28 Ocak 2015 Çarşamba

SA1120/KY20-MEK10: Sana Saygı Duymuyorum

"Bir zamanlar beyazların dostu idik, ama sizler dalavereleriniz ile, sonu gelmez yalanlarınız ve hesaplarınız ile kendinizden uzaklaştırdınız, şimdi yine aynı topluluklarda oturmuş birbirinizi atlatmaya dair kötü planlar yapıyorsunuz, neden dobraca konuşmuyorsunuz; anlamıyorum."

Motovato (Kara Kazan) Cheyenne Reislerinden.(*)


Toprağa saygın yok senin.
Toprağa ve ağaca, ne de sığıra, Antilop’a,
Ekmeğe, suya saygın yok senin,
İçinde ruhların yıkandığı nehire, dağa, ovaya saygın yok,
Kutsala saygın yok senin, ruha, bedene,
Senin insana saygın yok, ne de Tanrı’ya, peygambere.
***
Sen insan tarihinde bir sapmasın. İnsanın ürettiği her değeri tecimleştirip, üzerinde tepinen, hak etmediği meşruiyetler içinde insana kanlı ellerin ve günahkar yüzünle özgürlük buyuran sapkınlıksın sen.

Sana bakınca insanlık; Afrika’dan vahşice koparıp, içinde zerre bir insani değer olmadan, düşünülebilecek en vahşi biçimde 40 milyon esmer tenli insanı gemilerle taşıyıp, davar pazarlarında pamuk tüccarlarına köle olarak sattığını anımsar.

Sana bakınca insanlık; Amerika kıtsında vahşice katlettiğin Kızılderili çocuklar, kadınlar ve erkeklerin dehşetten devrilmiş masum gözlerini anımsar.

Sana bakınca, Ruanda’da, Srebrenitsa’da, Cezayir’de, Trablusgarb’da katlettiğin masum insanı hatırlar.

Şimdi insana utanmazca bir şekilde değer dayatmasında bulunan sen, sadece sen ölünce insanı anımsayan sen, sadece senin canın acıyınca insani değerleri anımsayan sen, dünyanın geri kalanı sana bakınca sadece kanlı ve günahkar bir vahşi görmektedir.

Ve artık insan yeniden kendi doğal yatağına geri dönecek ve bu sapkınlığın üzerimize bulaştırdığı ne kadar saçmalık varsa hepsini tek tek temizlemeye başlayacaktır.

İnsanı, kendi büyük ailesinden ayıran ne kadar saçma sapan sözde kutsal (!) varsa, insanı insandan ayıran ne kadar kutsanmış ilkellik varsa, insanı insana cennet kılmak yerine Kurd’u kılan ne kadar sınır/ayrım varsa hepsini tek tek yıkacak insanlık.

Hiç bir değer ile kutsanmamış, aşağılanmamış, öylesine var kılınan, kendi derin insan olma ameliyemizin, çabamızın doğal zemini olan tenlerimiz ile, bedenlerimiz ile, cinsiyetlerimiz ile bizi ayıran her tür faşizme isyan ediyoruz. Senin dayattığın saçma sapan erkek/kadın ayrımlarına, yaşlarımıza dayattığın ve üzerine büyük ticaretler, reklamlar, ürünler ve modalar inşa ettiğin gençlik, yaşlılık, çocukluk ayrımlarına isyan ediyoruz.

Neredeyse her yılını sınıflara ayırıp üzerine büyük ekonomiler inşa ederek adeta yok ettiğin insan adına bu ayrımları tanımıyoruz, her bir insan tekini, yaşından, cinsiyetinden, teninden, renginden, bedeninden bağımsız olarak kutsuyoruz.

Hiç bir değer atfetmediğin, saygı duymadığın, üzerinde var edilen insan ve değerlerinden tamamen soyutlayarak, yine stratejik çıkarların için cetvellerle bölüp bir birine düşman kıldığın hiç bir vatana saygı duymuyoruz. Sapkınlığına karşı savaşıp her bir santimini şehid kanı ile sulamadığımız hiç bir sınırı, hiç bir bayrağı, hiç bir vatanı kutsamayacağız.

Senin; petrole, madene, politik ağırlığa ve halkları kontrol edebilmek uğruna kurduğun kukla yapılara, komik ve yapay değerlerle kutsadığın hiç bir devlete, yapıya, vatana, sınıra asla saygı duymuyoruz, duymayacağız.

Sapkınlığı o denli abarttın ki, Şii/Sünni diyerek, Nusayri /Alevi diyerek, Hristiyan/Yahudi diyerek kendi insan olma çabamıza yönelik iniltimizi bile bir düşmanlık sebebi yaptın. İnsan bütün bu renkler ile uzun yüzyıllar boyu kendini gerçeklerken, muazzam değerler üretirken, her aşamada daha yüksek medeniyetler inşa ederken, senin her şeyden ticaret çıkaran müfsid kafan, kutsaldan bile bir düşmanlık çıkardı.

Artık bu ayrımlara saygı duymayacağız. Bize dayattığın bütün bu saçma ayrımlara, bu düşmanlıklara asla saygı duymayacağız, bunlar için asla savaşmayacağız.

İnsanın en kutsal ameliyesi; ifade gücünü, dilini bile bir düşmanlık sebebi kıldın, tanışıp bilişsinler, kardeş olup insanlaşsınlar diye bahşedilen en temel kutsallardan biri olan dilleri, her biri birbirine ölesiye düşman kamplara ayırdın. Her şeyi daha küçük, gittikçe daha küçük parçalara bölerek, birbirine kırdırarak içinden pis bir kâr çıkarma şeytanlığın, ancak aşk/ahlak/iman adına var kılınan ve hep bunları terennüm eden, her bir terennüm ile bir kez daha ve biteviye kutsallaşan dillerden bile savaşlar, düşmanlıklar çıkardın.

Şimdi yeniden bütün dilleri hiç birini diğerine üstün saymadan kutsal kabul edeceğiz, her birine yönelecek tehditlere karşı aynı cesaretle savaşacağız.

Aramıza gerdiğin, evlerimize, köy ve kasabalarımıza gerdiğin tel örgülere, sınırlara asla aldırmayacağız, bütün bu devasa aileyi, bu devasa coğrafyayı, bu muazzam vatanı tekmil bir bilip, içindeki her etnik yapı ile, her inanç grubu ile, her dil ve renk ile kutsal bir vatan kabul ediyoruz.

Şimdi senin yüz milyonlarca insan kardeşimizin vahşice katli üzerine kurduğun bu faşit, bu şeytani siyasallarına isyan ediyoruz. Yeniden büyük insanlık ailesini adalet ve özgürlük, Allah ve ekmek üzerinde inşa edeceğiz.

Senden saygı beklemiyoruz, sana saygı duymuyoruz.

Çünkü;

Toprağa saygın yok senin.
Toprağa ve ağaca, ne de sığıra, Antilop’a,
Ekmeğe, suya saygın yok senin,
İçinde ruhların yıkandığı nehre, dağa, ovaya saygın yok,
Kutsala saygın yok senin, ruha, bedene,
Senin insana saygın yok, ne de Tanrı’ya, peygambere.


Mustafa Ekici, 28.01.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar 




(*) De Brown. Kalbimi Vatanıma Gömün. E yayınları

Seçkin Deniz Twitter Akışı