...mâzideki bazı vakitler...
...herkesin kolayca iletişemediği ve herkesin kolayca her şeye ulaşamadığı vakitlerken...
...insanlar kendi merkezil çemberlerinin çevrelerini hesaplayabilir, kendilerinden yola çıkarak başka kişilerin merkezil çemberlerinin hesaplanmış çevrelerinin mukayesesini yapabilirlerdi...
...ve büyük bir tevâzu ile gerek idrâk, gerekse bilgi çemberlerinin çevreleri geniş olan kişilere karşı, gayet saygılı bir tavır sergileyerek mesâfeli dururlardı...
...yani, herkes kendi yerini/ayarını bilir; ona göre davranırdı...
...insanlar ilim tahsil etmiş olana büyük hürmet gösterir, kimin kimden önde olduğunu kulaktan kulağa da olsa öğrenirlerdi...
...'bir bilen' tabiri, o vakitlerin biz insanların kulaklarına bıraktığı güzel bir mirastır...
...o bilenin, bilmeye ayırdığı vakit ve emek (çırak-kalfa-usta sıralı emek kademeleri) herkese nasip/kısmet olmadığından, diğerleri bu saygıya layık vakit-emek bileşimini herkesten, bilhassa kendilerinden önemli tutarlardı...
...şimdiki vakitler o vakitlerden kopuk hâldeler...
...herkes kolayca öğrenebiliyor ve ortalık yerler bir sürü 'çok bilen'le dolu...
...herkes bildiği için kendince, diğer çok bilenlere karşı çember çevresi hesaplanması gereği duyulmuyor, mukayese yapılsa bile 'bilmezlik aşağılanması'na maruz kalmamak için, kimsecikler bilmediklerini ifade etmiyorlar...
...bilse de bilmese de konuşup duruyor insan...
...herkes bildiğini sandığı şeyleri pazarlamaya çalışırken, öne çıkma telaşı ilişkilerde saygı ve tevâzudan eser bırakmıyor...
...kimse kimseye, can atsa bile, danışarak 'küçülmek' istemiyor...
...kazara danışsa bile, verilen tavsiyeye uymak istemiyor...
...âkil adamlardan çoğu öldü...
...ölmeyen; ancak görünür yerlerde durmayan âkiller ise darmadağınık...
...her âkil adam verdikleriyle büyür, veremeyen âkil adam ölür...
...mazideki 'bir vakitler'de ömrünü âkil adam aramakla heder eden âkil adam yolcuları vardı...
...hiç değilse danışırlar, öğrenirlerdi...
...başlarına gelen bir kaza, danıştıklarının tavsiyesiyle de olsa, içleri ferahtı...
...şimdi herkes kazalarla meşgul, ama kimsenin içi ferah değil...
...herkes kolayca iletişebildiği ve ulaşabildiği hâlde, kimse çokça âkil değil...
...kimsecikler kendi yerini/ayarını biliyor değil...
...ona göre davranıyor değil...
...ne kadar hâzin...
seçkin deniz
pürüzsüz patikalar
Seçkin Deniz Yazıları
Takip et: @Seckin_Deniz
Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
- Seçkin Deniz
- Mustafa Tamer
- Arif Şahin
- Eyüp Kaan
- Ahmet Faruk
- Cemal Çalık
- Şahin Torun
- Naif Karabatak
- Ata Atun
- Tamer Güner
- Mustafa Ege
- Yaşlı Bilge
- Ahmet Haydar
- Alper Selçuk
- Faruk Tamer
- Doğa Toprak
- Khorto Bâri
- Mustafa Eyyüboğlu
- Âkil Ağazâde
- Hakkı Aslan
- Mustafa Ekici
- Biz Kimiz?
- Yıllık Sonsuz Ark Yayın Raporları
- Sonsuz Ark Manifestosu
25 Nisan 2015 Cumartesi
SA1285/SD241: "artık, kimse çokça âkil değil"/22.06.2006/ 510. patika
Labels:
Deneme
,
Pürüzsüz Patikalar
,
Seçkin Deniz