılar borçların geri dönüşüm durumlarını veya uygulayacakları faiz oranlarını gözden geçirir... Bu döngü böyle devam eder.

Almanya  eski Ekonomi Bakanı Yyner Bruderie, S&P'nin 15 AB bölgesi ülkesinin kredi notunu düşürmekle tehdit etmesinden sonra, "Komplo teorilerini sevmem, ama bazı Amerikan derecelendirme kurumlarının ve fon acentalarının da Avrupa aleyhinde çalışıyor olabileceğini düşünmeden edemiyorum" demişti.

Sorun sadece Avrupa ülkeleri için geçerli değil, aynı sorunun ABD için de var olduğunu eski Hazine Bakanı Timothy Geithner'in S&P'nin, Ağustos'ta ABD'nin notunu AAA'dan düşürmesinden sonra "S&P bu kararla ne kadar kötü bir hükümde bulunduğunu göstermiştir" diyerek belirtmişti.

Firmalar, durumu olduğu gibi aynen ifade ettiklerini söylüyorlar. ABD Kongresi geçen yaz Amerikan ekonomisini nasıl kurtaracaklarını konuştkları gibi, kışın da Avrupalı liderler Euro'yu nasıl canlandıracaklarını tartıştılar.

***
Aslında son dönemler bu kadar hatalı yorumlarda bulunmamış olsalar, insanlar belki bu şirketlere inanabilirlerdi. Ama bunları ciddiye alan da çok. Derecelendirmelerini açıkça duyurmalarını yanlış bulanlar da..

Durumun vehametine dikkat çekmekle birlikte, finans vekilleri derecelendirmelerin yatırım sektörü üzerindeki etkilerinden rahatsızlar.

Bank of France yetkilisi Cristian Noyer, Aralık'ta "Derecelendirme kuruluşları 2008'deki krizi ateşleyen kurumlardır. Bu durumda şu anki krizde de aynı şeyi yapıp yapmadıklarını sorgulayabiliriz" demişti.

Aslında Noyer'in sözleri bu firmaların içlerinde bulundukları paradoksik durumu da göz önüne sermektedir.Bu firmalar devlet tahvillerini düşürme konusunda gayet hızlılardır. Oysa ki 4 sene önce bunun aksine, mali krize yol açan geri ödenimi zor borçları derecelendirmede çok yavaşlardı.

Guardian Ekonomi Editörü Larry Elliot, "Mortgage krizi sırasında da derecelendirme firmaları gayet gevşeklerdi." demişti.

***
2008 krizi ABD'deki mortgage borçlularının geri ödemeleri durdurmalarıyla başlamıştı. Kriz, binlerce bankacının ve fon yöneticisinin saçma sapan bir şekilde bu duruma sahip çıkmasıyla ve doğal olarak kendilerinin de para kaybetmesiyle daha da yayılmıştı.

Bunun bir neden bu kişilerin öngörü yetersizliğinden kaynaklanmakla beraber, diğer bir nedeni de derecelendirme firmalarının bu şahıs ve kuruluşları uyarmamasıdır. Aynı durum Enron, Lehman Brothers ve AIG için de geçerlidir. Bu firmalar iflas etmeden kısa bir süre önce Moody's, S&P ve Fitch batmakta olan firmaları güvenilir göstermişlerdir.

Problemin kaynaklarından birisi de, bu derecelendirme kuruluşlarının para kaynağı da bu batan şirketlerdir. Eğer bunlardan firmanız adına bir derecelendirme istiyorsanız 1,500 USD ile 2,500,000 USD arasında bir ücret ödeyerek firmanızın büyüklüğüne göre bir 'imtiyaz' satın alabilirsiniz.

Aslında bu durum, derecelendirme şirketlerinin bankaların durumunu fazla sorgulamaması gerçeğinin altında yatan gerçektir. Yani firmalar müşterilerinin dürüstlüğü oranında etkilidir.

Bir de olayın diğer yüzü var. Derecelendirme kuruluşları sadece kendine para ödeyen firmalarla ilgilenmiyor, bazen bazı büyük firmalara ücretsiz derecelendirme de yapıyorlar. Tıpkı Moody's 1998'de Alman sigorta devi Hannover Re.'ye yaptığı gibi.. Tabii ki Moody's bu ücretsiz servisi gelecekte Hannover Re. yi müşterisi olarak görme ümidiyle yaptı, ama firma maalesef YKB'ı Wilhelm Zeller'in daha önce söylediği halde böyle bir girişimde bulunmadı.

Daha önce S&P'un ve nispeten küçük bir fima olan Am Best'in listesinde olan Hannover Re.'in borç puanını derecelendirmeye başladı. Ve netice olarak firma, yarım günde 175 milyon USD kaybetti.

Bu, dünyadaki borçların %95'ini müşterek olarak derecelendiren 'Büyük 3'ün gücünü gösterme adına sadece bir örnek. Zeller'in de dediği gibi, bir imtiyaz oluşturmuş durumdalar ve buna karşı yapacak hiçbir şey yok.

***
Dünyada 150 den fazla derecelendirme firması var. Ama bir kredibilite elde edebilmek için şirketlerin bu üçünden bir tanesini veya hepsini tarafına çekmesi gerek.

S&P ve Moody's piyasanın %40'ını, Fitch is %15'ini kontrol etmekte. Fitch genelde, diğer ikisinin itilafa düştüğü durumlarda olaya dahil oluyor. S&P genelde borçlunun yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğine, Moody's ise bu durumun ne zaman sona ereceğiyle ilgilenir.

Tabii bu her zaman böyle değildi. 20 yy.ın başında böyle firmalar yoktu ve bir yatırımın karlı olup olmadığını anlamanın çok az yöntemleri vardı. Haliyle piyasada bir boşluk oluşmuştu. Ve bu boşluğu ilk dolduran da 1900 yılında 32 yaşındaki John Moody idi.

Moody, Moody's Manual of Industrial and Miscellaneous Securities isminde finansal kuruluşların durumu ile ilgili bir kitap yayınladı, kitap aylar içinde tükendi ve endüstrisi oluştu..Poor 1916, Fitch ise 1924'te kuruldu.

1980'lere kadar 3'lü ABD bazlı genelde ulusal bazda çalışan çok fazla talep almayan firmalardı. Bunun nedeni o dönemde yatırımcılar kendi bilgileri doğrultusunda yatırım yapıyorlardı.

Ayrıca 3'lü genelde borç pazarı ile ilgililerdi. 'Size Kapitalizmle İlgili Anlatmadıkları 23 Şey' kitabının yazarı Ha-Joon Chang, 'Önceleri çok az insan kredi derecelendirme şirketlerine ihtiyaç duydular. Bunun nedeni kendi bildikleriyle uğraşmak istediler. Ama globalleşme arttıkça yatırımlar da ülke dışına çıkmaya başladı. ve haliyle derecelendirme şirketleri daha önemli bir konum aldı.Bu 3 firmanın merkez ofisleri hala ABD'dedir, ama dünya çapında yüzlerce şubeleri bulunmaktadır.

***
Britanya, ABD ve Fransa gibi ülkeler için kredi notu düşürme durumu diğer Avrupa ülkelerinde olduğu kadar çok büyük bir tehdit değildir. Mesela Moody's Britanya için olan negatif görüşü ne Pound'u, ne de devlet bonolarını vurdu. FTSE 100 bile hafifçe etkilendi. Notu AA1'e düşmüş olsa bile, ülke bundan çok az etkilenir. Ne de olsa diğer tüm ülkeler de bu geminin içinde ve yatırımcıların illaki paralarının yatıracakları bir yere ihtiyaçları var.

Ama finans sisteminin tüm diğer alanlarında, bu şirketler ellerinde hala muazzam bir güç tutmaktadırlar. "BM tarafından yönetilen ve borç alan ve borç verenlerin sermayesini oluşturdukları bir derecelendirme  firması kurulsun, ne dersiniz? Bu derecelendirme işini politikacıları tehdit eden bir yarı kartel değil de faydalı bir kurum haline getirelim" demişti Aditya Charkrabortty bu sayfalarda...

Wall Street Savaşta'nın yazarı Alexandra Ouroussoff şöyle der:
 
"Bilerek ya da bilmeyerek, riski maskelemek, banka krizine zemin hazırlamıştır. Bu konudaki sorumsuzluğa odaklanmak, daha önemli bir soruyu sormamız gerektiği gerçeğini saptırmaktadır; risk biçimlendirme tekniklerinin doğruluğu sorusu..."

Başka bir ifadeyle, kredi derecelendirme firmalarının yarattığı sorunun kaynağı sözümona görevlerini kötüye kullanmaları veya ihmalleri değil, kredibilitenin tamamen derecelendirmesinin aslında imkansız oluşudur.

Belirsizliği tahmin etmekle, riski ölçme arasındaki fark sorunudur. Neticede kredi derecelendirme firmaları, matematik formulleri ile hesapta gayet iyiler. İyi olmadıkları ise, 'tahmin edileyemeyeceği tahmin etmeleri' noktasında.

Ne de olsa ABD'de ödeyemeyeceklere mortgage sağlayanlara yön gösterenler de kendileriydi

Patrick Kingsley, The Guardian, Wednesday 15 Şubat 2012



Nehir Nil, 14.01.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çevirmen Yazar, Çeviri





Seçkin Deniz Twitter Akışı