Güncel Not:
Kardinal Ratzinger'in, Papa 16. Benedictus olarak taciz skandallarını saldırı portalı olarak kullanan Tapınak Şövalyeleri'ne yenilerek istifa etmesi, aşağıdaki analizin güncel tabanını değiştirmemektedir. Bugüne dek sözde Ermeni Soykırımı'na yönelik diplomatik tutumunu muhafaza eden Vatikan, Papa I. Francuscus'un 1915 yılında hayatını kaybeden Ermeniler için Vatikan'da ayin düzenlemesi ve ayin öncesi yaptığı konuşmada 20. Yüzyılın ilk soykırım kurbanlarının Ermeni toplumu olduğunu söylemesi ile organize bir Türkiye karşıtlığına katıldı. Bu durum Vatikan, Almanya, Avusturya ve Avrupa Parlamentosu'ndaki Türkiye'ye ve müslümanlara bakışın temel değişkenlerinin aslında hiç değişmediğini, Avrupa'da Hristiyanlara yönelik bir ayrıcalık için inşa edilen Pozitif Laiklik gibi bir kavramın analizin yazıldığı zamandan bu yana geçen yedi yılda yaşananlarla birlikte aslında müslümanlar için Modern Engizisyon mahkemelerinin kurulduğunu gösteriyor. Bugün Avrupa Kıtası'nda yaşayan müslümanlar potansiyel terörist olarak damgalanıyor ve hayat alanları kısıtlanıyor. (Güncel not: Fransa'da ırk ayrımcılığını kışkırtmaktan 2011’de, Müslümanlara karşı nefreti körüklediği için 2018’de para cezasına çarptırılan (itirazı AİHM'de) 2008, 2014 (2 kez), 2016, 2017 ve 2019 'da aynı suçlardan altı kez, 2015 ve 2020'de iki kez aklanan Yahudi asıllı Éric Justin Léon Zemmour, 2022 Cumhurbaşkanı adaylarından; Fransa'daki Hristiyanları İslam'a ve Müslümanlara karşı Haçlı seferlerine açık açık kışkırtıyor; önünde yasal-medeni engel yok. Peki neden? Tek amaç Macron'u yeniden seçtirmek, kendisi gibi Yahudi asıllı Sarkozy'nin İslam düşmanlığını devam ettirmek; medeni Fransızlar bu vandallara karşı onurlarını korumalıdır. Seçkin Deniz, 16.01.2022)
Seçkin Deniz, 23.04.2015
Seçkin Deniz, 23.04.2015
Vatikan 400 yıl boyunca aydınlanma filozoflarından, edebiyatçılara bilimadamlarına, siyasetçilere 4 bin başlık halinde Batı uygarlığının düşünsel, kültürel birikimini temsil eden tüm yazar ve kitaplarını yasaklamıştı.
Fransız İhtilali'nin hürriyet-eşitlik için yapıldığını iddia edenlerin ve bu kavramları dünyaya hediye edenlerin gizli niyeti asla hürriyet ve eşitlik değildi. İhtilâl tapınak şövalyelerinin geçmişteki cadı avları sebebiyle katledilen atalarının, Kilise'den ve Fransa Krallığından aldıkları kurumsal intikamın aracı oldu. Muhakkak ki; bu ihtilâle hedef olarak konan hürriyet ve eşitlik ilkesel olarak işe yaradı, taraftar topladı ve nihayetinde derebeyliklerin sonunu hazırladı; sonrasında da "zavallı halk"a bazı haklar tanındı. Ancak bu haklar eşitlik ve hürriyetten çok az nasiplendiler. İhtilâl, yeni çağa geçemeyen ortaçağ Avrupa'sında egemenliğin değişmesini (Osmanlı'nın İstanbul'un fethiyle açılışını yaptığı yeniçağda) kilise egemenliğinin sona ermesini şeytanın krallığının tesis edilmesini hedeflemişti. Tapınak şövalyelerinin asıl hedefi buydu.
Tapınak Şövalyeleri, ihtilâlden önce kendi düşünürleri, bilim adamları ve sanatçılarıyla altyapısını hazırladıkları felsefî, bilimsel, hukukî ve sanatsal yeniliklerle de egemenliklerini pekiştirdiler (Ünlü ölü/diri bilim adamlarının tamamına yakını tapınak şövalyeleriyle bir şekilde irtibatlıdır). İhtilal onlara Fransa Krallığını ve Kilise'yi(dini) sosyal ve düşünsel ve bilimsel hayatın dışına atma ve yok etme fırsatı verdi. Dini yok etme özgürlüklerini iki koca yüzyıldan fazla bir süre kullanan tapınak şövalyeleri içinde ortaya konan yeni kavram (Pozitif laiklik)çok büyük bir anlam ifade ediyor.
Tapınak Şövalyeleri, başarılı olan bir pozitif laiklik sistematiğinin 1789'da kaybedilen savaşın rövanşı anlamına geleceğini biliyorlar. Bu yeni kavram, Pozitif Laiklik olarak "ateist" bir görüntüyle insanların gündemine girmiş durumda. Ama göründüğünün tam tersi bir içerikle doldurulduğu da anlaşılabiliyor.
Pozitif Laiklik, kavramsal olarak analiz edilmeden onun içerdiği derin anlamı görmek mümkün değildir. Laikliğin bu güne kadar pozitif-negatif yapılanmasından söz edilmemişti. Kavram, yansıyan anlamında hiçbir şey anlatmıyor. İlk anda "Pozitifi öneriliyorsa, demek ki öncesinde negatifi vardı" yorumuna neden oluyor. Düşünceleri "negatif laiklik varsa, yaşanan laikliğin sosyal , siyasal ve hukukî anlamda gerçekte laiklik değil, din düşmanlığı olduğu" anlamına taşıyor. Pozitif laiklik kavramı da, algıları ve görüşleri laikliğin esas anlamına taşınması gerektiği sonucuna ulaştırıyor.
Yani, yerleşen hukuki değeriyle "din ve devlet işlerinin fonksiyonel olarak birbirinden ayrılması ile beraber, devletin tüm dinlere eşit mesafede ve herhangi bir dinin emirlerinden azade bir halde oluşturmuş olduğu kanunlarıyla var olması gerektiği" anlamı çıkıyor. Pozitif laiklik, ilkelde bunları anlatıyor gibi görünüyor. Ayrıca büyük bir itiraf da içeriyor. Az önce belirtildiği gibi, pozitif -negatif vasıflarından uzakta kullanılan laiklik için yüklemlenen düşüncelerin tümü haklılık paylarını arttırıyor;"laiklik dinsizliktir; laiklik din düşmanlığıdır; laiklik dinleri yok etmektir" tasvir ve tavsiflerinin devlet eliyle uygulanmış olduğunun itirafı demek oluyor.
Her şeye rağmen yeni konseptte önerilen pozitif laiklik, hukuki metinlerde tanımlanan laikliği gerektirecek çalışmaların başlangıcı olamıyor. Çünkü; pozitif laikliğe yüklenen görev, Avrupa'da laiklikten önceki sistematiği öneriyor. Avrupa'nın Hıristiyan köklerine vurgu yapılan demeçlerin hedefi, laikliğin tesis edilmesi gereken esas değerini değil, geçmişte üç ayrı zaman diliminde kurulan (Ortaçağ Engizisyonu, Valdensesler ile Katharlar'ın kurulu düzeni sarsan öğretiler yaymaya başlamaları üzerine, 1231'de Papa IX. Gregorius tarafından ; İspanyol Engizisyonu, Müslümanlar'la Yahudiler'in kendi inançlarına bağlanmalarını sağlamak amacıyla Castilla kraliçesi I. Isabella'nın isteğiyle 1483 yılında Papa IV. Sixtus tarafından; Roma Engizisyonu, Roma Katolik Kilisesi'nin savunduğu öğretiyi korumak için III. Paulus tarafından 1542'de kuruldu. Son Engizisyon mahkemeleri genel olarak Calvin ve Lutherciler'e savaş açtı. Ancak; özelde cadılık ve büyücülükle itham edilen tapınak şövalyelerini yok etmeyi hedefleyen bir mücadele yapıldı.En nihayet son bölgesel engizisyon mahkemesi 1833'te İspanya'da kapatıldı) kilise denetiminin yargı ayağı olan engizisyon mahkemelerinin siyasal ve hukuki altyapılarını hazırlamak ve bu sıkı denetim mekanizmasını tarihin karanlık sayfalarından çıkarıp diriltmektir.
(Vatikan'ın cinsel istismarları, tacizleri örtbas etmesindeki sorumlulukları yüzünden istifa eden ilk Papa. Seçkin Deniz, 23.04.2015) Kara Kardinal Ratzinger'in (16.Bedenictus'un) papa olmadan önce, Vatikan'ın eskiden engizisyon olarak bilinen, şimdi İnanç Doktrini için Örgüt olarak adlandırılan ve hala inanç dışı davranışları soruşturan biriminin başında bulunduğu biliniyor. Papa Benedictus, Vatikan'ın Avrupa'da Fransız İhtilaliyle kaybettiği hâkimiyeti yeniden tesis etmek istiyor.
Tapınak şövalyelerinin egemenliğini sona erdirmek üzere engizisyon mahkemelerinin kurulduğu zeminlerde, yani İtalya, İspanya ve Fransa'da sistem-devlet eliyle ortak çalışıyor (Hatta eski beyanlarında engizisyon mahkemelerinin yargılamalarını desteklediğini ifade ediyor). Bu üç ülkede Vatikan'ın yaptıklarının farkında olan laik ve ateist çevreler (ki; bu çevrelerin tapınak şövalyelerinin birer aracı olduklarını unutmamak gerekir) aşırı tepki veriyorlar.
16. Benedictus'un 17 Ocak'ta Roma La Sapienza Üniversitesinde akademik yılın açılış töreninde konuşma yapmaya çağrılması ve laik çevrelerin sert tepkileri ve protestosuyla karşılaşınca bundan vazgeçmesi, Fransız ve İspanyol basınının laikliğin tehlikede olduğunu manşetlere çıkaran yayınlarını ısrarla sürdürmesi, Vatikan-Tapınak Şövalyeleri Savaşı'nın artık açıktan açığa yapılmaya başladığını gösteriyor. (Tapınak Şövalyeleri bilim yuvalarında,siyaset,hukuk ve iş dünyasında yüzlerce yıldır kurumsallaşmış bir örgütlenme içindeler.İngiltere'deki New College Bilim Kurulu üyeleri mesela.Son Darwinist ya da ateizmin son dalkavuğu "Tanrı Yanılgısı" adlı kitabın yazarı Richard Dawkins de bu kurulun üyesi).
Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy, Papa Benedictus ile görüşmesinden sonra Pozitif Laiklik temasını işlediği ve bu temayı devlet eliyle Fransa'nın halen baskı altında tutulan Hıristiyan köklerine atıfta bulunduğu demeciyle bu çatışmayı herkesin gündemine sokmayı başardı.
Pozitif laiklik, göründüğü kadar masum veya göründüğü gibi "ateist" değil. Hukuk metinlerinde tanımlanan "laiklik" uygulamalarının realize edilmesi için önerilen bir yapılanma da değil. Aksine negatif laikliğe-din düşmanlığına- karşı Hıristiyan Dini'nin değerlerini savunmakla ve onu yeniden sosyal, siyâsî ve hukukî hayatın temeline yerleştirmekle ilgili. Bu da açıkça Vatikan'ın,yani Kilise'nin insanların hayatını denetlemesi anlamına geliyor.
Papa 16.Benedictus uzmanlık ve sorumluluk alanı olan engizisyon mahkemelerinin dördüncü dönemini başlatmayı hedefliyor. Bu onun için kutsal bir hedef; Şeytan'ın Krallığı yerine Tanrı'nın Krallığını yeniden tesis etmek ve iki yüz küsur yıllık mağlubiyeti sona erdirmek. Kendisi de kutsal papaların dördüncüsü olmak niyetinde; IX. Gregorius, IV. Sixtus, III. Paulus, 16.Benedictus.
Son Papa Tanrı'nın Krallığı mücadelesinde yalnız değil. Avrupa'nın tüm ülkelerinde yaşanan değişim, ulusal sıkılaşmaları arttırıyor; dini değerlerin yüceltilmesini sağlıyor. İngiltere, Almanya Hollanda gibi ülkelerde seçilen yönetici siyasetçilerin çoğunluğu Hıristiyan kökleri güçlü ailelerden gelmekteler veya Hıristiyanlığın değerlerini kutsuyorlar.
Dördüncü engizisyon dönemi eğer başlayacaksa, Vatikan'ın egemenlik sahası ilk kez bu dönemde bu kadar genişlemiş olacak. Vatikan ilk kez bu kadar çok destek görecek. Pozitif laiklik kavramı,bu yüzden Avrupa'da dördüncü dönem engizisyon mahkemelerinin kuruluşuna başlangıçlık ediyor. Bu yolda yaşanan gelişmeler de çok büyük iç çatışmaların yaşanacağına işaret ediyor.
Seçkin DENİZ, 17.01.2008, Sistematik Analizler 50
Seçkin Deniz Yazıları
Takip et: @Seckin_Deniz
NOT:
Türkiye pozitif laiklik veya laiklik tartışmalarında Avrupa ülkelerinden çok farklı bir noktada bulunmaktadır. Şüphesiz Tapınak Şövalyelerinin en büyük icra sahalarından biri Türkiye'dir ve kuşkusuz Avrupa'da başlayan gerçekte negatif laiklik içeriğine sahip, ama görünürde laik olan uygulamaların tümüne yakını Türkiye'de de görüldü. Ve bu amaçlarla üretilen politikalar Türkiye'yi derinden etkilemeye devam etmektedir. Buna rağmen Türkiye Avrupa'daki pozitif laikliğe taraf olmak durumunda değildir. Çünkü; Türkiye'de kendine özgü başka bir süreç yaşanmaktadır. Laikliğin, hukuki metinlerdeki tanımının netleşmesi ve bu tanıma uygun gerçekleşmelerin sağlanması gibi öze dönük çalışmaların yapıldığı bir süreç içinde Türkiye. Analizde işlenen anlamda bir pozitif laiklik konusundan önce uğraşması gereken çok fazla şey var.