20 Şubat 2015 Cuma

SA1174/KY23-NN8: Nehir Nil Güney Asya'da: Hindistan & Nepal 2/ Varanasi ve Khajuraho

"Yetişmesi lazım Ganj'a, güneş tam doğmadan.. Eşini Ganj'ın kutsal sularıyla buluşturması gerek, bu onun eşine son görevi olacak."

Kama Surtra Tapınakları

Puslu, soğuk bir sabah.  

İndiğim istasyonda yerlerde yatan insanlar, çuvallar, denkler.. Havada ağır bir koku.  

Normal hayatta etrafımda gördüğüm insan tiplemelerinden bir tanesi bile o an orada değil. Çoğu zaten bir deri bir kemik olan insanları somurmaktan semirmiş koca koca sivrisinekler üzerime konuyor sürekli. Tüm geceyi trende geçirmenin verdiği ağır yorgunluk sineklere müdahale etmemi bile engelliyor.  

Tekrar etrafıma bakıyorum ve bu gerçeküstülüğün fotoğrafını beynim bir yerlere iyice kaydediyor. 

Nereye baksam benimle göz teması kurmaya çalışan dilenciler, onlar kutsal şehirlerin ayrılmaz parçaları.  

O şehre hac için gelen Hinduların yüzlerine bakıyorum bir de. Bendeki şaşkınlıktan eser yok. Onlar çok mutlu ve huzurlu.. Sonra yanımdan O genç kadın geçip gidiyor telaşla.. Hani şu kocasının küllerini Ganj'a serpecek olan.  

Yetişmesi lazım Ganj'a, güneş tam doğmadan.. Eşini Ganj'ın kutsal sularıyla buluşturması gerek, bu onun eşine son görevi olacak. Oraya, nehrin kıyısına, ruhların gezindiği yere olan randevusuna geç kalmamalı. 




Yüzünü karşı kıyıdan doğan güneşe çevirip dualar eşliğinde o külleri serpmeli ve o soğuk Şubat gününde nehre girip günahlarından arınmalı. 

Hindistan'ın kutsal şehri Varanasi'deyim.  

Daha istasyona indiğim andan itibaren, Hindistan seyahatimin farklı bir boyut kazandığını anlamıştım. 

Bugünü bekliyordum aslında. Hayatımın en güzel tecrübelerinden birini yaşayacağımı hissediyordum. Ve hislerimde yanılmadığımı şehre daha ilk adımımda anladım. 

Varanasi'siz bir Hindistan ziyareti eksik kalır. Tanrılara yolculuğun başlangıç noktasıdır bu şehir. Ev sahibem Tanrıça Ganj'dır. Yaratıcı Brahma, koruyucu Vishnu ve yok edici Şiva.. Hinduizm'in tanrı üçlemesi Brahma dünyayı yaratabilmek için kendi bedeninden bir de tanrıça yaratır. 

Ve bu kadın kutsal kitap Veda'ların annesidir, adı da Sarsawati'dir.  Brahma-İbrahim, Sare-Sarsawati... Okuduğum bir sürü dinler tarihi tezleri kafamda gider gelir Hindistan seyahatim boyunca.  

Bizim için birer masal kahramanı olmaktan öteye gidemeyen bu figürler, dünyada 1 milyardan fazla insanın hayat gerçeğidir, dualarının adresidir ve ölümden sonrası için büyük anlamlar ihtiva eder. 

Evet inanç.. Demiştim, kıpkırmızı bir çizgi. Bazen insanoğlunu bölen, kimi zaman da birbirimize saygı duymamız gerektiğini öğreten. 

Varanasi sadece dini bir başkent de değildir. Sokak yaşamıyla da ruhunuza işler. Her yer insan selidir. Yol kenarlarında oturan zayıf ve boz inekler de hayatın bir parçasıdır. 

Caddeler seyyar satıcılarla ve hatta berberlerle doludur. İnsanların saç, bıyık traşı yaptırmalarına tam da alıştığınız anda, kol altını traş ettiren bir adamı görmek sizi birden şoke edebilir. 

Yol kenarlarından minicik dereler akar. Buraya ayakta tuvaletini yapan erkekleri görmek de normalleşir bir süre sonra, hatta oturarak yapan bir adamı görmek bile sorun olmaz zaman içinde. 

Varanasi'de ilk ziyaret noktam Bharat Mata (Anne Hindistan) Tapınağı. Bharat Mata tüm tanrıçaların annesi konumundadır. Tapınakta bir tanrıça heykeli ve kocaman mermerden bir Hindistan haritası vardır. 


Varanasi - Bharat Mata Tapınağı

Harita sayesinde Hindistan'ı daha iyi tanırsınız. 


Varanasi- Rikşalar

Varanasi'de şehir içi ulaşım genelde bisikletli çekçekler yani rikşalarla yapılıyor. Sokaklarında karasineklerle  rikşaların yarıştığı bu şehirde yaşayan batılıların olduğunu okumuştum. 'Ben asla bu kadar cesur olamam' diye düşündüğümü hatırlıyorum. 

Rikşaya binip bir sonraki durağıma doğru yola çıkıyorum. Ve sonra kıpkırmızı Tanrıça Durga Tapınağı'na varıyorum. Kırmızı Hint kültüründe kadının rengidir. Evli kadınlar saçlarını ortadan ayırıp, tam ortaya kırmızı boya sürerler. Alınlarına da kırmızı nokta yapıştırırlar. 


Durga Tapınağı

Durga, Tanrı Şiva'nın eşidir. Bu ikili her yerde birlikte tasvir edilir. Şiva tapınağına girmeden etrafımı saran birkaç adam beni  oldukça ürkütmüştü. Bu insanlar civarda bulunan cüzzam hastanesinden kaçan hastalardı. 

İnsan, cüzzam gibi bulaşıcı bir hastalığı taşıyanlarla çevrildiği zaman gerçekten ürperiyor. Ama yüzlerinde kader ve acının bıraktığı ızdırabı ve izleri gördüğünüzde, bu ürperti yerini üzüntüye bırakıyor. 

Tapınağın dışı çiçekçi ve şekercilerle dolu. İnsanlar tapınağa girmeden önce tanrılarına hediye olarak bunlardan alıyorlar. Tapınağa girerken, tanrıya geldiklerini haber vermek için kapıdaki çanı çalıyorlar. 

Çıkarken de ibadetlerinin nişanı olarak alınlarına kırmızı boya sürüp saygı gereği arka arka yürüyerek tapınağı terk ediyorlar. 
Cep Tapınak

Bu büyük tapınaklar gibi, sokak üstlerinde küçük 'cep' tapınaklar da var. Dindar bir Hindu, hem sabah, hem akşam buralarda veya büyük tapınaklarda dua eder. 


Ganj Nehri-Gece Ayini

Her gece Ganj kıyısında Tanrı Ganj için ayinler yapılır Varanasi'de. Bu ayinlerde Hint rahip okullarından gençler çanlar çalarken, göğe tütsü dumanları ve ilahi sesleri yükselir. Karanlığın içinden yükselen bu ışık, koku ve sesler, bir Hindu'nun iç dünyasındaki ruhsal yolculuğu için gayet uhrevi bir ortamdır. 

Ayin noktasın ulaşmaya çalışırken kolumu 7-8 yaşlarında bir erkek çocuğu tutuvermişti birden. Elindeki kartpostalları satmak için bana ışıl ışıl bakıyordu. Çocuğa İngilizce adını sordum. Ne de olsa İngilizce bilmek bir Hindu için sıradan bir durumdu.. 

Kulaklarının duymadığını işaret etti. Çenesini okşadım. Tertemiz bir çocuktu, yakında duran kiliseyi gösterip bana Hristiyan olduğunu anlatmaya çalıştı. Sonra elleriyle kulaklarının arkasını gösterdi, uçağın uçmasını tasvir etti. Anladığım, eğer uçağa binip gidebilse işitme cihazı alabilecekti ve böylelikle duyabilecekti. 

Sonra ellerini iki yana açıp bunun olamayacağını bildiğini ifade etti. Ona parasını verdim, işaretlerle çok güzel bir çocuk olduğunu anlattım, sanki mutlu oldu. 

Ve hayatımın en güzel tesadüflerinden birisini, sadece bir kaç hafta sonra aynı noktada bu kez gündüz vakti, kalabalığı yarmaya çalışırken bu güzel çocuğun birden karşıma çıkmasıyla yaşadım. Beni görünce hemen tanıdı, bana sarıldı ve yolumu açmaya çalıştı. Arkadaşlarına beni gösterdi.. O an bir sürü şey anlatmaya çalıştı işaretlerle. 

Fakir bir toplumun kaderi, en çok o toplumun çocuklarını vurur işte. İşte o işitme engelli çocuk, o kaderin kurbanıydı.  

O gece ayin bittikten sonra bir deli cesaretiyle tenha bir sokağa daldım. Bir süre sonra karanlıkta bana bakan bir sürü göz hissettim. Yolun iki tarafı, oturan Hint fakirleriyle doluydu, hepsi sessizce bana bakıyordu. 

Bir dinin 'ermişleri' bu kadar itici, pis ve çirkin olabilir miydi? Nasıl korktuğumu anlatamam :) 

O gecenin sabahı, Varanasi gezisinin altın vuruşudur. Güneş doğmadan oteli terk edip nehir kıyısına inersiniz. 

Bu şehir hiç uyumaz. Kimi zaman sabahlara kadar hoparlörlerden yayılan ilahi sesleri, uykunuzu böler. 

Sabahın köründe Ganj'da yapacağınız tekne gezintisi, size farklı bir boyuta geçtiğiniz hissi verir. 

Güneşin ışıkları yavaş yavaş yükselirken, nehir kıyısında ganga ji gat denen tarihi basamaklara dizilmiş insanlar, nehrin soğuk sularında günahlarından arınmaya başlarlar. 



Bu kıyı bir Hinduizm mozaiği gibidir. Güney Hindistan'dan gelen Hintlilerin tapınakları daha renkliyken, kendileri daha esmerdir. Pagoda çatılı tapınaklar ise Nepal'den gelen Hindular içindir. 


Ganj Nehri-Ölü Yakma Törenleri

Siz kıyının biraz açığında kıyıya paralel olarak yavaş yavaş ilerlerken, nehre bırakılmış küçük çiçekler içindeki yanan dilek mumları, yanınızdan geçer gider. Uzakta yükselen dumanlar ve alevler, kremasyon, yani ceset yakma törenlerine dikkatinizi çeker. İyi bir kremasyon için ortalama 300 kilo odun gerekir. Bizler kefen parası biriktirirken, Hindular odun parası biriktirir. Çok fakir olanlar ise fırınlarda yakılır.  


Ganj Nehri-Mumlar

Dini ritüellerin psikolojik bir değeri vardır ya, bunu en iyi Ganj kıyılarında banyosunu bitirmiş bir ailenin yüzündeki huzuru gözlemlediğiniz zaman anlarsınız. 


Ganj Nehri- Günahlardan Arınma

Ve size bu Varanasi sabahını ifade edebileceğim en iyi kelime, turuncudur.  

Çünkü güneşin ilk ışıkları bu sahneye şahane turuncu bir etki katar.  

Bir Varanasi olmasa da, Kuzey Hindistan'da sizi çok etkileyecek bir yer daha var. 

Yaklaşık 1000 yıllık Kama Sutra tapınakları ile ünlü Khajuraho.. 


Kama Sutra Tapınakları

Hindistan gezimin son durağı.. Khajuraho'ya gitmeden önce dilerseniz yaklaşık 100 km. mesafedeki Orcha'daki Jhansi Kalesini de gezebilirsiniz. 


Jhansi Kalesi

Yolculuğunuza zahmet katsa da, göreceğiniz eser açısından, seyahatiniz farklı bir değer kazanır. 


Kama Sutra Tapınakları

Khajuraho küçük bir şehir. Önemi, sahip olduğu Kama Sutra Tapınaklarından kaynaklanıyor. 

Hinduizm'de üreme çok değerli ve kutsal bir olgu. Zaten bunu nüfuslarından da anlamak mümkün. Eski zamanlarda insanların tek sosyalliği bu tapınaklar olabiliyordu. 

Bu yüzden tapınaklar, halkı eğitmenin de en iyi yerleriydi. 


Kama Sutra Tapınakları

Tapınakların duvarları Vatsayayana'nın yazdığı Kama Sutra'dan (anlamı Zevk Kitabı) cinsel pozisyonlarla dolu olduğu kadar, halka cinsel açıdan yapmamaları gerekenleri de anlatan figürlerle de dolu. 


Kama Sutra Tapınakları

Tasvirlerin biri hayvanla ilişkiye giren bir erkeğe ait. Dikkat çeken ise, arkadaki bir karakterin bu durum karşısında utanıp gözlerini elleriyle kapatmış olması. Bu tasvir hayvanlarla ilişkinin yanlış olduğunu anlatmak için yapılmış. 

Duvarlardaki erotik heykeller gerçekten estetik ve görülmeye değer. 

İroni ise din ve cinselliğin bu şekilde yan yana getirilmiş olması. 

(Bir sonraki yazı; Kathmandu, Nepal)

<< SA1159/KY23-NN7: Nehir Nil Güney Asya'da: Hindistan & Nepal 1/ Delhi ve Tac Mahal

SA1198/ KY23-NN9: Nehir Nil Güney Asya'da: Hindistan & Nepal 3/ Kathmandu>>





Nehir Nil, 20.02.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gezi Notları



Not: Fotoğraflar internetten elde edilmiştir.


Seçkin Deniz Twitter Akışı