"Bosna'da belli bir yaş üstü insanların hikayelerini de dinlemeye gerek yoktur aslında, normal bir insanın hayal etmeye bile cüret edemediği yaşanmışlıklar sokaktaki insanın yüzünden kolaylıkla okunur."
''Çok iyi hatırlıyorum o günü.. Daha 12 yaşındaydım. Mostar İslam Birliği Başkanı olan babam 'Haydi, ailecek öğle namazımızı kılalım' demişti. Tam salonda namazımızı kılmaya hazırlanırken, birden fikrin değiştirip namazı bodrumda kıldırmaya karar verdi. Bodruma inip namazımıza tam başlamıştık ki, o sırada büyük bir patlama sesi geldi. Hırvatlar karşı tepeden evin salonuna bomba atmışlardı ve biz 5 dakikalık bir farkla kurtulmuştuk. O kadar kinlenmiştim ki, ertesi gün sokakta bulduğum ve bomba olduğunu düşündüğüm bir cismi, yıllarca beraber yediğimiz içtiğimiz Hırvat komşularımızın evine fırlatmıştım...''Bugün yetişkin bir adam olan Mostarlı arkadaşım İrfan, çocukken yaşadıklarını anlatırken Mostar Köprüsü'ne 150 metre mesafede, yeşil Neretva Nehri'nin kıyısındaki o güzel evlerinin bahçesindeydik. O an bu kötü anıları sanki tekrar yaşıyordu. Yüzünde acıyla, kinle, ızdırapla karışık çok farklı bir ifade vardı. Üstünden yıllar geçse de, yaralar hala çok tazeydi.
Neretva Nehri
Ya Saraybosnalı Nejat'a "Kaç kardeşsiniz?" diye sorduğumda, 'İki.. Aslında üç idik, ama küçük kardeşim Esma 3 yaşında sokakta oynarken bir Sırp sniper tarafından vuruldu' demesi.. Birkaç kelimeye sığdırılmış kocaman, çok ağır bir acı..
Küçük Bir Köprü
'Herkesin bir hikayesi vardır' diye çok kıymet verdiğim bir söz vardır. Bu söz Bosna'da tam manasıyla vücut bulur.
Mostar Köprüsü
Saraybosna
Saraybosna'ya ilk indiğim anı dün gibi hatırlıyorum. Çok karmaşık duygular içindeydim.
O kadar çok şey okumuştum ki Bosna Savaşı hakkında. Okuyarak, kendimi hazırlamaya çalışmıştım şahit olacaklarıma.
Mostar
Ama gördüklerim ve duyduklarım aslında bu hazırlığın boşa olduğunu bana çok iyi anlatmıştı.
Hepsini okumuştum aslında; Priyedor'da Sırpların, Hristiyanların evlerine beyaz çarşaf astırarak veya kollarına beyaz kurdele bağlatma yoluyla Müslüman olanları ayırıp onları esir kamplarında işkence ve cinsel tacize maruz bırakılmalarını...
Şehitlik
Ahmiç'de Hırvatlar'ın Sırplarla anlaşıp, her gün yüz yüze baktıkları, hayatı ve anılarını paylaştıkları Müslüman komşularını ortadan kaldırmaya karar vermelerini.. 'Sırplar sizi öldürecek, biz de sizdeniz, buna izi veremeyiz, sabah namazında camide buluşup plan yapalım' diyerek, o sabah; kadın-erkek, en yaşlısı 81, en küçüğü 3 aylık bebek olan köylüleri camiye doluşmasından sonra caminin kundaklanıp taranmasını..
Srebrenitza'yı, Markale Pazar Yeri Katliamı'nı..
Hepsini okumuştum... Ama görmek, birebir dinlemek çok farklı. Hakkında binlerce yazı, belgesel olsa da, Bosnalıların anlatmadıkları daha bir sürü şey var. Ne de olsa, en ağır acıların sıradanlaştığı ülke burası.
Mostar Köprüsü
Bosna ile ilgili her şey acıyla ilişkili değil elbette. Çok güzel insanları ve çok çok güzel doğası ile uzak bir coğrafyada; kültürüyle size müthiş yakın bir ülke Bosna. Güzel Neretva Nehri, şirin kasaba ve köyleri, nefis çevirme etleri, kaymaklı köfteleri ve 'Bürek'leri.. Aklınızda kalabilecek güzelliklerden bazıları.
Tavuk Çevirme
Saraybosna demek, elbette Başçarşı demek. Küçük dükkanları, sokak arası kahveleri, restoranları ve tertemiz havası ile küçük bir Anadolu şehrinden bir parça gibidir Başçarşı. 1461'de Osmanlılar tarafından kurulan, yaklaşık 600 bin nüfuslu Saraybosna; Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Komünist dönemi mimarilerinin güzel bir sentezidir.
Hüznün Şehri Saraybosna
1885'de Avrupa'da ilk kez yapılan elektrikli tramvay hattı bugün hala kullanımdadır. Komünizm'in köhneliğine bir de iç savaş köhneliği eklenince, Saraybosna'nın hak ettiği görüntüye bürünmesi biraz zaman alacak gibi görünüyor. On yıl içinde birkaç kez ziyaret etme imkanı yakalayabildiğimden, bu değişimi ağır da olsa gözlemleme fırsatı buldum.
Mostar
Bosna'yı değişik zamanlarda ziyaret etmenin verdiği en güzel duygu; değişen, güçlenen Türkiye'nin gücünü burada da hissetmeniz. Neyse ki bu durumun Boşnaklar da farkında..Bunun değerini gayet iyi biliyorlar.
Saraybosna Hünkâr Camii
Ve Mostar. Kendisi kadar yolculuğu da güzel şehir. Neretva boyunca yemyeşil bir doğanın kucağında devam eden yaklaşık 110 km.lik bir yoldan sonra ulaştığınız masal.
Mostar Köprüsü
Nehir, şehri Hırvat tarafı ve Boşnak tarafı diye ikiye ayırmış. Toplulukların dini kimliklerini ön plana çıkarma kaygısını özellikle Hırvatların tepeye diktikleri kocaman haçla ve yarısı Müslüman 65.000 nüfuslu şehre çok yüksek kuleli bir kilise yaptırmalarıyla daha iyi hissediyorsunuz.
Mostar Köprüsü
'Mostar' demek elbette 'Köprü' demek. Boşnakça'da 'Stari Most' denen Mostar Köprüsü, Mimar Sinan'ın talebesi Hayrettin tarafından 1566'da yapılan, döneminin mimari şaheseridir. Köprü, 1992 ve 1993'de Sırp ve Hırvatların saldırıları ile maalesef tamamen yıkıldı. UNESCO ve Dünya Bankası'nın destekleriyle aslına uygun olarak yapılıp, 2004 yılında tekrar kullanıma açıldı.
Başçarşı- (Fotoğraf alıntıdır)
Mostar daha alçakta olduğundan, Saraybosna'dan daha sıcak bir şehirdir. Adriyatik kıyılarına yakındır.
Dubrovnik
Eğer vize probleminiz yoksa iki saatlik bir yolculukla başka bir ülkeye, Hırvatistan'a geçebilir, Akdeniz'in en güzel şehirlerinden Dubrovnik'i görebilirsiniz. Hırvatistan Schengen Vize Bölgesi'ne dahil olana dek vize sorunu yoktu aslında. Bildiğim kadarı ile 1-1,5 yıldır artık Türk vatandaşları da vizeye tabii.
Dubrovnik-Hırvatistan
Dubrovnik tam bir Orta Çağ Şehri'dir ve dünyanın en iyi korunmuş duvarlı şehirleri arasındadır. Tabii ki kaleiçi trafiğe kapalı olduğu için yürüyerek gezilir.
Dubrovnik
Maalesef Yugoslavya Savaşından Dubrovnik de payını almıştır. 1990'ların başında ağır bombardımana maruz kalmıştır. Özellikle yazları, gemi turizmin de etkisiyle çok kalabalıktır. Şehri panoramik olarak daha iyi görebilmek için tekne gezisi yapmak gerekir.
Dubrovnik- (Fotoğraf alıntıdır)
En iyi yemek alternatifi de kuşkusuz balık yemektir.
Nehir Nil, 26.05.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gezi Notları
Sonsuz Ark'ın Notu: Fotoğraflar Nehir Nil tarafından çekilmiştir.