"Davutoğlu bu işi çözmeli... Erdoğan'la sıkı işbirliği
yaparak... Biz duymasak da olur."
Akıp giden hayatın derinliklerinde neler oluyor? Bilmek mi daha
iyi bilmemek mi? Bilimle iştigal edenlerin hayatın maddeye, maddenin özüne,
zamana ve evrene dair kısmına yönelik derinliklerinde heyecanlı keşifler
yaptığını düşünüyorum. Peki, hayatın maddeye dair olmayan kısmında, insana dair
olan kısmında, derinliklerinde neler oluyor, bu işlerle iştigal edenlerin
yaptığı keşifler heyecan verici mi? Karamsarlaştırıcı mı?
İnsana yaklaştıkça, büyüsü bozulan bir ruhla tanışıyorsunuz,
toplumlarla beraber yaşadıkça da karmaşık ruhlarla temas ediyorsunuz. Peki ya
hem insana hem de toplumlara yönelik dizayn etme-yönetme kaygısı olanların
işlerine yaklaştıkça, o işlerin derinliklerine vakıf oldukça heyecan duyuyor
musunuz? Ben duymuyorum, aksine bütün ilişkilerin nereye vardığını görünce
karamsarlığım canlanıyor, heyecanlarım azalıyor.
Başkentler her ülkenin en karanlık en derin ilişkilerinin
yaşandığı yerler. Bugünlerde Ankara da diğer başkentler gibi birleşik, kaotik
ilişkiler ve stratejilerle yoğrulu. Dikkatimi Başkent'e yaklaştırdıkça tedirgin
oluyorum. Ankara'da herkes bir algının ya da stratejinin peşinde. Fısıltılar yıldırım
hızıyla yayılıyor; algılar şekilleniyor ve neredeyse her gün değişen hamlelerle
modeller kurgulanıyor.
Anladığım kadarıyla Ankara bugünlerde yeni bir siyaset
karanlığında farklı hesaplar peşinde olanların mekanı. Bu hesaplar çok sık
değişiyor, çünkü yetmiş beş gün sonra genel seçimler var ve İktidar'ın değişme
olasılığını düşünmeyenler İktidar Partisi'ni, yani Ak Parti'yi yeniden dizayn
etme peşinde.
Peki Ak Parti'yi kim dizayn edecek? İşte bu sorunun ışığında bugün
ortaya çıkan Arınç-Gökçek kavgasını irdeliyorum. Başbakan yardımcısı Bülent Arınç üç dönem kuralı
nedeniyle yeniden Ak Parti milletvekili olamayacak, Melih Gökçek ise olumsuz
imajına rağmen 30 Mart'ta, 17-25 Aralık Darbe Girişimi'nin etkisiyle, oy
kaybetme endişesiyle neredeyse kerhen tekrar aday gösterilerek Ankara
Büyükşehir Belediye başkanı seçildi.
Bugün Gökçek, Arınç'a, onu Paralel Yapı'nın emrinde olan biri
olarak lanse edip savaş ilan etti. Çözüm Süreci'nde atılan adımlar ve İzleme
heyeti gibi hususlarda, bana göre belirli bir plana göre, Cumhurbaşkanı
Erdoğan'la polemiğe giren ve 'Hükümet'in süreçten sorumlu olduğunu iddia eden
Arınç - ki, bugünkü Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada, bundan sonra
sürecin Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda ilerleyeceğini de ifade etti- Ak
partililerin eleştirilerinin odağında iken Gökçek'in iddiaları ile hedefe kondu.
Gökçek, toplum Erdoğan-Arınç etkileşimi ile Çözüm Süreci'ndeki
sıkıntılara odaklanmış iken, Arınç'ı damadı ve kızı üzerinden Paralel Yapı ile
ilişkili olmakla suçladı. Tabi günün sonunda da toplum Arınç'ın Gökçek'e
yönelik hakaretlerine şahit oldu. Arınç, Gökçek'in oğlunun milletvekili adayı
olmasına karşı çıktığı için bu tür bir olayın gerçekleştiğini, Paralel Yapı-Gökçek
ilişkilerine de değinerek ifade etti. Üstelik 8 Haziran'da da Gökçek'le ilgili
konuşacağını not ederek.
Bütün bunların neden şimdi ortaya çıktığın düşündüm. Ankara
kendisine yaklaşıldıkça kendisine özgü karanlığı
ile baskın gelen ruhunu herkese giydiriyor. Herkes kendinde bir güç vehmediyor;
her şeye güç yetireceğini zannediyor. Ve bu zan, milletin desteklediği ve %50
oy verdiği Ak Parti'nin yeniden dizayn edilmesini de içeriyor diye düşünüyorum.
Erdoğansız bir Ak Parti, eski ABD Büyükelçisi Ricciardone üzerinden ABD'nin
fikriydi; İngiltere'nin, İsrail'in, Fransa'nın, Almanya'nın ve hatta İran'ın.
12 Şubat, Gezi Terörü, 17-25 Aralık, 30 Mart, 14 Ağustos
ittifakları Erdoğan'ı indirmek içindi; başarısız oldular. Halk Erdoğan'ı %52
oyla cumhurbaşkanı seçti. Erdoğan'ı indirmek isteyenlerin amacı Erdoğansız Ak
Parti idi, Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra da bu plan değişmedi; sürekli
yeni gelişmelerle güncellendi.
Merak ediyorum; Ak Parti'yi kim dizayn edecek? Partiyi kuran ve
partiyi birlikte kurduğu birçok insanı 12 yıldır devletin zirvelerine taşıyan
Erdoğan mı dizayn edecek, yoksa ABD ve ortakları mı? Ve bu dizayn işlerinin
neresine düşüyordu bugünkü Arınç-Gökçek kavgası?
Arınç'ın Erdoğan'ı eleştirirken, Erdoğan'ı savunur görünen
Gökçek'in saldırılarına maruz kalmasını nasıl izah edebilirsiniz? Gökçek'in tek
sebebi Arınç'ın, oğlunun vekil olmasına karşı çıkışı mı? Sadece bu sebeple mi
savaş ilan etti Gökçek? Arınç hangi sebeple Gökçek'in bu pervasız saldırılarına
yine aynı pervasızlıkla karşılık verdi? Erdoğansız Ak Parti olasılığı mı onları
bu hale getirdi? Peki Erdoğansız Ak parti mümkün mü? Dizayn çalışmalarını
sürdürenlerin bu soruya verecekleri cevabı merak bile etmiyorum.
Arınç, üç dönem kuralına takılıyor olmayı nefsine yediremiyor
olabilir, ama Gökçek'e yönelik salvo atışlarında Ak Parti'yi, kendisini ve
Erdoğan'ı da töhmet altında bıraktığının
farkında değil mi? Bir daha seçilmemek olasılığı ile bu kadar fevri davranması
nasıl izah edilebilir?
Bana göre Arınç-Gökçek kavgası, milletvekili adaylarının
belirlendiği bu dönemde temel dizayn kavgasının ucu sadece. Kimin neresinden Paralel
Yapı ile sıkı sıkıya bağlı olduğu görünmüyor bu karanlık şehirde. Erdoğan'a
yakın görünen Paralel Yapı'ya uzak sandırıyor kendisini, uzak görünen de Paralel
Yapı'ya yakın. Herkes büyük oyunun bir parçası olup kazanan tarafta olmak
istiyor.
Bugüne dek birçok müdahale ile karşılaştı Ak Parti. Erdoğan
doğrudan kontrol ettiği dönemde bile Ak Parti'nin steril, homojen olmasını
sağlayamadı. Bugünden sonra da sağlayacağını sanmıyorum, ama en azından bu
seçimde her zamankinden daha dikkatli tercihlerde bulunacağına eminim. Zira
mesele onu da aştı ve toplum Ankara'yı kendisine uymaya zorluyor.
Erdoğan ve Ak Parti 7 Haziran'a kadar daha çok sarsıntılar
yaşayabilir. Çünkü karşısındaki CHP-MHP-BBP-SP-HDP-Paralel Yapı Ortaklığı'nın
tek amacı Erdoğan'ı Başkan yapmamak, Ak Parti'nin oy oranını düşürmek. Ortaklıktan
bunu saklayan kimse de yok zaten.
Bence sorun şu: Erdoğan, genel başkanını belirlediği Ak Parti'yi
başkalarının dizayn etmesine izin verecek mi? Vermeyecekse bunu nasıl yapacak?
Davutoğlu, Başbakan olarak, Arınç'ın ve Gökçek'in parti disiplinine aykırı bu
kavgalarını nasıl değerlendirecek?
Eğer Davutoğlu, Arınç-Gökçek kavgasına müdahale etmezse büyük
itibar kaybedecek. Ak Parti'nin dağılma süreci de başlayacak... Bu şu demek
olacak aynı zamanda; Ak Parti'yi başkaları dizayn edecek fırsatı bulmuş
olacaklar.
Ankara'dan uzakta olmanın en avantajlı tarafı fısıltılardan
etkilenerek karanlığa kapılmamak. Belki de yanılıyorumdur, ama en azından
buradan bakınca, ihaleler, makam ve mevkiler, değerli emeklilikler ve hükmetme
duygusundan uzakta kalabiliyorum.
İnsanın derinlikleri ne kadar karanlıkmış, hele siyasetin...
Allah hayra hizmet etmeyenlere fırsat vermesin... Hepimizin işi
çok zor.
Davutoğlu bu işi çözmeli... Erdoğan'la sıkı işbirliği yaparak... Biz duymasak da olur.
Arif Şahin, 23.03.2015, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 61