Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Hepimiz hastayız, içimizdeki Av Merakı'ndan kurtulmadığımız, onun vereceği hastalıklı hazdan uzakta kalmadığımız sürece hiçbirimiz huzuru hak etmiş olmayacağız."
Ormanda
avlanan bir insan düşünürüm bazen, bir geyik, bir tavşan, bir kuş avlamış bir
insanın ormandaki doğal dengeye nasıl müdahale ettiğini merak ederim. Acaba
ormandaki beslenme zincirinden hangi hayvanın yiyeceğini çekip almış, hangi
organik süreci bitirmiş, hangi üreme zincirini sona erdirmiştir?
Mesela o
güne dek yolunda giden doğumlar, ölümler artık yolunda değildir ve bu ölümlerden
beslenen diğer hayvanların o avdan sonra
neler yaşayacağı artık meçhuldür. İnsan müdahale etmiştir çünkü. Bir eksik
geyik, belki bir eksik anne olacak ya da onu avlayarak beslenen daha yırtıcı,
daha güçlü etçiller, çakallar, kargalar aç kalacaklar ve başka bir hayvanın
varlığına sırasız bir şekilde kastedecekler.
Canım sıkılır insanın doğaya müdahalesine, ama bazen de düşünürüm, her müdahale yeni bir düzen üretir ve bu düzen her seferinde bozulana kadar kendi yolunu çizer. İnsanın öldürmediği bir geyik bir yardan düşüp ölebilir; bu haliyle bile leşinden beslenen hayvanlar için bir nimettir.
Vardığım kanaat şu olur umumiyetle: İnsanın müdahalesi diğer hayvanlara leş bile bırakmayacak kadar keskindir ve insan da doymak için doğanın bitkilerine ve hayvanlarına muhtaçtır, o da o beslenme zincirinin bir halkasıdır.
Öyleyse
mesele nedir?
Allah
insan için besleyebileceği, etinden, sütünden, yününden, derisinden
faydalanacağı evcilleşebilir hayvanlar da yaratmıştır ve bunlar çoğunlukla
ormanda yaşamazlar. İnsan zorda kalmadıkça da ormanın hayvanlarına müdahale
etmez. Peki, zorda kalmakla, keyfi davranmak arasındaki fark nedir?
Buna 'Av
Merakı' ya da 'Av Hastalığı' diyebilir miyiz dostlar? Ormandaki beslenme zincirine
haksız yere müdahale eden insanın bu haksızlığı sadece 'Av Merakı' için ve bu
avdan elde edeceği 'Haz' için yaptığını hepimiz biliyoruz. ve benim dikkatimi
çeken de işte bu...
'Haz'
için doğal akışları bozmak insanın en büyük günahı olsa gerek. Çünkü insan
ormandaki doğal akışa müdahale ettiği gibi bulunduğu toplumda bir başka insanın
ya da insanların hayatla ilişkilerine haksız yere müdahale etmektedir ve bunu
'Av Merakı', 'Av Hastalığı' için; yani 'Hâz' için yapmaktadır.
Vaaz
veren bir insan gördüğümde, yazan ve okur arayan bir insana rastladığımda, bir
diğer insanın dedikodusunu yaparak o anda dosdoğru olandan uzaklaşan bir kadın
ya da erkek fark ettiğimde, aklıma insanın ormandaki doğal akışa müdahale
ettiği gibi, 'Av Merakı' ile toplumdaki
doğal akışa müdahale ettiği gerçeği gelir.
İnsan
kendi cinsinden varlıklar için de düşüncesizdir. Tabi haksız müdahaleleri
kastediyorum, o insanların yaşadıklarına haksız yere dokunarak rayından
çıkarıyoruz her şeyi... Öldürerek, yaralayarak, aşağılayarak, küçük düşürerek,
haklarını elinden alarak içimizdeki o ahlaksız haz duygusunu tatmin etmek için
her şeyin o andan sonrasını mahvediyoruz. Düşüncelerine müdahale ediyoruz vaaz
vererek, okuduklarını yazarken de bir hedefimiz var, şöyle düşün diye talimat
veriyoruz, dedikodu yaparken de onu herkesin bizim dilediğimiz gibi
algılamasını istiyoruz.
Av
peşindeyiz sürekli; haklı ya da haksız olup olmadığımızı sorgulamıyoruz bile.
Düşünüyorum;
herkesin sustuğu bir dünya mümkün olsaydı bu kez dokunarak müdahale edecektik
başkasına, bakarak dokunacaktık, ellerimizle dokunacaktık, nefesimizle
dokunacaktık.
Herkesin
sustuğu bir dünya yok, olmayacak da... Müdahale etmeseydik ne olurdu acaba
vaazsız kalan insanlar? Başka vaizlerden uzakta kalabilecekler miydi? Biz
yazmasak başkalarının yazdıklarını okumayacaklar mıydı? Biz dedikodularını
yapmasaydık, başkaları dedikodularını yaparak onların itibarlarını
etkilemeyecekler miydi?
Diyorum
ya; 'Av Merakı' her şeyin sorumlusu... ve bu meraktan elde edeceğimiz haz;
hastalıklı haz.
Haklı
müdahalelerimiz olmalı, vaaz vermeliyiz, yazmalıyız, insanlardan da
bahsetmeliyiz, ama bunu zorunda kaldığımız zaman ormandaki beslenme zincirine
müdahale ederkenki hassasiyetle yapmalıyız diyorum. İnsanlara Av'dan ziyade hakka davet ve
iyiliğe sevk etmek için yaklaşmalıyız. Ki; eğer zorunda kalmışsak...
Öğrenme
ihtiyacı vardır insanın, onanma ihtiyacı... biz bu ihtiyaçları, bizi sabırla
hakkı tavsiye etmeye götürecek bir şekilde gidermeliyiz dostlarım...
Hepimiz
bizden öncekiler ya da kendi zamanımızdakiler için birer av olduk, olmaya devam
ediyoruz ve zihinlerimiz kendi doğal akıntılarında ilerleyemiyorlar; vahşi bir
acımasızlığın kollarında inliyoruz, gerçeği saptıran vaazlar, hastalıklı
yazılar ve iftiralar bizi ormandaki hayvanlardan daha vahşi bir hale getiriyor.
Yok etmeyi hedefliyoruz ve yok ediyoruz...
Üzülüyorum
sık sık yalancı vaizleri, hastalıklı yazarları ve dedikoducu kadınları ve
erkekleri görünce... Ve bunlara karşılık insan topluluklarının en temel
ihtiyacı olan doğru sözlü vaizleri, hakka hizmet eden kalemleri ve birbirinin
yaralarını iyileştirmeye çalışan bahsedicileri olmalı insanların.
Huzur
öyle bir şey ki dostlarım, huzurlu insan huzurlu fikirlerini diğerlerine de
bulaştırabilirse toplumlar huzurlu olur, huzurlu toplumlar huzurlu bireyler
inşâ ederler.
İnsanlık
huzuru kaybetti, görüyorum, insanlık bu kadar dehşetli bir farkındalıkla ve çoğunlukla huzurunu ilk kez kaybediyor, siz de görüyor musunuz dostlarım?
Bir
kahve içimi uğradığınızda, sizden bana, benden size bir huzur bulaşmıyorsa ne
kıymetimiz var ki birbirimiz için?
Birbirimize
Allah'ı hatırlatmıyorsak yalancı vaizlerden daha güçlü bir şekilde, o halde niçin susmuyoruz ki?
Hepimiz
hastayız, içimizdeki Av Merakı'ndan kurtulmadığımız, onun vereceği hastalıklı
hazdan uzakta kalmadığımız sürece
hiçbirimiz huzuru hak etmiş olmayacağız.
Haksız
mıyım dostlarım?
Yeterince sınanmadık mı?
Av için her şey müsait olsa bile durup düşünmeyecek miyiz?
Yaşlı Bilge, 06.07.2015, 01:45, Sonsuz Ark, Peynir Gemisi'nden, Sınanmış Renkler 29
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.