21 Ocak 2015 Çarşamba

SA1106/KY23-NN3: Nehir Nil Mısır'da; Kahire & Piramitler

''Eski Mısır ile ilgili bildikleriniz arttıkça, bilmediklerinizin de arttığını hissedersiniz.''


Tüm Mısır tarihi meraklılarının ortak düşüncesi böyledir. Okudukça, tarihin bir masal kimliğine, firavunların da (ama iyi ama kötü), birer masal kahramanına büründüğü hissine kapılırsınız.. Masalların aslında gerçek olduğunu da, Mısır ziyaretinde anlarsınız.

Onlarca kez gittiğim bu ülkeyle ilgili her şey, hatta şu yazıyı yazmak bile beni çok heyecanlandırıyor. Mısır benim için farklıdır, torpillidir... Kendi ülkeme yaptığım gibi, en ağır eleştiriyi de yaparım, bir Mısırlı gibi o ülkeye de sahip çıkarım.

Bu ilgi sadece antik tarihinden kaynaklanmıyor. İnsanı, kaosu, müziği, çölü, Kızıldeniz'i, Nil'i, Osmanlı mirası... Hepsi benim kalbimde, bir kitap kalınlığındaki ayrıntılardır.

Ne son darbe, ne de Mısırlı dostlarımın TC Cumhurbaşkanı için kullandığı aşağılık ifadeler bu sevgiyi azaltmadı. Her gittiğimde, ilk günkü heyecanımı hiç kaybetmedim.

Kahire'ye her adım atışımda, Avrupa'nın garanticiliğine değil de, şarkın maceracı yapısına olan ilgimin tetiklediği bir duyguydu hissettiğim.. Belki de çok daha farklı bir şeydir beni Mısır'a çeken, adını koyamadığım..

Mısır'ı en iyi, 10 günlük bir tur ile tanırsınız. Bu turda Yukarı ve Aşağı Mısır'ı ve Kızıldeniz'i tanıma olanağınız olur.

Düşünüldüğünün aksine, Yukarı Mısır ülkenin güneyi, Aşağı Mısır ise ülkenin kuzeyidir. Bu da Nil'in akışına göre adlandırılmıştır. Nil, güneyden kuzeye aktığı için, çıkış noktasına yakın yeri  'yukarı' olarak bilinir..

Bu yazımda Kahire'den bahsetmek istiyorum sadece.  Bir sonraki yazım kısmetse Nil Nehri, Yukarı Mısır ve Kızıldeniz'i anlatacağım.

Nil

Kahire ile ilgili yazmak istediğim o kadar çok şey var ki. Hepsini buraya sığdırmam mümkün değil.
Mısır seyahatinizde ilk heyecan, daha Mısır Hava Yolları'nın İstanbul-Kahire uçağına bindiğinizde başlar.

'Bismillahirrahmanirrahim' ile başlayan Arapça anonslar, MHY'nın Tanrı Horus'lu amblemi ve seyahat boyunca ekranlarda dönen Mısır reklamları... Ve tüm bunlarla beraber size içinizde eşlik eden heyecan, 2 saatlik yolculuğu sanki 20 dakikaya indirir.

Bir sihir gibidir uluslararası uçuşlar... Bir dünyadan diğerine ışınlanmak gibi bir şey. Girdiğiniz uçak kapısından çıktığınızda, voilaaa, artık farkı bir dil ve farklı bir atmosfer sizi karşılar.

Ezher Parkı

Neyse ki havalimanları hep yumuşak geçişlerdir. Üç aşağı beş yukarı hepsi birbirine benzer. Siz pasaporttan geçip bavulunuzu alana kadar geçen sürede, ülke insanına ve diline aşinalık kazanmaya başlarsınız.

Kahire'ye inen genç bayanların ortak fikridir, Mısırlı erkeklerin flörtöz tavrını daha pasaport polisinden tecrübe etmeye başlamanız. Pasaportunuz elindeyken bile sırf muhabbet olsun diye 'Turkish?' diye sorarlar çapkın bir gülüşle beraber :)

 Aslında İstanbul trafiğinin çok masum olduğunu da havalimanı çıkışında Kahire'nin akşam trafiğinde anlarsınız. Mısır'a ilk ziyaretim 2000'li yılların başlarıydı. Hatırlıyorum; hemen hemen hiç trafik ışığı yoktu.

Hatta bir keresinde, Tahrir'de karşıdan karşıya geçmeye çalışırken trafik polisi bana yardım etmek isteyip yolun ortasına çıktı ve gelen arabaları durdurmaya çalıştı. Neticede arabalar durmadı ve o da kendini zar zor yolun kenarına attı :)

Kahire kalışlarınızda otelinizi Corniche denen, Nil kıyısı bölgede seçmenizi tavsiye ederim. Böylelikle hem Nil'i seyredebilirsiniz, hem de şehrin kalbinde kalıyor olursunuz.

Bu şehirde her kalışımda mutlaka bir sabah ezanlarını dinleme rituelim vardır.  'Kur'an Mekke'de indi, İstanbul'da yazıldı ve  Kahire'de okundu' derler ya, şehirde yankılanan ezan sesleri bunu her seferinde doğrular.

Tahrir/Ramses Hilton

Bir keresinde, Ramses Hilton'daki penceremden yine böyle ezanları dinlerken ve Tahrir'i seyrederken, ahengi bozan tek şey, o gece oynanmış Zamalek ve Al Ahly maçının galiplerinin hala kornalar çalarak galibiyeti kutlamaları olduğunu hatırlıyorum.. Hayatımda, ruhuma kazınmış anlardan birisidir bu..

Bir turist için Kahire'deki ilk sabahlar çok heyecan vericidir. O gün yıllarca hayali kurulan piramitlerle tanışma günüdür.

Piramitler ve Sfenks Kahire'nin Giza bölgesinde bulunur. Burası kalabalığı ve satıcılarıyla tipik bir turist bölgesidir. Size bu bölgede tavsiyem (ki aslında bütün Mısır için tavsiyem), almayacağınız bir şeye değil fiyatını sormak, asla dönüp bakmayın bile... Zira satıcılar başınız bela olurlar... Bir diğer tavsiyem, piramitlerin içine girmeyi düşünmeyin. Ekstra giriş ödemeniz gereken bir durum ve sıra beklemeye ve ücret ödemeye değecek bir tecrübe de değil.

Piramitleri gördükten sonra öğle yemeği için genelde Mena House Otel'e giderim.
19. yüzyılın sonlarında yapılmış bir av köşkü olan otel, piramitlerin hemen dibinde olup, restoranından muazzam bir manzarası vardır.

Ve öğleden sonra Mısır Müzesi.. Eski Mısır tarihi meraklıları için burası deyim yerindeyse bir şekerci dükkanıdır.  Eski, Orta ve Yeni Krallıklara ait heykeller, objeceler, mumyalar... Eğer şanslıysanız kalabalık olmayan bir günde ziyaret edersiniz.

Piramitlerle Müze arasında tercih yapmam gerekirse, kesinlikle Müze derim. Tutankamon hazinesi, binlerce yıl öncesinin taş ve mumya sanatı.. Garanti ediyorum, sizi sizden alır. Orada bulunan yüz binlerce objenin bir hikayesi var, zaten binlerce yıla meydan okumaları bile başlı başına bir hikaye, değil mi?

Firavun heykellerin gözlerinin içine bakıp, onlara kendi hikayelerini anlatasınız gelir bazen... Kaçak kaçak dokunursunuz heykellere, zamanda yolculuk yaptığınızı daha iyi hissetmek için..
Yüksek sezonlarda müzede adım atacak yer bulamazsınız, kuyruklarda beklersiniz. Bir objeyi incelemek için çok az zamanınız olur. Allah'ın, çölün bu rahat ve tembel ırkına bahşettiği nasıl bir rızk kapısıdır bu?

Binlerce yıl öncesinden gelen bir Allah lütfu. ''Bu kadar aileye rızk kapısı olduğu için Firavunlar içinde tek tanrıya inanan Akhenaton'un amel defteri belki de hala açıktır. Kimbilir?'' diye düşünmeden edemiyorum bazen..

Gün sonunda otelinize döndüğünüzde artık bedeniniz de ruhunuzda yorgundur. Bir tarih dersi kıvamındadır bu turlar. Sizleri gezdirenlerin size anlatacakları o kadar çok şey vardır ki. Anlatılanlar, deyim yerindeyse en 'boş' adamın bile ilgisini çeker.

Hemen bu araya küçük bir bilgiyi sıkıştımak isterim. Eski Mısır deyince akla; piramitler, tapınaklar, Ramsesler ve Kleopatra gelir. 3000 yıllık tarih içinde bunlar birbirinden o kadar alakasız yerlerdedirler ki..

Mısır tarihi şu başlıklara ayrılır;

Krallıklar Öncesi Dönem
Eski Krallık Dönemi (1. - 10. hanedan)
Orta Krallık Dönemi (11. - 17. hanedan)
Yeni Krallık Dönemi (18. - 26. hanedan)
Geç Hanedanlık Dönemi (28. - 30. hanedan)
Helenistik Dönem

Piramitler Eski Krallık Dönemine, Ramsesler ve Tapınaklar Yeni Krallık Dönemi'ne, tarihin en ünlü kadınlarından VII. Kleopatra da Helenistik Döneme ait olup, Mısır soyu ile bir alakası yoktur.

Kahire geceleri de ayrı bir alemdir. Nil Nehrinde gemide bir akşam yemeği+gece eğlencesi veya Khan Khalil'de gece gezmesi en iyi alternatiflerdir.

Nil Nehri eğlenceleri gayet turistiktir. Yemeğiniz eşliğinde Arapça canlı müzik dinlemek, oryantal ve tennure seyretmek bu eğlencelerin klasikleridir.


Oryantal dans Mısır folklorunun bir parçasıdır. Saidi, Şabi, Melaya hepsi figürleriyle ayrı bir stildir. Ve bizdeki gibi ucuz bir şey değil... Benim de çok yakından ilgilendiğim Mısır oryantali, ülke kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Danslar, aslında bulundukları yörelerin hayvanlarından büyük ölçüde etkilenirler.

Afrika kabile dansları avlanma hazırlığında olan bir vahşi hayvandan, Karadeniz folkloru sudan çıkmış, can çekişmekte olan bir hamsiden, Oryantal dans da bir devenin nazlı yürüyüşleri ve gerdan kırmasından etkilenmemiş midir?

Bu gemi gezmeli eğlencelerin en güzel tarafı, güverteye çıkıp, iki tarafınızda akıp giden Kahire'yi ışıklar altında seyretmektir.. Gerçekten doyumsuzdur..


Diğer alternatif Khan Khalil, ayrı bir alemdir. Hüseyin Camii'nin yanı başındaki bu tarihi çarşı çok renklidir. Dar sokaklarda dolanırsınız, alışveriş yaparsınız, insanları incelersiniz... Ama yapacağınız en güzel şey, Necip Mahfuz'un Fishawy'sinde muhabbet etmek, çay içmek, nargile çekmektir.
Arkadaşlarımla yaptığım en güzel sohbetlerin mekanıdır Fishawy... Hem de saatlerce, sabah ezanlarına dek..

Bir başka güzel gezi alternatifi ise İslami Kahire turudur. Aslında Kahire'nin her yeri İslam kokar. Ama Kahire kalesi civarlarında gerçekleştireceğiniz bu gezide şehrin en güzel tarihi minarelerini, evlerini ve binalarını görürsünüz. Osmanlı ve Memlük sanatı iç içedir.


Gerek muazzam mimarisi, gerekse Şah Rıza kabri ile bu eserler içinde Sultan Hasan Camii'nin yeri başkadır. Koskoca bir şahın, başucunda o dönemin İran bayrağı ile duran mütevazi mezarının insanı etkilememesi mümkün değil... Aynı üzüntüyü Şam'daki Sultan Vahdettin kabrinde de yaşarsınız.
İnsanları makamlarından alabilirsiniz, rütbelerini sökebilirsiniz.. Ama onların sürgünde yapayalnız ölmelerine neden olmanın, mezarlarını bile bu yalnızlığa mahkum etmenin ahirette iyi bir cezası vardır umarım.

Tüm bu turistik atraksiyonlar dışında, Kahirelilerin de takıldığı hoş mekanlar vardır. El Ezher Parkı huzurlu akşamlar için hoş bir yeme içme ve gezme mekanıdır. Veya üst klas Mısırlıların oturduğu Maadi ve Zamalek civarı yerler..


Aklımda Cairo Jazz Club kalmış. Kahire'deki özel mekanlardan birisidir. Bu yazıyı yazarken bana çok sevdiğim Amr Diab'ın güzel şarkıları eşlik etti... Anılarım tekrar canlandı.

Umarım Allah bu güzel ülkeyi eski huzurlu günlerine kavuşturur, halk hatalarından dönmeyi bilir. Düşünce suçluları, açlık grevindekiler ve darbe mağdurları tekrar özgürlüklerine kavuşur.



Nehir Nil, 21.01.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gezi Notları




Sonsuz Ark'ın Notu:

Fotoğraflar Nehir Nil tarafından çekilmiştir. Seçkin Deniz, 21.01.2015




  

Seçkin Deniz Twitter Akışı