21 Nisan 2015 Salı

SA1278/TG113: Terör Stratejisti: Gizli Dosyalar IŞİD’in Yapısını Ortaya Koyuyor- I

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki analiz, IŞİD'in profesyonel, 'Kan Dökücü' ve 'Müslüman Coğrafya'da Kaotik Zemin Hazırlayıcı' stratejilerini asıl köklerinden uzaklaştırmaya çalışan bir analiz gibi görünmektedir. IŞİD şu ana dek Pentagon ve müttefiklerince kendisine verilen, Suriye, Irak, Libya ve Yemen'den sonra Afganistan'ı da şii-sünni iç savaşına sürükleme ve gövdesi oluşmuş İslamî uyanışın yok edilmesi görevlerini başarıyla sürdürmektedir. Böylesine medya, insan, para ve silah desteği alabilen, hiçbir kriter gözetmeden öldürebilen ve psikolojik, sosyolojik çözümlemeler yaparak strateji üretebilen bir örgüt aşağıda bahsi geçen şahısların inşa edebileceği bir niteliğe sahip olamaz, Teksas sınırlarında eğitim kampı kurabilen IŞİD, bu kadar basit bir mimarî sürece endekslenerek Pentagon'dan uzaklaştırılamaz.
Seçkin Deniz, 21.04.2015

The Terror Strategist: Secret Files Reveal the Structure of Islamic State

Soğuk. Nazik. İkna edici. Aşırı derecede dikkatli. İhtiyatlı. İkiyüzlü. Esrarengiz. Kötü niyetli. Kuzey Suriyeli muhaliflerin onunla karşılaştıktan aylar sonra hatırladıkları şeyler birbirinden farklı özelliklerdi. Fakat aynı görüşte oldukları bir nokta vardı: “Kesinlikle kiminle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyorduk.”

Aslında, Ocak 2014 sabahında Tel Rıfat’ta gerçekleşen kısa bir çatışmanın ardından, elli yaşlarındaki uzun boylu adamı ölü olarak ele geçirenler bile adamın gerçek kimliğinden habersizdi. Kendisini “İslam Devleti” (IŞİD) olarak adlandıran grubun stratejik liderini öldürdüklerini bilmiyorlardı. Zeki planlayıcı tarafından yapılan az rastlanabilir ölümcül bir hata bu sonu hazırlamıştı. Cesedi bir buzdolabına yerleştiren muhalifler sonradan ne kadar önemli bir adamı öldürdüklerini fark ederek onu geri çıkardılar. 


Kemikli yüz hatlarını beyaz bir sakalın yumuşattığı Iraklı adamın gerçek adı Samir Abd Muhammed el-Wafi (İng: Samir Abd Muhammad al-Khlifawi) idi. Fakat hiç kimse onu bu adla tanımıyordu. Kullandığı takma isim Hacı Bekir (İng: Haji Bakr) bile yaygın anlamda bilinmiyordu. Fakat bu da tam anlamıyla planın bir parçasıydı. Saddam Hüseyin’in hava savunma kuvvetleri istihbarat servisinden eski bir albay olan bu kişi, yıllardan beri IŞİD’in iplerini gizlice ellerinde tutuyordu. Grubun eski üyeleri, onun lider kadrosundan biri olduğunu ifade etseler de grup içindeki rolünün tam olarak ne olduğu hala anlaşılamamıştır.    


Fakat IŞİD’in mimarı öldüğünde arkasında grubun detaylı planı anlamına gelecek çok gizli bir belge bırakmıştı. Belge, bir devletin aşamalı olarak nasıl hüküm altına alınacağını belirleyen birçok el yazması organizasyon şeması, liste ve programın bulunduğu bir dosyadan oluşmaktaydı. 


Spiegel, 31 sayfadan oluşan ve bazı sayfaları birbirine yapışmış bu belgeye özel erişim imkânı buldu. Belgeler, bazıları hâlihazırda test edilmiş, bazıları ise muhaliflerin elinde bulunan bölgelerde oluşturulması tasarlanmış aksiyonlar için çok katmanlı plan ve talimatlar içermekteydi. Bu belgeler bir bakıma, yakın tarihin en başarılı terörist ordusuna ait kaynak kodları anlamına gelmekteydi.    

   
Şu ana kadar IŞİD’le alakalı bilgilerin çoğu, gruptan ayrılan savaşçılardan veya Bağdat’da ele geçirilen IŞİD iç yönetimine yönelik verilerden elde edilmiştir. Fakat bu şekilde elde edilen bilgilerin hiçbiri, 2014 yazında gerçekleştirilen ve grubun zafer marşlarına son veren hava saldırılarından önceki hızlı yükselişe bir açıklama getirememiştir.    

İlk kez Hacı Bekir’e ait bu dokümanlar, IŞİD liderliğinin nasıl organize olduğuna ve eski diktatör Saddam Hüseyin hükümetinde yer alan eski yetkililerin bu organizasyondaki rollerine yönelik bir sonuca varma imkânı sağlamıştır. Her şeyin ötesinde bu belgeler, grubun sonrasında Irak’ta ilerleyişine imkân veren,  Kuzey Suriye’deki yönetimin ele geçirilmesinin nasıl planlandığını ortaya koymaktadır. Ayrıca, Spiegel tarafından Suriye’de yapılan araştırmalar ve Spiegel tarafından özel olarak yeni ele geçirilen kayıtlar, Hacı Bekir tarafından verilen talimatların nasıl titizlikle yerine getirildiğini göstermektedir.   


Bekir’in dokümanları uzun zamandan beri Kuzey Suriye’de bulunan bir evin küçük ilavesinde saklı duruyordu. Belgelerin varlığı hakkında ilk bilgiler Hacı Bekir’in ölümünden kısa bir süre sonra onları evde gören bir görgü şahidinden geldi. Nisan 2014 tarihinde dosyadan bir sayfa gizlice Türkiye’ye kaçırıldı ve Spiegel ilk kez orada belgeyi inceleme imkânı buldu. El yazması belgenin tümünün incelenmesi ancak Kasım 2014 tarihinde Tel Rıfat’ta gerçekleşti. 



IŞİD yönetiminin muhtemel yapısını gösteren Hacı Bekir’in taslağı


Belgeleri saklayan ve IŞİD’in ölüm mangalarından korktuğu için adını saklayan şahıs şöyle diyor: 


“En büyük endişemiz bu belgelerin yanlış ellere düşmesi ve asla ortaya çıkarılmamasıydı.”



Büyük Plan


Bu belge koleksiyonunun hikâyesi henüz çok az kişi “İslam Devleti’ni” duymuşken başlamıştı. 2012 sonlarında küçük bir keşif birliğinin içinde yer alan ve Suriye’ye giden Iraklı Hacı Bekir’in aklında görünen o ki uçuk bir plan vardı: IŞİD, Suriye’de mümkün olduğu kadar çok bölgeyi ele geçirecekti. Sonra Suriye bir kıyı başı olarak kullanılacak ve Irak işgal edilecekti. 


Bekir Suriye’nin kuzeyinde yer alan Tel Rıfat’ta dikkat çekmeyecek bir eve yerleşti. Bu kasaba onun için iyi bir seçimdi. Kasaba sakinlerinin çoğu 1980’lerde Körfez ülkelerine özellikle Suudi Arabistan’a çalışmak için gitmişti. Geriye döndüklerinde bazıları radikal görüş ve bağlantılarını da yanlarında getirmişlerdi. 


Sene 2013 olduğunda Tel Rıfat, oraya yerleşmiş yüzlerce savaşçısıyla IŞİD’in Halep’teki kalesi haline gelmişti. Bazıları tarafından “Gölgeler Lordu” olarak adlandırılan ve yerel seviyeye kadar IŞİD’in yapısal kurgusunu ve içlerine yavaş yavaş sızılacak kasabaların derlenmiş listelerini belirleyen ve kimin kimden emir alacağına karar veren kişi de orada bulunuyordu. Tükenmez kalemle güvenliğe yönelik komuta zincirlerini kırtasiye malzemesi üzerine çizmişti. Muhtemelen tesadüf eseri olarak kırtasiye malzemesi Suriye Savunma Bakanlığı’na aitti.


Bekir tarafından kâğıda çizilerek dikkatlice kutular içerisine alınmış bilgiler, kişisel sorumlulukları gösteren ve ele geçirmeye yönelik detaylı planlardan başka bir şey değildi. Bunlar bir inanca ait manifesto özelliği taşımıyor fakat bir “İslami İstihbarat Devleti”ne yönelik teknik anlamda açık bir plan niteliği taşıyordu- Doğu Almanya’nın meşhur Stasi yerel istihbarat birimini andıran bir organizasyon tarafından yürütülen bir halifelik.       



IŞİD Organizasyon şeması


Sonraki aylarda bu detaylı planlar şaşırtıcı bir doğrulukla uygulandı. Plan her zaman aynı detayla başlıyordu: Grup, İslami misyon merkezi niteliğinde sözde bir Davet ofisi açarak kendine taraftar kazanıyordu. Buraya konuşma dinlemeye ve İslami hayatla ilgili kurslara katılmak için gelenler arasından bir iki kişi seçilerek kendi kasabalarına ajan olarak gönderiliyor ve elde edebildikleri kadar bilgi toplamaları isteniyordu. Bu amaca yönelik olarak Hacı Bekir aşağıdakine benzer listeler oluşturmuştu:
   
- Güçlü aileleri belirleyin.
- Bu ailelerde yer alan güçlü şahısların isimlerini belirleyin.
- Bu kişilerin gelir kaynaklarının ne olduğunu ortaya çıkarın.
- Kasabada bulunan (muhalif) birlikleri ve isimlerini belirleyin.
- Liderlerin isimlerini, birlikleri kimlerin kontrol ettiğini ve politik yönelimlerinin ne olduğunu ortaya çıkarın.
-(Şeriata göre) gerçekleştirdikleri illegal işleri ortaya çıkarın, bunlar gerekirse şantaj amacıyla kullanılacaktır. 

Ajanlardan daha sonra şantaj amacıyla kullanılmak üzere, çevrelerindeki şahısların sabıkalı, homoseksüel olup olmadıkları veya gizli bir ilişkileri bulunup bulanmadığını not almaları isteniyordu. 


Bekir şu şekilde not almıştı: “En zeki olanları Şeriat şeyhi olarak atayacağız. Onları bir süre yetiştirdikten sonra göndereceğiz.” Dipnot olarak da her kasabadan birkaç “kardeşin” seçilerek oradaki en etkili ailelerin kızları ile evlenmelerinin sağlanacağını, böylece “bu ailelerin içerisine gizlice nüfuz edileceğini” belirtmişti. 


Ajanların görevi hedef bölgelerden mümkün olduğu kadar çok bilgi toplamaktı: Orada kimler yaşıyor, görevliler kimler, hangi aileler dindar, İslami hukuk bağlamında hangi ekole bağlılar, kaç tane cami bulunuyor, bunların imamları kimler, kaç tane eşi ve çocuğu var, bunların yaşları nelerdir? 


Diğer detaylar şöyleydi: İmamın vaazları hangi nitelikte; Sufi mi veya mistik İslam’a daha mı açık; muhalifler tarafında mı yoksa rejim yanlısı mı ve cihat noktasındaki görüşleri nelerdir?


Bekir ayrıca şu tür soruların cevaplandırılmasını istiyordu: 


"İmamın bir maaşı var mı? Eğer varsa ödemeyi kim yapıyor? Onu görevlendiren kim? Kasabadaki insanların ne kadarı demokrasi yanlısı?"


Ajanların, en küçük çatlakları bile izleyebilecek ve aynı zamanda toplumun derin tabakalarında önceden yaşanmış eski zafiyetleri tespit edebilecek, kısacası yerel toplumu bölüp, onların kontrol altına alınmasını sağlamak için kullanılabilecek her türlü bilgiyi elde etmeye yönelik sismik sinyal dalgaları gibi işlev görmeleri tasarlanmıştı.


 Muhbirler arasında eski istihbarat ajanları olduğu gibi muhalif gruplar ile arası bozulmuş rejim karşıtları da bulunuyordu. Bunlardan bazıları, paraya ihtiyacı olan ya da bu işi heyecanlı bulan genç ve yetişkin erkeklerdi. Bekir’in muhbirler listesinde yer alanların çoğu, örneğin Tel Rıfat’ta bulunanlar, yirmili yaşların başlarındaydı fakat 16-17 yaşlarında olanlar da vardı. 


Planda yer alan konular arasında ayrıca ekonomi, okullar, günlük yaşam, medya ve ulaşım da bulunuyor. Fakat sorumluluklar ve rapor gereksinimlerine yönelik organizasyon şema ve listelerinde özenle belirtilen ve sürekli olarak tekrar edilen bir konu vardı: Gözetim, casusluk, öldürme ve adam kaçırma. 

    
Bekir her bir il genel meclisine yönelik olarak,  cinayet, adam kaçırma ve suikast konuları ile ilgilenecek bir emir veya komutan planlamıştı. Bunun yanında bir emir de—“işlerini iyi yapmamaları olasılığına karşı”- diğer emirleri denetleyecekti. Bu tanrısal devletin çekirdeğini ise korku yaymak için dizayn edilmiş şeytani bir hücre ve komando yapısı oluşturmaktaydı. 

En başından itibaren, istihbarat servisleri iller bazında bile paralel olarak çalışacak şekilde planlama yapılmıştı. Her bölgedeki genel istihbarat departmanının başında bir “güvenlik emiri” bulunuyor ve bu kişi özel bölgelerin başındaki emir yardımcılarının sorumluluğunu yürütüyordu. 


Bu emir yardımcılarının sorumlu olduğu bölgelerde her birine bağlı olarak çalışan bir tane gizli casus hücreleri başkanı ve bir tane de “istihbarat servisi ve enformasyon yöneticisi” bulunuyordu. Casus hücreleri, yerel seviyede bölgenin emir yardımcısına bağlıydı. Amaç, herkesin gözünün birbirinin üzerinde olmasıydı. 

  
IŞİD’in kuruluşu ile alakalı Bekir’in düşüncelerini yansıtan el çizimi şema.

İstihbarat toplamada görevli Şeriat hakimlerinin eğitiminden sorumlu olan kişiler bölge emirine bağlıyken “güvenlik subaylarından” oluşan ayrı bir departman ise yöre emirinin sorumluluğundaydı.


Şeriat, mahkemeler, dini kurallar tüm bunlar tek bir amaca yönelikti: Gözetim ve kontrol. Hatta Bekir tarafından gerçek Müslümanların dönüşümü için kullanılan “tekvin” kelimesi bile dini olmaktan ziyade teknik bir terimdi ve “hayata geçirme” olarak çevrilebilecek bu sözcük inşaat ve jeolojide donatım anlamında kullanılan sıradan bir sözcüktü. Şii simyacılar bu sözcüğü suni yaşamın yaratılışı için kullanıyordu. 


Cabir Bin Hayyan’ın IX.yy’da gizli bir dil ve kod kullanarak yazmış olduğu “Taşların Kitabı” isimli eserinde homunkulus’un(*) yaratılışından bahseder. “Amaç gerçekten Tanrıyı sevenler haricinde herkesi aldatmaktı.” 


IŞİD stratejistlerinin, Şiileri İslam’dan uzaklaşan mürtetler olarak görmesine rağmen hoşlarına giden şey belki de budur. Fakat Hacı Bekir için Tanrı ve sahip olduğu 1400 yıllık inanç, daha yüksek amaçlara erişmek için kullanmakta olduğu birçok araçtan birisiydi.   


Christoph Reuter/ Der Spiegel






Tamer Güner, 21.04.2015, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri, 


Çevirenin Notu:
Homunkulus için bknz: https://tr.instela.com/homunculus--76077

Makalenin Orijinali: 

http://www.spiegel.de/international/world/islamic-state-files-show-structure-of-islamist-terror-group-a-1029274.html

Seçkin Deniz Twitter Akışı