"Rumların niye nüfusumuzun artmasını istemediklerini bir türlü kavrayamıyor bazı siyasilerimiz maalesef. "
Kıbrıs’ta 6 yıl çalışana daimi ikamet izni verilmesi adeta bir lütuf gibi halka ve çalışanlara sunuluyor. Oysa tam bir yüz karası, insanlık dışı bir uygulama. Avrupa Birliği’nde 6 yıl aralıksız çalışana vatandaşlık veriliyor, ama biz AB’den çok daha üstün bir ülke olduğumuzdan, 15 yıl çalışmasını, yani ortalama iş hayatının üçte birini burada, ikinci vatanı addettiği ülkemizde geçirmesini ve sonra da vatandaşlık için başvuru yaparsa lütfen değerlendirebileceğimizi söylüyoruz, KKTC’yi seven ve kendine ikinci vatan edinmek isteyen kişilere. Çocukları burada doğmuş ve büyümüş bu insanlara biz “hadi güle güle” diyoruz zamanı geldiğinde, çocuklarının gözünün yaşına bakmadan, geleceklerine nasıl bir zarar vereceğimizi hiç düşünmeden.
Hastalıklı bir beyin zamanında burada doğan çocuklar için çıkardığı bir kuraldan ötürü, doğum belgesine “Vatandaş değildir” diye insanlık dışı bir damga vuruluyor, daha çocuk doğar doğmaz. Tam insanlık dışı bir uygulama. Biz ona “burada doğdun ama burası senin vatanın değil, defol git” diyoruz bir anlamda.
Ülkemize çalışmak için gelenlerin niye vatandaş olamayacaklarını da hiç anlamış değilim gerçekten. Bu düşüncede olanlardan bir tanesi bana, Dubai’yi ve Kuveyt’i örnek göstermek istedi kendisine konuyu açtığım ve neden diye sorduğum vakit.
Oralarda çalışmak için gelen kişiler kesinlikle vatandaş olamazmış bu siyasimize göre... Bu devletlerin çoktan, daha kendisi bile doğmadan evvel bağımsız ve tanınmış bir ülke haline geldiklerini, bizim ise bağımsız ve tanınmış bir devlet olmak yolunda hala daha mücadele verdiğimizi unutmuş anlaşılan bana bu örnekleri verirken.
Sürmekte olan müzakereler sonucunda Rumların, nüfusumuzun az olduğu gerekçesi ile bizi azınlık sınıfına sokmak isteyeceklerini ve bu yönde çalışmalar sürdürdüklerini ya bilmiyor, ya da bilmez havalarına yatıyor, KKTC’nin varlığına son vermek, şanlı mücadelemizi tarihten silmek ve bizleri Rum’a yamalamak için.
Rumların niye nüfusumuzun artmasını istemediklerini bir türlü kavrayamıyor bazı siyasilerimiz maalesef. Bütün hedefleri KKTC’yi batırmak veya da politik sıkıntıya sokmak pahasına seçmenlerine şirin görünmek. Hepsi o kadar. Onlar için en değerli konu popülizm ve seçmenlere şirin görünmek, gerisi çok da önemli değil.
Ekonomimizin kalkınması, çalışan sayısının, üretim yapan sanayicilerin ve yatırımcıların sayısının artması ve ülkemiz sınırları içinde daha fazla nakit paranın dolaşması için fazla nüfusa gereksinimimiz olduğunu hangi ekonomiste sorsa kendisine tavsiyede bulunacak ama bunlar marazlı kafalar maalesef.
Bir “ari ırk” ütopyasına katılmışlar, sanki de bizlerin ataları Anadolu yerine Ay’dan gelmiş gibi, aynı ırktan olan, dili dilimize, tarihi tarihimize, dini dinimize uygun aynı eğitim içeriğini okullarda okuyan kardeşlerimizin ülkemize gelip yerleşmelerine mani olmak için her tür engeli çıkarıyorlar.
Çalışma ve ikamet izni kolayca alınmasın diye, başvuru yapan kişilere -maksatlı olarak- yapay zorluk çıkarıldığı ve bu nedenle de e-devlet uygulamasının başlatılmadığı inancındayım. Bu işlemlerle ilgili bölümlerde çalışan memurlarımız, gerek ikamet için, gerekse de çalışma izni için başvuru yapan kişilerle aşağılayıcı bir şekilde konuşmakta ve davranmaktalar. Bunu yapmaya ve bu şekilde davranmaya hiçbir hakları ve yetkileri yok ancak böyle davranmayı misyon edinmişler.
Gerçekte bu tür kendini bilmez memurlarımız için soruşturma açılıp, disiplin cezası gerekmektedir. Bu işlemleri yapmak için maaş alıyorlar ve en iyi şekilde de görevlerini güler yüzle yapmak zorundalar.
Bu dairelerde çalışan personelin nasıl davranacaklarına ve işlemleri en kısa zamanda nasıl bitireceklerine dair “Hizmet içi” eğitim açılması ve bu çalışanların da bu eğitime tabi tutulmaları gerektiği konusunda ısrarcıyım, bu tür olumsuz, itici ve aşağılayıcı davranışların dairelerimizde tekrarlanmaması ve alışkanlık haline gelmemesi için...
Ata Atun, 10.06.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, KKTC Stratejileri