"Öyle
bir an geldi ki; "Devlet mi paralel, paralel mi devlet?" sorusu
sorulmaya başlamıştı.."
Vatan,
sevdiğim bütün güzel şeylerin ortak adıdır..
Ben
komplo teorilerini pek sevmem. Önümdeki reel gerçekleri, süreçleri okuyup
sosyal-siyasal ön görülerde bulunmaya çalışıyorum acizane. Bir de orman içinde
ağaç sayacak yaşı çoktan geçtim. Süreçlerin
dışında kalmadan ama aynı zamanda dışarıdan okumaya çalışanlardan, irfan, insaf
ve vicdanını hep yanında taşıyanlardan olmak istiyorum sadece..
Bazı
arkadaşlar beni ısrarla bir yere monte etmeye, kategorize etmeye
çalışıyorlar..Nafile!
İçimizin
kan ağladığı, bizim mahallenin insanlarının devasa hatalar yaptığı doğrudur;
lakin ben ne pahasına olursa olsun mahalle gerçeğinden hareketle mahallemizin
sınırlarını korumak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Dışarıdan gelen saldırılar
izafi olarak azaldığında içeri dönük muhasebenin daha rahat yapılacağını
söylüyorum sadece.
Hanemizin
mevcudiyeti/bekası tehdit altında iken, evimiz yangın yerine dönmüşken
mutfaktan bulgur çalan yeğenimle uğraşamam hele bu bilgiyi(!) elinde meşale ile
kundakçıların safında olanlar üfürüyorsa..
Mevcut
siyasi kadro büyük krizlerin ardından geldi iktidara. İktidar dediysek lafın
gelişidir. Bu topraklar sivil siyasetin iktidar olduğu yılları henüz görmedi
daha. Gözümüzün önündeki kavga bir yönüyle sivil siyasetin kanırta kanırta
kendine alan açmak mücadelesi, bir başka boyutu ile Vesayetinin yerli
aktörlerinin döşemiş olduğu mayın tarlalarından el yordamı ile korunabilme
çabası idi.
İşte bu
zor yıllarda kesişti iktidara talip olan Ak Parti ile cemaatin yolları.. Ak
parti iktidarının 3. dönemini Cemaatin domine etmesi devleti tahrip etse de
sonuç itibariyle hayırlı oldu. Tabiri caizse Cemaat iş üstünde yakalandı ve
aynı zamanda kartların yeniden dağıtılması sonucunu doğurdu.
Demokrasi
denemesi pro aşamasında kalan Türkiye'de bu sefer de devlet de pro aşamasına
geriledi. 2000 yıllık denilen devlet geleneği ilk defa 17-25 Aralık süreci ve
akabinde tuz buz oldu.. Öyle bir an geldi ki; "Devlet mi paralel, paralel
mi devlet?" sorusu sorulmaya başlamıştı..
Demokrat
ve liberaller ise bu durumu dün balayı yaşayan karı-kocanın ayrılması üzerinden
okumayı tercih etti. Ya da ya demokrat değildiler ya da aydın değildiler. Daha
kötüsü ya işlerine öyle geliyordu veya çoktan devşirilmişlerdi..
Halbuki
kazın ayağı öyle değildi. Cemaatle sürdürülen zoraki ittifak/evlilik bir mantık
evliliği idi ve hiç bir zaman sevgiye dönüşmemişti. Cemaat, kendisinden ve
kendi çıkarlarından başka birini sevemezdi zaten. Esasında ise onlar sevmeyi
hiç bilmezler, bilemezlerdi. Onlar sadece bağlanmayı ve sahip olmayı
severlerdi..
Mevcut
iktidarın en büyük hatası cemaati, bir cemaat zannetmesi oldu. Aynı hatayı -ki
artık bu hata olamaz taammüden muta nikahıdır, zinadır bana göre - bu gün
muhalefet ve geri kalan demokrat aydınlar(!) yapıyor..
Daha
önce de söyledim, tekrar ediyorum. Eğer, muhalefet ve aydınlarımız hükümete,
cemaate karşı mücadelesinde şartlı destek verse idi bu gün ak parti en fazla
%30 larda idi..Ve devlet bu kadar tahrip edilmemiş olurdu.
İşin en
acı tarafı nedir biliyor musunuz?
Cemaatin
devlet içinde yapılanma kararı 1972 de Akyazılı Vakfı'nın kurulması iledir ve
uygulamaya başlaması diyelim 1975, yani tam 40 yıl öncesinden başlamıştır!
Muhalefetin en önemli aktörleri ve bir kısım ulusalcı yazarlar Cemaati
çözmüşler ve ifşa etmişlerdi zaman içinde. Bu yazarların içinde öldürülenler
bile oldu.
Necip
Hablemitoğlu, hangi iz üzerinde iken öldürüldü.? Alman Vakıflarının Türkiye'deki
faaliyetlerinin nerelere dayandığını söyleyemeden ortadan kaldırıldı. Ortada
daha Ak Parti filan da yoktu henüz.
Devam
edelim. Gerek Kılıçdaroğlu ve gerekse S.Demirtaş'ın muhalefette iken Cemaat hakkında
söylediklerine bir göz atınız lütfen. Hükümet, "Alnı secdeye değen
insanlardan bize, devlete zarar gelmez! " sazanlıklarında iken muhalefet
işi çözmüş ve hükümeti cemaat konusunda uyarıyordu.
"İktidar
mı devlet mi?" sorusuna Devlet cevabı veremeyenlere; Allah iktidar nasip
etmez ve etmeyecek de inşaallah..
Eğer, Ak
Parti'yi seçmek için hiç bir sebep kalmasa idi, sadece Cemaat denen şeytanın
asrımızdaki hükmi şahsiyeti olan yapı ile mücadele edebilme ihtimali için onu
tercih ederdim..
Allah,
bu ülkeyi Cemaat denilen melanetin ne kadar tehlikeli bir yapı olduğunu tam
olarak yaşayarak öğrenmekten korusun. Ve de ne demek istediğim tam olarak
anlaşılmasın.
Bütün
bunlar bizleri bir durum değerlendirmesine itmiyorsa oturup beklemekten başka
çare kalmamış demektir.
Günler
gelip geçiyor aramızdan. Yazdıklarımız utanmamıza değil övüncümüze vesile olur
inşaallah.
Kısaca
budur ahvalimiz ve de acizane benim pozisyonum..
Naim Okur, 07.06.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem
Takip et: @nokur