"Özetle, vakitsizlikten ötürü, 5-10 Mayıs arasında yapılan fuarın son iki gününe katılabilsek de, Malatya’yla tanışmak, Malatya insanını, kültürünü, doğasını tanımak çok güzeldi."
4.
Malatya Anadolu Kitap Fuarı nedeniyle doğunun batıya açılan kapısı olan
Malatya’ya gittik. Doğu şehirleriyle ilgili bildiklerimizi tersyüz eden,
organizasyonun kusursuzluğuyla hayran bıraktıran, kıyasladıkça hayıflandıran
bir gezi oldu bu.
Büyüklük
olarak Türkiye'nin 2. veya 3. fuarlarından biri Malatya Kitap Fuarı. Geçen
fuarları takip edenler, mekansal anlamda da geçen yıllara nazaran daha güzel olduğunu
söylüyorlar. Fuar merkezî bir yerde. Alanın büyüklüğü ve stantların konuş
biçimi gezenlere kolaylık sağlamanın yanında, farkında olmadan tüm alanı
gezmenize neden oluyor.
Malatya
Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır’ın açıklamasına göre, kitap fuarında
700'e yakın etkinlik, 550 imza günü, 54 söyleşi, 12 panel yapıldı. 350
civarında yayınevi, 265 yazar Malatya’ya geldi. Ayrıca Türkiye Başbakan
Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri eski Bakanı Efkan Ala da fuarı ziyaret
etti.
Ana
teması Çanakkale olan fuara nasıl bir ziyaretçi akınının olduğunu söylemeye gerek
yok tabi…
Malatyalılar
ve çevre illerden gelen ziyaretçiler, fuarın amaca istenilen düzeyde hizmet
ettiğinin göstergesi oldu.
Kültür
A.Ş. Genel Müdürü Sabri Akın ve Basın Müsteşarı Hamit Özpolat’ın gecesini
gündüzüne katarak çalıştıkları organizasyonda sadece Malatya değil,
katılımcılar da kazandı. Ben
örneğin…
Kitaplarını
okuduğum birçok yazarla röportaj yapma, sohbet etme fırsatı buldum. Birçoğuyla
aynı otelde kalmamız, bu ballı durumun kaymağı oldu.
Aziz
Nesin’in oğluna babasını sordum… Babasının bilinmeyen yanlarını…
Hanefi
Avcı’yla siyaset konuştuk, Emine Şenlikoğlu’na “tTsettürsüz kadın tacize açık
kadın mıdır?” diye sordum, Kıbrıs’tan kovuluş hikayesini vs…
Elim
kolum dolu döndüm anlayacağınız. Zamanı gelince yayınlayacağız hepsini…
Tüm
bunların yanında yayınevleriyle yaptığımız kısa sohbetler var. Yayınevi
sahipleri okuyucuların belli kitaplara yoğunlaştırıldığını iddia ediyor.
Diyorlar ki; “Artık eskisi gibi araştırma kitapları, bilgi içeren kitaplar
satılmıyor. Gençlere ‘şu kitabı okuyun, bunları satın almayın’ şeklinde
telkinler yapılıyor. Ayrıca reklamı yapılan kitaplar iyi ya da kötü olduğuna
bakılmaksızın yüksek satış rakamına ulaşıyor…”
Doğru
mu, doğru aslında… Bazı kitaplar önünde kuyruklar oluşurken, bazılarının yüzüne
bakan yok. Buradan da -çocuklar hariç- birçoklarının hangi kitapları alacağına
karar vermiş bir vaziyette geldiğini görüyoruz.
Ha birde
medyadan bir şikayet var. Sabah kahvaltısında yan masamızda kahvaltı eden
yazarın medyayla ilgili serzenişlerine- çok şık olmasa da- yanıt verme
durumunda hissediyorum kendimi.
Yazarın
şikayeti, kendileriyle röportaja gelen muhabir/gazetecilerin birçoğunun
kitabını okumadığı halde kitapla ilgili sorular sorması, basit sorularla
gelmesi, röportajın arasına “Bilmem kimle bilmem kimin aşkıyla ilgili ne
düşünüyorsunuz?’ sorusunu sıkıştırması.
Haklılık
payı olsa da, savunmaya geçme zorunluluğu hissettiğimden, haber yazımı
dersimizden bir klişeyi hatırlattım yan masamdaki yazarlara; “Gazeteciler
haberlerini/röportajlarını ilkokul seviyesindeki bir kişinin anlayabileceği bir
dille/üslupla yapmalı.” Ve ekledim; “Gazetenin satılması için sansasyonel
sözcüklere ihtiyaç var. Sizin önemli saymadığınız ama okuyucunun ilgisini
çekecek konular üste çıkarılabilir. Bunda muhabirin de günahı yok. Editöryal
bir durum…”
Masada
olan Aziz Nesin’in oğlu Ahmet Aziz Nesin’inin, “Tüm dünyada kamuoyu medyayı
yönlendirir, bizde ise medya kamuoyunu… Medya neyi sunarsa onu biliyoruz. 12
Eylül darbesini yapan generallerden biri hayatta, hangisi biliyor musunuz?
Bilmiyorsunuz. Bilmezsiniz, kimse bilmez çünkü medyada değillerdir, ama bir
sanatçının her şeyini bilirsiniz çünkü medya sunuyordur” sözlerine de hak
vermedim değil.
Özetle,
vakitsizlikten ötürü, 5-10 Mayıs arasında yapılan fuarın son iki gününe
katılabilsek de, Malatya’yla tanışmak, Malatya insanını, kültürünü, doğasını
tanımak çok güzeldi. “İyi ki gelmişiz” dedik, oradaki değerli dostlara bir kez
daha, hem de daha uzun bir süreliğine geleceğimize dair söz verdik.
Yurdagül Atun, 13.05.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Medya