"Bilerek
ya da bilmeyerek, riski maskelemek, banka krizine zemin hazırlamıştır."
Alexandra
Ouroussoff,
Wall Street at War: The Secret Struggle for the Global Economy- Wall
Street Savaş'ta: Küresel Ekonomi için Gizli Mücadele'nin yazarı
Britanya'nın
kredi durumu, Moody's in ülke ekonomisi için yaptığı 'negatif görüntü'
tanımlamasıyla, ağır bir yara aldı. Peki ülkelerden ticari şirketlere, kendi
kendine derecelendirmeler yapan bu gizemli şirketler kimlerdir ve yönlendirme
yetkisine nereden alıyorlar?
"Moody's'i
aradığınız için teşekkür ederiz" dedi kayıtlı ses. "Kalite
standartları gereği görüşmeniz kayıt altına alınacaktır. Eğer bir
derecelendirme istiyorsanız lütfen 1'e basınız."
Ben de
1'e bastım. Kısa bir müzik faslından sonra başka bir ses, 'Merhaba Moody's, ne
derecelendirmesi istiyorsunuz?' diye sordu. Sizin de anlayacağınız gibi,
Moody's Derecelendirme Kururmu'nu aramıştım.
Moody's,
Fitch ve Standard&Poor's dünyanın en büyük derecelendirme kurumları. Her ne
kadar isimleri öğrenci isimlerini andırsa da, bu 3 şirket finans dünyasının en
önemli aktörleridir. Bu şirketler, özellikle firmaların kredi değerliliğini
ölçerler. Ve bu süreçte firmalara
güvenli yatırımlar konusunda fikir verirler.
"Merhaba
Moody's, Birleşik Kırallığını dış borç derecelendirmesini öğrenmek
istiyorum!" dedim.
Aslında
bu tartışmaya açık güncel bir soruydu. Euro bölgesi krizi, kıta çapında
devletlerinin derecelendirmelerinin düşmesine yol açmıştı. Emindim, danışmanım
bana AAA yani 3 harfle gelecekti. Bu Moody's in verebileceği en yüksek nottur. Sonra
AA1 gelir ve bu ibre C'ye kadar düşebilir. BBB'nin altı bir derecelendirme ise
'çöplük' olarak bilinir.
Telefondaki
bayan döndü ve, "Birleşik Krallık'ın derecelendirmesi AAA'dır" dedi.
Ama
çekiç darbesi sonradan geldi. Bize göre Krallık'ın negatif bir seyri var. Moody's
in Pazartesi günü ilan ettiği bu derecelendirme aslında bir AA1 olmamakla
birlikte, buna bir geçiş olarak da görülebilir. Moody's in Britanya'ya verdiği
notla birlikte borcun geri ödenebilirliği değerlendirilir, buna göre
yatırımcılar borçların geri dönüşüm durumlarını veya uygulayacakları faiz
oranlarını gözden geçirir... Bu döngü böyle devam eder.
Almanya eski Ekonomi Bakanı Yyner Bruderie, S&P'nin
15 AB bölgesi ülkesinin kredi notunu düşürmekle tehdit etmesinden sonra, "Komplo
teorilerini sevmem, ama bazı Amerikan derecelendirme kurumlarının ve fon
acentalarının da Avrupa aleyhinde çalışıyor olabileceğini düşünmeden edemiyorum"
demişti.
Sorun sadece
Avrupa ülkeleri için geçerli değil, aynı sorunun ABD için de var olduğunu eski
Hazine Bakanı Timothy Geithner'in S&P'nin, Ağustos'ta ABD'nin notunu
AAA'dan düşürmesinden sonra "S&P bu kararla ne kadar kötü bir hükümde
bulunduğunu göstermiştir" diyerek belirtmişti.
Firmalar,
durumu olduğu gibi aynen ifade ettiklerini söylüyorlar. ABD Kongresi geçen yaz
Amerikan ekonomisini nasıl kurtaracaklarını konuştkları gibi, kışın da Avrupalı
liderler Euro'yu nasıl canlandıracaklarını tartıştılar.
***
Aslında
son dönemler bu kadar hatalı yorumlarda bulunmamış olsalar, insanlar belki bu
şirketlere inanabilirlerdi. Ama bunları ciddiye alan da çok.
Derecelendirmelerini açıkça duyurmalarını yanlış bulanlar da..
Durumun
vehametine dikkat çekmekle birlikte, finans vekilleri derecelendirmelerin
yatırım sektörü üzerindeki etkilerinden rahatsızlar.
Bank of
France yetkilisi Cristian Noyer, Aralık'ta "Derecelendirme kuruluşları
2008'deki krizi ateşleyen kurumlardır. Bu durumda şu anki krizde de aynı şeyi
yapıp yapmadıklarını sorgulayabiliriz" demişti.
Aslında
Noyer'in sözleri bu firmaların içlerinde bulundukları paradoksik durumu da göz
önüne sermektedir.Bu firmalar devlet tahvillerini düşürme konusunda gayet
hızlılardır. Oysa ki 4 sene önce bunun aksine, mali krize yol açan geri ödenimi
zor borçları derecelendirmede çok yavaşlardı.
Guardian
Ekonomi Editörü Larry Elliot, "Mortgage krizi sırasında da derecelendirme
firmaları gayet gevşeklerdi." demişti.
***
2008
krizi ABD'deki mortgage borçlularının geri ödemeleri durdurmalarıyla
başlamıştı. Kriz, binlerce bankacının ve fon yöneticisinin saçma sapan bir
şekilde bu duruma sahip çıkmasıyla ve doğal olarak kendilerinin de para
kaybetmesiyle daha da yayılmıştı.
Bunun
bir neden bu kişilerin öngörü yetersizliğinden kaynaklanmakla beraber, diğer
bir nedeni de derecelendirme firmalarının bu şahıs ve kuruluşları
uyarmamasıdır. Aynı durum Enron, Lehman Brothers ve AIG için de geçerlidir. Bu
firmalar iflas etmeden kısa bir süre önce Moody's, S&P ve Fitch batmakta
olan firmaları güvenilir göstermişlerdir.
Problemin
kaynaklarından birisi de, bu derecelendirme kuruluşlarının para kaynağı da bu
batan şirketlerdir. Eğer bunlardan firmanız adına bir derecelendirme
istiyorsanız 1,500 USD ile 2,500,000 USD arasında bir ücret ödeyerek firmanızın
büyüklüğüne göre bir 'imtiyaz' satın alabilirsiniz.
Aslında
bu durum, derecelendirme şirketlerinin bankaların durumunu fazla sorgulamaması
gerçeğinin altında yatan gerçektir. Yani firmalar müşterilerinin dürüstlüğü
oranında etkilidir.
Bir de
olayın diğer yüzü var. Derecelendirme kuruluşları sadece kendine para ödeyen
firmalarla ilgilenmiyor, bazen bazı büyük firmalara ücretsiz derecelendirme de
yapıyorlar. Tıpkı Moody's 1998'de Alman sigorta devi Hannover Re.'ye yaptığı
gibi.. Tabii ki Moody's bu ücretsiz servisi gelecekte Hannover Re. yi müşterisi
olarak görme ümidiyle yaptı, ama firma maalesef YKB'ı Wilhelm Zeller'in daha
önce söylediği halde böyle bir girişimde bulunmadı.
Daha
önce S&P'un ve nispeten küçük bir fima olan Am Best'in listesinde olan Hannover
Re.'in borç puanını derecelendirmeye başladı. Ve netice olarak firma, yarım
günde 175 milyon USD kaybetti.
Bu,
dünyadaki borçların %95'ini müşterek olarak derecelendiren 'Büyük 3'ün gücünü
gösterme adına sadece bir örnek. Zeller'in de dediği gibi, bir imtiyaz
oluşturmuş durumdalar ve buna karşı yapacak hiçbir şey yok.
***
Dünyada
150 den fazla derecelendirme firması var. Ama bir kredibilite elde edebilmek
için şirketlerin bu üçünden bir tanesini veya hepsini tarafına çekmesi gerek.
S&P
ve Moody's piyasanın %40'ını, Fitch is %15'ini kontrol etmekte. Fitch genelde,
diğer ikisinin itilafa düştüğü durumlarda olaya dahil oluyor. S&P genelde
borçlunun yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğine, Moody's ise bu durumun
ne zaman sona ereceğiyle ilgilenir.
Tabii bu
her zaman böyle değildi. 20 yy.ın başında böyle firmalar yoktu ve bir yatırımın
karlı olup olmadığını anlamanın çok az yöntemleri vardı. Haliyle piyasada bir
boşluk oluşmuştu. Ve bu boşluğu ilk dolduran da 1900 yılında 32 yaşındaki John
Moody idi.
Moody,
Moody's Manual of Industrial and Miscellaneous Securities isminde finansal
kuruluşların durumu ile ilgili bir kitap yayınladı, kitap aylar içinde tükendi
ve endüstrisi oluştu..Poor 1916, Fitch ise 1924'te kuruldu.
1980'lere
kadar 3'lü ABD bazlı genelde ulusal bazda çalışan çok fazla talep almayan
firmalardı. Bunun nedeni o dönemde yatırımcılar kendi bilgileri doğrultusunda
yatırım yapıyorlardı.
Ayrıca
3'lü genelde borç pazarı ile ilgililerdi. 'Size Kapitalizmle İlgili
Anlatmadıkları 23 Şey' kitabının yazarı Ha-Joon Chang, 'Önceleri çok az insan kredi
derecelendirme şirketlerine ihtiyaç duydular. Bunun nedeni kendi bildikleriyle
uğraşmak istediler. Ama globalleşme arttıkça yatırımlar da ülke dışına çıkmaya
başladı. ve haliyle derecelendirme şirketleri daha önemli bir konum aldı.Bu 3
firmanın merkez ofisleri hala ABD'dedir, ama dünya çapında yüzlerce şubeleri
bulunmaktadır.
***
Britanya,
ABD ve Fransa gibi ülkeler için kredi notu düşürme durumu diğer Avrupa
ülkelerinde olduğu kadar çok büyük bir tehdit değildir. Mesela Moody's Britanya
için olan negatif görüşü ne Pound'u, ne de devlet bonolarını vurdu. FTSE 100
bile hafifçe etkilendi. Notu AA1'e düşmüş olsa bile, ülke bundan çok az
etkilenir. Ne de olsa diğer tüm ülkeler de bu geminin içinde ve yatırımcıların
illaki paralarının yatıracakları bir yere ihtiyaçları var.
Ama
finans sisteminin tüm diğer alanlarında, bu şirketler ellerinde hala muazzam
bir güç tutmaktadırlar. "BM tarafından yönetilen ve borç alan ve borç
verenlerin sermayesini oluşturdukları bir derecelendirme firması kurulsun, ne dersiniz? Bu derecelendirme
işini politikacıları tehdit eden bir yarı kartel değil de faydalı bir kurum
haline getirelim" demişti Aditya Charkrabortty bu sayfalarda...
Wall
Street Savaşta'nın yazarı Alexandra Ouroussoff şöyle der:
"Bilerek
ya da bilmeyerek, riski maskelemek, banka krizine zemin hazırlamıştır. Bu
konudaki sorumsuzluğa odaklanmak, daha önemli bir soruyu sormamız gerektiği gerçeğini
saptırmaktadır; risk biçimlendirme tekniklerinin doğruluğu sorusu..."
Başka
bir ifadeyle, kredi derecelendirme firmalarının yarattığı sorunun kaynağı
sözümona görevlerini kötüye kullanmaları veya ihmalleri değil, kredibilitenin
tamamen derecelendirmesinin aslında imkansız oluşudur.
Belirsizliği
tahmin etmekle, riski ölçme arasındaki fark sorunudur. Neticede kredi
derecelendirme firmaları, matematik formulleri ile hesapta gayet iyiler. İyi
olmadıkları ise, 'tahmin edileyemeyeceği tahmin etmeleri' noktasında.
Ne de
olsa ABD'de ödeyemeyeceklere mortgage sağlayanlara yön gösterenler de
kendileriydi
Patrick Kingsley, The Guardian,
Wednesday 15 Şubat 2012
Nehir Nil, 14.01.2015,
Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çevirmen Yazar, Çeviri