13 Mayıs 2015 Çarşamba

SA1321/KY29-YA1: Malatya Okumaya Doydu, Biz Röportaj'a…

"Özetle, vakitsizlikten ötürü, 5-10 Mayıs arasında yapılan fuarın son iki gününe katılabilsek de, Malatya’yla tanışmak, Malatya insanını, kültürünü, doğasını tanımak çok güzeldi."


4. Malatya Anadolu Kitap Fuarı nedeniyle doğunun batıya açılan kapısı olan Malatya’ya gittik. Doğu şehirleriyle ilgili bildiklerimizi tersyüz eden, organizasyonun kusursuzluğuyla hayran bıraktıran, kıyasladıkça hayıflandıran bir gezi oldu bu.

Büyüklük olarak Türkiye'nin 2. veya 3. fuarlarından biri Malatya Kitap Fuarı. Geçen fuarları takip edenler, mekansal anlamda da geçen yıllara nazaran daha güzel olduğunu söylüyorlar. Fuar merkezî bir yerde. Alanın büyüklüğü ve stantların konuş biçimi gezenlere kolaylık sağlamanın yanında, farkında olmadan tüm alanı gezmenize neden oluyor.

Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır’ın açıklamasına göre, kitap fuarında 700'e yakın etkinlik, 550 imza günü, 54 söyleşi, 12 panel yapıldı. 350 civarında yayınevi, 265 yazar Malatya’ya geldi. Ayrıca Türkiye Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri eski Bakanı Efkan Ala da fuarı ziyaret etti.

Ana teması Çanakkale olan fuara nasıl bir ziyaretçi akınının olduğunu söylemeye gerek yok tabi…
Malatyalılar ve çevre illerden gelen ziyaretçiler, fuarın amaca istenilen düzeyde hizmet ettiğinin göstergesi oldu.

Kültür A.Ş. Genel Müdürü Sabri Akın ve Basın Müsteşarı Hamit Özpolat’ın gecesini gündüzüne katarak çalıştıkları organizasyonda sadece Malatya değil, katılımcılar da kazandı. Ben örneğin…

Kitaplarını okuduğum birçok yazarla röportaj yapma, sohbet etme fırsatı buldum. Birçoğuyla aynı otelde kalmamız, bu ballı durumun kaymağı oldu.

Aziz Nesin’in oğluna babasını sordum… Babasının bilinmeyen yanlarını…

Hanefi Avcı’yla siyaset konuştuk, Emine Şenlikoğlu’na “tTsettürsüz kadın tacize açık kadın mıdır?” diye sordum, Kıbrıs’tan kovuluş hikayesini vs…

Elim kolum dolu döndüm anlayacağınız. Zamanı gelince yayınlayacağız hepsini…

Tüm bunların yanında yayınevleriyle yaptığımız kısa sohbetler var. Yayınevi sahipleri okuyucuların belli kitaplara yoğunlaştırıldığını iddia ediyor. Diyorlar ki; “Artık eskisi gibi araştırma kitapları, bilgi içeren kitaplar satılmıyor. Gençlere ‘şu kitabı okuyun, bunları satın almayın’ şeklinde telkinler yapılıyor. Ayrıca reklamı yapılan kitaplar iyi ya da kötü olduğuna bakılmaksızın yüksek satış rakamına ulaşıyor…”

Doğru mu, doğru aslında… Bazı kitaplar önünde kuyruklar oluşurken, bazılarının yüzüne bakan yok. Buradan da -çocuklar hariç- birçoklarının hangi kitapları alacağına karar vermiş bir vaziyette geldiğini görüyoruz.

Ha birde medyadan bir şikayet var. Sabah kahvaltısında yan masamızda kahvaltı eden yazarın medyayla ilgili serzenişlerine- çok şık olmasa da- yanıt verme durumunda hissediyorum kendimi.

Yazarın şikayeti, kendileriyle röportaja gelen muhabir/gazetecilerin birçoğunun kitabını okumadığı halde kitapla ilgili sorular sorması, basit sorularla gelmesi, röportajın arasına “Bilmem kimle bilmem kimin aşkıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?’ sorusunu sıkıştırması.

Haklılık payı olsa da, savunmaya geçme zorunluluğu hissettiğimden, haber yazımı dersimizden bir klişeyi hatırlattım yan masamdaki yazarlara; “Gazeteciler haberlerini/röportajlarını ilkokul seviyesindeki bir kişinin anlayabileceği bir dille/üslupla yapmalı.” Ve ekledim; “Gazetenin satılması için sansasyonel sözcüklere ihtiyaç var. Sizin önemli saymadığınız ama okuyucunun ilgisini çekecek konular üste çıkarılabilir. Bunda muhabirin de günahı yok. Editöryal bir durum…”

Masada olan Aziz Nesin’in oğlu Ahmet Aziz Nesin’inin, “Tüm dünyada kamuoyu medyayı yönlendirir, bizde ise medya kamuoyunu… Medya neyi sunarsa onu biliyoruz. 12 Eylül darbesini yapan generallerden biri hayatta, hangisi biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz. Bilmezsiniz, kimse bilmez çünkü medyada değillerdir, ama bir sanatçının her şeyini bilirsiniz çünkü medya sunuyordur” sözlerine de hak vermedim değil.

Özetle, vakitsizlikten ötürü, 5-10 Mayıs arasında yapılan fuarın son iki gününe katılabilsek de, Malatya’yla tanışmak, Malatya insanını, kültürünü, doğasını tanımak çok güzeldi. “İyi ki gelmişiz” dedik, oradaki değerli dostlara bir kez daha, hem de daha uzun bir süreliğine geleceğimize dair söz verdik.


Yurdagül Atun, 13.05.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Medya

Seçkin Deniz Twitter Akışı