8 Temmuz 2015 Çarşamba

SA1506/KY4-FM27: Hayırdır İnşaallah

"Beş on adım attım ki.. sağımda küçücük bir oda. Oraya girdim. Küçücük bir penceresi vardı. O pencereden odaya kuvvetli ışık geliyordu. Ve sesler daha bir netti."


Hayırdır inşallah.. rüyamda kasvetli bir yerdeydim.. bir kilisenin mahzenini andırıyordu. ("Ne zaman kilise mahzeni gördün?”  iyi ki sordun:) Umberto Eco’nun kitabı filme bile alındı. Sean Sonnery oynadı. İzle gör. La bilir bilmez dalıyorsun. Gülün Adı’nı ya oku ya izle! Tamam.. içine etme, dur anlatıyorum işte.)

Efendim, nerede kalmıştık.. kilisenin mahzenini andıran kasvetli bir mekandayım. Damlayan su sesleri geliyor. Duvarlarda güherçileler saçımdan uzun.. şöyle bir etrafımda döndüm. Solumda uzanan dehlizin ucunda zayıf bir meşale ışığı var. Korka korka yürüdüm.

Işığa yaklaştıkça fısıltılar gelmeye başladı kulağıma. Fısıltılar kuvvet kazandıkça kazandı. Sesler netleşti. Geri dönmeyi düşündüm. Sonra yine devam ettim. Meşalenin takılı durduğu yere varınca sola açılan bir dehliz daha gördüm. Birden fazla meşale vardı. Yürüdüm.

Beş on adım attım ki.. sağımda küçücük bir oda. Oraya girdim. Küçücük bir penceresi vardı. O pencereden odaya kuvvetli ışık geliyordu. Ve sesler daha bir netti. Aman Allahım! La bu bizim hüngür hüngür ağlayan vaiz; rahat bir koltukta oturmuş çevresini halkalayanlara bir şeyler anlatıyor.

Çevresini halkalayanların hepsinin dizlerinde birer laptop. tüm dikkatimi konuşmalara verdim. Hüngür hüngür ağlayan vaizin hemen sağında dumanlı bir şey vardı. Yani pek seçemedim.

Ona “Nedir bu haliniz? Sizlerden iğreniyorum! Biz bu medya ile mi dağılmayı durduracağız? Ben size kaç kez söyledim öyle yalan söyleyin ki, siz bile gerçek sanasınız. Nerde? Yalanlarınıza çocuklar bile inanmaz oldu. Bu ne dikkatsizlik? Bu ne aymazlık? Bulunduğunuz makamlar babanızın malı değil.” diye çıkıştı.

Sonra solundakilere döndü.. ve onlara daha bir hışımla, “Ben bu fuatavni masasını bunun için mi deruhte ettim? Bunun için mi sizleri –üç çeneden sakallı kişi başlarını eğmişti- istihbarat istihbarat dolaştırıp eğitim aldırdım? Yazık değil mi onca harcanan paraya? Siz de hiç mi vicdan yok? Yalvak’ın başına gelenleri nasıl önleyemezsiniz arkadaş? Nasıl? Siz ne haysiyetsiz şeylermişsiniz! Lan sürünün dağılmaya başladığının farkında değil misiniz? Yüzbinden ziyade nüfusu havi bir şehirden ancak on bilemedin on beş kişi ancak sesimize kulak ya verir ya vermez. Ben size bed-zeban olun diyorum, kimse bed-zebanın tanından kimse azade kalabilmez diyorum.. heyhat.. dinleyen kim?”

Üç çeneden sakallı yedikleri bu zılgıt ile başlarını öne eğdiler. Hemen onların yanında duran bir başka üçlü de fırçayı bekler bir hale gelmişlerdi.

Bir süre onlara baktı hüngür hüngür ağlayan müstafi vaiz. Sonra diğerlerini tekrar süzdü. Ve:

“Dumanlı dumanlı oy bizim dağlar.. bakın goleysteam1 evladım ne güzel bir iş işledi. Bize selam gönderen bir densize haddini bildirdi. Gel buraya evladım!” dedi.

Tıfıl, gözlüklü parlak gençten biri diz çöküp dizleri üstünde yanına vardı. Başı önünde öylece bekledi. Hüngür hüngür ağlayan vaiz alnına bir öpücük kondurdu. Ve devamla:

“Her biriniz bu evladım gibi olsanız.. bir de midasınkulaları.. bak ne güzel uyarılar yapıyor düşmanlarımıza.. ne güzel korkutup ayağını denk aldırıyor. Ya sizler? Midas yalnız sen biraz daha küfretme derslerini derinleştir. Neyse.. vaktimiz az. Tez zamanda dağılmaya mani olmalıyız. Şimdi her biriniz rüyalar kaleme alacaksınız. Abiler-ablalara vasıtası ile bu rüyalar sanal alemde dağıtılsın. Rüyalar şu minval üzere olacak.. güya eş, arkadaş, kardeş bana karşı imiş ve fakat o kişi gördüğü rüya ile mutlak hadimimiz olmuş. Rüyada şöyle görülmüş olacak, peygamberimizi rüyasında görsün o kişi. Kah peygamberimiz bir yerde su kuyusu kazıyor, kah bir başka peygamber tarafından peygamberimiz ameliyat ediliyor. Bana karşı olan kişiye peygamberimiz öfkeli. Ve o kişiye gözüme görünme diyor, o kişi meyus oluyor, ben ortaya çıkıp o kişiye sarılıyor ve peygamberimize, “Ben bağışladım siz de bağışlayın!” diyorum. Peygamberimiz de bağışlıyor.” Böylece ter kan içinde o bize karşı olan kişi uyanıyor ve mutlak manada hadimimiz oluyor. Bu ve benzeri rüyalar sanal alemde hemen tedavüle sokulsun. Bakarsınız dağılmanın önüne geçeriz. Şimdi çıkın ve gidin.. midasınkulakları ve goleysteam1 burada kalsın. De hadi.. yıkılın!”

Dumanlı nesne ve fuatavni masası yerlerinden kalkıp geri geri huzurdan çıktılar. Midasınkulakları sağında goleysteam1 solunda oturdular. Bir süre sessizce durdular. Hüngür hüngür ağlayan müstafi vaiz gözlerini benim durduğum yere dikip, “Gençler, biliyor musunuz sizlere müteşekkirim. Daha cevval olun! Şu pencerede biri mi var?”diye sordu.

Bu söz üzerine kendimi geri çektim. Kan ter içinde uyandım.

Hayırdır inşallah!

 Fikri Muhayyer, 08.07.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, İronik Felsefe, Mizah

Seçkin Deniz Twitter Akışı