1 Mart 2015 Pazar

SA1191/FT41: Bir Romantikler Hareketi; Diriliş Postası/ Yıl:38 - Sayı:12830

"28 Şubat sürecinde bizi yaktılar; fakat küllerimizden dirilip bugünlere geldik, çok şükür." 
Hakan Albayrak 
28 Şubat 2015, Diriliş Postası (Görece) ilk sayı, 'Merhaba' başlıklı Başyazı'dan


Romantiklerin, çevre koşullarına uyum sağlayamayan iflah olmaz isyancılar olduğunu düşünüyorum. Doğal olarak realistlerin çevre koşullarına uyum sağlama ustalığının da çoğunlukla kötücül bir tutum olmadığının da farkındayım. Dünya'yı daima realistler dizayn eder, romantikler realistlerin dizayn ettiği Dünya'dan başka bir dünya olabileceğini düşünerek isyan ederler. Bu tarih öncesinden beri süregelen ve süregideceği kesin olan bir döngü. Beşerî gelişimdeki süreklilik de bu döngüye mahkûm.

Romantiklerin insan doğasına dönüşü simgeleyen başkaldırısı, realistlerin akla duyulan ihtiyaç kurgusuna zaman zaman ya da çoğunlukla yenilse de, kahredici bir gerçek var; romantikler asla oldukları gibi kalmadılar, kalmıyorlar; elde ettikleri gâlibiyetler onları bir süre sonra amatör birer realist hâline getiriyor. Sıcakkanlı romantiklerin çok azı realistlerin profesyonel soğukkanlılığının farkına varabiliyorlar, farkına vardıklarında da çoğunlukla iş işten geçmiş oluyor.

Yeni Milenyum'un alışılageldik, iç bayan retoriğinin kırılmak istendiği zamanları sempatik buluyorum. Diriliş Postası'na bakışımın temelinde de bu sempati var. Sistematik kaygılarla bezenmiş dünyanın gittikçe toplu bir intihara sürüklendiğini görüyor olmaktan dolayı, mahallemizin haksızlığa boyun eğmeyen delikanlı çocuklarının ardını düşünmeden kavgaya dalışları gibi bir dalış seziyorum, Diriliş Postası'nda Hakan Albayrak'la beraber etrafında kümelenen, türleri kendilerinden başkasına benzemeyen isimleri görünce.



Diriliş Postası'nın ikinci, yani 12829. sayısını değil de, 12830. sayısını inceleme imkânı buldum. Romantiklerin amatör ruhunu gazetenin her yerinde görüyor olmaktan sıkılmış değildim, imlâ-yazım hatalarının dışında, tam sütun-tam sayfa mantığındaki deliorman delikanlısının 'Ben yaptım, oldu' pervasızlığını gülümseyerek izledim.

Pertavsızla okuduğum hissine kapıldığım iri puntolu harflerin görsel kaygı taşımayan dizilişlerinde de romantiklerin o derin amatör ruhunun yansımalarını izleyebiliyordum. Sakıncası yoktu; nasılsa, pes etmezlerse, realistlerin dizayn ettiği algılara yaklaşacak ve değişeceklerdi. Değişmekten korktukları anda da bırakıp kaçacaklarına emin olmama rağmen, 'Onlar da öyleler' diyebiliyorum. onlar öyle yaşıyorlar ve öyle duruyorlar... Saygı duyuyorum.

Basılı medyanın gün geçtikçe tarihe geri çekildiğini göre göre basılı bir gazete ısrarı bir realistin işi olamazdı. Diriliş Postası işte bu yüzden desteklenmeli diye düşünüyorum. Bu yazının yazılma nedeni de bu.

Türkiye, Batı'nın rönesansını, reformlarını büyük bir kıskançlıkla ya da öfkeyle izleyen, Batı'yı ve Batılı ikonları dikey yukarı basamaklara oturtup hayran hayran bakan ya da aşağılayan 19 ve 20. yüzyıl yarı aydınlarının başaramadığını başarmak isteyen ukde deposu  modernleşme karşıtlarının ya da yandaşlarının ülkesi. İttihad-ı Osmanî, Jöntürkler, İttihat-Terakki, İslamcılar, Turancılar bu kompleksif hastalıklarla mücehhez isimlerin amatör ruhlarıyla dolu. Hemen tamamı da romantiklerden oluşan bu grupları ihdas edip organize edenler de, onların ellerine yol haritası veren yahudi ya da mason realistler.

Romantikleri yönetenler ve yönlendirenler realistlerdir, demiyorum belki; ama ısrar eden olursa bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Diriliş Postası'nın 'Bir Romantikler Hareketi' olduğu kanaatini taşıyorum. Ve umuyorum ki; bu sevimli romantiklerin arka planında iyi realistler var. Ancak bu hareketin ideolojik genel çerçevesi yeni değil; İslamcı bir fotoğrafa entegre edilmiş ve tarihsel köklere tutunma kaygısıyla bağıra çağıra yürünen bir yol görünüyor her açıdan. 

Niyetteki saflık ne yazık ki soruşturması yapılmamış ya da yapılmak istenmemiş 'Hard İslamcılık Ruhu'nun kirli tortularına mahkûm olacak. Keşke masonların inşa ettiği İslamcılık gibi bir retorikten uzakta konumlansaydı Diriliş Postası. İstanbul'un tutunma kaygısıyla dopdolu genç ve heyecanlı isimleriyle  dolup boşalan çayhânelerinde demlenmeseydi bu heyecan. Mahalle delikanlısının 'Hak ve Adalet Arayışı'ndaki Saflık' yetseydi.

Genel Yayın Yönetmeni Hakan Albayrak Baran Dergisi'ne verdiği röportajda şöyle demişti:

"Sapına kadar taraf olmakla beraber çığırtkanlıktan uzak duran bir gazete olacak inşaallah. Her haberi göreceğiz diye yırtınmayan, karman çorman olmayan bir kapak ile beraber mizanpajı sade, logosu siyah, Turan Yıldızı, Balkan Ekspresi, Şimali Kafkas Muhabiri gibi özel bölümleri olan bir gazete olacak. Pehlivan tefrikalarını ihya ediyoruz. Yazı dizilerini önemsiyoruz. Sancaktar Dergisi ekibi ile Ömer Çetres ve Emine Dolmacı gibi tecrübeli gazeteciler, Selahaddin Eş ve İsmail Yaşa gibi ihtisas sahibi muharrirler. Kuds El Arabi’den tanıdığımız Filistin kökenli Suriyeli yazar Eyman Halid, Afro-Amerikalı devrimci Dhoruba Bin Wahad (Doruba Bin Vahad), Mavi Marmara ve Syriza aktivisti Dimitri Plionis de aramızda… Yazılarını orijinal dillerinde ve Türkçe tercümeleriyle yayınlayacağız inşallah" 

Elimizdeki gazete Hakan Albayrak'ın söz ettiği genel fotoğrafa uygun bir gazete. Yani teori-pratik, senaryo-kurgu-uyarlama başarılı, ama yeterli mi? Bir tür Büyük Doğu ya da Diriliş Gazetesi dokusunda, müstearlar ya da kasten geçiştirilmiş ironik nickler.

Yeni nesil okurun, heyecan skalası maalesef, Diriliş Postası'nın ihya etmek istediği ruhu önemsemiyor. Okur-yazar kitlenin de es geçilmiş İslamcılık Sorgulaması'na dikkat ettiği dikkate alınırsa, Diriliş Postası'nın uzun ömürlü bir mevkute olmayacağı, gelişmezse, realist dokunuşlara maruz kalmazsa olamayacağı gerçeği de apaçık ortada. 'Romantiklerin isyanı da bu apaçık gerçeklere zaten' derseniz sözüm yok, nihayetinde Kung-fu bilmeyen mahalle delikanlısının  herhangi bir kavgada teknik kurbanı olmaması imkansız; dayak yemeyi göze almış olana ne diyebilirsiniz ki?

Gazete'nin İslamcı ve Turancı iki adet gözlüğü var. Tuhaftır; İslamcı gözlüğe ilk tekmeyi savuran da ikinci sayısındaki bir yazı. Yazarlardan Selahaddin E. Çakırgil, 1908'den 40 sene sonra  Kemalist-Laik rejimin başbakanlarından olan, II. meşrutiyet yıllarının en ateşli İslamcılarından Muhammed Şemseddin Günaltay'ı  nazik bir dille derdest edip gömüyor. Çünkü Günaltay, "Devletin kısmen dahi olsa bir dinin kurallarına göre idare edilmesini istemenin o yolda görüş belirtmenin ağır suçlardan olduğunu" hükme bağlayan TCK 163. Madde'nin mimarı.

Diğer gözlük de şöyle bağlıyor ideolojik genel çerçeveyi... Genel Yayın Koordinatörü Emine Dolmacı 'Nadir hastalıklar Günü' başlıklı fıkrasında, "Kafkaslara yönelik sayfalar İsmail Gaspıralı'nın izinden yürüyecek" dedikten sonra Diriliş Postası'nın ana eksenini belirleyen ve bağlayıcılığı olan şu cümleyi sarf ediyor: "Diriliş Postası, 97 yıl önce kesintiye uğrayan (Gaspıralı'nın) Tercümanı'nın devamı olacak."

Oysa Gaspıralı  diğerleri gibi mason bir Turancı; eğer masonluğu kimseyi tedirgin etmiyorsa mason İslamcılar gibi, sorun yok; ama beni tedirgin ettiği açık.

“Rusya Türklerinden Kırım'lı İsmail Gaspıralı (mason e.k.)’nın çıkardığı Tercüman gazetesi, tüm Rusya Türklerinin kullanacağı ortak bir yazı dili oluşturmaya çalışıyordu. Bu dilin belkemiğini Türkiye Türkçesi oluşturacak, ancak tarihi Türk lehçelerinden de faydalanılacaktı. 1905 Rus Devrimi sırasında Gaspıralı, Azerbaycanlı Ali Hüseyinzade (Turan) (İ.T. kurucusu, mason  e.k.), Kazan Tatarları'ndan Yusuf Akçura (mason e.k.), Başkırt'lardan Zeki Velidi (Togan) Nijni Novgorod kentinde Tüm Rusya Müslümanları Kongresi'ni topladılar (15-28 Ağustos 1905). Kongre hareketinin diğer ünlü isimleri Azerbaycanlı Ahmet Ağaoğlu (dönme, mason e.k.), Kazanlı Sadri Maksudi (Arsal) ve Hiveli Mustafa Çokayef (Çokay) idi. Rusya’da 1906 devrim hareketinin başarısızlığa uğramasından sonra bu kişilerin birçoğu Rusya dışına kaçtı. 1908 Jön Türk ihtilalinden sonra da çoğu Türkiye'ye gelerek İttihat ve Terakki hareketi içinde yer aldılar.

İkinci sayıda okuduğum yazarların (2.sayfadaki yazı hariç) gazeteyi taşıyabileceğini düşünmüyorum, fakat yazar kadrosunda etkili olabilecek isimler var; galiba ikinci sayıdaki dağılım dengesi romantik perspektifin heyecanına kurban verilmiş. Sayfa Etiketleri, sayfaların içeriğinden daha ağır ve ne yazık ki içerikler tamamen amatörce seçilmiş ve takdim edilmiş.

Dikkatimi çeken en önemli içeriklerden biri de İktisat sayfalarında bir köşe yazısında karşıma çıkan 'Erdem Başçı' karşıtlığı. Sağlam bir eleştiri ile çıkış yapabilirdi yazar, ama kuru gürültüden başka bir şey bulamadım yazısında. Üstelik İslamcı-Turancı bir çerçeveye sığmayan eklektik bir tasarım hatası gibi duruyordu Mevlüt Tatlıyer'in "Fiyat istikrarı Var, Yer misin?" başlıklı yazısı... 

Mevlüt Tatlıyer, keşke faize itirazını İslam'ı refere ederek yapsaydı, ama o Erdem Başçı'yı Nobel Ödüllü İktisatçı Joseph Stiglitz, Kanada Merkez Bankası Başkanı Stephen Poloz'un basmakalıp görüşleri ile eleştirmeye kalkmış. İktidara yakınsamak ön koşullu olmayı gerektiriyorsa bu zaten Diriliş Postası'nın romantikliğine aykırı, açık bir çelişki ve tipik kötücül realizmden, fırsatçılıktan başka bir şey değil. İlk büyük eksi bu noktada.

Diriliş Postası'nın en büyük avantajı, politik ve sosyolojik iklimin sempatik atmosferi. Bu ekmek ne kadar dayanır o ayrı bir konu, bir sorun ve gerçekten de bu romantikleri ilgilendirmeyen bir konu, bir sorun.

Romantiklerin neden eski bir gazeteyi dirilttiklerini anlayamadım; ekonomik gerekçeler olabilir; ama en azından bu bir şekilde açıklanabilirdi. İkinci Büyük eksi işareti  de bu noktada duruyor.

Yirmi sayfadan oluşan Diriliş Postası'nın ikinci sayısında dokuz köşe yazısı var. Gördüklerimi kısaca özetleyeyim: 2. sayfa Dizi-Röportaj, 'İnadına İyi Haber' mottosuyla 3. sayfa, 4.,5, ve 6. sayfalar Türkiye Gündemi, 7. ve 8. sayfalar İktisat, 9. sayfa Teknoloji, 10.,11.,12. ve 13. sayfalar Dünya Gündemi, 14. sayfa Tefrika-Bulmaca, 15. sayfa Dizi-Röportaj, 16. sayfa Fikriyat, 17. sayfa  Kültür-Sanat, 18. sayfa TV-Radyo, 19. sayfa Spor, 20. sayfa yani Arka Sayfa ise Hakan Albayrak sayfası.

İstanbul İcra ve vergi dairelerinden ilanlarla desteklenmiş Diriliş Postası... Biri yardım derneğine, diğeri bir şirkete, bir başkası da bir haber kanalına ait olmak üzere üç reklam var şimdilik.

Genel Yayın Yönetmenliğini Hakan Albayrak'ın yaptığı Diriliş Postası'nın yazar kadrosunda Neşe Kutlutaş, Selahattin E. Çakırgil, Cahit Koytak, İsmail Yaşa, Nihat Nasır, Nevzat Çiçek, Fatih Mutlu, Kadir Metin Akbaş, Esra Elönü, Erem Şentürk, Eymen Halid, İlhami Atmaca, Şaban Abak, Fethi Güngör vb isimler var

Akyıldız Gazetecilik bünyesindeki Diriliş Postası'nın imtiyaz sahibi Mehmet Akosman. Genel Müdürlüğünü Orhan Pekçetin'in Yazı İşleri Müdürlüğü'nü Ömer Çetres'in, Genel Yayın Yönetmeni Yardımcılığı'nı Fatih Mutlu'nun yaptığı Diriliş Postası'nın Genel Yayın Koordinatörü ise Emine Dolmacı.

Dediğim gibi, kötücül realistlerin kan gölüne çevirdiği dünyaya başkaldırdıklarını düşündüğüm için sempatik baktım Diriliş Postası'na, ama en azından bu vadeli çeki, çok tasarruflu kullansınlar, anlamadıkları alanlarda at koşturmasınlar.

28 Şubat'a karşı duruşlarını tarihe sabitleme kaygılarını anlıyorum, onlara hakkı teslim ettikleri sürece başarılar diliyorum.


Faruk Tamer, 01.03.2015, Görsel Eleştiri- Visual Critique XLI

Künye:
Adı: Diriliş Postası
Kuruluş Tarihi: 07.12.1976
Tarih: 1 Mart 2015 Pazar
Yıl: 38
Sayı: 12830
Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın, Günlük Siyasî Gazete
İmtiyaz Sahibi: Akyıldız Gazetecilik Matbaacılık San ve Tic. Ltd.Şti adına Mehmet Akosman
Genel Yayın Yönetmeni: Hakan Albayrak
Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı: Fatih Mutlu
Genel Yayın Koordinatörü: Emine Dolmacı
Genel Yayın Danışmanları: Nihat Nasır, Erem Şentürk, Selçuk Azmanoğlu
Genel Müdür: Orhan Pekçetin
Yazı İşleri Müdürü: Ömer Çetres
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Sercan Akkuzu
Görsel Yayın Yönetmeni: Emrah Koca
Hukuk Müşaviri: Av. Mustafa Tırtır
Reklam Genel Müdürü: Ferit Gül
Yönetim Yeri:  Evren Mh. Bahar Cd. Şehit Doğan Öztürk Sk. No: 24, Bağcılar/İstanbul
Tel: 0212 550 90 05 Fax: 0212 550 70 99
Baskı Merkezleri: İstanbul, Ankara, Adana
Genel Dağıtım: Turkuaz  Dağıtım Pazarlama A.Ş





Seçkin Deniz Twitter Akışı