10 Mart 2015 Salı

SA1207/KY1-CÇ107: Kızıma Mektuplar I

Kızlarından Uzakta Olanlara Adanmış Sözler
-I-


Sen yanımdayken söylemeye gerek duymamıştım güneşim olduğunu. Ocağımın sevinci olduğunu söylemeyi akletmemiştim. Nefesim olduğunu bilememişim. Kalbimin ritmi sendenmiş, sendenmiş gözümün ışığı. Sudan çıkmamış bir balık bilebilir miydi suyun değerini? Bilebilir mi susuz bir yaşamın olmayacağını, soluk alınamayacağını bilebilir miydi? Bilebilir mi? Ben de bilmedim. Bilemedim.

Sen yanımdayken ben derya içreydim, deryayı bilmeyen balıklar gibi. Sevincim senmişsin, ışığım senmişsin, soluğum senmişsin. Sen yanımda olduğun için doğarmış güneş. Mehtap sen olduğun için yansırmış sularda, yollarda. Sen yanımda olduğun için, sen bana gülümsediğin, bana baktığın, beni gördüğün için, beni duyduğun için, seni duyduğum için gündüz yolumu aydınlatan güneşle yarışırmış geceleri kaybolmamam için beliren ay. Ay beni sana yetirmek için geceleri konuk olurmuş evrene. 

Yıldızlar bile. Yıldızlar bile beni sana erdirecek yollar için düşmüş yola. Meğer senmişsin mutluluğum. Kıvancım, sevincim, neşem senmişsin. Şimdi bunlar birer sözcük. Mutluluk bir sözcük artık. Sözcükten öte bir anlamı yok neşenin. 

Güneş, ay, yıldız, saçlarını okşayan rüzgar, saçlarına konuk olan yağmur şimdi salt bir sözcük. 

Seninle bir anlamı varmış, seninle anlamlıymış her bir şey.

Sen yoksun, senden uzağım gece uyumaya, sabah uyanmaya korkuyorum. Şaşkınım. Vurgun yemiş bir can gibi, sudan çıkmış bir balık gibi şaşkınım. Baktığımı görmüyorum. Kulaklarıma çarpanları duymuyorum. Söylenenleri anlamıyorum. Bastığım yerleri tanımıyorum. Evin içinde olduğumu, evin odalarında dolaştığımı anlamıyorum. Susadığımın, acıktığımın farkına varamıyorum. 

Damarlarımda akan kan canımı acıtıyor. Sanki kan değil iğne yığınıdır dolaşan. Cam kırıklarıdır sanki damarlarımda akan. İğneli bir fıçı içindeyim. Her bir yanım, her bir tarafım, her bir uzvum sancılar içinde.

Dişlerimin ağrıması senin yokluğundan, uykularımın sürgün olması senin yokluğundan, gözlerimin ışıksızlığı seni göremeyişten, dünyamın karanlığı senin gidişinden. Dünyam kapkaranlık bir zindan.

Oysa sen varken ne tatlı öterdi kuşlar. Ne güzel muştulardı günün doğuşunu. Ne güzel eserdi rüzgâr. Ne tatlı eserdi. Ne hoştu çocukların sesi. Rengârenk çiçeklerle kaplıydı dünyam. Şiraz’ın bahçeleri bile kıskanırdı. Babil’in asma bahçeleri utanırdı. Nil nehri senin için ninni söyledi, senin için şiirler, türküler, şarkılar terennüm ederdi bütün ırmaklar. Bütün coşkun pınarlar. 

Sen vardın, sen yanımdaydın ne dizlerimin bağı çözülürdü, ne kalbim sancırdı, ne yüreğim burkulurdu. 

Şimdi sen yoksun, sen uzaklardasın dizimde fer, kalbimde sevinç, yüreğimde neşeden eser yok. Gözlerim sönük. Kulaklarım sağır. Kollarımda derman yok. Ayaklarımda takat yok.

İnan bak gittiğin günden beri güneş kayıplara karıştı. Kar, yağmur, fırtına, borandır egemen olan. Tufanlardır yeryüzünde gezinen.


Cemal Çalık, 10.03.2015,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Kızıma Mektuplar, 

Seçkin Deniz Twitter Akışı