"Allah var problem yok, Allah var problem yok, Allah var problem yok.."
Ellerim ve ayaklarımdaki ağrı ve acılar tekrar geri döndü, nedenini bilmiyorum, tam geçer gibi olmuştu ki tekrar filmi başa aldık... Kalbimdeki acının da bunda payı olduğuna inanıyorum. Sevdiğim insanların acı çekmesi kalbimi kanatıyor, hiçbir şey yapamamak, ne kadar dua edersem edeyim yeterli görmemek, zaten düzenli olmayan uykularımı kaçırıyor, çaresiz hissediyorum kendimi...Teslimiyet ve rıza ile ilgili bütün bildiklerimi tekrar tekrar tazelemeliyim, muhakkak tazelemeliyim...
Oğlum bugün üniversite üçüncü sınıfa geçti çok şükür, zaman geçti, zaman geçiyor... Allah'ın c.c Rızası'nı ne kadar kazandık ne kadar yakın olduk; O'na bilmiyorum, oğlumuzu ne kadar imanlı ne kadar Hakk'a yakın yetiştirebildik onu da bilmiyorum, Afak'ın merhametli ve adaletli bir çocuk olduğunu biliyorum ama... İnşallah biz bu dünyadan göçtükten sonra o da babası gibi yetime yoksula el uzatan, yaptığı işlerde Allah'ın c.c rızasını gözeten bir insan olarak yoluna devam eder...
Afak'ın üçüncü sınıfa geçtiğini acı çeken iki dostumla paylaşamadım henüz... Şuna inanıyorum ki Allah temiz kalpli, merhametli insanları ara sıra kimi musibetlerle sınıyor. Bunu bana Prof.Yaşar Kandemir Hocam'da söylemişti daha önce...
O temiz insanları bir takım musibetlerle sınayarak, onların Kendisine biraz daha yaklaşmasını murad ediyor, bırakmıyor Allah c.c ellerimizi, bizi bırakmıyor... Yalnızca biraz itekliyor, ayağımız kaydığında tökezlediğimizde birazcık itekliyor, hiçbir şeyin bizden kaynaklanmadığını, yalnızca O dilerse, O "Ol" derse olacağını bize hatırlatıyor ve dua etmemizi istiyor.
Resulullah aleyhisselatu vesselam buyuruyor ki: "Kardeşim balık sahibi Yunus Aleyhisselam hani balığın karnında 'Senden başka ilah yoktur. Seni noksanlıklarından tenzih ederim. Ben gerçekten haksızlık edenlerden oldum.' diye dua etmişti ya, işte kederli bir kimse bu dua ile dua ederse Mutlak Allah Teala onun kederini giderir."
İbn-i Kayyım (r.a) Medaricu's Salihin adlı kitabının Tebettül Mertebesi kısmında diyor ki.
"Tebettül, ilgilenmek ve kopmak demektir. Meryem'e (a.s) erkeklerle ilgisini kestiği, şeref ve fazilet bakımından zamanın bütün kadınlarından üstün olduğu ve onlardan tamamen ayrıldığı için "betal" ismi verilmiştir.
Tebettül her şeyi bırakıp bütünüyle Allah'a yönelmektir.
Kalpteki korkuyu Allah'a teslimiyet ortadan kaldırır. Çünkü Allah'a teslim olup O'na boyun eğen ve Allah'ın takdir ettiği şeylerin mutlak başına geleceğini, takdir etmediği şeylerin de asla başına gelmeyeceğini bilen kimsenin kalbinde zerre kadar mahlukat korkusu kalmaz. Nefsine bir kötülük gelmesinden endişe eden kimse onu gerçek sahibine teslim eder. Ve bilir ki başına gelen şeyler ancak Allah'ın takdiridir...
Allah'a teslimiyetin gizli bir faydası daha vardır: Kul nefsini Allah'a teslim edince onu rahata kavuşturmuş ve Allah'ın koruması altına sokmuş olur... İnsanları önemseme duygusunu kalpten silen, hakikati müşahadedir. Hakikati müşahade her şeyin Allah'tan geldiğini, Allah'la kaim olduğunu ve Allah'ın güç ve otoritesi altında bulunduğunu bilmektir.
Evet, çok yol katetmemiz lazım daha... Sevdiklerime ve bana Allah'tan başka yardım edecek olmadığını bildiğime göre dualarıma onların hayrı için çok daha kuvvetli etmeliyim. Dualar semayı dolaşıyor, dualar Allah'a ulaşıyor ve dualar geri dönüyor... O zaman duaya devam.
"Allah var problem yok" diyordu ya Çeçen şehit İmam Alim Sultan... Allah ona rahmet eylesin, Allah var problem yok, Allah var problem yok, Allah var problem yok..
Haftaya radyasyon onkolojisi kontrollerim başlıyor ve benim bu sözü kalbime kazımam gerekli: Allah var problem yok, Allah var problem yok, Allah var problem yok...
Acı çeken dostlarıma da binlerce kere söylemeliyim: Allah var problem yok, Allah var problem yok, Allah var problem yok, Allah var problem yok...
Ellerim acıyor ama merhum Abdürrahim Karakoç'un Mihriban'ını yazmasam olmaz şimdi...
Allah c.c ona rahmet etsin, iyi bilirdik şahitlik ederim ki biz onu iyi bilirdik...
Mihriban (Aşk)
Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban.
'Yâr' deyince, kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor
Lâmbamda titreyen alev üşüyor
Aşk, kağıda yazılmıyor Mihriban.
Önce naz, sonra söz ve sonra hile...
Sevilen, seveni düşürür dile
Seneler, asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor Mihriban.
Tabiplerde ilâç yoktur yarama
Aşk deyince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut cizilmiyor Mihriban.
Boşa bağlanmamış bülbül, gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne...
Şaştım kara bahtın tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban.
Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi, gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı...
Çözemedim... Çözülmüyor Mihriban.
Abdürrahim Karakoç
Neşe Kutlutaş, 01.03.2015, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, (İlk Yayın Tarihi, 07.06.2012)